Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efendi, felsefe, hoca, ile, ilgili, kimdir, tahsin, şiiri

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri

Eski 06-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri



Ünlü Düşünürlerden Hoca Tahsîn Efendi’nin Hazin Bir Eseridir
(Sadeleştirme)

1 Can kuşum yokluk âlemini terk etmek ister
Bu bedenle yetinmez; çünkü bu beden artık eski bir kafestir
2 Her şeyden soyunur ve Allah’a yönelir; sonsuzluk mülkünü arar
Lâhut Alemi’ne döner ve oraya yükselmek ister
3 Çünkü en son murâdı Allah’ın zâtına kavuşmaktır
Sonuçta, köhne elbisen cisminden ayrılır
4 Ömür halkam, sabah akşam neredeyse tükenecektir
Âcil deva “Ölümden önce tövbe etmektir”
5 Nefeslerimin akışı gibi vakitler darlaşmaktadır
Artık ruhum bu bedene sığmamaktadır
6 Saçlarım ve sakallarım yaşlılık karıyla aklaşmaktadır
Mehil arar her an, ecel ile pazarlık yapmaktadır
7 Artık Azrail’e teslim olmaya karar kılmaktadır
Âcilen ruhlar kervanına katılmaktadır
8 Eğer bu Dünya’ya gelmenin sır ve hikmeti irfan kazanmaksa,
En büyük hizmeti, Yaratıcı’yı anmak ve düşünmekse,
9 Bu seyahatin geri dönüşü çok çabuk olmalıdır
Vaktin uzunluğunun Âdem ömrü ile bir nisbeti var mıdır?
10 Dünya’da kalmanın sürati bir an gibidir
Nûh’un ömrü onun en az süresi olmalıdır
11 Gençlik döneminin çiçeklerini görmeden,
Hayat bağının meyvelerini dermeden,
12 Bu yaradılış sırlarının binde birini bilmeden,
Bu aleme düşüncelerini olgunlaştırmak için gelmemiş midir?
13 Yeniden doğuş için hazırlamış mı yârini,
Can insan oğlunun kısa ömrünü hesap etmez mi?
14 Bir taraftan ayrılık gamıyla acı çeker
Diğer taraftan bedenin bütün organları belli bir nisbetle titrer
15 Dâimâ Dünya’da kalmaya çalışır
Hastalık düşmanının savmak için mertçe uğraşır
16 Yaşlanınca gayret ile ten kalesini korur
Son nefeste hasret ile bedenden ayrılır
17 Bu durumu tasvir eden herkesin kendi vicdânıdır
Vicdân, cevherinde bütün karşıtları bulur ve hatırlatır
18 Bu sözleri söyleyen ve yazan o değil midir?
Birbiriyle çelişen eylemler yapan o değil midir?
19 Soran da, sorulan da, kusur eyleyen de kendidir
Dışarıdan karışan ve işlerini değiştiren var mıdır?
20 Aslının hafifliğinde bir dönüşüm vardır
Ağırlığını unsurların kirliliğinden mi almıştır?
21 Gurbette kalmanın süresi yoksa tenâsühten mi uzamıştır?
Ruh, geriye dönüş için bazen tereddüt bazen sürat gösterir
22 Belki bu örtü ruhun bedene sürgününden kaynaklanmıştır
Belki de sorgulanma korkusu ona acı vermektedir
23 Yaradılışında bulunur; kim günahtan masumdur?
Onun zâti cevheri, maddeden tamamen mahrûmdur
24 Bedenlere ilişmiştir; gerçeği malum değildir
Ancak bedeni etkilediği ve yönlendirdiği kesindir
25 Bedenin bütün âletleri hâdimdir , o şah ise bir mahdûmdur
Doğrusunu söylemek gerekirse, ruh Yaratıcı ve Yönetici’nin sadece bir sırrıdır
26 Filozoflar bu konuda muhtelif görüşler belirtmişlerdir
Bu sorun şu ana kadar çözülmemiştir
27 Felsefeye göre doğru olan söz, ruhun bir başkası tarafından yönetil-diğidir
Ruhun kendisi işlerinden habersiz olan bir akımdır
28 Ateş gücü gibi makinesini çalıştırır
Kimse olmazsa telgrafta çıkar mı bir eser?
29 Bu gerçek başka bir biçimde anlatılmaz
Ruh Hakk’ın nurunun bir ışığıdır; ebediyyen yok olmaz
30 Bu sözlere çok önem verin
Onun tam tanımı ise “De ki O Rabb’imin işlerinden biridir”
31 Kendisine ruhun ne olduğu sorulduğunda, bu sözü İnsanlığın Övünç Kaynağı söylemiştir
Bütün mütekellimler bu görüşü benimsemiştir
32 Bu garip sırdan ötürü akıllar şaşkındır
Zihinler bu gerçeği ortaya çıkarmaktan kesinlikle âcizdir
33 Gerçi vicdân ruhun bazı hallerini idrak etmektedir
Bu vücutta taht kurmuş bağımsız bir sultandır
34 İslâm Dini gereği borcumuz imândır
Tahsin’in amacı son nefeste güzel imanla ölmektir
35 Ömür halkam, sabah akşam neredeyse tükenecektir
Âcil deva “Ölümden önce tövbe etmektir”


