Erol Kılınç |
08-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Erol Kılınç[Sadece kayıtlı kullanıcılar linkleri görebilir ÜCRETSİZ Kayıt olmak için tıklayın]1945 yılında Konya’nın Bozkır ilçesinde doğdu 1949 yılında ailesiyle birlikte Aydın’ın Söke ilçesine yerleşti Söke Kemalpaşa İlkokulunu bitirdi Parasız Yatılı imtihanlarını kazanarak Aydın Lisesine kaydoldu ve Ortaokulu burada bitirdikten sonra Lise 1 sınıfta Denizli Lisesine nakledildi Denizli Lisesinden 1966 yılında mezun oldu 1967 yılında Aydın/Çine’de noter kâtipliği, Söke’de noter başkâtipliği yaptı Aynı dönemde Söke’de Türkçüler Derneği 2 başkanlığı ve T Komünizmle Mücadele Derneği Şube 2 Başkanlığı yaptı CKMP’nin Söke teşkilatı kurucuları arasında yer aldı Söke’de 2 yıl boyunca “Özü Sözü Gerçek” isimli bir gazete yayımladı 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi Üç yıl bu bölümde okuduktan sonra, ara verdi ve 1971’de Tarih bölümüne geçti Bu bölümden 1975 yılında mezun oldu 1968-69 yıllarında İstanbul’da yayınlanan “Millî Hareket” dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı Bu yıllarda Edebiyat Fakültesi Ülkü Ocağının kurucuları arasında yer aldı 1967-1971 yılları arasında Doğu Türkistan Türklerinin Lideri İsa Yusuf Alptekin’in özel kâtipliği görevini yürüttü Yine bu dönemde İstanbul Ülkü Ocakları Birliğinin kurucu başkan yardımcılığını yaptı Osman Bahadır’dan sonra da başkanlığa getirildi 1971’de Kutluğ Yayınları’nı kurdu 1977 yılının sonuna kadar Kutluğ Yayınları’nda yöneticilik-editörlük yaptı Devlet, Millî Hareket, Türk Yurdu dergilerinde az sayıda makalesi yayınlandı 1975-76 yıllarında Recep Haşatlı’nın başkanı olduğu MHP İstanbul İl yönetimi sekreterliği yaptı Rıza Nur’un 12 ciltlik “Türk Tarihi”ni yeni harflere çevirdi “Hammer Tarihi”nin Mehmet Ata tarafından tercüme edilmiş olan ciltlerini sadeleştirerek yayına hazırladı Bundan başka Mahmut Muhtar Paşa’nın “Maziye Bir Nazar” isimli kitabını ekler ve notlarla yayınladı 1979 Şubat’ında evlendi 4 çocuk babasıdır Askerliğini 1979–80 yıllarında Piyade Asteğmen olarak Genelkurmay ATASE Başkanlığında yaptı 1978 yılı Mart ayında başladığı Ötüken Neşriyat’ta halen yöneticilik yapmaktadır “İhtilal, İhtiras ve İdeal, 68 Kuşağı Hakkında” isimli kitabı 2008 yılında Ötüken Neşriyat tarafından yayımlanmıştır ESERİ: İhtilal, İhtiras ve İdeal -68 Kuşağı Hakkında- Erol Kılınç Hatırat İstanbul - 2008 ISBN 978-975-437-696-8 12x19,5 cm - 264 sayfa O dönemde, eylemciler arasındaki dostluk, yoldaşlık, atılganlık, fedakârlık, omuz omuza katlanılan zorlukları ön plana çıkararak 68 Kuşağı'ndan övgüyle bahsedenler duygu saptırmasıyla meşguller Peki, bu eylemler ne için, hangi maksatla, nasıl bir hedef güderek yapılmıştı? Sosyalist bir devrim yapmak için; yahut devrimci heyecanları basamak yaparak iktidar hırslarını tatmin etmek isteyenlerce kullanıldıkları için; yahut Kızılordu'nun 68'deki Prag İşgalini perdelemek isteyen beynelmilel komünizmin propaganda anaforuna kapıldıkları için Bunlar o gün görülmüyor idiyse, bugün açıkça ortaya çıktı! Ama bunu itiraf etme olgunluğunu gösteren bir-iki zayıf sesten başka "aydın sorumluluğu" taşıyan yok 1968'de Ülkücüler de vardı! Bunlara uymayan, bunlara karşı çıkan, o günkü "son Türk devleti"ni kızıl emperyalizme peşkeş çekmek isteyenlere -iktidarın aczine rağmen- fırsat vermeyen; ihtilalcilerin oyunlarını bozan, devrimcilerin üniversiteye ve sokağa hâkim olmalarını engelleyen Ülkücüler! Onlar da yok sayılıyorlar Ama varlardı; doğru yoldalardı; haklılardı; başarılı da oldular Bu kitap 68 Kuşağı tabiri etrafında oluşturulan atmosfere aykırı yönden bir katkıdır