|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
epik, tiyatronun, tiyatrosunda, türk, yorumlanışı |
![]() |
Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı3- YABANCILAŞTIRMA TİYATROSU’NUN YERLİ YAZARLAR ÜZERİNE ETKİSİ VASIF ÖNGÖREN - HALDUN TANER 1960’lardan bu yana yerli oyun yazarlarımızın da dramatik tiyatro anlayışının dar sınırlarını aşan yeni yeni arayışlara yöneldiklerini görüyoruz ![]() olarak Vasıf Öngören’in 60’lı yıllarda büyük bir başarıya ulaşan “Asiye Nasıl Kurtulur”u ve Haldun Taner’in yurt içinde ve dışında defalarca sahnelenen “Keşanlı Ali Destanı” üzerinde durmak istiyorum ![]() “Asiye Nasıl Kurtulur?”da kadının sömürülmesi sorunu koşullar gereği ****** olan genç bir kızın yaşamından alınan kesitlerle irdelenir ![]() çocukluğu, öğrenciliği, fabrikadaki yaşamı, işten çıkarılışı, sokağa düşüşü vb ![]() verilmiştir ![]() sahnelerinde anlatıcıya “Fuhuşla Mücadele Derneği”nden bir kadının konuşmalarını izleriz ![]() bir sonraki sahnede denenir, ne var ki hiçbiri Asiye’ye yardımcı olmaz, tersine onun giderek daha büyük bir çıkmaza düşmesine neden olur ![]() oyunun sonunda Asiye kurtulur, kurtulur ama pahalıya mal olan bir kurtuluştur bu ![]() düzende, iki seçenek kalmıştır; ya sömürmek ya da sömürülmek ![]() kurtuluşunun bedelini yeni Asiyeler yetiştirerek ödeyecektir ![]() Oyunun kuşkusuz en ilginç tipi, Asiye’nin kurtuluşu için çeşitli öneriler getiren dernekçi kadındır ![]() evlenmesi, kendisini seven ona sahip çıkacak birini bulması, doğru dürüst bir iş tutması vb ![]() yollarıdır ![]() gözlemci olarak kadınla birlikte düşünüp değerlendiren izleyiciyi giderek bir özeleştiriye yöneltir ![]() savaşımı bilincinden yoksun olan bir kişinin getirdiği yüzeysel öneriler olduğunu yavaş yavaş algılayarak, tek kurtuluşun insanın insanı sömürmeyeceği yeni bir düzenin kurulmasına bağlı olduğunun bilincine varır ![]() Konunun ele alınışında, yoğruluşunda ve kurgusunda Brecht’in etkisinin yoğunlukta duyulduğu bu oyunun çağdaş tiyatro anlayışına katkıda bulunan özgün bir yapıt olduğu söylenebilir mi? Bu soruyu yanıtlayabilmek için, üç temel nokta üzerinde durmak gerekiyor: l ![]() sahnelerinden oluşan oyunun kurgusu, 2 ![]() ![]() dilinin kullanımı ![]() l ![]() tartışma sahnelerinden bağımsız olarak baktığımızda, oyunun benzetmeciliğe dayanan dramatik tiyatro geleneğini sürdürdüğünü görürüz ![]() tartışma sahnelerini oyundan çıkardığımızda, geriye rastlantısal olaylardan doğalcı düzeyde gelişen diyaloglara değin basit bir Yeşilçam senaryosu kalmaktadır ![]() bütünleşemeyen eklenti sahneler olarak kaldığı söylenebilir ![]() deyişle denenen çözüm yollarının Asiye’yi giderek daha büyük bir çıkmaza sokmasının nedeni, toplumsal ortam ve koşullara değil, art arda sıralanmış yapay bir olaylar dizisine bağlıdır ![]() bildik olaylardır: Asiye evlenemez, çünkü bir rastlantı sonucu bir sokak kadının kızı olduğu öğrenilir, sevdiği adam Asiye’yi kurtaramaz, çünkü kaderin ya da rastlantının cilvesine bakın ki evlidir ![]() tutunamaz, çünkü orada çalışanlardan biri ona sarkıntılık eder vb ![]() kurtuluşu gene rastlantıya bağlıdır, beklenilmedik bir olay sonucu eline büyük bir para geçer ![]() olması, oyunun sosyal eleştirel boyutunu doğal olarak kısıtlamaktadır ![]() Öngören, belki de oyundaki bu temel aksaklığı bir dereceye kadar giderebilmek için oyunun öğretici yanını vurgulamak gereksinimi duymuştur ![]() Bu bağlamda ara sahnelerinde kadınla birlikte tartışmayı sürdüren, sorular soran anlatıcıya büyük bir görev düşer ![]() değerlendiren bir kişi olarak yazarın görüşlerini dile getirir ![]() 2 ![]() kalıplaşmış tiplerden oluşurlar ![]() bırakır, fabrika müdürü Asiye’yi gözünü kırpmadan işinden kovar, mezeci Asiye’nin kötü yola düşmesine neden olur, vb ![]() ölçüt çıkar ve