06-22-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Rüya ve Buluşlar
Rüya ve Buluşlar
Dante ve İlahi Komedya
Dante’nin oğlu J Alighieri, babasının meşhur “İlahi Komedya” adlı eserinin parçalarını toplarken 13 şarkısını bulamıyor Bütün aramalar boşa çıkıyor Bir gece rüyasında babasını beyazlar giymiş bir vaziyette görüyor Dante’nin başında bir ışık, oğlunu hayatında iken oturduğu kendi odasına götürüyor Eski zaman evlerinin karmakarışık dolapları ile arada kaybolmuş duran, hiç de dolap hissi vermeyen gizli bir yerde bu şarkıların durduğunu gösteriyor Ertesi gün, rüyasında gördüğü yeri arayıp bulan Alighieri, kayıp olan 13 şarkıyı orada bulur
Şeytan Sonatı :
Modern keman yayının mucidi G Tartini, rüyasında Şeytan’a esir olduğunu görmüştü Gene bu rüyada Tartini şeytan ile alay etmek üzere, ona bir keman vermişti Fakat ne görse beğenirsiniz : Şeytan en derin hayallerin bile meydana getiremeyeceği kadar güzel bir sonat çalıyordu Tartini uyanınca bu müzikten hatırladığı kadarını yazarak, “Şeytan Sonatı’ nı meydana getirdi Tartini bu rüya hikayesini 1766’da astronom Joseph Lalande’a anlatmıştı
Beethoven, Mozart, Schumann ve Saint-Saens gibi ünlü kompozitörler, bestelerinin bir kısmını rüyalarında görerek notaya almışlardır
İcat edici rüya görenler, rüyada gördükleri şeyleri ya doğrudan doğruya kullanmakta veya onlara sembolik bir anlam vermektedirler
Şairin Rüyası :
Şair Coleridge, Kubilay Han’la ilgili bir kitabı okumakta iken uykuya dalmıştı Üç saat kadar iskemlesinde öylece uyudu ve bu sırada rüyasında 200-300 satırlık bir şiir yazdığını gördü Bu rüyada, şiirle ilgili hayaller maddeleşmiş olarak belirmişti Coloridge uyanır uyanmaz rüyadan hatırladığı satırları yazmaya başladı Bu sırada bir ziyaretçi geldi , bu nedenle çalışmalarına bir saat ara vermek zorunda kaldı Sonra rüyanın kalan kısmını yazmak istedi, fakat o satırları unutup gitmişti İşte Kubilay şiiri böyle meydana geldi
Dickens’in Habercisi :
Ünlü yazar Charles Dickens’ın gördüğü bir rüya da ilginç rüya örnekleri arasındadır Dickens rüyasını şöyle anlatıyor:
“Rüyamda, sırtında kırmızı bir şal olan bir hanım gördüm Arkasını dönmüştü Bana doğru döndüğünde onu tanımadığımın farkına vardım ‘Ben Bayan Napier’im dedi’ Ertesi sabah uyandığımda giyinirken bu saçma rüyayı düşündüm Çok belirgin ancak hiçbir anlamı olmayan bir rüyaydı Neden Bayan Napier? Ömrümde Bayan Napier diye birini hiç tanımamıştım O gece kütüphanede kitap okudum Az sonra Bayan Boyle ve ağabeyi geldiler Yanlarında kırmızı şallı genç bir bayan vardı Onu bana Bayan Napier olarak tanıttılar ” Dickens’ın anlattığı türden rüyaların genelde çok belirgin olarak kendilerine özgü bir yanı vardır
Rüya Bir Başka İlim Adamının Yardımına Koşuyor :
19 Asrın ortalarında ilim adamlarını hayrete düşüren bir olayın hikayesi bilim tarihinin sayfalarında yerini aldı Kimya ilminde büyük bir adımın atılmasına yol açan olay, Alman kimyacısı Friedrich August Kekule’nin rüyasıydı
1850 yıllarında İngiltere’nin sisi eksik olmayan şehri Londra’da çalışmalarını sürdüren Kekule, yorgun argın laboratuarından oteline dönerken otobüste uyuyakaldı Ve biraz sonra da rüya görmeye başladı Rüyasında atomlar zıplayıp oynayarak karşısında dans ediyorlar, bazıları da elele verip zincir şeklinde bir halka meydana getiriyorlardı
Arabanın fren yapmasıyla Kekule uyandı Fakat rüyası ona çok şeyler öğretmişti Gördüklerini formül haline getirip defterine kaydetti Rüyadan yaralanarak ortaya attığı teori ile meşhur oldu ve kimya ilminde de büyük bir hamlenin öncülüğünü yaptı
Aradan 15 sene geçti Bir kış günü Kekule, çalışma odasının şöminesinde yanan odunların çıtırtısını dinlerken uyuyakaldı ve yine rüya görmeye başladı Yine rüyasında atomların hoplayıp zıplayarak dans etmekte olduğunu ve onları birbirine kenetleyen zincirlerin de birer yılana benzediğini gördü Sonra yılanlardan biri aniden dönerek kendi kuyruğunu ısırdı Bu esnada da Kekule uyanıverdi
Böylece karbon atomlarının zincirler şeklinde halkalar meydana getirebileceğini rüya sayesinde fark edebilmişti Bunun sonucu olarak iç yapısı çözümlenemeyen benzinin yapısı anlaşıldı
|
|
|