Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
evreni, yeraltı

Yeraltı Evreni 2

Eski 06-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yeraltı Evreni 2







Yeraltı Evreni 2



"Ben Onu Gördüm"

Jules Verne, nükleer denizaltıdan, uzaya atılan füzelere kadar bir çok şeyi romanlarında anlatmıştır Bunlara benzer daha bir çok örnek saymak mümkündür Ayrıca SS''lerin yazarı olan Lytton'' un da bir majikal örgütün üyesi olduğu ve aldığı bazı bilgileri roman haline getirdiği de düşünülebilir Dr Ley'' e göre Vril örgütünün üyeleri ırk değiştirmek ve dünyanın merkezinde saklanan adamlara benzemek için gereken bazı sırları bildiklerie inanmaktadırlar Bazı özel kültür fizik yöntemleri vardır Lyton, romanında özellikle cehennem dünyasının gerçeklerine parmak basmaya çalıştığını söyler İnsan üstü güçlere sahip olan varlıkların varlığından emin olduğunu belirtir Bu yaratıklar insanları ezecek ve aralarından seçtiklerini pek büyük değişimlere uğratacaklardır Golden Dawn'' ın başkanlarından biri olan Samuel Mathes 1896'' da Gizli Şefler konusunda şunları yazar: "Bana kalırsa onlar dünyada yaşayan fakat insanüstü güçlere sahip yaratıklardır Şahsi tecrübelerim bana, bir ölümlü için onların karşısında dayanabilmenin ne kadar zor olduğunu gösterdi Öylese dehşet verici bir gücün karşısında olduğumu hissediyordum ki, soluğum kesiliyor, ağzımdan, burnumdan, kulaklarımdan kan geliyordu" Hitler de üstün yaratıklarla kontak kurduğunu söylüyordu Danzig hükümet başkanı olan Rauschning'' e insan ırkının değişimi konusunda şöyle der; "Yeni insan aramızda yaşıyor Size bir sır vereyim Ben onu gördüm" Bunları anlatırken titrediğini söyleyen Rauschning ayrıca şu olayı anlatır; Yakındarında birisinin anlatığına göre Hitler geceleri çığlıklar atarak uyanırmış Karyolayı dallayacak kadar şiddetli titremeler yaşar ve odanın köşesine bakıp, "İşte o, işte o, buraya gelmiş" diye inlermiş Bundan sonra da anlaşılmaz bir dilde konuşurmuş
Horbiger, "Korkunun Kralı" nı anlatıyordu

Nazi Almanyası'' nda üzerinde durulan iki temel kuram vardı Bunlar dünyanın ve insanın açıklaması sayılırlardı; Oyuk Dünya (Hollow Earth) ve Donmuş Dünya Kuramları Ebedi Buz Öğretisi (Well Welt is lehre)'' nin kurucusu olan Hans Horbiger 1860'' da Triol bölgesinde doğdu Hitler ve Himmler ona inanıyorlardı Hitler; "Bir Kuzey Nasyonal sosyalist bilimi vardır ki, yahudi liberal bilime karşı çıkar Batıda benimsenmiş olan bilim bozulması gereken bir tılsımdır" diyordu öğretinin taraftarları tarafından üç yıl içinde üç kalın kitap, halka yönelik kırk kadar daha basit kitap ve yüzlerce broşür yayınlanmıştır "Dünya Olaylarının Anahtarı" isimli bir de yüksek tirajlı, aylık dergileri vardı Bir broşürlerinde şöyle diyorlardı; "Hitler yahudi politikacıları kovdu İkinci bir Avusturyalı olan Horbiger de yahudi bilim adamlarını kovacaktır" Horbiger'' in fikirleri Nietzche'' nin felsefesi ve Wagner'' in mitolojik görüşleri ile uyumluydu Bu dönemde, Ari ırkın kökeninin başka bir devirde dünyaya ve yıldızlara hakim olan üstün insanların yaşadığı döneme dayandığı inancı iyice yerleşmişti Horbiger öğretisinin cevaplamaya çalıştığı üç temel sorun vardı; Neyzi, nereden geliyoruz ve nereye gidiyoruz? Horbiger'' in teorileri özet olarak şu şekildedir; "Yıldızlar buz yığınlarıdır Bu güne kadar bir kaç tane Ay, Dünya'' ya çarpmıştır Şİmdiki Ay'' da Dünya'' ya düşecektir İnsanlığın bütün geçmişi buz ve ateş arasındaki savaşla açıklanabilir İnsan büyük bir değişimin eşiğindedir ve tanrısal nitelikler kazanmak üzeredir Bu yeni insanın birkaç örneği dünyada yaşamaktadır Bunlar zaman ve mekan sınırlarının ötelerinden gelmiş olabilirler Dünyanın sahibi ya da korkunun kralı doğuda, gizli bir şehirde hüküm sürmektedir Onunla kontaklar kurmak mümkündür Onunla anlaşmaya varanlar Dünya'' nın görünümünü değiştirecektir ve insanlığa anlam kazandıracaklardir"
Devlerin Yaşadığı Çağlar