kârdır, bu nedenle hiçbir çelişki yaşamazlar ![]() oyunun baş kişisi Asiye’nin de çelişkisiz düz bir kişiliği vardır ![]() ya da rastlantılar sonucu kötü yola düşer, gene rastlantılar sonucu kurtulur ![]() ![]() yolunda verdiği savaşım (denenen önerileri savaşım olarak nitelendirebilirsek) başarısızlıkla sonuçlandığına göre tek çözüm yolu kalmıştır: Sömürme ![]() sömüren rolüne geçişine tanık oluruz ![]() Öngören’in hiçbir esnekliği olmayan, donmuş, tek düze kişilerini Brecht’in oyun kişileriyle, örneğin “Sezuan’ın İyi İnsanı”ndaki tiplerle karşılaştırdığımızda, aradaki ayırım somut biçimde ortaya çıkmaktadır ![]() İnsan Shente sömürüye dayanan bir düzende yok olmamak için, zaman zaman kötü olmak, başka bir deyişle düzenin kurallarına göre oynamak zorundadır ![]() Shente’nin içine düştüğü bu ikilem ve kişilik bölünmesiyle insanın böyle bir düzende sömürülmesinin kaçınılmaz olduğunu gösterir Brecht ![]() oyundaki öteki tipler de Asiye gibi tek boyutlu değildir ![]() nişanlısı uçucu Sun kötü değildir, yoksulluğu ve işsiz kalması onu ikiyüzlülüğe zorlar vb ![]() 3 ![]() bir yabancılaştırma etkisi işlevi taşır ![]() tanıyan bir malzemedir dil ![]() rollerinin gerektirdiği anlatım ve konuşma üslûbunun dışına çıkarak doğrudan izleyiciye seslenirler, gösterilenler üzerinde görüşlerini belirtir, yorumlar yaparlar ![]() izleyiciyi uyarıcı bir düzeyde gelişir ![]() ![]() övüp onun bilgeliğinden söz ederken, sahnede Wang’ın sinsice ve bencil davranışını izleriz ![]() Öngören’de ise oyun kişileri nasıl benzetmeci tiyatro geleneğinin içinde tekdüze bir biçimde belirlenmişlerse, türlü yerel motifler, sövgüler, kabadayı ağzıyla vb ![]() sınırlandırılmıştır ![]() oyunu düşünsel boyutu kazandırmaya çalışılan şarkılarda bile hiçbir anlatım değişikliği yoktur ![]() ![]() düzenin korkunçluğunu kışkırtıcı bir dille vurgulayan final şarkısı buna tipik bir örnek verir ![]() “ ![]() ![]() ![]() ben de öğrendim artık insanların neden birbirlerini yediklerini düşenlere neden tekme vurmak gerektiğini acımanın neden aptallık olduğunu ve yığınların neden süründüklerini - kimlerin süründüklerini biliyorum artık ![]() Bu düzende yaşamanın sırrı: Yoksulları kader deyin uyutun Uyananı para verin susturun Susmayanı zora koyun çektirin Böyle gelmiş böyle gitsin sürdürün Davrananı yokedin-direneni gebertin Ezin, vurun öldürün Devam etsin bu hayat “ ![]() Sonuçta bu oyunda tiplerin işlenişinden oyunun diline değin, benzetmeci tiyatro anlayışının tüm özelliklerini görürüz ![]() şarkılar bu bağlamda gereksiz bir eklenti gibi kalmakta, başka bir deyişle oyunu düşünsel bir boyuta oturtamamaktadır ![]() Vasıf Öngören’in Brecht’in tiyatrosuna özgü bazı biçimsel özellikleri olduğu gibi alıp benzetmeci tiyatro geleneğiyle bütünleştirmeye çalıştığını görüyoruz ![]() bize özgü bir yabancılaştırma tiyatrosu kurmanın yollarını arıyor ![]() bağlamda halk tiyatrosu geleneğinden uzak, Doğu tiyatrosuna değin çeşitli kültür ve geleneklerden kaynak olarak yararlanan B ![]() olarak görüyor ![]() geleneğimizle verimli bir hesaplaşmanın ürünüdür ![]() Geleneklerden kaynak olarak yararlanma, onları çağdaş bir anlayışla yoğurma, biçimlendirme anlamına geliyor: Taner de bu yapıtında halk tiyatrosunun göstermeci özelliklerinden özellikle gülmece, taşlama ve türlü söz oyunlarından oluşan geniş kapsamlı bir güldürü anlayışından yola çıkarak, çok güncel, çok çarpıcı bir sorunu gündeme getiriyor: Otoriteye bağımlılık ![]() Bir gecekondu ortamının kapalılığı içinde kendilerine bir kahraman miti yaratan insanlar bizim halkımızı simgeler ![]() istemeyen kurtuluşu boş düşlerde arayan halkımızı ![]() Yusuf ile Zilha’nın aşkı, gecekondu ortamıyla zengin kesimin karşılaştırılması, bürokrasi, rüşvet, hile, dolandırıcılık temeli üzerine kurulmuş çarpık bir