Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Astroloji

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
astroloji, islamda

İslamda Astroloji

Eski 06-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamda Astroloji




Önce Tasavvufun en önde gelen simâlarından Muhyiddin A'râbî'nin âlemin ve burçların oluşu hakkındaki görüşlerini dinleyelim özetle; Fütuhatı Mekkîye isimli eserinden;

MUHYİDDİN A'RABİ DİYOR Kİ:

«Hakk Teâlâ, kendinde bir şey yok iken, mevcûdiyet sıfatıyla sıfatlanmıştır Diyebilirim ki, Hakk Teâlâ, mevcûdiyetin ta kendisidirResûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:«Allah vardı ve onunla beraber hiç bir şey yoktu»
BuyurmuşlardıHakk Teâlâ kendi nefsi ve hüviyeti yönünden bilinmez; bu bilinmezlik ve görünmezlik keyfiyetine de İLİM denmiştir
Hakk Teâlâ'nın evvelki şekli, buluta benzer bir duman şeklinde olmasıdır Burada âlem Bâtın hükmüyle mevcuttu Bâtınî hükümden ise âlemin zuhuru imkânsızdırİşte bu ilk duman da Rahman'ın Zâhir adı olmuştur Bu durumda kendi nefsini görerek ilmî ve özel bir tecelli ile ruhi şekillerden birini seçmiştir Bundan sonra Zâtıyla nefsine bakınca nefsini sayısız sıfatlarla muttasıf olarak buldu İşte bu buluşu meydana getiren ilk bakış İLİM'di
İlimde mevcût olan bu sıfatlara da makûlât dendi Aynı zamanda «Aklı evvel» adını bu bakışı yapması hasebi ile aldı Bu akıl, âlemlerin duman ve bulut içinde gizli olan sıfatlar olduğunu, bunun da kendi nefsi olduğunu seyreyledi Ve bu sanki gölge olan aklın zâtından uzanan varlık o tecellinin nurundan oluştu
Buna da «Levhi Mahfuz» veya «Zâti Tabiat» denildi Bununla beraber bu boyutta bunun tümüne Hayat, İlim, İrade, Kelâm denildi
Rükünler boyutunda ateş-hava-su-toprak; cisimler âleminde Sıcaklık, rutubet, soğukluk, kuruluk; Canlılar düzeyinde de kan, safra, sevda, balgam denilir
Bundan sonra «akl-ı evvel» çehresini o dumâna çevirerek, kendisinden neler kaldığını görmek istedi Fakat bu sıfatların varlığının dışında hiçbir şey göremedi İşte bütün âlemin sûret ve şekilleri bu zulmet ve gizlilik içinde bulunmaktadır Hakk Teâlâ’nın ARŞI da bu zulmet içindedir Arşın etrafında da kürsü, felekler, cennetler, semâlar, rükünler ve doğurucular vardır Bu varlığın babası Akıldır, anası Nefs
«Şunu da bil ki, Hakk Teâlâ daha evvelce anlattığımız kürsü içinde şeffaf dairevi bir cisim yaratmıştır Bunu da 12 eşit parçaya ayırmış ve bu parçalara BURÇLAR adını vermiştir»
Bu burçlar toprak, su, hava, ateş gibi unsurlardan olup, tıpkı dünya ehlinin unsurlarına benzer
Hakk Teâlâ her bir burçta cennet ehlinden bir melâikeyi orada iskân ettirir İşte bu burçlardan cennetlerde tekevvün edecek şeyler tekevvün eder Değişiklikler ve karışıklıkların tümü bu burçların değişmesiyle ve kurulan düzenin bozulmasıyla olurGerçek olarak âlemimizin öncülüğünü bu 12 burçta bulunan 12 melâike yapmaktadır Böylelikle bu 12 burç, âlemlerimizin gerçek olarak imamlığını yapmaktadır Arşın esası 4 kâide üzerine oturtulduğundan, bu burçlar 12 olmasına rağmen, 4 mertebe üzerine bulunurlar
Konaklar üçtür Dünya, Berzah, Âhiret Bu konaklardan her bir konağın dört menzili vardır Bu konaklarda bunların hükmü geçer Üç konağı dört menzile çarparsak 12 eder bu da 12 burca delalet eder
Şu anda bize cennet gibi gelen dünyamız âhıret günü itibariyle ateşe döneceği için Berzahta bu dört menzilin hükmü altındadır Cennet de bu dördün etkisindedir
Bunlardan Koç, Aslan, Yay aynı mizaç ve mertebededirBoğa, Başak ve Oğlak başka mertebede ve aynı mizaçtadırİkizler, Terazi ve Kova başka mertebe ve aynı mizaçtadırNihayet Yengeç, Akrep ve Balık başka mertebede ve aynı mizaçtadır Bunlar dört hâkim vali olarak bir menzilde bulunurlar
Dünyanınki ise Yengeç burcudur
Berzah âlemi ise Başak burcunun hüküm ve etkisi altındadır

