Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1934, aşık, ferrahi

Aşık Ferrahi ( 1934)- (22.04.1969)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aşık Ferrahi ( 1934)- (22.04.1969)



[Sadece kayıtlı kullanıcılar linkleri görebilir ÜCRETSİZ Kayıt olmak için tıklayın]


Ferrahi bir uğrak verdik dünyaya

Bazı atlı gezdik bazı da yaya

Elveda etmeye helallaşmaya

Sabah sabah hoşgeldiniz haneme


Mızrabını sazının tellerine, hoyratça gezindiren adam her nağmede ömründen bir zaman dilimini cömertçe önümüze seriyordu ve diyordu ki,


Neler geldi girdi benim düşüme

Felek bu dertleri taktı peşime

Bir yazı yazın ki mezar taşıma

Ferrahi dünyada gülmemiş deyin


Evet, kimdir Ferrahi, kimdir? Aşık Ferrahi'nin babası Mustafa Ergat, Siirt'in Eruh Kazası'nın Kever Köyü'ndendir 1914-1918 yılları arasında memleketinden göç ederek Adana'nın Ceyhan Kazası'nın Kurtkulağı Köyü'ne yerleştiği bilinmektedir


Bu köyde hayatını kazanmaya çalışan Mustafa Ergat, çok kısa zamanda kendisini köy ahalisine kabul ettirir ve sevilen biri olur Hele zamanın şöhretli zenginlerinden hemşehrisi İbrahim Koruklu'yla tanışınca yıldızı iyice parlar İbrahim Koruklu onu Ceyhan'da mahalle bekçiliği görevine getirtir, ardından da Ceyhan'ın Küçük Mangıt Köyü'nden bir kızla evlendirir


Hemşehrisi İbrahim Ağa'nın gözüne girmeyi başaran Mustafa Ergat, onun sayesinde Ceyhan'ın sevilen ve sayılan bir siması olur Fakat, bu arada Küçük Mangıt Köyü'nden evlendiği karısı ölür Karısını kaybeden Mustafa Ergat yine İbrahim Koruklu tarafından, bu sefer de Ceyhan'ın Kıvrıklı Köyü'nden Osman Metin (Çingil Osman) in bacısı Emine ile evlendirilir Mustafa Ergat'ın bu hanımdan 1934 yılında Mehmet Ali, (Aşık Ferrahi) sonra da Sabiha olmak üzere iki çocuğu dünyaya gelir


Mustafa Ergat'ın hayat çizgisi İbrahim Ağa'nın ellerinde yükselmeye devam etmektedir Artık Mustafa Ergat Ceyhan'ın tütün kolcusudur Bu görev ona daha büyük bir çevre ve ün kazandırır


Ancak, Mustafa Ergat görevinin şuurunda bir tütün kolculuğu sevdasına kalkışınca işler tersine döner ve bir gün, bilerek ya da bilmeyerek, zamanın tanınmış zengini İbrahim Koruklu'nun adamlarını, kaçak tütün satarlarken yakalatır Böylelikle Ağa'ya ihanet etmek gibi büyük bir çılgınlığa düşen Mustafa Ergat, feci şekilde dövülür Yediği dayak sonucu aklını oynatır ve bir gün evini barkını terk ederek, çeker gider Ceyhan'a bir daha da dönmez Onun için nerede, ne zaman öldüğü dahi bilinmemektedir

Babasının gidişinden çok kısa bir süre sonra annesini de kaybeden Mehmet Ali'yi ve kız kardeşini, dayısı Osman Metin yanına alır

Daha 7-8 yaşlarındayken hayatın cilvesi ona başka bir dünyanın kapısını aralar Mehmet Ali, köy tarafından Halil Turan'a besleme olarak verilir Halil Turan'ın kapısında uzun bir zaman çobanlık yapan Mehmet Ali'nin işe yatkın olduğunu anlayan dayısı onu tekrar yanına alır Bu sırada kız kardeşi de evlenir Artık tamamen yalnızdır Köyün sığırlarını güderek, traktör sürerek ekmeğini kazanmaya çalışır


Derler ki; Çoban Mehmet Ali on iki yaşındayken bir gün, bir rüya görür Rüyasında bir kıza aşık olur Bu aşk onu aşık yapar; sığır gütmeye yarayan değneğini saz yapar, dilini açar, gönlünü kanatlandırır ve onu ''AŞIK FERRAHi'' yapar


Aşığımız, bir yandan yaşamaya, ekmeğini kazanmaya çalışırken; bir yandan da dağda, bayırda, kumda bir başına alfabenin hem eskisini hem de yenisini sökmeye çalışır Başkaları için zor olan, onun için hiç de zor olmamıştır Gayretleri sonunda Karacaoğlan'ın, Kerem'in, Aşık Garip'in kitaplarını okuyabilecek duruma gelir Hatla sadece aşk hikayeleri, şiirleri okumakla kalmaz, yazmaya da başlar iık şiirlerini bir defterde toplar ve ''Mahsun Çocuk'' adını verir Fakat ne yazık ki, bu defter günümüze kadar ulaşamaz


1954 senesinde Aşık Ferrahi İstanbul'dadır Ayazağa ve Zeytinburnu Süvari Bölüğü'nde askerdir Ancak askerliği sırasında tüberküloz hastalığına yakalanır Hava değişimi için köyüne gönderilir Fakat hastalık geçmediğinden, tekrar asker ocağına dönemez


Bu hastalık Ferrahi'nin hayatında adeta yeni bir dönemin başlangıcı sayılır Asker ocağına bir daha dönemeyen Ferrahi'nin verem olduğunu anlayan dayısı, çocuklarını bu bulaşıcı hastalıktan korumak için, onu evinden uzaklaştırır Bu yüzden Ferrahi de köyünü terk eder , ya da terk etmek zorunda kalır