Horbiger'' e göre, günümüzdeki Ay, Dünya'' nın dördüncü uydusudur Tarih boyunca üç Ay daha vardır Bunlar sırasıyla Dünya'' ya düşmüşlerdir Ama bu seferki, öncekilerinden çok daha büyük olduğu için çok daha büyük felakerlere yol açacaktır Dünya'' da dört büyük jeolojik dönem yaşanmıştır Çünkü geçmişte dört uydu vardı Bugün dördüncü zamandayız Bir Ay Dünya'' ya düştüğünde ilk parçalanmadan oluşan halka Dünya'' ya düşüp, yer kaabuğunu örter Bu da her şeyi fosilleştirir Normal dönemlerde gömülen organizmalar fosilleşemezler, sadece çürürler Ancak bir ay'' ın düştüğü zamanlarda fosilleşme olabilir İşte bu yüzden jeolojik zamanları ayırdedebiliriz Bir uydu yakşaldığı zaman birkaç bin yıl boyunca Dünya'' ya çok yakı bir yörüngede olur ve yerçekimi çok azalır Yaratıkların büyüklüğünü belirleyen şey çekim gücüdür Bu yüzden, uydunun yakın olduğu dönemler, devleşme dönemleridir Birinci jeolojik dönemde büyük bitkiler ve böcekler, ikinci dönemin sonunda Dinozorlar oluşmuştur Ani değişimler olmamaktadır, çünkü kozmik ışınlar çok güçlüdür Daha sonra ise dev insanlar oluşur Tevrat'' ın Tekvin bölümü devlerin dokuzyüz yıl yaşadıklarını anlatır Bunun sebebi ağırlığın olmamasından dolayı organizmanın geç yaşlanmasıdır İkinci dönemin sonundaki felaketten ancak birkaç tür hayatta kalır ve bunlar giderek küçülürler Üçüncü zaman Ay'' ı yörüngeye girdiği zaman daha akıllı bize göre normal insanlar türerler Gerçek atalarımız bunlardır Bununla beraber atalarımızla beraber eski devler de hala yaşamaktaydılar Atalarımıza uygarlığı öğretenler bunlar Devler insanlara tarım, madencilik, sanat, bilim, metafizik bilgileri öğrettiler Bu dönem Altın Çağ olarak bilinen dönemdir Bu dönem çeşitli mitolojilerdeki devler ve tanrıları, Mezopotamya'' nın dev krallıklarını açıklar
Tiahuanaco Kapısı