Kaynak
Âdem Akın*
Remzi Demir**
*Dr, AÜ İlâhiyat Fakültesi, Arap Dili ve Belâgati Anabilim Dalı
** DoçDr, AÜ D T CF Felsefe Bölümü, Bilim Tarihi Anabilim Dalı


Alıntı Yaparak Cevapla

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri

Eski 06-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri



Eserleri
Hoca Tahsîn Efendi’nin yazma ve basma halinde çok sayıda eseri bu-lunmaktadır Bunlardan, Mürebbî-i Etfâl, (Çocukların Eğitmeni, İstanbul 1289) eğitimle, Usûl-i Fenn-i Filâhat - Kimyâ-yı Zirâ‘at (Tarım Bilgisi - Ta-rım Kimyası, İstanbul 1291) çiftçilikle, Esrâr-ı Âb u Havâ, (Su ve Havanın Sırları, İstanbul 1309) suyun fizikî ve kimyevî özellikleriyle, Psiholoji yâhûd ‘İlm-i Rûh, (Psikoloji, İstanbul 1309), insanın zihnî ve ruhî etkinliklerini fizyo-lojik olarak açıklamaya çalışan çağdaş psikolojinin bulgularıyla, Târîh-i Tekvîn yâhûd Hilkat, (Yaratılış Tarihi, İstanbul 1310) , Osmanlı Dünyası’nda yeni ye-ni tanınmaya başlayan Evrim Kuramı çerçevesinde canlı ve cansız varlıkların oluşum biçimiyle, Esâs-ı ‘İlm-i Hey’et (Astronominin Temelleri, İstanbul 1311) ise bir astronomi tarihçisinin gözüyle Newtoncu çağdaş astronominin ta-nıtımıyla ilgilidir
Ayrıca tanınmış Fransız düşünürlerinden Constantin-François de Chasseboeuf Volney’nin (1757-1820), La loi naturelle ou catéchisme du citoyen français (Doğa Yasası veya Fransız Vatandaşının İlmihâli, 1792) adlı eserini, Nevâmîs-i Tabî‘iyye (Doğa Yasaları, İstanbul) adıyla çevirmiş, fakat yayımla-yamamıştır
Bunların dışında Hoca Tahsîn Efendi, Mecmû‘a-i ‘Ulûm adıyla yayımla-dığı dergide, dönemin sıkça tartışılan konularına ilişkin çok sayıda makale yaz-mıştır:
1 “‛İlme Dâ’ir Bir İki Söz”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 1, 1 Zî’l-Hicce 1296, s 22-45
2 “Aklâmü’l-Akvâm”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 1, 1 Zî’l-Hicce 1296, s 45-76
3 “Terakkî-i Ma‘ârif, Târîh ve Taksîm ve Semerât-ı ‘Ulûm”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 2, 15 Zî’l-Hicce 1296, s 133-152 ve s 153-160; Sene 2, Numara 5, 1 Safer 1297, s 321-335 ve Sene 2, Numara 6, 15 Safer 1297, s 421-425
4 “Yeryüzü’nde Bir Mülk’e Dâ’ir”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 4, 15 Muharrem 1297, s243-305; Sene 2, Numara 5, 1 Safer 1297, s 335-352 ve Sene 2, Numara 6, 15 Safer 1297, s 385-405
5 “Havâdis-i Medeniyye”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 4, 15 Mu-harrem 1297, s 309-310
6 “Ahlâk-ı İslâmiyye”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 1, Numara 4, 15 Muhar-rem 1297, s 310-318
7 “Târîh-i Terakkî”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 2, Numara 5, 1 Safer 1297, s 353-370
8 Dolpher, “Süt” , Özetleyerek Çeviren: Hoca Tahsîn Efendi, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 2, Numara 5, 1 Safer 1297, s 370-377
9 “‘Âi’le”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 2, Numara 6, 15 Safer 1297, s 425-429
10 “Esrâr-ı Âb u Havâ”, Mecmû‘a-i ‘Ulûm, Sene 2, Numara 7, 1 Rebî‘ü’l-Evvel 1297, s436-464

