Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
skeç, skeçler, süper, örnekleri

Süper Skeçler ( Skeç Örnekleri)

Eski 06-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Süper Skeçler ( Skeç Örnekleri)



Süper Skeçler ( Skeç Örnekleri)


SKEÇ-1: AT HIRSIZI
HASAN : Hayrola Rüstem, üzgün görünüyorsun, ne oldu?
RÜSTEM : Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün Hasan?
HASAN : Hele anlat bakalım seni bu kadar perişan eden olay neymiş, merak ettim yahu!
RÜSTEM : Bütün paramı verip bir at almıştım
HASAN : Ee, at öldü mü yoksa?
RÜSTEM : Ölse teselli olacak bir yanı var?
HASAN : Ne oldu peki?
RÜSTEM : Dün gece ahıra bir hırsız girip atımı çalmış
HASAN : Yapma yaa İnan ki çok üzüldüm İnşallah bulursun atını
RÜSTEM : Pek sanmıyorum bulabileceğimi ama hayırlısı neyse o olsun Ne diyelim
HASAN : Benim acele bir işim var, gitmek zorundayım Hadi kal sağlıcakla
RÜSTEM : Yolun açık olsun Hasan
HIRSIZ : Lanet hayvan yürüsene be!
RÜSTEM : Aman Allah´ım rüya mı görüyorum yoksa! Bu at benim atım yahu! Hey, heey, bu benim atım!
HIRSIZ : Yanlışın var Beyim Bu at yıllardan beri benimdir
RÜSTEM : Madem ki bu at yıllardan beri senin, o halde söyle bakalım, bu atın hangi gözü kör?
HIRSIZ : Hangi gözü mü kör? Bunu bilmeyecek ne var, tabi ki sol gözü kör
RÜSTEM : Bilemedin
HIRSIZ : Pardon pordon, ben sağ gözü diyecektim, yanıldım Evet evet, sağ gözü kör bu atm
RÜSTEM : Sen sadece hırsız değil ayrıca beceriksiz bir yalancısın da
HIRSIZ : Niye?
RÜSTEM : Bu atın iki gözü de sapasağlam çünkü! Ver atımı


SKEÇ-2: BEN SENİN YAŞINDAYKEN
BABA : Oğlum gel bakalım buraya!
ÇOCUK : Buyur baba!
BABA : Bu hafta yapılan sınavda kaçıncı oldun?
ÇOCUK : 25 oldum baba
BABA : Ama nasıl olur! Daha geçen hafta 21 idin Nasıl dört sıra birden geriledin? Tembel herif
ÇOCUK : Ne yapayım baba? Sınıfa dört tane yeni öğrenci daha geldi Dolayısıyla 21likten, 25 liğe geriledim Hem bana kızmaya senin hakkın yok
BABA : Bak şu bacaksıza! Bu kadar tembel olacaksın ve benim sana kızmaya hakkım olmayacak, öyle mi?
ÇOCUK : Tabii Demek ki mükemmel bir çocuk dünyaya getirememişsiniz El alem öyle çocuk yapıyor ki! Hepsi süper zeka
BABA : Kızdırma beni alırım ayağımın altına bak Sınıfta kalmış abuk subuk, aptal saptal konuşuyor
ÇOCUK : Niye kızıyorsun baba? Sınıfta kaldıysak ne olmuş! Daha iyi ya!
BABA : Neresi iyi bunun?
ÇOCUK : Sürekli maddi sıkıntıdan bahsediyordun, düşünsene yeni sınıf için yeni kitaplar almak zorunda kalacaktın Şimdi buna gerek kalmadı Aynı kitapları yeniden kullanacağım
BABA : Yahu şu karneye bakBütün dersler bir, bir, bir Allah aşkına bir tane bile iki yok Yuh sana, nasıl becerdin bunu?
ÇOCUK : Hepsi bir mi, emin misin baba?
BABA : Bir de utanmadan şaşırma numarası yapıyor Utan, utan! Al da kendi gözlerinle bir daha bak karneye
ÇOCUK : Allah, Allah! Ver bakalım şu karneyi Hepsi bir olmamalıydı
BABA : Şunun söylediğine bak Doğru hepsi bir olmamalıydı Sıfır olmalıydıBir sene boyunca yattın tabi Bir bile fazla sana Ben senin yaşındayken sınıfın en iyisiydim Karnemde bütün notlarım "5" idi, "5"
ÇOCUK : Yapma baba Bu benim karnem değil Dün bu karneyi tavan arasında buldum Senin karnen bu Neee! Benim karnem mi? Hadi canımVer bakiiimLAaa! Sahi ya Eee Şeeey yani Diyecektim ki!
ÇOCUK : Demek bütün notların beşti haa İşte bak bu da benim karnem İtiraf et baba, ben senden daha çalışkanım
BABA : Tamam, tamam anladık, para istiyorsun Söyle ne kadar vereyim?