Erol Kılınç HAKKINDA YAZILANLAR 68 KUŞAĞI HESAPLAŞMALI! Zaman 16 Eylül 2008 Bazılarına göre bir efsane, bazılarına göre de abartılmış ve şişirilmiş bir kavram ama Türkiye’de bir döneme damgasını vurmuş bir hareket 68 kuşağı Kimi, ‘Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım’ diyerek yaşadıklarını tatlı sert bir üslupta aktardı, kimi de ‘İsyan ve Tevekkül’ü yazarak o günün gençliğinin düşünce ve duygu altyapısını aktardı Ancak, Hasan Cemal ve Sarp Kuray’ın yaptığı, 68 kuşağına içeriden bakış ve özeleştiri anlamındaki çalışmaların arkası gelmedi Bu kez de, sağdan bir isim 68 kuşağının hikâyesini yazdı Ötüken Neşriyat’ın Yayın Yönetmeni Erol Kılınç, o gün sosyalizmin zarar görmemesi bahanesiyle gizlenen gerçeklerin bugün kamuoyuna açıklanmasını istiyor Kılınç ile, ‘İhtilal İhtiras ve İdeal-68 Kuşağı Hakkında’ isimli çalışmasından yola çıkarak 68 kuşağını konuştuk Bugüne kadar 68 kuşağı hep kendi mensuplarının ağzından aktarıldı Şimdi siz, karşı cepheden yani ülkücü gelenekten bir isim olarak neden 68 kuşağını anlatma ihtiyacı hissettiniz? Aslında benimki geç kalmış bir çıkıştır; çok daha önceleri, en azından Hasan Cemal’in kitabı çıktığında buna benzer şeylerin yazılıp çizilmesi gerekirdi Hem ülkücülerden, hem de 68’lilerden ses çıkmadı Bu suskunluk, övgülerin dozunu efsane boyutlarına taşıdı 68’lilerin hareketi başarıya ulaşsaydı bu Türkiye için bir felâket olurdu Türkiye’yi ister iyi niyetle, ister kötü niyetle olsun, bir felâkete sürükleme yolunda kullanılmış, aldatılmış, harcanmış olanların bu hakikatleri hiç değilse bugünlerde ortaya koymaları aydın sorumluluğunun bir gereği değil midir? Dünyadaki 68’liler hareketi ve onların taleplerinden de ayrı tutuyorsunuz bizimkileri Objektif olarak bakmak gerekirse özgürlükler ve demokrasi adına bizim 68’lilerin hiç talebi yok muydu? Özgürlük diyorsunuz! Hasan Cemal’in kitabında nasıl bir özgürlük istediklerini okumadınız mı? Doğan Avcıoğlu, askerî diktatörlük ve tek parti diktatörlüğü kurulmasından yana olduğunu açıkça yazıyor Hangi özgürlük talebinden bahsediyorsunuz? Sosyalizmi savunanların “Türkiyeci sosyalist” Mehmet Ali Aybar’a bile tahammülleri yoktu! Azıcık hürriyet ve demokrasi isteyen komünist Dubçek’in Rus tanklarıyla ezilmesine bile gıkları çıkmamıştı! Bu kuşak içinden Hasan Cemal ve Sarp Kuray dışında özeleştiri yapılmadığını söylüyorsunuz Bu isimlerin yazdıkları sizce gerçeği ortaya koyuyor mu ya da ne kadarını açıklıyor? Hasan Cemal’in bildiklerinin ve şahit olduklarının onda birini ancak yazabildiğini ve arkadan başkalarının gelmesini umarak böyle hareket ettiğini sanıyorum Ama 1999’dan bu yana sadece bu yıl Sarp Kuray’dan bir nebze ses çıktı Bunları bu kişilerin samimiyet ve sorumluluk duygularının dışa vurumları olarak değerlendiriyorum Susanları da sorumsuzluk ve duyarsızlıkla itham ediyorum ‘Türkiye’de 68 kuşağını teşkil eden lider kadrosundakilerin önemli bir kısmı sırf olay çıkarsınlar, karmaşa ve terör yaratsınlar diye yetiştirilmişlerdi’ iddiasında bulunuyorsunuz Bu kişiler kendileri üzerinden yapılmak istenenin hiç farkında değiller mi? Bunları ben iddia etmiyorum Hasan Cemal ile Sarp Kuray ve birkaç kişinin itiraflarına dikkat çekerek bunları yazıyorum Filistin kamplarına gidenlerin, grup grup gidip eğitim alıp Ankara’da tafra sattıklarını, eylem yaptıklarını ben anlatmıyorum İktidar hırsı ile hareket edenlerin genç subayları ve gençleri nasıl yönlendirdiklerini bunlar yazıyorlar Peki siz bu kadar eleştiriyorsunuz ama onlar hem zamanında hem de kendilerinden sonraki kuşaklar tarafından efsaneleştirildi Nedir onları bu konuma getiren