Fuzelâ-yı Be-nâmdan Bir Marîzin Eser-i Hazînidir
Hoca Tahsîn Efendi’nin “Fuzelâ-yı Be-nâmdan Bir Marîzin Eser-i Hazî-nidir” başlığını taşıyan söz konusu şiiri, Hicrî 1297, Milâdî 1880 yılında Hazîne-i Evrâk’ın ikinci sayısında yayımlanmıştır ve toplam 35 beyittir
Şair’in ölüm karşısındaki çaresizliğini ve üzüntüsünü aktaran bu felsefî şiir, özellikle ruh-beden ilişkisine değinmekte ve ölümden sonra ruhun bedenden ayrılmasını ve Lâhut Alemi’ne yükselmesini betimler Şiir incelendiğinde gö-rülmektedir ki Hoca Tahsîn Efendi’nin ruha ilişkin görüşleri, Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet ile İslâm ilimlerinin belirlediği sınırlar içerisinde kalmaktadır Dolayısıy-la inancına yönelik kuşkuların yersiz olduğu anlaşılmaktadır Nitekim,

Bana bî-dîn dedi erbâb-ı maraz
İrtikâb eylediler kizbi hemân
Ben dahi ânlara dindâr didim
Yalanın karşulığı oldı yalan

biçimindeki dörtlüğü de bunu kanıtlar niteliktedir
Fuzelâ-yı Be-nâmdan Bir Marîzin Eser-i Hazînidir
(Metin)

1 Mürg-i cânım olmak ister fârig-i dâr-ı fenâ
Eylemez eski kafesdir bu bedenle iktifâ
2 Mâ’il-i hâl-i tecerrüddür arar mülk-i bekâ
Merci‘idir ‘âlem-i lâhûta ister irtikâ
3 Çünki aksâ-yı murâdı vuslat-ı zât-i Hüdâ
‘Âkibet köhne libâsın cisimden olur cüdâ
4 Halka-i ‘ömrüm hemân teng olmada subh u mesâ
“‛Accilû bi’t-tevbe kable’l-mevt”dir ‘âcil devâ
5 Seyr-i enfâsım gibi evkâtı darlaşmakdadır
Sığmaz oldu hânesi rûhum kabarlaşmakdadır
6 Saç sakallar berf-i şeyhûhatla karlaşmakdadır
Mehil arar her ân ecel ile pazarlaşmakdadır
7 Artık ‘Azrâ’îl’e teslîmi karârlaşmakdadır
‘Âcilen kervân-ı ervâha katârlaşmakdadır
Eydan
8 Gelmenin ger kesb-i ‘irfân ise sırr u hikmeti
Zikr u fikr-i Hâlik etmekse kemâl-i hizmeti
9 Ric‘atinde fart-ı isti‘câldir bu rıhleti
Tûl-i dehrin var mı ‘ömr-i Âdem ile nisbeti
10 Müksünün dünyâda güyâ ân gibidir sür‘ati
Olmalıydı ‘ömr-i Nûh ânın ekall müddeti
Eydan
11 Mevsim-i vakt-i şebâbın görmeden ezhârını
Etmeden bâg-ı hayâtın ictinâ esmârını
12 Bilmeden binde birin bu hilkatin esrârını
Gelmemiş mi ‘âleme ikmâl içün efkârını?
13 Neş’e-i uhrâ içün hâzırlamış mı yârini
Cân hisâb etmez mi insânın kısa a‘mârını?
Eydan
14 Bir tarafdan ızdırâb eyler gamm-ı firkat ile
Cümle a‘zâ-yı teni tahrîk eder nisbet ile
15 İltizâm eyler bekâsın mu‘tedil hâlet ile
Uğraşur merdâne def‘-i düşmen-i ‘illet ile
16 Mahv olunca hıfz eder ten kal‘asın gayret ile
Son nefesde ta‘biyeden ayrılur hasret ile
Eydan
17 Herkesin vicdânıdır bu hâleti tasvîr eden
Cevherinde cem‘-i azdâdı bulub tezkîr eden
18 Ol değil mi söyleyen bu sözleri tahrîr eden
Birbirine pek münâkız fi‘iller tedbîr eden
19 Kendi sâ’il kendi mes’ûl kendidir taksîr eden
Var mı hâricden müzâhim işlerin tagyîr eden