ÇOCUK : Şeey! Ne desem bilmem ki! 500 yeter Ama şimdilik
BABA :Ne 400 mü? 300 neyine yetmez? Al şu 200´ü 100´ ünü geri getir
ÇOCUK : Ama baba
BABA : Aması maması yok Al şunu! Dur bakim, senin eline ne oldu böyle?
ÇOCUK : Önemli değil baba
BABA : Nasıl önemli değil oğlum? Avuçların kıpkırmızı olmuş Ne oldu?
ÇOCUK : Öğretmen dövdü
BABA : Öğretmen mi dövdü? Hangi çağdayız? Dağ başı mı burası? Ben ona sorarım
ÇOCUK : Dur, dur! Dur baba Tabiki burası dağ başı değil Ama galiba kabahat bendeydi
BABA : Niye, ne oldu ki?
ÇOCUK : Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koymuştu
BABA : Raptiye koyan arkadaşınsa seni niye dövdü? Onu dövseydi ya!
ÇOCUK : Asıl olay ondan sonra
BABA : Nasıl yani?
ÇOCUK : Ben de öğretmen raptiyenin üzerine oturmasın diye, tam oturacağı sırada sandalyeyi çektim Hooop! Gümm! Tabiki
BABA : Hak etmişsin Bu gün okulda ne yaptınız?
ÇOCUK : Bu gün okulda dinamit yaptık
BABA : Peki yarın ne yapacaksınız okulda?
ÇOCUK : Hangi okulda? Dinamit yaptık yaptık diyorum, okul falan kalmadı ortada




SKEÇ-3: BİR GARİP DAVA
MUHAFIZ :Padişahım üç adam geldi Bir davaları varmış Huzurunuza çıkmak istiyorlar
PADİŞAH :Gelsinler bakalım
MUHAFIZ : Geçin bakalım şöyle Padişahımız sizi bekliyor
PADİŞAH :Hoşgeldiniz ağalar Anlatın bakalım derdinizi
SAKALLI :Efendim biz üç arkadaştık Üçümüz beraber bir iş yaptık Ve iyice bir para kazandık Birbirimize de hiç güvenmiyorduk
PADİŞAH :Ee
PALABIYIK: “Paramızı hepimizin güveneceği birine verelim” dedik ve bu arkadaşa teslim ettik
PADİŞAH : Sonra ne oldu peki?
SAKALLI : Parayı bu arkadaşa emanet ederken « üçümüz birlikte gelmedikçe parayı hiçbirimize verme » diye sıkı sıkı tembih ettik
PALABIYIK: Tembih etmemize rağmen emanete ihanet etti bu adam
SAKALLI :Evet ihanet etti Parayı tek başına gelen diğer arkadaşımıza verdiğini söylüyor
PADİŞAH : Doğru mu söylüyor bunlar efendi?
KESE : Doğru efendim ama eksik anlattılar
PADİŞAH :Nasıl yani?
KESE :Evet, bunlar bana bir kese para bıraktılar „Üçümüz birlikte gelmedikçe parayı hiçbirimize verme“ dediler
PADİŞAH :E niye verdin o zaman paraları diğer adama?
KESE :Ama padişahım, henüz elli adım bile gitmemişlerdi ki içerden biri geri geldi ve paraları istedi Bu ikisine uzaktan bağırdım “Bakın bu arkadaşa veriyorum” dedim
PADİŞAH : Bunlar ne yaptı peki?
KESE :Vallahi ikiside kafa sallayıp “Tamam ver” dediler
PADİŞAH :Siz söyleyin bakalım, bu beyefendi doğru mu söylüyor?
SAKALLI :Valla padişahım, keseyi emanet edip gidiyorduk ki şimdi burada olmayan arkadaşımız aniden durdu “Akşam yiyeceğimiz yemeğin parasını alalım” dedi Biz de “yemek parası al gel, bekliyoruz dedik” Meğer adam tüm parayı almış
PADİŞAH : Demek arkadaşınız parayı alıp kaçmış ha?
PALABIYIK :Evet ama bu emanetçiye “Biz üçümüz birlikte gelmezsek, hiçbirimize parayı verme” demiştik O da kabul etmiştiVermeseydi Versin bizim paramızı
PADİŞAH :Ne diyorsun efendi? Adamlar paralarını istiyorlar
KESE : Doğru, paralarını vermem gerekiyor ama anlaşmaya bağlı kalıyorum ben Bu yüzden şu an paralarını vermem
PADİŞAH :Ne demek o?
KESE :Şu demek padişahım Anlaşmaya göre, bunlara parayı vermem için üçünün birlikte gelmesi gerekiyordu Getirsinler diğer arkadaşlarını da vereyim paralarını!
PADİŞAH :Doğru Hadi bakayım, getirin üçüncü arkadaşınızı, alın paranızı!Bir daha da güvenmediğiniz insanlarla iş yapmayın





SKEÇ-4: GERÇEK ZENGİNLİK SAĞLIKTIR
ÖĞRETMEN :Çocuklaar! Piknik sona erdi Hava kararmak üzere Toparlanın okula yetişmeniz lazım
ALİ :Biz hazırız öğretmenim
ÖĞRETMEN :Haydi bakalım, geldiğimiz yoldan geriye dönüyoruz
VELİ :Öğretmenim şuraya bakın! Ne kadar güzel bir köşk burası
ÖĞRETMEN :Aaa! Gerçekteeen! Harika bir ev bu! Kimin acaba çocuklar?