Ve sonra üçüncü dönem Ay'' ı da yaklaşır, çekime kapılan sular yükselir İnsanlar ve devler en yüksek tepelere çekilirler ve bazı merkezler oluştururlar Horbiger ve takipçileri buraları Atlantis olarak nitelendirirler Horbiger'' in İngiliz taraftarı Bellamy, Güney Amerika'' da, And Dağları'' nda 4000 metre yükseklikle, 700 Km uzunlukta bir bölgede deniz tortuları bulunur Bunlardan da üçüncü zamanın sonunda ortaya kadar yükseldiği sonucu çıkartılır O dönemin uygarlık merkezlerinden biri Titicaca gölü yakınlarındaki Tiahuanaco'' yu Bu kentin kalıntıları yüzbinlerce yıl öncesinden kalmadır Daha sonraki uygarlıkların hiç birine benzemez Horbigercilere göre orada devlerinizleri açıkça bellidir Gene Horbiger'' in taraftarlarından olan Alman arkeolog Kiss 1928 ile 1937 yılları arasında Tiahuanaco'' da bit kapı incelemiştir Kapının en az yüzbin yıl öncesine ait olması gerekiyordu 10 ton ağırlığındaki kapının süslemelerinin üçüncü zaman astronomları tarafından yapılmış bir takvim olduğu ileri sürülmektedir Bu süslemelerde Ay'' ın görünür ve gerçek hareketleri, Dünya'' nın da dönüşü göz önüne alınarak işlenmiştir Bundan çıkan sonuç ta Tiahuanaco'' nun üçüncü zaman sonunda devler tarafından kurulan bir deniz uygarlığı olduğudur Tiahuanaco, aynı tipteki beş merkezden biridir Orada aynı zamanda da büyük bir liman ve rıhtım kalıntıları da bulunmuştur Diğer merkezlerin Yeni Gine, Meksika, Habeşistan ve Tibet'' te olduğu anlatılır Devler, üçüncü Ay'' ın da yörüngesinin daraldığını ve zamanı gelince düşeceğini biliyorlardı Sular alçalacak ve beş büyük merkez ortada kalacaktı Meksika'' da Toltekler, Dünya'' nın geçmişini, Horbiger'' in görüşüne göre açıklayan yazıtlar bırakmışlardır Günümüzden 150000 yıl sonra devler de uygarlıklarını kaybederler Yönettikleri insanlar eski vahşi hallerine dönerler Horbiger, Dünya'' nın 138000 yıl boyunca Ay'' sız kaldığınnı hesaplar Ay'' sız dönemlerde cüceler v bazı önemsiz, küçük hayvanlar türer ve son kalan devler bir krallık kurarlar Bu krallık 10'' K ile 60'' K enlemleri arasındaki bir düzlüğe yerleşir ve İkinci Altantis kurulur And Dağları'' ndaki Atlantis ve çok sonra kurulan Kuzey Atlantik'' teki ikinci Atlantis'' tir ve Platon'' un bahsettiği Atlantis ikinci Atlantis'' tir 12000 yıl önce günümüzün Ay'' ı, Dünya'' nın yörüngesine girer Yeni felaketler olur, denizler kabarır, Buzul Çağı başlar ve Atlantis batar Bu da kutsal kitaplarda anlatılan Tufan ve kıyamet olayıdır
Rampa Kimdi? Crowley, Dee ve Kelly Üçgeni

1957'' de İngiltere'' de Horbigercilerin destekleyen bir kitap yayınladı "Üçüncü Göz" Kitabı yazan bir Avrupalıydı fakat kendisinin Tibet'' li bir Lama ve isminin Lobsang Rampa olduğunu iddia ediyordu Rampa "İkinci Beden" isimli kitabında da çok detaylı bir şekilde anlattığı gibi hayattan bezmiş bir Avrupalı ile Astral planda beden değiştirdiğini iddia ediyordu Bir çok kişi Rampa'' nın Hitler tarafından Tibet'' e gönderilen Almanlardan biri olduğunu ve savaştan sonra orada kalıp, uzun süre sonra geri döndüğünü düşündü İngiliz gazeteleri Rampa'' nnın kimliğini araştırdılar fakat resmi istihbarat servisleri bile hiçbir şey bulamadılar Rampa ya iddia etiği gibi gerçek bir Lama idi ya da kendisine aktarılmış olan bazı şeyyleri anlatıyor ve bu şekilde Horbigerci veya Nasyonal tezleri dile getiriyordu Şurası kesindir ki, Rampaa'' nın açıklamaları Tibet konusunda uzman olan kimseler tarafından hiç bir zaman yalanlanmamıştır Rampa, "Üçüncü Göz" de yeraltındaki derin mahzenlerde gördüğü bazı şeyleri anlatır Üç tane tabut ve içlerinde altınla kaplı üç ceset Cesetlerin boyları üç ve beş metre arasında değişmekte, kafaları tepeye doğru konikleşmektedir Yani geniş tarafı yukarıda olan bir koni gibidir Beyinleri geniş, cesetlerin ağızları ince ve küçük, çeneleri sivridir Tabutlardan birisinin kapağına garip bir yıldız haritası çizilmiştir Rampa'' nın tarifi Aleister Crowley tarafından kontak kurulan ve resmi çizilen ruhsal varlık Lama'' ya benzediği kadar Elizabeth devrinin saray majisyeni Dr John Dee ve asistanı Edward Kelly tarafından kontak kurulan varlıklara da benzemektedir Bu varlıklar Dee'' ye Enochian dilini ve alfabesini öğretirler Bu dil Golden Dawn tarafından geniş ölçüde kullanılmıştır ve hala da majikal orderler arasında geçerlidir Son yıllarda bir de Enochian sözlük yayınlanmıştır Rampa tarafından anlatılan cesetler yapı olarak bizim kat çalışmalarımız sırasında karşılaştığımız Işık Varlıkları'' na da benzemektedir Rampa'' nın anlattığı haritanın bir benzeri Himalayaların eteklerindeki bir mağarada bulunmuştur Bu haritanın 13000 yıl önce yapıldığı uzmanlar tarafından tesbit edilmiştir ve harita 1925'' te National Geographic Dergisi'' nde yayınlanmıştır Rampa mahzende gördükleri hakkında şunları söyler: "Binlerce yıl önce günler daha kısa ve sıcaktı İnsanlar daha fazla bilgiye sahiptiler Dış uzaydan gelen bir gök cismi Dünya'' ya çarptı ve her yeri sular basınca Tibet sıcak bir deniz ülkesi olmaktan çıktı" 1953'' te yapılan bir araştırmaya göre Horbiger'' in Almanya ve İngiltere'' de çok fazla izleyicisi vardır Sadece ABD'' de bir milyondan fazla Horbigerci vardır Londra'' da ise H S Bellamy önemli sayıda taraftara sahiptir
Yine Kapadokya