Eydan
20 Hiffet-i asliyyesinde var hele bir inkılâb
Sıkletin levs-i ‘anâsırdan mı etmiş iktisâb
21 Uzamış yoksa tenâsuhdan zamân-ı igtirâb
Gösterir ‘avdet içün gâhi tereddüd gâh şitâb
22 Belki menfâ-yı bedende ‘ârız olmuş bu hicâb
Muhtemeldir muzdarib eyler ânı havf-ı ‘itâb
Eydan
23 Hilkatince görünür kim cunhadan ma‘sûmdur
Cevher-i zâtı mücerred mâddeden mahrûmdur
24 Etmiş ebdâna ta‘alluk künhü nâ-ma‘lûmdur
Cisme te’sîr u tasarruf ettiği meczûmdur
25 Cümle âlât-ı beden huddâm o şâh mahdûmdur
Doğrusu bir sırr-ı mahz-ı Sâni‘ u Kayyûm’dur
Eydan
26 Ehl-i hikmet ihtilâfla etdiler bahs u nazar
Olmamış bu mes’ele tâm hall bu âna kadar
27 Gayrıdır tedbîr eden hikmetce kavl-i mu‘teber
Kendi bir seyyâledir kim işlerinden bî-haber
28 Kuvvet-i ateş gibi makinesin tahrîk eder
Kimse olmazsa telgrafda çıkar mı bir eser?
Eydan
29 Ol hakîkat başka vech ile olunmaz irtisâm
Bir şu‘â‘-ı nûr-ı Hakk’dır yok ânınçün in‘idâm
30 Eyleyin bu sözlere sarf-ı kemâl-i ihtimâm
“Kul huva min emri Rabbî”dir âna ta‘rîf-i tâm
31 Rûh su’âlinde bu kavli okumuş fahrü’l-enâm
Hep bu re’ye tâbi‘ olmuş zümre-i ehl-i kelâm
Eydan
32 İşte bu sırr-ı garîbden ‘akıllar hayrândır
İnkişâf-ı künhü mutlak mu‘ciz-i ezhândır
33 Gerçi ba‘zı hâllerin idrâk eden vicdândır
Bu vücûdda tahtı kurmuş müstakill sultândır
34 Muktezâ-yı dîn-i İslâm borcumuz îmândır
Maksad-ı “Tahsîn” hüsn-i hâtem-i ihsândır
35 Halka-i ‘ömrüm hemân tenk olmada subh u mesâ
“‛Accilû bi’t-tevbe kable’l-mevt”dir ‘âcil devâ

Alıntı Yaparak Cevapla

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri

Eski 06-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hoca Tahsin Efendi Kimdir - Hoca Tahsin Efendi ve Felsefe İle İlgili Bir Şiiri



Bilindiği üzere 19 yüzyılda yaşayan Osmanlı aydınları, yoğun bir biçimde, Batı uygarlığını yakından tanımaya ve gerekli buldukları yenilikleri Doğu uygarlığına -ve bu arada onun önde gelen kısımlarından birisi olan Osmanlı uygarlığına- aktarmaya başlamışlardır Aslında siyâsî ve askerî alanlardaki çöküşü durdurmayı amaçlayan bu girişimin boyutları, oldukça kapsamlıdır ve teknolojik yeniliklerin yanı sıra, bilim, felsefe ve sanat alanlarındaki yenilikleri de içermektedir

Bu yönde yürütülen çalışmaların öncülerinden birisi de, bu yüzyılda ya-şayan ve yapıtlarıyla Türk düşünce tarihini büyük ölçüde etkileyen Hoca Tah-sîn Efendi’dir Bu nedenle Hoca Tahsîn Efendi’nin kitaplarında ve makalele-rinde yansıtmış olduğu düşüncelerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesi ve Türk bilim tarihi ve Türk felsefe tarihi açısından değerlerinin belirlenmesi gerek-mektedir
Bu çalışmanın maksadı, bu düşünürün, Hazîne-i Evrâk’da yayımlanmış olan “Fuzelâ-yı Benâmdan Bir Marîzin Eser-i Hazînidir” (Ünlü Düşünürlerden Hoca Tahsîn Efendi’nin Hazin Bir Eseridir) adlı felsefî şiirinin aslını ve günümüz Türkçe’sine çevirisini sunmak ve okuyuculara tanıtmaktır