CAN :Bilmem Ama keşke bu evin sahibinin oğlu olsaydım
ÖĞRETMEN :Niye?
CAN :Niye mi? Baksanıza, boğaz manzaralı, yem yeşil bahçesi olan olağanüstü bir ev bu
Kimbilir içinde neler neler vardır
ÖĞRETMEN :Eğer sen bu evin sahibinin oğlu olsaydın neler yapardın?
CAN : Sizleri evime davet ederdim
ALİ : Öğretmenim ne olur şu evin bahçesine bir girelim
ÖĞRETMEN :Niye, ama geç kalıyoruz çocuklar
VELİ :Ne olur öğretmenim! Hemen geri çıkarız
ÖĞRETMEN : İzinsiz olmaz Bir bakalım kim var içeride?
ALİ : Öğretmenim bakın orada bir kadın var
ÖĞRETMEN :Evet gördüm Heey! Bakar mısınız?
BAKICI :Buyrun, ne istemiştiniz?
ÖĞRETMEN :Şeey! Ben öğretmenim Bunlarda Gümüş İlköğretim Okulu öğrencileri Sınıfça buraya
pikniğe gelmiştik Dönerken bu köşkü gördük Kime ait olduğunu merak ettik Bu köşk
kimin acaba?
BAKICI :Bu köşk ülkemizin en zengin insanına ait
CAN : Öğretmenim orada bir çocuk var Tekerlekli sandalyede oturuyor
BAKICI :Bir dakika onu buraya getireyim
ALİ : Aa! Çocuk hasta galiba
BAKICI :Bu çocuk da bu köşkün sahibinin oğlu Gördüğünüz gibi tekerlekli sandalyeye mahkum
Bende onun bakıcısıyım
ÖĞRETMEN :Yaa! Demek bu çocuk bu köşkün sahibinin oğlu ha Çocuklar! Az önce "Keşke bu
köşkün sahibinin oğlu olsaydım" diyen kimdi?
CAN :Şey bendim öğretmenim
ÖĞRETMEN :Şimdi ne düşünüyorsun?
CAN :Şeey, ne diyeceğimi bilemiyorum
ÖĞRETMEN :Bakın çocuklar zenginlik sandığınız gibi mal ve varlık yönünden herşeye sahip olmak
değildir Gerçek zenginlik gönülle olur Eğer gönlünüz huzur doluysa siz dünyanın en
zengin insanısınız demektir
ALİ :Nasıl yani öğretmenim
VELİ : Gönlün huzur dolu olması ne demek öğretmenim
CAN : Gerçek zenginlik nedir öğretmenim?
ÖĞRETMEN : Çocuklar, sizler hepiniz aslında milyardersiniz Örneğin sen çocuğum, sana 100 milyar
verseler gözlerini satarmısın?
ALİ -Hayır, kesinlikle satmam Gözlerim olmadıktan sonra parayı ne yapayım?
ÖĞRETMEN :Ya kalbini 100 milyara satar mısın?
ALİ :Olur mu öğretmenim? Kalbim olmazsa ben nasıl yaşarım?
ÖĞRETMEN :Peki sana 500 milyar verseler bir ayağını satar mıydm?
VELİ :Hayır
ÖĞRETMEN :Peki 500 milyara bir kolunu satar mısın?
YELİ :Hayır
ÖĞRETMEN : Gördüğünüz gibi hiç biriniz milyarlarca paraya rağmen bir organınızı bile satmıyorsunuz Demek ki bu organlarınızın değeri çok çok fazla Örneğin çok çok zengin olan bir insan ölmek üzereyken, birazcık daha yaşamak için, bütün servetini vermeye razı olur Yani anlıyacağınız önemli olan sağlıktır Sağlık ve huzur! Nice insanlar vardır ki, servet içinde yüzüyorlar, ama mutsuzlar!
CAN :Teşekkür ediyorum öğretmenim Bana gerçek zenginliğin ne olduğunu gösterdiniz
Demek ki ben çok çok zengin bir insanmışım
(Cengiz Tan - Yürek Hikayeleri´nden Uyarlanmıştır)





SKEÇ-5: GÜLSÜM'ÜN KISMETİ
BABA : Biliyor musun Hanım, Gülsüm’e ne çıktı?
ANNE : Piyango mu çıktı yoksa bey?
BABA : Onun gibi bir şey, bil bakalım
ANNE : Kısbet mi çıktı?
BABA : Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde
ANNE : He ya, tam onu diyecektim
BABA : Aferin sana, evet ondan çıktı
ANNE : Peki kim?
BABA : Kim kim?
ANNE : Herif, kısmet kim?
BABA : Kısmet de kim?
ANNE : Ayol, Gülsüm´e çıkan kısmet kim?