politik çarkın gösterilmesi, bireysellik bilincinin gelişmemiş olduğu bu kurak ortamın göstergeleridir Oyunun başında Ortaoyununda olduğu gibi kendilerini müzik eşliğinde izleyicilere tanıtan oyun kişileri, karikatürleştirilmiş, kurmaca figürlerdir ![]() iletişim kopukluğu gene Ortaoyunundan alınmış türlü tekerlemeler ve söz oyunlarıyla verilir ![]() tiyatroyu belirleyen türlü yabancılaştırma etkileriyle, örneğin bir sonraki sahnenin özetini veren ve yazarın bu sahneye ilişkin yorumunu içeren düşüncelerini içeren koro ve oyun oynama olgusunu vurgulayan bir dekorla bütünleştirilmiştir ![]() Haldun Taner’in bu yapıtının çağdaş tiyatro anlayışı doğrultusunda özgün bir örnek verdiği tartışma ***ürmemekle birlikte oldukça dağınık bir oyun olduğu da yadsınamaz ![]() içinde dağılmaktadır ![]() geleneğinden, özellikle halk gülmecesinden yararlanırken, yer yer ana temadan kopması ve ayrıntıya saplanmasıdır ![]() gülmeceyi iletmek istediği düşünceyi, yani burada kahramanlık mitini aydınlatmaya yarayan bir yabancılaştırma etkisinden çok, tıpkı Ortaoyununda olduğu gibi değişik sosyal kesintilerden gelen insanların yaşamlarını canlandıran bir atmosfer yaratmak amacıyla kullanılıyor ![]() teması düşünsel düzeye tam olarak aktarılamadığından çarpıcılığını yitiriyor ve oyunun bütünü içinde bir ayrıntı olarak kalıyor ![]() geleneğe yaklaşımının eksik kaldığını ve “Keşanlı Ali Destanı”nın tüm çarpıcılığına karşın bitmemiş bir oyun izlenimini uyandırdığını söyleyebiliriz ![]() Verdiğim örnekler yabancılaştırma tiyatrosunun bizde tam anlaşılamamış olduğunu gösteriyor ![]() koşullandırmadan kurtulamama ya da geleneklerle hesaplaşmanın yetersiz kalması bunun başlıca nedenleri ![]() düzeyini aşamazken, Haldun Taner’in geleneklerden yararlanma doğrultusunda attığı adım yol gösterici bir nitelik taşıyor ![]() adımın oyun yazarlarımızı üretkenliğe yönlendirebileceğine inanıyorum ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı2- ÇEVİRİLER Brecht oyunlarının yanlış yorumlanmasında çevirilerin payı büyüktür ![]() çevirilerini incelemeye başladığımızda, dikkati ilk çeken hemen tümünün aşırı bağımsız oluşudur ![]() Bunun nedenleri üç noktada toplanabilir: 1- Çevirilerde sahne dilinin gözönünde tutulması, başka deyişle Türk izleyicisinin kolaylıkla anlayabileceği bir dilin benimsenmesi ![]() 2- Türk yazınına damgasını vurmuş kimi yazarlarımız ya da şairlerimiz tarafından yapılan çevirilerde, yazarların kendi dil ve anlatım biçemlerini zorlamaları ![]() 3- Çevirilerin büyük çoğunluğunun aslından yapılmayıp İngilizce ya da Fransızca’dan yapılmış olması ![]() 1- Brecht’in dili ilk bakışta kolaymış izlenimi uyandıran açık seçik, aydınlık bir dildir ![]() olarak kavrayabilmek için, Batı kültür tarihini iyi bilmek gerekir ![]() Brecht geçmişe eleştirel açıdan yaklaşır, bunu yaparken de İncil’den, klasik Batı yazınından alıntılar kullanır ![]() sözcüklerle sürekli oynar, yerlerini değiştirir, tersyüz eder, yeni bir anlam katar vb ![]() gösterilenleri yabancılaştıran bir işlev kazanır ![]() hazırlanan çevirilerde, Batı kültüründen yoksun olan izleyicinin anlayamayacağı kaygısı ağır bastığından, dilin bu incelikleri üzerinde pek durulmamıştır ![]() Serbest çevirilerin içinde aslına en yakın olma açısından en nitelikli örnekleri, B ![]() Cimcoz’un çevirileri verir ![]() çevirileri “Puntila ve Uşağı Matti” (Herr Puntila und sein Knecht Matti), “Galilei” ve “Sezuan’ın İyi İnsanı” Adalet Cimcoz’undur ![]() diline yakınlığıyla dikkati çeken bu çevirilerin en belirgin özelliği, Brecht’in uzun tümcelerini kısa tümcelere bölerek, kısaltmalar ya da eklemelerle replikler üzerinde oynayarak ya da yerlerini değiştirerek, kolay anlaşılırlığa ağırlık vermesidir ![]() ![]() özeleştirisi içeren uzun konuşma buna tipik bir örnek