Ayrıca bir de dünyanın ateşe dönmesi durumunda sahibi Yengeç Burcu olmaktan çıkar ve Terazi burcunun hükmüne girer

Cehennem ateşine düşenlerin azabı sona erdiğinde ise ikizler burcu dünyayı teslim almış olur
Cenâb-ı Hakk Teâlâ oniki burcun mümessili olan her bir melaikeye otuz ilim hazinesi vermiştir

Bu burçlardaki melâikeler kâinatta lüzumlu olan şeyleri bu ilim dolabı olan burçlardan olarak indirirler ve bir sene ile yüz sene arasında dünyada bırakırlarCennet ve Cehennem ehline nezaret hakkı da bu 12 burca verilmiştir Cennetteki hükümler hep bu 12 burçtan çıkar
Cennetlerdeki meydana getirişlerden tutun da; yemek ve içmek, nikâh ve hareket, değişiklik ve şehvet gibi şeyler hepsi o hazinelerden inen 12 burcun temsilcileri eliyle ve Allâh'ın izniyle olur Adn cenneti hariç, diğer cennetleri bu 12 burcun mümessilleri bina etmişlerdir
İnsanın âhıret neşeti berzah neşeti gibidir İnsanın bâtını kendisine göre bir hayâldirMükevkep felek cennetin tabanı, atlas felekte cennetin semâsıdır

Hava âlemin hayatıdır Bu nemli sıcak bir havadır Hava içindeki nispetler ve dereceler yükseldi mi buna ateş adı verilmiş olur Hararet ve rutubet derecesi düştüğünde ise su adını almış olur Havadan gayrı süratle değişecek bir şey yoktur
En azametli burçlar da hava tabiatlı İkizler, Terazi ve Kova burçlarıdır
Dünyâ ve dünyâ semâsı içindeki aydan sonra ikinci semâda Merkür, üçüncü semâda Venüs, dördüncü semâda Güneş, beşinci semâda Mars, altıncı semâda Jüpiter, yedinci semâda da Satürn vardır
Bu gezegenlerin her biri meydana geldikten sonraki zaman içinde, burçlardaki hazineler bu gezegenlere melâikeler tarafından indirildiler ve bütün bu uydulardaki rükûnlere tesir etmeye başladılar
Zaman, tümüyle izafî bir şey olup gerçek varlığı yoktur Güneşin görünmesiyle gündüz ve kaybolmasıyla gece olur ki bu izafî hükümlerden aylar, mevsimler seneler doğarAllah her semâyı imâr edecek ruh âlemleri ve melâikeler yaratmıştırİnsanlardan evvel, Allah yeryüzünde ateşten yaratılmış olan cinleri var kılmıştıDünyâdan ayrıldıktan sonra, artık uyku diye bir şey yoktur Çünkü kıyâmet günüdürMükevkep felek ateşe döndüğünde, bu feleğin içi Mukaar yâni sonsuz ateş derinliği olduğundan cehennem adını almıştırSırat ise, arzımızın üstünden mükevkep felek doğrultusunda ve belirli bir yükseklikte cennet surları dışındaki geniş ve çimenli alana doğru kurulur
Dünyâda insan bir hayâldir
Bugün evi denen bu yerler kıyâmet günü Cehennem evi haline gelecektir
Evet, Hazreti Muhammed Aleyhi's-selâm’ın getirdiği İslâm Dinini en iyi anlayanlardan biri olan Muhyiddini A'rabî'den bu konuda size naklettiğimiz cümleler şimdilik bu kadar

