|  | Türk Tiyatrosu |  | 
|  06-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türk TiyatrosuKaragöz Karagöz, elbette, dünyaca tanınan ve sevilen Türk gölge tiyatrosunun ismidir  Ama daha önce, Karagöz, Türk Halk Tiyatrosu'nun bir dalıdır  Diğer ismi Türk Gelenek Tiyatrosu olan ve kökü Orta Asya'ya giden öz tiyatromuzun diğer dalları da ortaoyunu, meddahlık, kukla, köy ve tulûat tiyatrosudur  Dolayısı ile bu dalların hepsinin ortak özellikleri vardır ve Karagöz de bunun içindedir  Bu ortak özellikler, gösterilerin güldürücü ve eğlendirici amaçlı olması, seyircilerle bağ kurulması ve önceden bir ezberleme gereğinin bulunmamasıdır  Yani, Karagöz'ü örnek alırsak, sanatçı oynatacağı oyunu özetle bilir fakat ezberlemez ve isterse seyircilerle de konuşarak konuyu serbest olarak perdede işler  Bu olaya "tulûat" ve günümüzde "doğaçlama" denilmektedir  Ortaoyunu Bugün bilinen biçimini 19  yüzyılda almışsa da, başlangıcı hayli geriye gider  Anadolu Selçukluları döneminde karşılıklı konuşmaya dayalı oyunların varlığı bilindiği gibi, Osmanlılar döneminde de çalgılı, danslı, taklitli, gülünç oyunlar özellikle büyük kentlerde yaygındı  Önceleri meydan oyunu, kol oyunu gibi adlarla anılan ortaoyunu son biçimini aldığı 19  yüzyılda daha çok zuhuri kolu (sonradan ortaya çıkan oyun) adıyla tanınmıştır  Meddah Hikâye anlatma şeklinde icra edilen meddahlık bir taklit sanatıdır  Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü tek bir sanatkârın eseri olan bir temaşa, yani gösteri türüdür  Meddah bir sandalyeye oturarak dinleyicilerine hikâyeler anlatır  Meddahın anlatısını, günlük yaşamdaki olaylar, masallar, destanlar, öyküler ve efsaneler oluşturur  Meddahın aksesuarları bir mendil ile bir sopa-bastondan ibarettir  Genellikle güldürücü, ahlakî ve edebî sonuç çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "r'vıy'n-ı ahbar ve n'kıl'n-ı 'sar ve muhaddis'n-ı rüzigar şöyle rivayet ederler ki" şeklindeki sözbaşı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp hikâyesini anlatır  Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi yöresinin dili ve şiveleriyle konuşturan insandır  Meddah çok oyunculu bir tiyatro eserinin tek sanatçısı, oyuncusu konumundadır  Okumanın gelişmediği, dinlemenin rağbet gördüğü zamanlarda Osmanlı Sarayı'nda, şehirlerde, kasabalarda, Ramazan gecelerinde, sünnet düğünlerinde, kahvehanelerde bu sanatı sürdürürdü  Bu sanatın günümüzdeki uzantısı stand-up şovmenleridir  KÖY SEYİRLİK OYUNU "Köylü Tiyatrosu" adı ile de bilinen köy seyirlik oyunları düğünlerde, bayramlarda ya da yılın belirli günlerinde köylülerimizin genellikle "oyun yapma", "oyun çıkarma" adı altında bereket bolluk, sağlık ve yeni yılı karşılamak amacıyla oynadığı törensel içerikli oyunlardır  Bu oyunlar meydanlarda oynandığı gibi kışın oda içerisinde de oynanmaktadır  İlkel toplumlardan günümüze değişim göstererek ulaşan bu oyunlar önceleri yaşantının daha verimli olabilmesi için doğaüstü güçlere, tanrılara ya da tanrıya şükran belirten bilinçli olarak gerçekleştirilen törenlerdir  Çeşitli inanış ve mitlerin kaynaklık ettiği bu oyunlar, eski Anadolu uygarlıklarının, Anadolu toprakları üzerinde yaşayan halkımızın Orta Asya'dan getirdiği kültürel öğeler ve İslamiyeti kabulünden sonraki İslamî öğelerle birleşen bir kültürel sentezin izlerini taşır  Seyirlik oyunlar ilkel bir tiyatro örneğidir  Sanat kaygısından çok toplumsal ve dinsel açıdan işlevseldir  Seyirlik oyunları günlük yaşamı taklit eden (kalaycı, berber, çift sürme vb  ), hayvanları taklit eden (deve, ayı, tilki, kartal vb  ), mevsim değişiklikleri, yıl değişimleri amacıyla oynanan oyunlar (köse gelin) bolluk ve berekete dönük oynanan oyunlar (saya gezme, koç katımı törenleri, cemal oyunu vb  ) yağmur yağdırmak için oynanan oyunlar (çömçe gelin vb  ) oluşturur   Cemal Oyunu: Tohumun toprağa atıldığı ilk gün veya hasat sonunda oynanır  Koç Katımı: Hayvan yavrularının, kışın soğuğa ve açlığa dayanıksız oluşlarından dolayı yavrulama zamanlarının kontrol altına alınmasıdır  Bir tür mevsimlik bayram niteliğindedir  Deve yüzü, Koyun yüzü: Hayvanın anne karnında tüylenmeye başladığı gün oynanır   | 
|   | 
|  | 
|  |