vermektedir (1) ![]() Adalet Cimcoz’un çevirilerinde aslına bağlı, sözcüğü sözcüğüne bir çeviriden çok, Brecht’in dünyasını Türkçe’nin olanakları içinde dilimize kazandırma çabası ağır basar ![]() 2- Yazarlarımız tarafından yapılan çevirilerin içinde en dikkat çekeni Can Yücel’in kidir ![]() kullanma yerinde olur sanırım ![]() dünyasına sadık kalan Adalet Cimcoz’un tersine burada Brecht’den bütünüyle bir kopuş söz konusudur ![]() verir ![]() halk güldürüsü azımsanamayacak bir yer tutar ![]() direnişini içeren “Schweyk II ![]() oyundur ![]() bozmayacak bir biçimde yararlanmıştır ![]() ya da içini gıcıklamak değil, onun direniş düşüncesi üzerine güldürü aracılığıyla düşünmesini sağlamaktır ![]() ağırlık vermesine, yerel motifleri kullanmasına ve tarihin belli bir dönemini canlandırmasına karşın, izleyiciyi düşünsel bir etkinliğe yönelten bir soyutlama ve genellemeye gitmiştir ![]() simgeleyen kurmaca bir figürdür, kullandığı dil de her ne denli yerel motiflerle bezenmişse de, gene de stilize bir dildir ![]() Oysa Can Yücel’in çevirisinde dikkati ilk çeken Schweyk’ın bir Tophane serserisi gibi konuşmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() olmayan sövgüler Schweyk’ın ağzından her nedense hiç düşmez (2) ![]() çevirmen “Heitler”in “Hay itler”e dönüşmesi ![]() deyiş türetir, sonra türlü sözcük oyunları, kaba saba deyişler, sövgülerle bu sözcükle uzun uzun oynar ![]() Türkiyesi’ne yapılan göndermeler de Brecht’den uzaklaşmanın başka örnekleridir ![]() dönüşmesi gibi ![]() sözcükler, belden aşağı sövgüler ya da göndermelerle dolu kaba saba bir halk güldürüsüne dönüşmüştür ![]() sakıncaları çok açık olduğundan üzerinde ayrıntılı durmak istemiyorum ![]() Özellikle yazınsal metin bir dilden ötekine aktarılırken, aslına ne denli sadık kalınırsa kalınsın, gene de çok şey yitirir ![]() girdiği anda, ana metinden doğal olarak büsbütün uzaklaşılmış olunacaktır ![]() Bunun en ilginç örneklerinden birini “Küçük Burjuva Düğünü” çevirisi verir (3) ![]() yapılan değişikliklerden belli olmaktadır ![]() bu değişiklikleri olduğu gibi Türkçe’ye aktarmış olması dikkat çekicidir ![]() UYARLAMALAR Brecht tiyatro dünyamıza girdikten sonra Tanzimat’tan bu yana benimsemeye çalıştığımız tiyatro geleneğinin bize çok yabancı olduğu, buna karşılık Brecht’in tiyatro anlayışıyla halk tiyatrosunun özünü oluşturan göstermelik tiyatro arasında bazı ortak noktalar olduğu savı ortaya atılmıştır ![]() alanda özellikle Metin And’ın bir çalışmasında bizim tiyatromuzun daha üstün olduğu sonucuna varıyor (4) ![]() epik tiyatrodaki soyutlamadan apayrıdır ![]() dünya görüşünde bulur ![]() onaylarsak, sığ bir öykünmeciliğin sınırlarını aşamayız ![]() tiyatromuz Commedia dell arte gibi bir Ortaçağ tiyatrosudur ![]() olduğu yerde bir benzerlik olsa bile, kıyaslamadan söz edilemez ![]() geleneksel tiyatrodan ancak kaynak olarak yararlanabilirsek yaratıcı olabiliriz ![]() ![]() veriyor ![]() içinde doğrudan Brecht’in yapıtlarına yönelen oyunlara da rastlıyoruz ![]() Mehmet Akan “Kafkas Tebeşir Dairesi”nden uyarladığı “Analık Davası”nda oyunun konusunu Osmanlı tarihinde bir döneme yerleştirerek, çeşitli halk motiflerinden, sünnet töreni, köy düğünü gibi yerel motiflerden, halk danslarından, köy oyunlarından, çalgılı sazlı bir müzikten esinlenen, ama temelinde oyunun içeriğine ve kurgusuna oldukça bağlı kalan bir oyun yazmıştır ![]() Daha serbest bir uyarı örneğini Ferhan Şensoy Brecht’in bir bale oyunundan uyarladığı “Anna’nın Yedi Ölümcül Günahı”nda verir ![]() temasının ele alındığı bu bale oyunu, köyden kente göç eden iki kız kardeşin (Anna’lar) yaşamından çeşitli aşamaları sergileyen özetimsi bir koreografi metninden, oluşur ![]() ![]() oyunu yazmıştır ![]() sömürme-sömürülme, akılcılık-duygusallık gibi karşıt