BABA : Düşünüyorum, sen de düşün
ANNE__ : Olur
GÜLSÜM : Ana, baba, ne oluyor burada?
ANNE : Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de düşün
GÜLSÜM : Oluur
BABA : Yahu Hanım, ne düşünüyoruz biz?
ANNE : Gülsüm´e çıkan kısmetin adını
GÜLSÜM : Nee! Bana kısmet mi çıktı?
BABA : He ya
GÜLSÜM : Ne duruyorsunuz öyleyse, verin gitsin
BABA : Kime vereceğiz kız?
GÜLSÜM : İsteyen adama
BABA : O kim? îşte onu düşünüyoruz
GÜLSÜM : Baba, beni kim istedi?
BABA : Karşı köyden biri
ANNE : Herif, madem biliyordun neden söylemedin?
BABA : Ne düşünüyorduk demin biz?
ANNE : Gülsüm´ün kısmetini düşünüyorduk!
BABA : Hay Allah ben de ne düşünüyoruz diye düşünüyordum
GÜLSÜM : Peki kim bu adam baba?
BABA : Çiftçi Seni de şehzade istemez ya
GÜLSÜM : Nerede görmüş beni?
BABA : Görmemiş ki
ANNE : Bey, bu nasıl iş? Kızı görmeden mi alacak bu adam?
BABA : Görmeden olur mu kadın? Görecek tabi
ANNE : Ne zaman?
BABA : Nerdeyse gelir
GÜLSÜM : Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım
BABA : Kapı çalınıyor, kim o?
DÜNÜR : Benim, haber yollamıştım Aldınız mıydı?
BABA : Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi
ANNE : Gülsüm! Gel kız buraya!
GÜLSÜM : Süsleniyorum ayol, herif gelip beni böyle mi görsün?
BABA : Şeey, bizim kızımız biraz şeydir
ANNE : Akılsız
DÜNÜR : Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur
BABA : Zaten ben hiç akıllı kadın görmedim
GÜLSÜM : İşte geldim Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim?
BABA : İşte, bu kısmetin
DÜNÜR : Adım İsmet
ANNE : Kızım hele bi sor Kısmet efendi ne içmek ister?
GÜLSÜM : Ne içecek! Şıra tabii
DÜNÜR : Neden?
GÜLSÜM : Bizim şıramız iyi de ondan Aptal değilsen şıra içersin
BABA : Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır
DÜNÜR : Aman aman, böylesi daha iyi
GÜLSÜM : Anaaaa, anaaaaa, üüüüüüüüü,üüüüü
ANNE : Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun?
GÜLSÜM : Ağlarım tabi
ANNE : Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı?
GÜLSÜM : Ona ağlamıyorum Şu baltaya ağlıyorum
ANNE : Baltanın nesine ağlıyorsun?
GÜLSÜM : Ben evlenince çocuğum olmayacak mı?
ANNE_ : Olacaak!
GÜLSÜM : Çocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi?
ANNE_ :Geleceek!
GÜLSÜM : O balta yavrumun kafasına düşerse ya
ANNE : Essahtan kuz Vah benim torunum Vay talihsiz yavrum!
BABA : Nooluyor orada be!
ANNE : Beey, bey yetiş!
BABA :Noldu?
ANNE : Bu balta ilerde torunumuzun kafasına düşerse nolur halimizİ bir düşünsene
BABA : Amanın, bunu ben hiç düşünmemiştim yahu Vay torunum/
DÜNÜR : Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan Çok safsınız ha
BABA : Vay yavrum, oy torunum, ooy!
DÜNÜR : Yahu kesin şu ağlamayı Bakın baltayı aldım oradan Artık çocuğunuza bir şey olmaz
BABA : Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım
DÜNÜR : Bakın, ben Gülsüm´ü akıllı değil diye alacaktım ama, dünyanın en aptal kızıyla da evlenemem
GÜLSÜM : Ana, ana, almayacak bu adam beni!
DÜNÜR : Belki en aptal değildir Bunu öğreneceğim
BABA : Nereden öğreneceksin?
DÜNÜR : Şimdi yola düşeceğim Eğer kızınızdan daha aptal birini görürsem gelir kızınızla
evlenirim Beni beklesin
BABA : Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek
GÜLSÜM : Benden aptal insan yoktur dünyada Bulamaz Evlenemiyeceğim
DÜNÜR : Sözüm söz Hadi hoşça kalın
BABA : Merak etme kızım, buralar aptal doludur Döner alır seni
- sahnenin önünde
DÜNÜR : Kolay gelsin hemşerim!
ÇOBAN : Kolaysa başına gelsin Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi
DÜNÜR : Ne yapmaya çalışıyorsun?
ÇOBAN : Eşeği yukarı, ağaca çıkaracağım
DÜNÜR : Zor bir iş ama, eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN : Görmüyor musun, hayvanın karnı aç Hadi aslanım, çık yukarı
DÜNÜR : İyi de eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN : Manzara seyredecek! Tövbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını!
DÜNÜR : Yani ağaca karnını doyurmak için mi çıkacak?