İlk gittiği yer Ceyhan'dır İlk gördüğü dostu Hamit Zorba Hamit Zorba, çalıştığı çiftlikte ona da bir iş ayarlar Ferrahi, bir müddet burada çalışsa da traktör sürmek pek işine gelmez Çünkü O; ''Mahsun Çocuk''una yeni şiirler ekleyecektir, yeni türküler çığıracaktır


Sene 1958'dir; elinde Kayserili Ömer Usta'nın yadigarı sazı ile varır gider Ceyhan'daki Şevket Eser'in saz evine Saz çalmadaki ilk marifetini, yani Şevket Eser'in tabiriyle ''Gam yapmasını'' öğrenir Bu çalışmalar yavaş yavaş, ama daha bilgili ve şuurlu bir şekilde Ferrahi'nin rotasını Aşıklar Dergahı'na yöneltir


Artık aşığımız sazıyla, sözüyle ve korkunç kaderi ile bir başına ömür sürmeye başlar Nereye, ne zaman gideceği; kime, nasıl uğrayacağı belli değildir Çünkü O;


Neyleyim serveti, neyleyim malı

Şimdi bir serseri Ferrahi'yim ben der


Aşık Ferrahi'nin hayatının bundan sonraki dönemlerine baktığımızda, onu türlü dertlerle, hastalıklarla, sevinçlerle iç içe bir hayat kavgasında görürüz


Zaman zaman tıpkı diğer aşıklar gibi o da kendisini ispat etmek için ''Aşıklar meydanı''na çıkmaya başlar Düzenlenen şenliklerde, sazıyla sözü dost olunca, Aşık Ferrahi'nin bütün yurt köşelerine yayılan haklı şöhreti ortaya çıkar


Bu sırada Adana'nın Kürkçüler Köyü'nde bir düğün gecesi, görüp tanıştığı akrabadan bir kıza gönül verir Kısa bir süre sonra alıp kaçırır kızı, getirir köyüne, 1959'da onunla evlenir Sırasıyla biri kız, ikisi erkek üç çocuğu olur Kızına anasının adını (Emine), ikinci çocuğuna babasının adını (Mustafa), son çocuğuna ise, Konya Aşıklar Bayramı'nda tanıştığı Fevzi Halıcı'nın isteği üzerine, Mevlana'nın Türbesi yakınında mezarı bulunan Konya'lı şair Şem'in adını verir


1960-1961 yıllan arasında dayısından kalan 35 dönümlük tarlasını satarak Kıvrıklı Köyü'nden Adana'ya göç eder Sinanpaşa Mahallesi Kışla Caddesinde bir saz evi açar Burada bir yandan bu işin meraklılarına saz dersi vermeye çalışır, bir yandan da plak satarak geçimini sağlar


Bu çalışmalar Adana'daki sanat çevresi tarafından ilgiyle takip edilir Hatta başta Adana Radyosu olmak üzere İzmir ve İstanbul Radyolarında programlar yapar Yaptığı programlarda okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'', ''Ah neyleyim gönül senin elinden'' ve ''Hasta gönlüm divanedir durmuyor'' türküleri çok popüler olur


Ancak Ferrahi'nin mutluluk yıldızı pek fazla ömürlü olmaz Çünkü askerdeyken yakalandığı verem hastalığı günbegün kendisini iyice hissettirmeye başlar Her gün biraz daha artan dertlerinin acısıyla yalvarır Allah'a,


Der Ferrahi takat kalmadı bende

Her türlü yareler açıldı tende

Yarab bu derdimin dermanı sende

Bu derdime çare çare Allah'ım''


Bu çaresizlikler içerisinde biricik kızı Emine'ye beş yaşındayken hem okuma-yazmayı, hem de saz çalıp türkü söylemeyi öğretir Ferrahi


Ama dertler daha gaddar , daha acımasız olmuştur artık Kötünün kötüsü, beterin beteri; gırtlak veremi


Der Ferrahi kime diyem halimi

Konuşurken sakat ettin dilimi

Yara açtın göğsüme büktün belimi

Vücudumu delik delik eyledin


Evet, çalıp söyleyen, konuşan, minarelerden ezan okuyan bir Ferrahi yok artık Sakat olan bir dilin bedeni var Sessiz ve işaretlerle konuşan bir beden


Buna rağmen Ferrahi yine metanetini yitirmez Zira kendisinin sazı ve Emine'sinin sesi vardır Var olanları değerlendirir aşığımız Kendisi çalar, Emine okur türkülerini Artık Ferrahi bir ama, kızı onun değneği olmuştur


Bu beraberlik alır götürür onları, ilden ile, dilden dile ve 1967'de ikincisi yapılan Konya Aşıklar Bayramı'na Kendisinin çalıp kızının okuduğu ''Ela gözlü nazlı yari'' türküsüyle türkü dalında birinci olarak Mihri Hatun, 1968'de ise yine kızıyla beraber türkü dalında Köroğlu birincilik ödülünü almaya hak kazanırlar


Şanına şan katan birincilikleri onun daha da geniş kitlelere sesini duyurmasına sebep olur Ama ne yazık ki dertler bir türlü bırakmaz yakasını ''Bahtı kara Ferrahi'nin'' 1969 senesinin 22 Nisan'ında, hayatının en verimli çağında, göçer gider bu dünyadan Geriye otuz beş yılın bela dolu bir hayat hikayesinin kahramanı olan çilekeş Ferrahi'yi bırakır

Yazan: Halil Atılgan


Aşık Ferrahi'nin bazı türküleri : Ah neyleyim gönül, Bir yare gönül verince, Ela gözlü nazlı yari, Vücudum şehrini seyran eylerken

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.