Prof. Dr. Sinsi
|
Meydanlar
Sultanahmet Meydanı
Sultanahmet Meydanı İstanbul'un en önemli meydanlarından biridir Bizans devrinde Hipodrom olarak bilinirdi “Hipodrom” At binenlerin, atların meydanı anlamına gelir Osmanlı döneminde buraya At Meydanı denirdi
Günümüze çok az kalıntıları kalan Bizans devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti “Büyük Saray” diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu Cadde Roma’ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk kilometre taşı da buradaydı Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerleşmişlerdi Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir İstanbul’un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yerebatan Sarnıcı burada, Hipodromun çevresindedirler Şehrin ana caddeleri (aşağı limana inen ve batıya şehir surlarına doğru gidenler) Hipodromdan başlar ve yamaçları takip ederdi Yol kenarları ticari kuruluşlar ve ikametgahlarla çevrili idi Yan yollar dar ve bazıları basamaklarla yokuş aşağı uzanırlardı Anayol kaldırımları bazen iki katlı, galerili inşa edilmişlerdi
Taksim Meydanı
Taksim Meydanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alır ve İstanbul kentinin en ünlü meydanıdır Meydan adını, eskiden Galata-Beyoğlu suyunun "taksim edildiği", Taksim Maksemi'nden almıştır
Meydanın özellikleri
Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan haline getirilip genişletildikten sonra zamanla bugünkü görünümünü almıştır Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor Meydanın başlangıcından Tünel'e kadar nostaljik tramvay çalışır
Taksim aynı zamanda kültür,eğlence ve büyük bir alışveriş merkezidir Çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyeleri, sergi salonları, bar, disko, kafe barındırır Özellikle haftasonları Taksim'de 24 saat hareket vardır Meydanın girişinde bulunan dönercilerin (bazıları haftaiçi de dahil olmak üzere)çoğu haftasonu gün boyu açıktır Saat 05 00'e kadar gece klüpleri kapanmaz Meydanın yakınlarında bulunan taksiler ile günün her saati ulaşım sağlanır
Galata Kulesi
Galata Kulesi 1384 yılında Galata denen Ceneviz kolonisinin surları arasındaki en yüksek noktaya yapıldı
Galata Kulesi Osmanlı'nın ilk dönemlerinde Yeniçeriler tarafından kullanılıyordu Kule 16 yy'da Kasımpaşa'daki donanmada tutsakların barındırıldığı yerdi
II Selim döneminde (1566-1574) Galata Kulesi asıl gözlemevi Pera'da olan Türk Astronomu Takiuddin tarafından yenilerek gözlemevi olarak kullanıldı Daha sonraki yüzyılda II Mustafa döneminde (1695-1703) Şeyhülislam Feyzullah Efendi bir Cizvit papazı ile birlikte Kulede bir gözlemevi kurmaya çalıştıysa da bu çabaları 1703 yılında öldürülmesiyle yarım kaldı
Galata Kulesi Osmanlı döneminde, çeşitli sebeplerle, fakat özellikle 1794 yılındaki (III Selim dönemi) büyük Galata yangını nedeniyle II Mahmut tarafından 1832 de yeniden yaptırıldı
Kulenin konik tepesi 1875 yılında bir fırtınada uçtu ve daha sonraki restorasyon sırasında yenilenmedi Bundan sonra kule 1964 e kadar yangın kontrol istasyonu olarak kullanıldı ve 1967 de turistik hizmete açılana kadar restorasyon için kapalı kaldı Bu restorasyon sırasında Osmanlı döneminde yapılan değişiklikler de göz önüne alınarak Cenevizliler dönemindeki yapıya daha uygun olması için konik tepe tekrar eklendi
Boğaziçi Köprüsü
Boğaziçi Köprüsü, İstanbul Boğazı üzerinde Ortaköy ile Beylerbeyi semtleri arasında yer alan asma köprü
Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran İstanbul Boğazı'ndan karşıdan karşıya geçişi sağlayan ilk köprü Ortaköy ile Beylerbeyi arasındadır 29 Ekim 1973'te zamanın cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından hizmete açılmıştır Boğaziçi Köprüsü'nün yapımına 1970 yılında başlandı ve 29 Ekim 1973 tarihinde tamamlanarak hizmete açıldı Köprünün toplam uzunluğu 1560 metre, iki kule arası uzunluğu 1073 metredir Köprünün deniz yüzeyinden yüksekliği 64m dir Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran Boğaz'dan karşıdan karşıya kolayca geçebilme fikri yüzyıllar boyunca çekiciliğini korudu Bilinen en eski Boğaz geçişi M Ö 511 yılında gerçekleştirildi İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius'un 700 bin kişilik ordusu, gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan yüzer köprü ile Trakya'ya geçti Mühendisler, Boğaz'ın bir köprüyle geçilmesi konusunda zaman zaman değişik projeler üretse de bunlar tasarı halinde kaldı Örnek olarak 1940 yılında Nuri Demirağ'ın girişimiyle Türk muhendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından "boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif rededilmiştir 20 yüzyıl'ın ikinci yarısında İstanbul'un hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki trafiğin artışı Boğaz'a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi Bunun üzerine Boğaziçi Köprüsü tasarlandı ve 1970 yılında da yapımına başlandı ve 29 Ekim 1973 yılında tamamlanarak hizmete açıldı Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde, o dönemden bugüne beklenen trafik artışı beklenenin çok üstünde gerçekleşti Köprünün ilk hizmete açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32 bin iken 1987'de bu sayı 130 bine, 2004 yılında ise 180 bine çıktı 1978'den beri yaya trafiğine kapalıdır
Mısır Çarşısı
Mısır Çarşısı, EminönüMısır Çarşısı, Eminönü'nde Yeni Camii'nin arkasında ve Çiçek Pazarı'nın yanındadır İstanbul'un en eski kapalı çarşılarından olan Mısır Çarşısı, 1660 yılında Turhan Sultan tarafından yaptırılmıştır Mimarı Kazım Ağa'dır Çarşı son olarak 1940-1943 yılları arasında İstanbul Belediyesi tarafından restore edilmiştir
Aktarlarıyla meşhur bu çarşıda halen tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünlerin yanısıra; kuruyemiş, şarküteri ürünleri, değişik gıda maddeleri satılmaktadır
Pazar günleri kapalıdır
Eminönü
Eminönü, İstanbul'un Fatih İlçesi'nde bir semttir Tarihi yarımada olarak bilinen kısmında yer alır Kuzeyden Haliç, güneyden Marmara Denizi, doğudan İstanbul Boğazı ile çevrilidir 7 Mart 2008 tarihine kadar ilçe belediyesi olan Eminönü bu tarihte kabul edilen kanunla Fatih ilçesine bağlanmıştır [1]
Bütünüyle İstanbul kentinin tarihi çekirdeği olan sur içinde yer alır ve merkezi alanın en canlı bölgelerinden birini oluşturur Osmanlı döneminde Deniz Gümrüğü ve Gümrük Eminliğinin burada bulunması sebebiyle Eminönü adını almış, Fatih ilçesiyle birlikte cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul'un merkezi ilçesi olmuştur İlçe olduğu dönemde yüzölçümü bakımından Adalar'ın ardından İstanbul en küçük ilçesiydi
Nüfusu 1955 yılına kadar artmaya devam eden Eminönü'nün önemli semtleri, zamanla konut alanı olmaktan çıkıp, ticaret bölgesine dönüşünce, nüfus da azalma sürecine girmiştir 1990 yılında 83 444 olan nüfusu, son nüfus sayımında 55 548 olarak tespit edilmiştir Yüzölçümü 5 km²'dir Toplam 33 mahalleden oluşmaktadır
İstanbul’un Haliç girişinde, kentin kurulduğundan bugüne var olan limanın, Sirkeci’yle birlikte önemli bir bölümünü Eminönü semti oluşturmaktadır Kent yaşamının önemli bir odağı olduğu kadar, dünyanın en önemli limanlarından birinin merkezi olan bu semt, Unkapanı yolu üzerinde yer alan İstanbul Ticaret Odası’nın binası ile Sirkeci arasındaki kıyı şeridi ve onun hemen arkasındaki çarşı bölgesini kapsamaktadır
Emirgan
İstanbul'un Sarıyer ilçesine bağlı, Boğaziçinde bir semttir
Sahilde çay bahçeleri, arka sırtlarda büyük şehir parkı ile ünlü olan semt, yeşillerle örtülüdür Sahildeki Şerifler Yalısı, Park içinde kafe olarak kullanılan köşkler değişik çağlardaki Osmanlı mimarisinin örneklerindendir
Osmanlı Padişahlarından I Abdülhamit bu gün Emirgan'ın bulunduğu bölgeyi iskana açmıştır IV Murat, İran seferi sırasında Erivan'ı kuşatmıştı Kaleyi korumakla görevli Emir Güne Han şehri savaşsız bir şekilde Osmanlı Devleti'ne teslim etti Kale komutanının bu davranışı hoşuna giden IV Murat, kaleyi Osmanlı Devleti'ne savaşsız bir biçimde teslim etmesinden dolayı haklı olarak 'vatan haini' damgasını yiyeceği İran'a dönme olanağını artık yitirmiş bulunan Emir Güne'yi alıp İstanbul'a getirdi ve o zamana kadar "Feridun Bey Bahçeleri" adıyla anılan bugün Emirgan'ın yer aldığı semti kendisine bağışladı