ÇOBAN : Len git işine! Sorgu meleği misin sen?
DÜNÜR : Kızma, sahiden merak ettim
ÇOBAN : Ağaçta ne var?
DÜNÜR : Yapraak
ÇOBAN : Haa, demek kör değilsin Ya kör olmalıydın ya aptal Demek ki kör değilsin
DÜNÜR : Eşek ağaçta ne yapacak?
ÇOBAN : Len hemşerim, "hayvan aç" diyorum
DÜNÜR : Haa, anladım Çıkarıp onları yedireceksin
ÇOBAN : Afferin sana
DÜNÜR : Ama şöyle yapsan, dalı tutup aşağı çeksen öyle yedirsen daha kolay olmaz mı?
ÇOBAN : Vaay canına!
DÜNÜR :Yaa!
ÇOBAN : Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be
DÜNÜR : Sana bu kadarı yeter Hadi eyvallah
ÇOBAN : Uğurlar ola!
sahnede --------------
GÜLSÜM : Hoş geldiniz Bak geçen gün şıranı içmemiştin Sakladım îç
DÜNÜR : Yani sen üç gündür elinde bardakla beni mi bekledin?
GÜLSÜM : Ne var bunda? Başka işim mi var ki?
DÜNÜR : Ya hiç gelmeseydim?
GÜLSÜM : Babam "mutlaka geri döner" dedi Benden daha aptal insan çokmuş Söyle bakalım beni alacak mısın?
DÜNÜR : Alacağım Gülsüm
GÜLSÜM : Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dünyada Ne gördün, anlatsana DÜNÜR : Bir adam gördüm Aç olan eşeği zorla ağaca çıkarmaya çalışıyordu Eşek ağaca çıkınca oradaki dalları yiyecekmiş Zavallı hayvanı itip duruyordu
GÜLSÜM : Hah hah hah ha! Aptal adam Eşek öyle itmeyle ağaca çıkar mı? Önce kendi ağaca çıkıp, sonra iple eşeği yukarı çekseydi ya!
(Halk Hikayeleri´nden Uyarlanmıştır)





SKEÇ-6: GÜZEL GÖREN GÜZEL DÜŞÜNÜR
HULUSİ :Allah´ım bu ne sıkıcı bir hayat böyle! Her günüm adeta zehir, her akşamım cehennem gibi geçiyor Ben artık dayanamayacağım Bunca yıl çalışıp didindim, elde avuçta bir şey yok Hala yamalı elbiselerle dolaşıyorum Çorabımın ucu delik, gömleğimin düğmeleri yok Allah´ım ölmek istiyorum artık!
CEVDET -Hayırlı sabahlar amca!
HULUSİ :Böyle hayırlı sabah mı olur be adam?
CEVDET :Niye, hayrola ne oldu? Canını sıkan olay nedir?
HULUSİ :Şu kılığıma kıyafetime bir bak Dilenci gibiyim Fakirlik beni kahrediyor Çoraplarım bile yamalı, delik deşik
CEVDET :Üzüldüğün şeye bak! Haline şükretsene yahu Bak benim ayaklarıma, çorapları bırak, ayaklarımda ayakkabım bile yok Ama senin gibi halimden şikayetçi değilim
HULUSİ :Peki niye mutlusun?
CEVDET :Ben halime şükrederim
HULUSİ : Şükredecek neyin var ki, baksana bir ayakkabın bile yok
CEVDET :Bak beyim şu gelen adamı görüyormusun? O benim kardeşimdir Bak onun ayakkabıları değil, ayakkabı giyecek ayakları bile yok En azından benim ayaklarım var Ya ben de onun gibi olsaydım Bu yüzden Allah´a şükrediyorum Çünkü kardeşim gibi sürünerek yaşamıyorum
ŞEHMUZ-Merhaba Abi!
CEVDET :Merhaba kardeşim Hoş geldin
ŞEHMUZ :Hoşbulduk abi Ne o, arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?
HULUSİ :Şeey ben Hulusi Duvar ustasıyım
ŞEHMUZ :Memnun oldum Ben Şehmuz Ben de şu gördüğün tartı aletiyle geçinip gidiyorum işte
Kazancım az-maz ama buna da şükür Kimseye muhtaç olmadan yaşamam için yetiyor HULUSİ :Halinden memnun musun yani?
ŞEHMUZ: Niye memnun olmayacakmışım ki? Bak elim, kolum tutuyor Ayaklarımdan başka bir eksiğim yok ki Gerçi ayaklarım da olsaydı daha iyi olurdu ama, ne yaparsın işte kader Trafik kazasında kaybettim onları Yaşadığıma şükrediyorum
HULUSİ :Yahu hala şükredecek neyin kalmış ki
ŞEHMUZ :Aaa, öyle deme İnsan şükretmek için hep daha aşağıdakilere bakmalı Bak, bak, bak Bizim Cemal de geliyor Kör Cemal derler ona Gözlerini daha 6 yaşındayken kaybetmiş Anlıyacağm dünyası kapkaranlık En azından benim dünyam aydınlık Ya onun yerinde olsaydım
HULUSİ :Pes doğrusu!