davranışların çatıştığı tek bir insana dönüşür ![]() Brecht’in oyunlarındaki anlatıcıyı anımsatan Parantez tipidir ![]() Brecht’de anlatıcının işlevi yazarın görüşlerini dile getirmektir ![]() Parantez’in oyundaki konumuysa farklıdır, türlü söz oyunları, şaklabanlıklar, cambazlıklarla yazarın elinden fırlayıp başına buyruk hareket eden bir çocuk gibidir ![]() değişik açılardan bakmamızı sağlayan bir anlatıcıdan çok, halk tiyatrosu geleneğini sürdüren kurmaca bir figürdür ![]() Parantez figüründe değil, yazarın dili kullanışında, söz oyunlarında, tekerlemelerde, ters deyişlerde vb ![]() ![]() burada da sözcüklerle sürekli olarak oynanır, denenir, yeni sözcükler türetilir ![]() oyundaki her öğenin belli bir düşünceyi aydınlatmaya yarayan bir işlevi vardır ![]() başına bir güldürüye dönüşür ![]() Verdiğimiz iki uyarlama örneği, iki ayrı görüşü içeriyor ![]() geleneksel motifleri Brecht’in tiyatro anlayışının doğrultusunda ve konunun hizmetinde bir illüstrasyon gibi kullanıyor ![]() yararlanarak, Brecht’i izleyicinin kolayca benimseyebileceği “Doğulu” bir kılıfa sokuyor ![]() ![]() yazıyor: Her iki uyarlamanın da ilginç olduğu ve tiyatro yaşamımıza renk kattığı tartışma ***ürmez ![]() söylenemez ![]() tiyatromuza yeni boyutlar kazandıracak bir hesaplaşma değildir ![]() olduğu gibi ele alarak onlardan yararlanmışlardır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı1- SAHNELEME Benzetmeci tiyatro geleneğinin bizde yaklaşık 150 yıllık bir geçmişi vardır ![]() Böyle olduğu halde, bu gelenek öylesine kök salmış ki, dünden bugüne ondan kopmak kolay olmuyor ![]() bir soluk getiriyor, ne var ki kökünden bir değişikliğe yol açamıyor ![]() Bu nedenle Brecht’in yapıtlarının çoğu çevrilmiş, sahnelenmiş, Brecht üzerine oldukça çok yazılıp çizilmiş olunmasına karşın, onun tiyatrosunun benzetmecilik geleneğinden arınmış bir düşünce tiyatrosu olduğunun özümsendiği söylenemez ![]() öğretici, eğlendirici, deneysel özellikleri, iletmek istediği düşüncenin hizmetinde birbirini tamamlayan bir bütün olarak algılanamıyor, bu da Brecht’in yorumlayanın dünya görüşüne göre kolaylıkla tek bir yöne çekilmesine yol açıyor ![]() Brecht’in tiyatro anlayışına yakın olan ya da uzak düşen çeşitli örnekler sunarak, oyunların sahnelenişi üzerinde durmak istiyorum ![]() Brecht’in oyunlarının dramatik bir anlayışla sahnelenmesi yapılan yanlışların başında gelir ![]() oyunlarında bu durumla karşılaşıyoruz ![]() vurgulayarak dramatik anlayışın sınırlarını aşmayı başaran ve başaramayan iki değişik “Galilei” yorumunu örnek olarak verebiliriz ![]() Oyun 1983’te Dostlar Tiyatrosu (Yönetmen: Genco Erkal) ve Ankara Sanat Tiyatrosu (Yönetmen: Rutkay Aziz) tarafından sahnelenmişti ![]() topluluğun da “Galilei”i seçmelerinin başlıca nedeni, yaşadığımız dönemin en önemli, en can alıcı sorununa parmak basmasıydı: Düşünce özgürlüğüne ![]() Dostlar Tiyatrosu’nda oyunun sosyal boyutu vurgulanarak, aydın sorumluluğu sorunu ön plana alınmıştı ![]() çatışma çok belirgin çizgilerle gösteriliyordu ![]() olan ilişkisi, bu ilişkilerin zaman süresi içinde gösterdiği değişim, yobazlar, çıkarcılar ve din adamlarıyla olan savaşımı en ufak ayrıntılarına değin belirtilmişti ![]() yakın duyduğu anlarda bile, içinde bulunduğu ortam ve koşullara göre değerlendirme olanağını buluyordu ![]() Buna karşılık Ankara Sanat Tiyatrosu, tüm dikkatleri Galilei’in olağanüstü kişiliğinde odaklaştırarak dramatik bir yoruma kaymıştı ![]() Galilei tipi canlandırmaktı ![]() kişiliğin yaşamından dramatik bir kesiti canlandırmak için değil, onun aracılığıyla yaşadığı dönemle hesaplaşmak için yazmıştı ![]() çıkartabilmek, yani oyunun düşünsel yanını vurgulayabilmek için, oyunculuktan müziğe, dekordan maskelere değin oyunda kullanılan her öğenin düşünsel işlevini belirtmek