İBRAHİM HAKKI ERZURUMİ DİYOR Kİ:
Zamanın Gavs-ı A'zâm’ı ve Kutbul Aktabı olarak bilinen büyük âlim, mütefekkir ve mutasavvıf İbrahim Hakkı Erzurumî de Burçlar ve tesirleri hakkında bakın neler demiş:
«Zuhal (Satürn) yıldızın tabiatı gayet soğuk ve kurudur Erkek olup, gündüze nispet edilmiştir Nahsı ekber, denilmiştir Buna bakmak gam ve keder getirir
Buna karşılık Zühre (Venüs) gezegenine bakmak da surûr ve safâ getirir demişlerdirZuhal yıldızına ahmaklık, cehalet, korkaklık, cimrilik, kin, yalan, levm, tembellik ve geç anlama gibi huylar izafe edilmiştir Bu yıldız rahimlere vâki olan nutfelere tâli olsa, bu yıldızın tabiatı ve vasıfları Allahü Teâlâ'nın izni ile sirâyet edip, o cibiliyetle doğumdan sonra bu vasıfların meydana çıktığı tecrübe olunmuşturZuhal Çarşamba gecesine ve Cumartesi gününe hâkim bulunmuştur»
Bu gibi bilgileri her gezegen için anlatan İbrahim Hakkı Erzurumî bu arada çeşitli hadîslerde geçen «beş yüz yıllık yol» tabiri için de şu izâhı yapmaktadır:
«Heyeti İslam'da göklerin ve yerlerin büyüklük ve uzaklıklarını beşer yüz yıllık yol ile tarif etmekten maksat büyüklüklerinde mübalağadan kinayedir, yoksa bu esas ölçüleri değildir»
Bu şiirinde yıldızların olaylar üzerindeki tesirlerini şu satırlarla ifâde eder İ Hakkı Erzurumî:
«Ve sonra Hakkı der, ilm-i felek sırrını a’yân ettimOtuz beyt içinde Nahs ve Sa’d saatlerini beyân ettimİki âlemde bir bildim müessir Zât-ı Mevlâ’yıFakat sebeplere bağlanmış ednâyı hem alâyıEğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattırHangi yıldız hükmeder, ol dem nuhusat ya seadettir»
Dünyâ üzerindeki oluşumların sebeplerinin yıldızlar olduğunu, ancak bu sebepleri meydana getirenin de Allahü Teâlâ olduğunu böylece tespit eden Erzurumî, Ayın tesirleri hakkında da özetle şunları söylemekte:
«Denizlerdeki med-cezir olaylarında ay baş müsebbibdirAyın ilk on beş gününde sıcaklık ve rutubet çok olduğundan damarlar kan ile dolup insan ve hayvan bedenleri kuvvet bulurDolunaydan sonra soğuk ve kuruluğun ağır basmasıyla ihtilatı erba bedenin derinliklerinde bulunmakla damarlarda kan azalıp, büyüme ve gelişme az olur İnsan ve hayvan bedenleri zayıflarArabî ayların ilk yarısında hastalanan kolay kurtulurken, ikinci yarıda hastalananlar güç sıhhat bulurlarAyın ilk yarısında canlıların beyin dokuları ziyade olup, ikinci yarısında azalma olurMehtapda insan aya karşı uyusa veya çok otursa, bedenine gevşeklik ve tembellik gelip, baş ağrısı ve nezle olabilirMehtapda hayvan eti kalsa az zamanda tadı ve kokusu değişirİlk yarıda balıklar su yüzüne yakın olup yağlı ve güçlü iken, ikinci yarıda dibe kaçıp güçleri ve yağları azalırİlk yarıda haşerat yeryüzünde daha çoğalır ve yırtıcılar canlıları yemeye daha heveskâr olur İkinci yarıda bunun tersi olurAyın ilk yarısında dikilen ağaçlar çabuk büyür ve çok gelişir; ikinci yarıda ise dikilen ağaçlar zayıf olur veya kurur»
Ay’ ın çeşitli burçlarda doğuşunun hangi sahalarda getireceği faydalar hakkında da özetle şunları söylemekte «MARİFETNAME» sahibi Hakkı:
«Ay;Koç burcunda doğduğunda her işe başlamayı güzel say;Boğada olduğunda evlen, ticaret yap, bina yap;İkizlerde doğduğunda gayrımenkul al, ilim oku;Yengeçte iken haberleşmeye değer ver, müshil kullan, seyahate çık;Aslanda iken ihtiyaçlarını, giderecek kişiye arzet, ziraat, tamir ve hacamat yap;Başakta iken yeni giy, dostlarla sohbet et ve ibâdete ağırlık ver;Terazide iken alış-veriş yap, sohbet eyle, Kur'ân dinle, devâlı nesneleri iç;Akreb burcunda iken, temizlen, arın, yanlızlığa çekil, sükût edip iç âlemine dön;Yay burcunda iken kan aldır, hamam ve traşı iyi say;Oğlak burcunda iken kuyu kaz, toprakla uğraş, alış-verişi iyi say;Kova burcuna geldiğinde vasıtalı olarak seyahate çık güzel yerleri gez;Balık burcunda iken de deniz seyahati iyidir, ortaklık ticareti iyi olur»
Mârifetnâme'de, Gezegenlerin tesirinin hakikatı bahsinde Beşinci nevî de özetle şöyle demektedir İbrahim Hakkı Hazretleri:
«Yıldızlar meleklerin elinde mecbur ve muztardır Melekler de Hak Teâlâ'nın emrinde boyun eğerler, itâat ederler Hepsi onun iradesi ile ve kudreti ile harekette ve hareketsizliktedir
Güneş sıcak ve kurudur