ŞEHMUZ :Heey Cemal, bu taraftayız! Direğe dikkat et Gel, gel de seni yeni arkadaşla tanıştırayım CEMAL :Merhaba
HULUSİ :Hoşgeldiniz, ben Hulusi
CEMAL :Ben de Cemal Kör Cemal derler bana Üzülürüm öyle demelerine ama ne yaparsın, körüz işte Adamlar haklı Ama ben mi seçtim ki kör olmayı? Ben de istemez miydim dünyayı doyasıya seyretmeyi Kuşları, böcekleri, insanları izlemeyi Kimbilir şuradaki çiçekler ne kadar güzeldir Öyle değil mi?
HULUSİ :Eee, evet gerçekten o çiçekler çok güzel ama nasıl farkettiniz o çiçekleri?
CEMAL :İnsan sadece gözleriyle görmez dünyayı Hulusi bey İşte ben bunun için halime şükrediyorum ya Dokunabiliyorum, tadabiliyorum ve en önemlisi koku alabiliyorum Orada çiçek olduğunu kokusundan anladım Sahi sen farketmemiş miydin onları?
HULUSİ :Şeey, yani siz deyince farkına vardım tabi
CEMAL : Yazık, çok yazık Oysa Allah o güzelliği sizin gözleriniz için yaratmıştır Siz gözleriniz sapasağlam olmasına rağmen farkedemiyorsanız hayattan nasıl lezzet alıyorsunuz peki?
HULUSİ :Be, be, ben evet ben mutsuz biriyim En azından az öncesine kadar mutsuz biriydim Mutsuz oluşumun sebebini fakirlik sanıyordum, oysa mutsuzluğumun sebebi kör olmammış CEMAL : Bakın beyefendi, kimse görmeyi bilmeyen kadar kör olamaz Doğru, benim gözlerim görmez ama mantığımın gözleri çok keskindir Asla, keskin sirke olup da küpüme zarar vermem Ve halime şükrederim
HULUSİ :Sen de mi haline şükrediyorsun, niye?
CEMAL :Niyesi var mı? Ya yatalak hasta olsaydım Felçli olsaydım Yoo, öyle bile olsam mutlu olmak için bir sebep bulurdum Şimdi halime bir kere daha şükrediyorum Çünkü ya sizin gibi olsaydım O zaman benim halim ne olurdu? Bakar kör ve mutsuz biri
CEVDET :Hulusi Bey, siz ağlıyorsunuz!
HULUSİ :Evet dostlarım, ağlıyorum Bırakın ağlıyayım Taşlaşmış kalbimin hamuru göz yaşlarımla yıkanıp yumuşar belki Sizler bana mutluluğu öğrettiniz Ne olur aranıza beni de alın
ŞEHMUZ :O nasıl söz Hulusi Bey, biz kimiz ki seni de aramıza alalım?
CEMAL :Evet, biz üç garibanız sadece Hergün bu parka gelir, bu banka oturur sohbet ederiz Bundan sonra sen de gel Daha mutlu oluruz
HULUSİ :Evet dostlarım, daha mutlu oluruz, bizden daha mutlusu da olmaz hatta Sizleri çok seviyorum






SKEÇ-7: KAYBOLAN SİLAH
PAŞA :FirdevsBacı!
FİRDEVS BACI : Buyrun efendim
PAŞA : Herkese söyle,saat 10´da salonda hazır bulunsunlar!
FİRDEVS BACI :Başüstüne efendim
PAŞA : Unutma çok önemli!
FİRDEVS BACI : Unutmam efendim
(Ev halkı gelir)
PAŞA : Oturun, ayakta kalmayınŞimdi beni iyi dinleyin Hepimiz bir tabancam olduğunu bilirsiniz Her zaman çekmecemde durur
EV HALKI : Biliyoruz Paşa Hazretleri!
PAŞA : Bu sabah tütün tabakamı almak istediğimde tabancam yerinde yoktuEv boş kalmadığına göre ve hırsız giremiyeceğine göre mutlaka biriniz aldınız
EV HALKİ : Estağfirullah paşa hazretleri!
PAŞA : Susun! Bu evden ve sizden ben sorumluyum Bir cahillik etmenizden korkuyorumBen sağ oldukça kimse kılınıza bile dokunamazAllah büyüktürBu günler de geçerKaranlık gecelerin sabahı yakındır
EV HALKI : İnşallah paşa hazretleri!
PAŞA : Zeynel Çavuş sen mi aldın?
ZEYNEL ÇVŞ : Paşam, eski bir asker olarak hemen belirteyim ki, eğer tabancayı ben almış olsaydım, hiç çekinmeden söylerdim
PAŞA :Ya sen Firdevs bacı, sakın sen almış olmayasın?
FİRDEVS BACI :Niye alayım ki paşam?
PAŞA :Hemen alınma öyle! Hani demez miydin "Bu düşman askerlerini bir kaşık suda boğasım geliyor Bunların ne işi var vatanımızda?" diye?