Hayatı
Son dönem Osmanlı bilginlerinden ve düşünürlerinden Hoca Tahsîn Efendi (1811-1881), Yanya’da doğmuştur İlk dinî ve edebî bilgilerini babasın-dan aldıktan sonra, medrese eğitimi için İstanbul’a gelmiş ve burada Vidinli Hoca adıyla tanınan Hoca Mustafa Efendi’inin derslerine katılmıştır
Ardından yeni açılacak Dârülfünûn’da matematik ve doğa bilimleriyle ilgili dersleri okutacak öğretim üyelerini yetiştirmek ve Paris’teki Mekteb-i Osmânî’nin öğretim kadrosunda görevlendirilmek maksadıyla, Selim Sâbit Efendi ile birlikte 20 Mart 1857’de Paris’e gönderilmiştir
Hoca Tahsîn Efendi, 1861’de Paris’ten dönmüş ve 1862 Eylül’ü başında bu defa, Abdülhak Hâmid Bey ve onun ağabeyi Abdülhâlik Nasûhî Bey ile bir-likte tekrar Paris’e gitmiştir Medeniyetin merkezi saydığı Paris’te bu defa sefa-ret imamlığı yapmış, Avrupa’da yaygın olan materyalist felsefeyle ilgilenmiş ve Paris kahvehanelerinde bir çok kuşkucu düşünür ile görüşmüştür
1867 ilkbaharı sonunda Paris’e gelen Namık Kemâl ve Yeni Osmanlılar ile ilişki ve dostluk kurmuş ve nihayet 28 Şubat 1869’da, hava değişimi ve te-davi için geldiği Nice şehrinde 12 Şubat’ta ölen Fuad Paşa’nın cenazesini de yanına alarak, İstanbul’a dönmüştür
İstanbul’a geldikten sonra, 8 Kasım 1869’da, henüz kuruluş aşamasında olan Dârü’l-Fünûn’a müdür olarak atanmış ve bu yılın Ramazan ayında yapmış olduğu bilimsel konuşmalarla, çağdaş bilimleri Türk halkına tanıtmaya çalış-mıştır
Yaklaşık olarak bir yıl sonra, 5 Aralık 1870’de, Hoca Tahsîn Efendi’nin “Terakkiyyât-ı ‘Ulûm” başlığını taşıyan konuşması ile bu aralar İstanbul’da bu-lunan tanınmış İslâm düşünürlerinden Cemâleddîn-i Afgânî’nin konuşması, dönemin dar görüşlü uleması tarafından İslâmiyet’e uygun bulunmayınca Dârü’l-Fünûn’dan uzaklaştırılmıştır
Bunun üzerine Hoca Tahsîn Efendi, Bâbıâli’de Tersane Emini Yûsuf Efendi’nin Taşmekteb olarak da bilinen Sıbyan Mektebi’ne çekilmiş ve burada kendisini tamamen bilimsel araştırmalara ve eğitime vermiştir Ancak bu kez de hakkında, etrafına topladığı kimselerin akıllarını çeldiği ve inançlarını boz-duğu suçlamasıyla soruşturma açılmıştır Bu sorundan, vaktiyle kendisini Dârü’l-Fünûn müdürlüğüne atayan Ma‘ârif Nâzırı Saffet Paşa’nın yardımları sayesinde kurtulmuştur
1870’li yılların başında Memâlik-i İslâmiyye Coğrafya Cemiyeti’ni kurmuş ve dönemin önde gelen devlet ve düşünce adamlarından Münîf Paşa’nın yardımıyla bir ara kütüphaneler müfettişliğine getirilmiştir Ardından, 15 Mayıs 1878’de, 400 kuruş maaşla Dârü’l-Mu‘allimîn’e son sınıf kozmografya ve trigonometri hocası olarak atanmıştır
13 Ekim 1879’da kurulan Cem‘iyyet-i ‘İlmiyye-i Arnavudiyye’nin yürütmüş olduğu bilimsel etkinliklerde görev almış ve ayrıca Batı bilimlerinin yurt içinde tanınmasını ve yayılmasını sağlamak maksadıyla Cem‘iyyet-i ‘İlmiyye adında bir bilim derneği kurmuştur Bu dernek adına 16 Kasım 1879’dan itibaren, Mecmû‘a-i ‘Ulûm adında bir dergi çıkarmış ve burada çeşitli makaleler yayımlamıştır
Bu arada, sağlığı gittikçe bozulunca, Münîf Paşa onu, Erenköy’deki köşküne aldırmış ve 3 Temmuz 1881’de Erenköy’de ölen Hoca Tahsîn Efendi, Sahrâ-yı Cedîd Mezarlığı’nda toprağa verilmiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.