İbrahim Sadri ( 1963) |
07-19-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İbrahim Sadri ( 1963)İstanbul'da doğdu İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı İstanbul Üniversitesi işletme Fakültesi'nde okudu Çeşitli gazete ve dergilerde yazı ve şiirleri yayımlandı Yedi yıl tiyatroyla uğraştı Turnelere çıkarak, Anadolu'yu yakından tanıma imkânı buldu Radyo ve televizyonlarda programcılık ve sunuculuk yaptı Halen bir özel televizyonda program yapmaktadır Şiir ve tiyatro kasetleri de bulunan şairin Memleket Havaları adında bir şiir kitabı vardır Şiirlerinden Örnekler; KIRIKHAVA ah yabangülü ah karahazer çiçeği ah gurbetin şivanyıldızı bir dağda bıraktığım bir dağda bulacağım leyla menevşesi günyüzü görmemiş memleketgülüm olursa bir yağlı kurşundan olur ölümüm bir seherde açsınlar bağrımı en deli ruzigârlar essin en yiğitti desinler en filinta en hercai fiyaka dönüp baktıkları zaman bir oltu tespihi bir gümüş tabaka bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska ve sevda adına kurutulmuş bir karanfil bulsunlar mintanımın altında ah yabangülü ah karahazer çiçeği ah gurbetin şivanyıldızı leyla menevşesi yağmurlu bir akşamda, duldada dedemden öğrendiğim ilk duam gibi yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi emek gibi toprak gibi kan gibi hoyrat gibi adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi yasak gibi bayrak gibi baskın gibi erişilmez bir şeydi seni sevmek ah leyla menevşesi ah yabangülü ah yaktığım o içli türkü hani o zalım diyen, hani o hayın hani o kaç para eden perakendesi şu üç kuruşluk perişan dar-ı dünyanın hepimiz geldik zulümlere hepimizin içinde biraz düşünce biraz öfke toprakdamlar altında uykusuz bekledikçe şeyh izzetini toprağa verdiğimiz gece sakalları ağardı dünyanın yediyıldız koptu gökte yedi yumruk yedim yüzüme sevdim seni ve yakalandım ah leyla menevşesi ah yabangülü ah karahazer çiçeği sattılar beni pazarda göksüme şifasız ecza sürdüler ve yürüdüler gençliğimin üzerinde yağmur da yağıyordu kuşlar da vardı uzandım yıldızlara tutamadım saçlarım ağardı şehir zindanlarında alem uykudaydı adilcevaz uykudaydı sevdam menevşem memleketgülüm uykudaydı kuyudaydım saçlarım ıslanmıştı sahtiyan uykudaydı çıplaktı üzerim mintanım kana bulanmıştı ah karahazer çiçeğim sen uzaktaydın yıldızlar uzaktaydı zühre uzaktaydı tarık uzaktaydı adilcevaz uzaktaydı şeyh izzettin uzaktaydı memleket uzaktaydı ah bir dağda bıraktığım bir dağda bulacağım leyla menevşesi ah gurbetin şivan yıldızı sen de böyle gideceksen memleket böyle ağlayacaksa ben kabuslarına tabir düzeceksem şehir eşkiyalarının kıyamet diyeceksem ve seni bekleyeceksem bütün kuyulara bütün sunaboyunlu dağlara adını bağıracaksam yırtılan mintanım akan kanım ağaran saçlarım ve memleketim için dön diyeceksem dön dön yabangülü dön karahazer çiçeği dön gurbetin şivanyıldızı dön leyla menevşesi, memleketgülü yağmurlu bir akşamda, duldada dedemden öğrendiğim ilk duam gibi yeşil ceviz altında koşturan karınca gibi Harran üstünde her gece parlayan Süreyya gibi emek gibi toprak gibi kan gibi hoyrat gibi adilcevaz fırtınası yedidağın eşkiyası gibi yasak gibi bayrak gibi baskın gibi erişilmez bir şeydi seni sevmek ah yabangülü ah leyla menevşesi bir seherde açsınlar bağrımı en deli ruzigârlar essin en yiğitti desinler en filinta en hercai fiyaka dönüp baktıkları zaman bir oltu tespihi bir gümüş tabaka bitlis tütününden yarım kalmış bir sarma cigara şeyh izzettin'in dünyanın bütün çocuklarına yazdığı muska ve sevda adına kurutulmuş bir karanfil bulsunlar mintanımın altında ah yabangülü ah karahazer çiçeği ah gurbetin şivanyıldızı ah bir dağda bıraktığım bir dağda bulacağım leyla menevşesi seni sevmek var ya seni sevmek seni sevmek memleket memleket seni sevmek |
|