FİRDEVS BACI :Paşam, paşam, elbette öldüresim geliyoreğer iş bana kadar düşerse cephedeki nişanlımdan geri kalmamFakat yemin ederim ki ben almadım
PAŞA :Peki, peki sana inanıyorum Sen işinin başına dönebilirsinBırak ağlamayı! Betül kızım, bak gelinimsinŞehit kocanın hatırı için doğruyu söyleSen mi aldın tabancayı?
BETÜL : Paşa Hazretleri, hani geçen akşam kapı çalınmıştı ya
PAŞA : Evet
BETÜL : Düşman subayları kapıya dayanmıştı ya
PAŞA : Eee
BETÜL : Konağı boşaltmamızı istemişlerdi hani
PAŞA : İyi ama daha sonra vaz geçmişlerdi
BETÜL : Biliyorum Ama ben sokaklarımızı pis çizmeleriyle kirleten düşmanların evimize göz dikmeleri yüzünden üstlerine bütün kurşunları boşaltmayı düşünmüştüm
PAŞA :Ve bunun için aldm silahı öyle mi?
BETÜL : Hayır Paşa hazretleri! Alacaktım ama yerinde yoktuBenden önce birisi almış
PAŞA :Allah aşkına kim aldı öyleyse?Kızlarım, sadece siz kaldınızHadi getirin şu silahı!
KIZLAR : Biz mi?
PAŞA :Tabii ki sizBaşka kim kaldı?Hadi utanmayın, inanın affedeceğim
BÜYÜK KIZ : Fakat baba ben almadım KÜÇÜK KIZ : Ben de!
PAŞA : Tepemi attırmayınGüzellikle getirin şunu çabuk!
KIZLAR : Seni nasıl inandırabiliriz?
PAŞA : Tabancayı getirmekle
KIZLAR : Ama biz almadık ki
PAŞA : Hanım, ne dersin sen bu işe?
HANIM : Vallahi Paşam, benim de aklım karıştıAlsalardı açık verirlerdi
PAŞA : Yahu herkes sorguya çekildi mi?
HANIM : Tabi bey, hepimiz buradayız
PAŞA : Tabi ya, nasıl da unutmuşumŞimdi hatırladım
HANIM : Gördün mü bey, herkesin boş yere günahını aldınDemek tabancayı koyduğun yeri hatırladın
PAŞA : Hanım, hanım! Yine mı bana "unutkan"dıyorsun7
HANIM : Canım sen demedin mi ´hatırladım"diye?
PAŞA : Dedim ama sandığın gibi değil!
HANIM : Yaa!
PAŞA : Herkes salonda toplansın dememiş miydim?
HANIM : Demiştin
PAŞA : Peki sevgili torunum niye gelmedi?
HANIM : Ne? Şimdi de el kadar çocuğa mı iftira ediyorsun?
PAŞA : Göreceğiz, çabuk çağır gelsin!
HANIM : Tamam tamam, sakin olŞimdi çağırırım
PAŞA : Sizler gidebilirsiniz
FAZIL : Bir şey mi var dedeciğim? Beni istemişsiniz
PAŞA : Hanım, sen de çıkabilirsin
FAZIL : Dedeciğim, neden dik dik bakıyorsun?
PAŞA : Gel yanıma şöyle Nasılsın bakalım?
FAZIL : Babama ve ordumuza duacıyım dedeciğim
PAŞA : Aferin sana Bak oğlum, sonunda İstanbul işgal edildi
FAZIL : Defolup gitsinler!
PAŞA : Merak etme geldikleri gibi gidecekler zaten
FAZIL : Ne zaman?
PAŞA : Her şeyin zamanı var oğlum Hele bir Anadolu kurtulsunOndan sonra inşallah
FAZIL : İnşallah dedeciğim
PAŞA : Fazıl!
FAZIL : Buyur dede
PAŞA : Tabancamı sen mi aldın?
FAZIL : Şey,neden alayım ki?
PAŞA : Ne bileyim, baban gibi şehit olmak isterdin hep
FAZIL : İsterim tabi!
PAŞA : Bunun için silah gerekmez mi?
FAZIL : E-e-evet!
PAŞA : Tabancamı sen aldın değil mi?
FAZIL : Evet!
PAŞA : Hala getirmeyecek misin şu tabancayı?
FAZIL : Ama dedeciğim, ben onunla düşmanları vuracaktım!
PAŞA : Aslan oğlum benim Sen henüz küçüksün Önünde vatana hizmet edecek uzun yıllar var Kuvayı milliye boş durmuyor Adım adım zafere gidiyoruz Sabırlı olmalıyız Bütün Anadolu, başlarında Mustafa Kemal ile şahlandı
FAZIL : İyi ama dedeciğim, onlar koştururken biz burada eli kolu bağlı
PAŞA : Oğlum, İstanbul da boş durmuyor Burada herkesin kalbi Anadolu için atıyor Hadi artık ağlamayı bırak
FAZIL : Peki dedeciğim
PAŞA : Aferin sana Hadi şimdi getir tabancayı
(Sızıntı Dergisi´nden Uyarlanmıştır)




SKEÇ-8: MİLLET MALI
KOMUTAN : Hey, durun bakalım
GELİN : Buyur kumandan
KOMUTAN : Ne yapıyorsunuz burada?