faktör? Basında, köşe başında yer tutmaları ve birbirlerini pışpışlamalarıdır Başarısız oluşlarını medyadaki arkadaşlarının konumları yardımıyla, propaganda yoluyla “aklamak” arzusudur Yanıldıklarını, yanıltıldıklarını, kullanıldıklarını itiraf etmek zorlarına gidiyor 27 Mayıs mağduru Menderes’in başına gelenlerden konuya girip, Deniz Gezmiş’e işi bağlamak gibi bir propaganda ile işi efsane boyutlarına taşıdılar 68 kuşağını pek çok açıdan eleştiriyorsunuz, bu kadar günahın yanında hiç mi sevapları yok bu insanların? Sevaplarını siz söyleyin, yahut onlar söylesinler! Devrim sözünün yanında Atatürk devrimlerini anmak ve yabancı fikirleri de Atatürk’e dayanarak vermek bu kuşağın olmazlarından size göre 68 kuşağı gerçekten Kemalist milliyetçi bir ekip midir yoksa gerekli olan bu mudur? Milli Demokratik Devrimciler o günlerde ordu içindeki sempatizanlarının ürkmemesi için, ordudaki teşkilatların uyumlu ve müsait davranmaları için Kemalist görünmeye özen gösterirlerdi Doğan Avcıoğlu “askerlere müsait dil kullanılmasını” özellikle istiyor Millilikleri de ona istinadendir Yoksa hiçbir şekilde milli olamamışlardır Daha çok dünün solcuları bugününün ulusalcıları arasında yer alıyor 68 kuşağı, aynı zamanda bugünkü ulusalcılığın da altyapısını oluşturdu diyebilir miyiz? Bugünkü ulusalcılığı savunanlar arasında, o günkü 68’lilerden olanlar var tabii Ama onlar kendilerini ne sayıyorlar bilemem Bu kuşağın 12 Mart’tan sonra yeraltına kaydığını ve daha sonraki eylemleri de bu kişilerin yaptığını söylüyorsunuz Buradan hareketle, bugünkü Ergenekon ve geçmişteki derin yapılarla bu kuşağın bağlantısı ve yapıdaki yeri neresidir? Bu kişiler, 9 Mart’ta gerçekleştirmek üzere bir darbe planladılar 12 Mart’la bu darbe, bastırıldı ve en az zayiatla akamete uğratıldı Militanların bir kısmı tutuklanıp mahkûm edildi 1974’te afla dışarı çıktıklarında artık arkalarında eskisi kadar güçlü askerî destek bulamadılar, çünkü herkesin gözü açılmıştı Kitleleri devrimcilik adına kazanmanın yolu da yoktu O zaman, silahlı propaganda ve terör yoluyla kitleyi ve iktidarı baskı altına alma yolu seçildi ve Türkiye yeni bir anarşi sath-ı mailine girdi Bu 12 Eylül’e kadar böyle gitti Ancak Ergenekon’la bu konunun bağlantısını kurmaya çalışmak zorlama olur ‘Ekseriyetle hasbi buluyor ve saygıyla anıyorum’ diyorsunuz bu kişiler hakkında, bu kadar iyi bir gruptan neden bir facia çıksın? “İyi” demedim; “hasbî” dedim Sarp Kuray’ın, Mahir Çayan’ın şahsî hırs ve menfaat için devrimci olduklarına inanmıyorum Bunlar, yaptıkları bütün “yanlışları” vatan ve millet için yapmışlardır Bunların içinde bir kısmı yiğitçe canlarını da vermişlerdir Ama ideolojilerini bir kurtuluş reçetesi gibi pompalayanlar, bu ideolojinin yanlışlığını göre göre, bunu gençlerden gizlediler! Sovyetler’in Türkistan’ı, Azerbaycan’ı, Kırım’ı, Kafkaslar’ı sömürdüklerini gördükleri halde; Macarları 1956 harekâtıyla ezip geçtikleri, Prag baharını tanklarla cehenneme çevirdikleri apaçık ortada olduğu halde bu hakikatleri gençlerden gizlediler O günlerde bunu “sosyalizmin yıpranmaması” için gizlemişlerdi; bugün hâlâ bu körlüklerini itiraf etmekten kaçınıyorlar! Vicdan ve entelektüel ahlaka sahip olanlardan ne beklersiniz peki? Kardeşim, destan yazmayı bırak da bu gerçekleri konuş artık, yaşın geldi 60-65’e; öbür dünyaya geçmek için zaman daraldı; bari ardında bir hakikati bırak da seni rahmetle anmaya bir vesile olsun, değil mi? Hakikatler o gün gizlendiği için, 1974’ten sonraki nesiller içinde de birçok genç heder olup gitti Bunun vebalini yüreklerinde duymayanlara sözüm yoktur, ama duyanlar ortaya koysunlar gerçeği |
|