Emir Güne burada derhal kolları sıvayarak envai türlü içkiler imal etmek olan işine başladı ki bu sırada IV Murat içkiyi yasaklamıştı Bu eski Boğaz semtine 'Emirgan' denmesinin sebebi işte yukarıda anlattılanlardan kaynaklanmaktadır
"Mükemmel, ayrıntıların bileşkesidir, o ayrıntılardan biri yerinden çekip çıkarıldığında geriye kalan, eksikliğinden dolayı artık mükemmel değildir" sözünün sahibi olan Rahmi Alp de 05 05 1946'da Emirgan'da dünyaya gelmiştir Emirgan'ın Muhtarı ise Baki kızgınkayadır
Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı, İstanbul'da Sarayburnu'nda, Bizans dönemindeki adıyla Akropol tepesindeki Osmanlı sarayıdır Yapımı 1478'de tamamlanan saray 5 kilometreyi bulan surlarla çevrili, 700 000 m2 özel araziye sahip bir kompleksti Bugün kapladığı alan ise 80 000 m2dir
Saray-ı Hümayun ve İç Saray
Surlarla çevrili Saray-ı Hümayun'un yapıları: Otluk Kapısı, Balıkhane Kapısı,Saadet Kapısı, Haseki Hamamı, Alay Köşkü, Zeynep Sultan Camii, Soğukçeşme Kapısı, Ayasofya, III Ahmet Çeşmesi, Ahırkapı Feneri, İncili Köşk, Odun Kapısı, Has Ahır, Hasbahçe, Şevkiye Köşkü, Vükela Kapısı, eski kayıkhaneler, Sepetçiler Kasrı, Yalı Köşkü, Demirkapı, Yalıköşkü Kapısı, Yeni Darphane, Darphane Köşkü, Babı Hümayun, Gülhane Kasrı, Godlar Sütunu, Babüsselam, Arz Odası, Çinili Köşk, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, III Osman Köşkü, Sofa Köşkü, Lala Bahçesi, Birinci Avlu, İkinci Avlu, Üçüncü Avlu, Topkapı sarayı
Kız Kulesi
Gece vakti Kız KulesiKız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir M Ö 2475 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile kucaklaştığı yerde minicik bir ada üzerinde kurulmuştur Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder: "Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir Yüksekliği tam seksen arşundur Sathı mesehası ikiyüz adımdır İki tarafına bakan yerde kapısı vardır "
Yerebatan Sarnıcı
Yerebatan Sarnıcı İstanbuldaki en büyük kapalı sarnıçtır Ayasofya meydanı batısındaki küçük binadan girilir Sütun ormanı görünümündeki mekanın tavanı tuğla örülü, çapraz tonozludur Zamanında civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle anılmıştır
Civardaki saraylara su sağlamak için I Justinyen (527-565) devrinde yapılmıştır Sarnıç, 143 metre uzunluk ve 65 metre genişliğiyle toplam 9 800 metrekarelik bir alanı kapsamaktadır 28 x 12 sıralı sütunların toplamı 336 adet olup, sütun başlıkları genellikle İyon ve Korent üslupları taşımaktadır Ancak az sayıda işlenmeden bırakılmış Dor stili başlıklara da rastlanmaktadır Sarnıç, 4 metre kalınlıkta, pişmiş tuğladan yapılan duvarla çevrelenmiş ve su yalıtımı amacıyla özel bir harçla sıvanmıştır
Zamanında su seviyesi mevsimlere göre değişen sarnıcın, doğu duvarındaki değişik seviyelerdeki borular vasıtasıyla dışarıya su verilmiştir Su seviyelerinin bıraktığı izler, sutunlarda görülebilir Sarnıcın su gereksinimi, şehrin 19 km kuzeyindeki Belgrad Ormanları'ndan imparator Justinyen tarafından yaptırılan su kemerleriyle karşılanmıştır
1984'de büyük tamirat sırasında zemin temizliği yapılmış, 1 metreden fazla çamur temizlendiğinde orijinal tuğla taban ve 2 sütun altında Medusa kafası mermer bloklar ortaya çıkarılmıştır İnşa edilen yol sayesinde de sarnıç içini dolaşmak mümkün olmuştur Sarnıçta konserler ve çeşitli kültürel etkinlikler düzenlenmektedir
Rumeli Hisarı
Rumeli Hisarı İstanbul'un Sarıyer ilçesinde Boğaziçi'nde bulunduğu semte adını veren hisar Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden önce boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir Burası boğazın en dar noktasıdır Mekanda uzun yıllardır Rumeli Hisarı Konserleri düzenlenmektedir
İstanbul Sarıyer'de bulunan Rumeli Hisarı, 30 dönümlük bir alanı kapsamaktadır Anadolu Hisarı'nın karşısında İstanbul Boğazı'nın 600 metrelik en dar ve akıntılı kısmında, uzaktan bakıldığı zaman eski harflerle Muhammed biçiminde okunacak şekilde inşa edilmiş bir hisardır 90 gün gibi kısa bir sürede tamamlanan hisarın üç büyük kulesi, dünyanın en büyük kale burçlarına sahiptir
Rumelihisarı'nın adı Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir Deniz güvenliğini sağlamak için en dar noktadadır Rumeli hisarı çok güzeldir
|