GELİN : Cepheye, Türk ordusuna cephane taşıyoruz
KOMUTAN : Allah emeğinizi zayi etmesin bacım, sizin hakkınızı bu millet nasıl öder?
GELİN : Şu düşmanı yurdumuzdan bir atalım da kumandan,boş ver sen bizim hakkımızı
KOMUTAN : İnşallah bacım, bu düşmanın hepsini atacağız yurttan Söyle bakalım, sen kaç yaşındasın?
GELİN : Şeeey, 18 yaşındayım
KOMUTAN : Allah´ım, görüyorsun, genciyle yaşlısıyla, çocuğuyla kadınıyla hepimiz seferber olduk Sen bizi muzaffer kıl
GELİN : Amiiin
KOMUTAN : Bacım, bu yaşlı teyze kim?
GELİN : O benim ninem Oğlunun biri savaşta şehit oldu
KOMUTAN : Peki şu oturan delikanlı niye bize hiç bakmıyor?
ANA : O benim oğlum evladım Abisi savaşta şehit oldu
KOMUTAN : Niye bize ilgi göstermiyor, yoksa bizi küçük mü görüyor?
ANA : Estağfurullah evladım, olur mu öyle şey?
KOMUTAN : Peki niye ayağa kalkmıyor da öyle gururla kurulmuş oturuyor
ANA : Gururundan değil evladım, o da abisi gibi savaşa gitmişti, ama bir bacağını kaybetti cephede Ayağı iyileşir iyileşmez hemen tekrar cepheye gidip savaşmak istediAma almadılar onu askere "bir bacağı takma" diyerek KOMUTAN :Yaaaa
ANA : Şu 18 yaşında olduğunu söyleyen taze gelin ve kucağındaki bebek de onun
KOMUTAN : Niye konuşmuyor, dilsiz mi yoksa?
ANA : Hayır dilsiz değil Kunuşabilyor Ama vatanımız düşman işgalindeyken askere alınmamak ona öyle ağır geldi ki o gün bu gündür tek kelime etmedi kimseye
KOMUTAN : Dur bakalım nine Bir konuşalım bu Anadolu aslanıyla
ANA : Boşuna yorma kendini evladım Selamını bile almaz kimsenin
KOMUTAN : Delikanlı, duyduğuma göre savaşta bir bacağını vatan uğruna vermişsin Adın ne senin?
DELİKANLI :
KOMUTAN : Bu ne haldir bre! Sen ne biçim askersin ki, karşında bir Türk komutanı var ve sen kılını dahi kıpırdatmadan oturuyorsun Kalk ayağa !
DELİKANLI :
KOMUTAN : Bak yiğidim Acını anlıyorum Hangi Türk istemez ki bu zor zamanda cephede olmayı? Hangi Anadolu delikanlısı düşmana karşı şehitlik sevdasıyla coşmasın? Seni anlıyorum Haklısın Üzülmekte haklısın Ama
yanıldığın bir şey var ASLAN YARALI DA OLSA ASLANDIR Bu topal halinle hiçbir işe yaramadığını sanıyorsun Yanılıyorsun Koşamasan da ata binebilirsin Haydi kalk Cepheye gidiyoruz
DELİKANLI : Doğru mu? Bu söylediklerin doğru mu kumandanım? Sahiden beni yeniden cepheye ***ürecek misin? KOMUTAN : Evet, sana, senin gibi bir kahramana çok ihtiyacımız olacak
DELİKANLI : Bu topal halimle mi?
KOMUTAN : Bir ayağın yok ama kanatların var ya Bu yiğidi ata bindirin Benim tüfeğimi de verin eline Toparlanın gidiyoruz Sağlıcakla kalın nine
DELİKANLI : Şükürler olsun Allah´ım sana şükürler olsun Ana , ana kal sağlıcakla Sen, sen de yavruma iyi bak köylü kızı Ona babasının ve amcasının nasıl bir asker olduğunu anlat birgün Sen de hakkını helal et Ben artık komutanımla gidiyorum
ANA : Uğurlar osun evladım
GELİN : Gittiler ana Haydi biz de yola koyulalım
ANA : Doğru, yola koyulalım artık Ama bu bulutlar da ne! Kızım yağmur yağacak Cephaneler ıslanacak şimdi Ne yapacağız? Yanımızda bir örtü de yok
GELİN : Dur nine!
ANA : Kızım ne yapıyorsun? Bebeğin üstündeki örtüyü niye çıkarıyorsun? Hava soğuk! Üşütecek, hasta olacak zavallı
GELİN : Bebeğin örtüsünü cephanenin üstüne örteceğim
ANA : Ama bebek? Ya hasta olur, ölürse
GELİN : Nine, nine! Bebek, benim bebeğim Ama bu cephane millet malıdır Ne yapayım ölürse! Vatan sağolsun!



Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.