Şimdi gene Kapadokya ve yeraltı şehirlerine dönersek, buradaki şehirlerin aslında birbirinden farklı şehirler değil de tek bir şehrin farklı çıkışları olduklarını da düşünebiliriz Kapadokya bölgesinde Hıristiyanlığın ilk çağlarında, Bizans ve Roma dönemlerinde yapıldıklarına şüphe duyulmayacak birçok kaya mezarı ve kilisesi de vardır fakat yeraltı şehirleri bir başkadır Bazı Arkeolog ve tarihçiler yeraltı şehirlerinin ilk Hıristiyanlar tarafından korunma amacıyla kazıldığını iddia ederleken, bazı uzmanlar bu şehirlerin çok daha eski dönemlerden kalma olduklarını, ilk Hıristiyanların bunlara sonradan yerleştiklerini ya da buralarda yaşayan kimselerin Hıristiyanlığı benimsediklerini ileri sürerler Bizce bu ikinci tez çok daha geçerlidir Her şeyden önce Büyük İskender dönemi tarihçileri bu bölgende bulunan devasa yeraltı şehirlerinden bahsederler ki, o dönemde İsa henüz doğmamıştır Bu noktada, Mazıköy yeraltı şehirlerinden de biraz bahsetmek gerekir Yukarıda da bahsedildiği gibi Kaymaklı ile 12-15 Km'' lik bir tünelle bağlanmış olan Mazıköy yeraltı şehri, diğer yeraltı şehirlerine göre daha değişik bir yapıdadır Diğer şehirler aşağıya doğru ilerleyip, genişlerken Mazıköy yeraltı şehri hem aşağıya, hem yukarıya giden bir şehirdir Büyük bir kayanın ya da dağın altında kazılmıştır Şehir zeminden aşağıya toprak altına ve yukarıya kayanın içine doğru ilerler Üzerindeki koca kaya parçası adeta dev bir apartman gibidir Mazıköy yeraltı şehri birçok açıdan Kaymaklı ve Derinkuyu'' dan daha modern bir yerdir Daha çağdaş yaşam şartlarına sahiptir Roma dönneminden kaldığı iddia edilir Şehir ilk defa köylüler tarafından imece usulü ile çalışılarak açılmıştır Esas girişinin neresi olduğu göçükler yüzünden belli değildir Bugün, köylüler tarafından açılmış olan girişlerden girilerek açılmış ve aydınlatılmış olan kısımlar gezilebilir Köylüler zemini ve iki üst katı açtıktan sonra, aşağıya doğru kazarken bazı tarihi eşyalar bulurlar ve bunun üzerine ilgili bakanlık köylülerin kazılarını durdurur Bir, iki arkeolog gelir, şöyle bir bakarlar ve uygun bir zamanda devam etmek üzere kazılar durdurulur
Tarih Öncesi Kalan Fosil