gerekiyordu ![]() katılmadığından, bu oyunda Brecht, Brecht olmaktan çıkmıştı ![]() Brecht’in sahnelenişinde yapılan başka önemli bir yanlış, öğretici yanının aşırı derecede vurgulanmasıdır ![]() girdiğinde, devrimci tiyatro anlayışı modaydı ![]() öğretici işlevi üzerinde önemle duruluyordu ![]() tiyatrosuna dönüştüren bu tür çalışmaların içinde sözü edilmeye değer Ankara Sanat Tiyatrosu’nun 1976’da sergilediği “Ana” verir (Yönetmen: Rutkay Aziz) ![]() “Ana”da o dönemin bunalımlı ortamında her an coşmaya hazır bir izleyiciye akıl düzeyinde sesleniliyordu ![]() tiyatro anlayışı doğrultusunda oyun oynama işlevini vurgulayan, altını çizerek oynayan bilinçli bir oyun sunuluyordu ![]() yetersiz kalıyordu, çünkü Ana’nın yaşadığı çelişki ve geçirdiği değişim belirlenmemişti ![]() olan ince güldürü anlayışının bütünüyle gözardı edilmiş olunmasıydı ![]() bu oyunla, çelişkileri, incelikleri çıkaramayan Brecht’in yalnızca öğretici yanını tekdüze bir biçimde vurgulayan asık yüzlü bir Brecht çıkmıştı ortaya ![]() Bu yorumun tam tersine, Brecht’in politik yanını yan çizerek güldürüye ağırlık veren, sulandırılmış bir Brecht’le karşılaştığımız olmuyor değil ![]() Buna örnek olarak 1984’te “Sade Vatandaş Şvayk” ![]() “Schweyk II ![]() Sabuncu) ![]() belkemiğini Brecht’in yapıtının oluşturduğu bu oyunda, faşizm eleştirisi hafif bir müzakile dönüşmüştü ![]() yaratmaya yönelik bir sahne düzenine gidilmesi, oyunun sosyal boyutunu veren ara oyunlarıyla ana oyun arasındaki ilişkinin belirlenmemiş olması ve sonunda Hasek’in mutlu son finaline bağlı kalınması bunun başlıca nedenleriydi ![]() Brecht’in oyununda Çek ve Alman halk şarkılarından esinlenerek Hanns Eissler’in bestelediği songlar, olayların akışını yer yer keserek, izleyiciyi gösterilenler üzerinde düşündürmenin ötesinde oyuna şiirsel bir bütünlük de kazandırır ![]() boğan playbacklerle duygusal bir hafif müziğe dönüştürülmüştü ![]() tiyatro anlayışına ters düşen başka bir nokta da atmosfer yaratılmış olunmasıydı, özellikle oyunun ikinci yarısında Rus topraklarında yol alan askerler kar yağışı, silah sesleri gibi türlü görsel ve işitsel etkilerle canlandırılıyordu ![]() karıştığından, bu tür etkilerden belki yararlanılabilirdi, ama bunları oyuna sindirmek, bütünün bir parçası haline getirmek gerekiyordu ![]() izleyicinin kulaklarında çınlayan şarkılar gibi teknik etkiler de ekleme olarak kalmıştı ![]() ana oyunla, grotesk kuklaları andıran Hitler ve yandaşlarının küçük adamın savaştaki işlevi üzerinde tartıştığı ara oyunlar arasında yakın bir bağlantı vardır ![]() ![]() içinde hiçbir işlevselliği olmayan güldürü sahnelerine dönüşmüştü ![]() mutlu sonu da bu sulandırılmış Brecht yorumunu pekiştirmişti ![]() Schweyk ülkesine döner, sevdiklerine kavuşur, böylece acılar biter herkes mutluluğa erer ![]() simgeleyen kurmaca bir figür olduğunu vurgulayan açık finali, oyunun en önemli özelliklerinden biridir ![]() başından geçen müzikli, danslı bir dizi ilginç serüven kalmıştı ![]() Brecht’in özellikle sahneleme alanında getirdiği yenilik Batı tiyatrolarında bir çığır açmıştır ![]() dramatik tiyatro anlayışının sınırlarını aşan yeni bir yorum, yeni bir bakış bekleniyor ![]() biçimlendirileceği üzerinde pek durulmamıştır ![]() yönetmenlerimiz biçimsel denemelere girişmişler, ancak pek başarılı olamamışlardır ![]() ve Çocukları” (Yönetmen: Beklan Algan) buna tipik bir örnek verir ![]() yorumun en belirgin özelliği izleyiciyle bir diyalog kuramamasıydı ![]() yaratmaya yönelik çarpıcı bir sahne düzeni ve playbacklerle işlevini yitiren ucuz bir müzik, oyunu anlaşılmaz kılıyordu ![]() Yaratıcı, özgün bir sahne yorumuna en çarpıcı örneği 1980’de Dostlar Tiyatrosu’nda sahnelenen “Kafkas Tebeşir Dairesi” verir (Yönetmen: Mehmet Ulusoy) ![]() bölümünü, metrelerce