Prof. Dr. Sinsi
|
Türk Tiyatrosu
Karagöz
Karagöz, elbette, dünyaca tanınan ve sevilen Türk gölge tiyatrosunun ismidir
Ama daha önce, Karagöz, Türk Halk Tiyatrosu'nun bir dalıdır Diğer ismi Türk Gelenek Tiyatrosu olan ve kökü Orta Asya'ya giden öz tiyatromuzun diğer dalları da ortaoyunu, meddahlık, kukla, köy ve tulûat tiyatrosudur
Dolayısı ile bu dalların hepsinin ortak özellikleri vardır ve Karagöz de bunun içindedir
Bu ortak özellikler, gösterilerin güldürücü ve eğlendirici amaçlı olması, seyircilerle bağ kurulması ve önceden bir ezberleme gereğinin bulunmamasıdır
Yani, Karagöz'ü örnek alırsak, sanatçı oynatacağı oyunu özetle bilir fakat ezberlemez ve isterse seyircilerle de konuşarak konuyu serbest olarak perdede işler Bu olaya "tulûat" ve günümüzde "doğaçlama" denilmektedir
Ortaoyunu
Bugün bilinen biçimini 19 yüzyılda almışsa da, başlangıcı hayli geriye gider Anadolu Selçukluları döneminde karşılıklı konuşmaya dayalı oyunların varlığı bilindiği gibi, Osmanlılar döneminde de çalgılı, danslı, taklitli, gülünç oyunlar özellikle büyük kentlerde yaygındı Önceleri meydan oyunu, kol oyunu gibi adlarla anılan ortaoyunu son biçimini aldığı 19 yüzyılda daha çok zuhuri kolu (sonradan ortaya çıkan oyun) adıyla tanınmıştır
Meddah
Hikâye anlatma şeklinde icra edilen meddahlık bir taklit sanatıdır Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü tek bir sanatkârın eseri olan bir temaşa, yani gösteri türüdür
Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır Meddahın anlatısını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, öyküler ve efsaneler oluşturur
Meddahın aksesuarları bir mendil ile bir sopa-bastondan ibarettir Genellikle güldürücü, ahlakî ve edebî sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "r'vıy'n-ı ahbar ve n'kıl'n-ı 'sar ve muhaddis'n-ı rüzigar şöyle rivayet ederler ki" şeklindeki sözbaşı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikâyesini anlatır Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleriyle konuşturan insandır Meddah çok oyunculu bir tiyatro eserinin tek sanatçısı, oyuncusu konumundadır Okumanın gelişmediği, dinlemenin rağbet gördüğü zamanlarda Osmanlı Sarayı'nda, şehirlerde, kasabalarda, Ramazan gecelerinde, sünnet düğünlerinde, kahvehanelerde bu sanatı sürdürürdü Bu sanatın günümüzdeki uzantısı stand-up şovmenleridir
KÖY SEYİRLİK OYUNU
"Köylü Tiyatrosu" adı ile de bilinen köy seyirlik oyunları düğünlerde, bayramlarda ya da yılın belirli günlerinde köylülerimizin genellikle "oyun yapma", "oyun çıkarma" adı altında bereket bolluk, sağlık ve yeni yılı karşılamak amacıyla oynadığı törensel içerikli oyunlardır Bu oyunlar meydanlarda oynandığı gibi kışın oda içerisinde de oynanmaktadır İlkel toplumlardan günümüze değişim göstererek ulaşan bu oyunlar önceleri yaşantının daha verimli olabilmesi için doğaüstü güçlere, tanrılara ya da tanrıya şükran belirten bilinçli olarak gerçekleştirilen törenlerdir Çeşitli inanış ve mitlerin kaynaklık ettiği bu oyunlar, eski Anadolu uygarlıklarının, Anadolu toprakları üzerinde yaşayan halkımızın Orta Asya'dan getirdiği kültürel öğeler ve İslamiyeti kabulünden sonraki İslamî öğelerle birleşen bir kültürel sentezin izlerini taşır
Seyirlik oyunlar ilkel bir tiyatro örneğidir Sanat kaygısından çok toplumsal ve dinsel açıdan işlevseldir
Seyirlik oyunları günlük yaşamı taklit eden (kalaycı, berber, çift sürme vb ), hayvanları taklit eden (deve, ayı, tilki, kartal vb ), mevsim değişiklikleri, yıl değişimleri amacıyla oynanan oyunlar (köse gelin) bolluk ve berekete dönük oynanan oyunlar (saya gezme, koç katımı törenleri, cemal oyunu vb ) yağmur yağdırmak için oynanan oyunlar (çömçe gelin vb ) oluşturur
Cemal Oyunu: Tohumun toprağa atıldığı ilk gün veya hasat sonunda oynanır
Koç Katımı: Hayvan yavrularının, kışın soğuğa ve açlığa dayanıksız oluşlarından dolayı yavrulama zamanlarının kontrol altına alınmasıdır Bir tür mevsimlik bayram niteliğindedir
Deve yüzü, Koyun yüzü: Hayvanın anne karnında tüylenmeye başladığı gün oynanır
|