Ay soğuk ve rutûbetlidir

Yıldızlar bu keyfiyetleri ile âlemde mutasarrıftır

Müneccim -astrolog- bu sözleri ile doğruyu söylemektedir Ancak bütün işleri, yıldızlara bağlaması doğru değildir Yıldızlar ancak Hak Teâlâ'nın izni ile bu tasarruflara yetmişlerdir Yıldızlar ve tabiâtların tesir ve tasarrufda rolleri vardır
Oniki burçda oniki melek vardır yedi gezegen gece gündüz o burçların kapılarında dolaşıp hizmet ederler!"
Bu konuyu daha detaylı olarak anlatan İbrahim Hakkı konuları geniş boyutlu görmek gerektiğini de belirterek tek bir bilimle çözülemiyeceğine işaret ederek şöyle der:
«Bu hakikatı bu şekilde idrâk etmek ne tıb ilmiyle, ne Hikmeti tabiî ile ve ne de ahkâm-ı nücum-astroloji hükümleri-ile hasıl olur Ancak nübüvvet ilmiyle bilinir!»
Günün hangi saatlerinde hangi işlerin yapılmasının uygun olacağını dahi astrolojik tesirlere bağlı olarak açıklıyan Erzurum'lu ibrahim Hakkı, bu konuda da şöyle der:
«Otuz beyt içinde nahs ve sa'd-menfi ve müspet saatleri beyân ettimİki âlemde bir bildim müessir zâtı MevlâyıFakat sebeplere bağlamış ednâyı hem â'lâyıEğer bilmek dilersen olduğun saat ne saattırHangi yıldız hükmeder ol dem nühuset ya seadettir»
Bu arada günün hangi saatine hangi yıldızın radyasyonu güçlüdür bunun hesabının nasıl yapılacağını öğreten beyitleri yazan Hakkı daha sonra şöyle der:
"Saat zamanlarını bir bir yedi gezegene ver gelOlduğun vakte hangi gezegen gelirse hâkim onu bilZuhaldir -satürn- nahsı ekber saati hem ağır olurmuşYeri yedinci felektir bina yap başlama hiç işMübârek müşteridir -Jüpiter- sa'di ekber saatini hoş bilBey ve şira, tezvic edip her şugle ol mailCihan Merihe -mars- mahkûm olduğu saat hiç iş etmeÇünkü nahs-ı esgardır kan aldır kimseye gitmeMübârek şems-güneş-hükmünde, taleb kıl cümle yârânıYeri dördüncü felektir ziyâret eyle sultanıZühre -venüs- sa'di esgardır o saat ictima eyleSohbet ve tatlı söz et güzel ses istimâ eyleNakş, et, hesab etmek olur mergubKamer -ay- sa'd oldu bu gökte o saatte sefer hoşturTicaret, şirket, haber ve mektub göndermek hoşturYedi seyyare ahkâmı bu tertib üzere kanundurGel ey Hakkı bil o Hakk'ı, cümle hüküm O'nundur»
Bedenin terkibi bahsinin ikinci fasıl, üçüncü nevi'nde ise Erzurum'lu İbrahim Hakkı Hazretleri şu görüşü anlatır:
«Allahü Teâlâ'nın kudreti ile, ulvî ecramın -planetlerin ve burçların- süflî cisimlerde -maddî yapılarda- çeşit çeşit tesirleri daimî olduğundan, bütün halkın şekil, hâl, ahlâk ve tavrı henüz ana rahminde nutfe iken rast gelen baht ve tali'leri tesirlerinden meydana gelmiştirAna rahmine nutfe vâhi olduğu saatte, baba ve ananın tâlileri hangi işte ise, o, mutfenin zâtına tesirle nakşıbend, yâni işlenmiş olurMeselâ saâdeti, şekâveti, anlayışlı, ahmâk, bahil cömert, korkak, yiğit, sevgi, düşmanlık hırs kanâat, himmet ve alçaklık, fakirlik ve zenginlik, rahat ve rahatsızlık, yaşama ve yaşamama, ceml ve kemâl, kelâl ve melâl her ne hal üzere ise, o nutfenin zâtına tali olurÇünkü o nutfe ceninin cisminin levh-i mahfûzdur Levh-i mahfûz ise bu âlemin mazharı, aynasıdırO halde, saîd olan, o saâdetini annesi karnında bulmuştur Şakî olan da şekâvetini anası karnından almıştırNitekim Habîb-i Ekrem (sas) hazretleri şöyle buyurmuştur o kimsedir ki, annesi karnında said olmuş; şakî o kimsedir ki, annesi karnında şakî olmuştur!Herkesin Tâli'nin tesirini remz ve işaret ile duyurmuşturHalkın bütün şekil, sıfat ve mizaçları felekî vaziyetler gereğince rahîmlerde ayrı olunca, ecelî müsemmaları da mizaçlarına göre orada muhtelif takdir olunmuştur»
Aslına sadık kalarak günümüz Türkçesine «Mârifetnâme»yi kazandıran Bedir Kitabevi'nin basmış olduğu nüshalarda nakletmiş olduğumuz bölümleri daha detaylı olarak okuyabilir inceleyebilirsiniz Diğer kitabevleri ise maalesef bu bahislerin önemini anlayamadıklarından, günümüzde lüzumsuz sanarak bazı bölümleri, türkçeleştirdikleri metinlere almamışlardırMevzûu daha fazla uzatmamak gayesiyle, Muhteremi İmam Azîz bin Muhammed Nesefî hazretlerinin yazmış olduğu «Zübdetül Hakaik» adlı eserinden alıntılar yapmayacağım Esasen gününün şartları içinde bu konuları açıklamaya çalışan bu değerli din âlimi «Mebde ve Meâd» adlı eserinde çok teferruatlı olarak çeşitli hususları açıklamış, burçların ve güneş sistemi içindeki yıldızların insanlar üzerindeki tesirlerini anlatmış, ölüm ötesine dair çeşitli hallerden söz etmiştir Çok geniş olan bu eseri daha sonra «Zübdetül Hakaik» adlı eserinde de özetlemiştir Arzu edenler günümüz Türkçesine çevrilmiş olan «Zübdetül Hakaik» adlı kitabı da tetkik edebilirlerİnşâallâh Muhyiddin A'rabî Hazretlerinin «Fütûhatı Mekkiye» adlı eseri de orijinaline sadık kalınarak Türkçeye kazandırılabilse Bu takdirde görülecektir ki, henüz günümüz insanınca anlaşılamamış ve idrak edilememiş pek çok gerçek geçmişte yaşamış çok değerli âlimlerimiz tarafından tesbit edilmiş, ancak günün şartları dolayısıyla ilmî olarak izah edilememiştir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.