uzun bir örtünün içinde, altında, üstünde, kenarında geçiyordu ![]() oyuncuların kimi kez yalnızca bir yüz, bir kol, bir bacak gibi bedenlerinin bir kısmını seçebiliyorduk ![]() şey kıpır kıpırdı ![]() beliren Grusche’in askerlerden kaçışı, gerginliği, coşkusu hep bu dekorun içinde belirginleşiyordu ![]() oluyordu örtü, bir tepe, bir dağ ya da bir dere ![]() ![]() ![]() atmosfer yaratılmasını sağlıyordu: Valinin evi basıldığında, delice dalgalanan örtünün çırpınan insanların çaresizliğini, şaşkınlığını dile getirmesi ya da savaş sonrasında Grusche ile Simon karşılaştıklarında, aralarında çalkalanan örtünün hem ikisi arasındaki dereyi, hem de içlerindeki coşkuyu ve kaynaşmayı anlatması gibi ![]() Bu yorumda dikkati çeken önemli bir nokta, tip çiziminde belli bir kalıplaşmaya kaçınılmamış olunmasıdır ![]() vali, yüzündeki o bön, şaşkın ifadeyle astığı astık kestiği kestik bir canavardan çok, zavallı bir yaratıktı ![]() lastiklerinin içinde zavallılığı büsbütün vurgulanmıştı ![]() oyun boyu zavallılığı ve üçkâğıtçılığı temsil eden başka rollerde de karşımıza çıktı ![]() dirilen koca rolünde vb ![]() çevresinde dolaşan uşakların efendileri için didinmeleriyse lastik pompalamayla belirtilmişti ![]() Önemli bir nokta da maskelerin oyundaki işlevidir ![]() gruplar gösterildiğinde, kullanılan teneke maskeler bozuk bir düzenin insanlarının ilkelliğini vurguluyordu ![]() izlenimi uyandıran askıya dizilmiş bir dizi maske, oyunun ikinci yarısında sahnenin ön kısmına getirildiğinde asılmış olan kişileri dile getiriyordu ![]() Maskenin dışında bir de kaplumbağa kabuğu biçiminde zırh taşıyan askerler, askerlerin dansı sahnesinde kabukları önlü arkalı kullanarak, hayvanımsı, tuhaf yaratıklara dönüşüyorlardı ![]() odaklaştığında, maske kullanılmıyor, ancak donuk bir yüz, belli bir davranışı simgeleyen bir devinim ya da bir gösterge bu tip en somut biçimde bize anlatıyordu: Valinin hastalıklı yüzü; valinin karısının boynundaki tasmanın üstünden tepeden bakan donuk bakışları ve elindeki çatal (yiyici maskesi; tembelliği), uyuşukluğu dile getiren katı yürekli yengenin araba lastiğinin içine gömülmüş hantal bedeni; at bakıcısını baştan çıkaran kızın Breugel’in tiplerini anımsatan karikatürümsü görünümü gibi ![]() Görselliğin böylesine ağır bastığı bu oyunun görsel olmayan ne varsa ikinci plana itmiş olması eleştirilebilir ![]() gibi, anlatıcı da işlevini yitirmişti ![]() bağlayarak bütünlük sağlayan anlatıcı, burada sadece ilk bölümde oyuna katılmıştı ![]() dansederek, şaklabanlık yaparak, kimi kez şarkı söyleyerek olayları dile getiriyordu, tam örtünün bir köşesinden çıkıveren yüzünü görüyor ya da sesini duyuyorduk ki, gözden yitiveriyordu ![]() ortadan kalkmış, bu kez anlatıcının görevini tüm oyuncular üstlenmişti ![]() Mehmet Ulusoy’un kısaca açıklamaya çalıştığım bu yorumu, Türkiye’de izlediğimiz Brecht oyunlarının içinde kuşkusuz en ilgincidir ![]() “Kafkas Tebeşir Dairesi”ni dil duvarlarının ötesinde bir dile, görsel bir dile aktarması, oyunu tanıdık, bildik bir yapıt olarak değil de, yaratıcılığa olanak sağlayan esnek bir düşünce modeli olarak değerlendirdiğini gösteriyor ![]() örmeği oyunun bütünlüğünü bozan bazı aksamalara karşın, bu yorumun gene de Brecht’in düşüncesi doğrultusunda, Brecht’e özgü bir yorum olduğunu söyleyebiliriz ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda Yorumlanışı |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Epik Tiyatronun Türk Tiyatrosunda YorumlanışıBatı tiyatrosunun bu gelişimi çok kısa bir geçmişi olan Türk tiyatrosunu nasıl etkiliyor? 