Altın Çağ ve Akaşik Kayıtlar |
06-22-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Altın Çağ ve Akaşik KayıtlarCayce insanların hayatları ile ilgili bütün ayrıntıları içeren kitapların bulunduğu muazzam bir kütüphaneden söz etmişti Bu kayıtlar tarih boyunca, yaşamış bulunan insanların bilinçaltından toplanmıştır Cayce doğru dua ve alçakgönüllülükle ile istediği zaman oraya gidebildiğini ve doğru kitabı alıp oradan bir şeyler okuyabildiğini iddia etmişti Görünüşe bakılırsa bu, içinde rahatlıkla sörf yapabildiği bir internet kütüphanesiydi O da, dünya gerçeklerine göre bunun bir film arşivine benzetilebileceğini söylemişti Cayce, astral planda seyahat edebilen herkesin, bu evrensel kayıtlara girebileceğini düşünüyordu Lama TLobsang Rampa, “Eskilerin Mağarası” isimli kitabında Cayce’nin sözünü ettiği arşivi, yani Akaşik kayıtları şöyle anlatıyor: “Astral seyahatlerde uzak yerlere gider ve geri döneriz ama herhangi bir şeye dokunamayız Akaşik kayıtlarda her şeyi görürüz ama o mağarada bulunan garip aletleri inceleyemeyiz Bu odalar atalarımız tarafından gizlenmiş, yaptıkları cisimleri kendilerinden sonraki bir kuşağın istenilen belirli bir zamanda bulması için yapmışlardır Yukarıdaki alıntılardan anlaşıldığına göre, astral ve benzeri türde seyahat yapabilen iyi niyetli herkes Akaşik kayıtların sergilendiği müzeye gidebiliyor oradaki her şeyi görebiliyor, ama her şeyi incelemelerine ve oradan bir şey alıp götürmelerine izin verilmiyormuş Bu açıklamaların bir kısmı yanlış olabilir Zira Astral ve benzeri türde seyahat yapan her kişi Akaşik kayıtlara giremez O kayıtların ancak seçilmiş kişilere açıldığı ve bu kişilere gördükleri şeyleri ancak üstü örtülü olarak anlatmalarına izin verildiği ezoterik kaynaklarda anlatılmaktadır Ayrıca, Akaşik kayıtlara girenlerin oradan bir şey alıp getirmeleri şöyle dursun, yerlerini değiştirmeleri bile söz konusu olamaz Çünkü Akaşik kayıtlara girip inceleme yapacak olan kişi maddeden oluşan bedenini beraber götüremez, bedenini beraber götüremeyince de oradan bilgi haricinde hiçbir şey alıp getirmesi mümkün olamaz Kısacası, Akaşik kayıtların bulunduğu yere ister bedenli, ister bedensiz, nasıl gidilirse gidilsin oradan kanıt olarak bir şey alınamaz Çünkü orada her şey doğaya, yani taş ve toprağın üzerine devingen-serapis olarak kaydedilmiştir Herkes tarafından görülüp anlaşılamayacağı için de bilimsel açıdan kanıt sayılamaz Araştırmacı bilim adamları, Cayce’nin bahsettiği kütüphanenin (Akaşik kayıtlar) İS 390 yılında İskenderiye' deki Serapis Tapınağı ve hemen yanı başındaki Büyük İskenderiye Kitaplığının, Hıristiyanlar tarafından yakıldığını ileri sürmektedirler Eğer İskenderiye’deki bu kitaplık yakılıp yıkılmış olsaydı, ne Cayce ne Rampa, ne de bir başkası o kayıtları bulamazdı Bazı araştırmacı yazarların iddialarına kılıf olarak kullandıkları kütüphane yangınları tamamen uydurmadır, gerçekdışıdır Reenkarnasyon iddialarının kökeni de işte bu Akaşik kayıtlar’a dayandırılmakta, Eski Ahit, İncil ve Kuran gibi, örneklere göre yazıldığı ileri sürülmektedir Verilen tüm bilgiler aslına uygun ve doğrudur Bütün din kitaplarımız buradan inmiştir "Kıyamet Dönemi " dediğiniz döneme bizler "UYANMA Dönemi" deriz ve ALTIN ÇAĞ'ın başlangıcı sayarız” Kutsal kitapların hiç biri gökten inmemiş, hepsi insanlar tarafından yazılmıştır Ezoterik kaynaklara göre yaşadığımız dönem Kıyamet dönemidir Tabi ki bu dönemde insanlar uyarılacaktır (her yok edişten önce yapılmış olduğu gibi), uyanma denilen budur “Altın Çağ” dönemine gelince, bu insanoğlunun dünya yaşamında başlayabileceği gibi öldükten sonra da (ruhsal yaşamında) devam edecek iki devreli düşünebileceğimiz bir anlamdır |
|