Mazıköy yeraltı şehirlerinin sadece kazıların durdurulduğu güne kadar açılabilen kısımları ziyarete açıktır Geri kalan aşağı ve yukarı doğru olan katlar toprakla doludur Mazıköy'' den bu kadar bahsetmemizin sebebi ise Bizans dönemline ait olduğu söylenen bu yeraltı şehrinde, zeminin altındaki kısımlarda bulunan bir ilk çağ hayvanı fosilidir Ne olduğu anlaşılamayan, sadece pre-historik dönemlere ait olduğu anlaşılan, büyük ve yırtıcı bir hayvana ait olan bu fosil de incelenmek üzere Ankara'' ya götürülmüştür Bugün ise, fosilin akibeti bilinmemektedir Roma dönemine ait olduğu iddia edilen bir yerde de böyle bir fosilin bulunması oldukça anlamsızdır Bu durumda Mazıköy yeraltı şehrinin de Kaymaklı ve Derinkuyu gibi, çok çok eski çağlardan kalarak sonraki dönemlerde Bizanslılar tarafından kullanılmış olması akla yakındır Bizanslılar olsa olsa yukarıya doğru olan kayanın içindeki kısımları kazmış olabilirler Derinkuyu, Kaymaklı ve Mazıköy gibi yeraltı şehirlerinin Hıristiyanlıktan çok daha eski olduklarını hatta Atlantis ve Mu dönemlerinin kalıntıları ya da Agartha ve Şamballah'' ın devamı olup, olmadıklarını düşünürken bu şehirde daha sonraki dönemlerde, iddia edildiği gibi ilkel kazma araçları ile açılan bir sürü odanın da olduğunu unutmamız gerekir fakat esas ileri bir teknoloji ile çok daha eski dönemlerde yapılmış olabilir Bu şehirlerin hepsinin etrafındaki toprağın son derece verimli bir arazi olması da dikkat çekicidir Sadece ziyarete açık olan bölümlerin kazılmasında bile binlerce metreküp kaya parçası çıkar Ziyarete açık olan bölümlerin de bugünkü arkeologlar tarafından bilinen yerlerin yaklaşık olarak onda biri kadar olduğunu düşünürsek, buraların kazılmasından çıkacak olan kaya parçalarının miktarı yapay bir dağ oluşturmaya yeteceğini kolayca görebiliriz Bölgede ise yığma kaya ve topraktan oluşan değil böyle bir dağ, küçük bir tepe bile yoktur Arazinin verimli toprak olması, döküntünün çevreye dağıtılmış olması fikrini de çürütmektedir
Onların Etkileri Hala Aramızda

Şimdi akla şu soru gelmektedir Buralardan çıkan atık kayalara ne oldu? Bunun en akılcı cevabı tünellerin, günümüzdekinden çok daha ileri bir teknoloji ile açılmış olmasıdır Burada, yazımızın Daniken'' le ilgili bölümünde söz edilen ısı matkaplarını düşünelim Bize göre Derinkuyu, Kaymaklı, Mazıköy ve çevredeki diğer yeraltı şehirleri bir bütünün parçaları olabilirler Agartha, Şamballah ve Himalayalar'' daki efsanevi yeraltı uygalıkları ile bağlantılar var mıdır yok mudur bilemeyiz? Fakat göründüklerinden çok daha derine inenler ve çok daha büyük bir bölgeyi kaplarlar Zannedilenden çok daha eski dönemlere aittirler ve ileri bir teknoloji ile açılmışlardır Bazı iddialara göre bu yeraltı tesisleri dünya yakınlarından geçen uzay araçları için yapılmış olan ikmal merkezleri, konaklama noktalarıdır ve artık kullanılmadıkları için de bilerek toprak ve kaya ile doldurulmuşlardır Kapadokya'' nın bazı noktalarında ve özellikle Derinkuyu'' da günümüze kadar gelen yoğun pisişik etkiler de vardır

Kaynak: Fenomen Dergisi, Ekim 1998, Sayi:32


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.