60’lı yıllarda politik tiyatroya duyulan ilgiyle birlikte tiyatro dünyamıza giren B ![]() oyunları ülkemizde nasıl sahnelenip oynanmıştır? Yabancılaştırma tiyatrosu anlama ve doğru yorumlama açısından karşılaşılan başlıca güçlükler nelerdir? Bunlar ne derecede aşılabilmiştir? Bu soruları yanıtlamadan önce tiyatromuzun geçmişine kısaca göz atalım ![]() Batı anlamında tiyatronun ilk adımı Tanzimat döneminde atılmıştı ![]() tiyatrosunu örnek alan bu tiyatro, benzetmeci tiyatro anlayışının içinde kalan dramatik tiyatroyu benimsiyordu ![]() reformlarıyla iyice kök salar ![]() olan bir kurum olarak kabul ettirir kendini ![]() anlayışının yerleşmesi için yapılan savaşım, 18 ![]() ![]() tiyatrosunun kuruluşunu anımsatır ![]() ![]() ![]() Gottsched klasik Fransız tiyatrosunu örnek alarak ulusal Alman tiyatrosunun kurulmasında öncülük yapmıştı ![]() tiyatrosu geleneğini sürdüren Alman tiyatrosu, Gottsched’in çabaları sonucu ciddiye alınması gereken bir kurum olarak benimsenmişti ![]() güldürülerinin yerini dramatik tiyatro kurallarına göre yazılan ve ahlaksal bir bildirisi olan klasik oyunlar almıştı ![]() kurucusu Muhsin Ertuğrul’u bu bakımdan Gottsched’e benzetebiliriz ![]() tiyatronun önemini halka öğretmek istiyor, tiyatronun önemsenmesini sağlamak için halk tiyatrosu geleneğine, tuluata yer vermiyor ve belli kuralları benimsemeye çalışıyordu ![]() değin tümünün tiyatro anlayışı dramatik tiyatro anlayışı doğrultusunda bir gelişim gösteriyor ![]() Türk tiyatrosu, Alman tiyatrosuyla karşılaştırıldığında iki yüzyıl geridedir ![]() gördüğümüz gibi Aydınlanma’yı izleyen Klasik, Romantik, Gerçekçilik gibi akımlar, tiyatro anlayışına, diline, anlatımına yeni yeni boyutlar kazandırmışlardır ![]() aşamasına varıldıktan sonra, benzetmeci tiyatro geleneği tükenmiş, yerini yeni arayışlara, yeni denemelere bırakmıştı ![]() dramatik tiyatro geleneğinin çözülmeye başladığı bir dönemde bu geleneği özümsemeye çalışıyordu ![]() yazısında tiyatronun belli kurallar doğrultusunda nasıl izlenilmesi gerektiğini bir bir açıklarken (1), B ![]() karşı çıkarak yeni bir izleyici-sahne diyaloğundan söz ediyordu (2) ![]() gelişim çağdaş tiyatro anlayışına uzun yıllar kapalı kalmamıza neden oluyor ![]() Gerçi Batı tiyatrolarında yeni bir yazarın, yeni bir oyunu sahnelendiğinde, çoğu kez bizim tiyatrolarımızda da gösteriliyor, ancak bu hiçbir temele oturtulamadığından, kopyacılık düzeyini aşamıyor ![]() Dramatik tiyatronun sınırlarının duyulmaya başlaması ancak 1960’larda politik tiyatroya duyulan ilgiyle başlıyor ![]() ilgilendiren toplumsal sorunlarla tiyatro aracılığıyla hesaplaşan bir anlayışın doğmasıyla, çağdaş tiyatronun ilk adımı atılmıştır ![]() yapıtlarının bir bölümünün Türkçe’ye çevrilmesi bu yıllara rastlar ![]() Oyunlarından ilk kez “Carrar Ana’nın Silahları” (Die Gewehre der Frau Carrar) 1960’da amatör bir grup tarafından sahnelenir ![]() gruplarca oynanan “Kural ve Kuraldışı” (Die Ausnahme und die Regel), “Küçük Burjuva Düğünü” gibi kısa oyunlar izler ![]() tiyatronun, Şehir Tiyatrosu’nun “Sezuan’ın İyi İnsanı”nı sahnelemesiyle Brecht tiyatro dünyamıza girer ![]() 1960’lardan bu yana politik tiyatro yavaş yavaş eski önemini yitirmiş, toplumsal sorunları ele alan yerli yabancı bir çok oyunun unutulmuş olmasına karşın, Brecht’e duyulan ilgi azalmıyor ![]() benimsemeye çalıştığımız dramatik tiyatro anlayışının sarsılmasına yol açmıştır ![]() itilmiş, önemsenmemiş olan Türk halk tiyatrosu geleneğine de yeni bir gözle bakılmaya başlanıyor ![]() Bu bölümde yabancılaştırma tiyatrosunun Türkiye’de nasıl alımlandığını üç temel nokta üzerinde durarak irdelemeye çalışıyorum: l- Brecht’in oyunlarının sahneye koyma açısından değerlendirilmesi, 2- Çeviri ve uyarlama çalışmaları açısından değerlendirilmesi, 3- Özgün yapıtlarda Brecht’in etkisi: Çağdaş tiyatro anlayışını ilk olarak benimsemeye çalışan iki yerli yazarımızın Haldun Taner’in ve Vasıf Öngören’in yapıtlarından birer örnek veriliyor ![]() |
![]() |
![]() |
|