|  | Metin Tekin ( 1956 |  | 
|  07-19-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Metin Tekin ( 19561956 yılında Amasya’nın merkez köylerinden Akya-zı’da doğdu  İlkokulu köyünde, ortaokulu Suluova’da okudu  Lise yıllarının her biri ayrı bir okulda geçti: Amasya Lisesi, Üsküdar Lisesi, Dinar Lisesi    1977 yılında İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsünden mezun oldu  1993 yılında Lisansını tamamladı  Çeşitli okullarda öğretmen ve idareci olarak çalıştı  Halen Kadıköy Anadolu Lisesinde Fizik Öğretmeni olarak görevini sürdürmektedir  Yazarın, Asırlık Yazımız kitabından önce Gönüller Doyuran Sofralar adlı bir şiir kitabı yayınlanmıştır  ASIRLIK YAZIMIZ KİTABI SUNUŞ Ne kadar geç kalındığını, ne kadar geç kaldığımı hazırlık çalışmaları sırasında daha iyi anladım  Hemen hemen herkes de aynı şeyi söyledi: "Keşke otuz sene önce böyle bir çalışma yapılsaydı  " Keşke!    Keşke dedelerimiz hatıralarını kaleme alsalardı  Bugün; 93 Harbini, Yemen Çatışmalarını, Balkan Savaşlarını, Sarıkamış Harekatını, Çanakkale Harbini, İstiklâl Harbini, Cumhuriyetin Kuruluşunu daha iyi anlardık  Tarihin en büyük değişim dönemlerini yaşamış ve aktif olarak içinde yer almış olan dedelerimizden bir satırlık kayıt yok  Tarihe ışık tutacak, ufukları genişletecek nice bilgileri beraberlerinde alıp götürmüşler  93 Harbinin dehşetine şahit olmuşlar  Yürekler yakan bir göç yaşamışlar  Yemen'de, Balkan Harbinde bulunmuşlar  Sarıkamış Dağlarına tırmanmışlar, Ruslarla çatışmışlar  "Çanakkale geçilmez!" demişler  Yunan’ı İzmir'e kadar kovalamışlar  İzmir Kalesine İlk Türk Bayrağını dikmişler  Koca imparatorluğun çöküşüne, yeni bir devletin kuruluşuna şahit olmuşlar  Baskılar, acılar, kıtlıklar    yaşamışlar  Çoğu okumuş insanlar  Ama tarihi yapanlar, yazmasını sevmiyor  Yazmamışlar  Bize, anlatılanları derlemek düştü  İçim yana yana, gözlerim dolu dolu, ah vah ede ede kırık dökük hatıraları bir araya getirdim  Dedelerimiz yaptıklarını, şahit olduklarını; çocukları, torunları da dinlediklerini yazmamışlar  Sohbete dayalı bir anlayış var bizim kültürümüzde  Yazarak dağarcığımızı zenginleştirmek anlayışı yerleşmemiş  Çok şey yapanlar, çok şey bilenler de çok konuşmamış  Buna belki vakitleri de olmamış  Çok konuşanlarda ise, bir şey yok  "Zararın neresinden dönülse kârdır" anlayışı ile, hafızalardaki bilgilerin tamamını derlemeye çalıştım  Bunun için belki üçyüzü aşkın insanla görüştüm  4 Temmuz 2003'de Cuma namazını kıldıktan sonra Besmele çekip işe koyuldum  Köyümüzün sevilen ve sayılan şahsiyetlerinden Mehmet Ak'ın kapısını çaldım ve semaver başında ilk bilgileri kaydetmeye başladım  Akyazı'da, Amasya'da, Suluova'da, Ankara'da ve İstanbul'da görüşmeler yaptım  İzmir'de ve diğer illerde oturan köylülerimizle, adı geçen yerlerde görüşme imkânlarım oldu  Kendisinde bir satırlık da olsa bilgi bulunduğu söylenen herkese ulaşmaya çalıştım  Kayda değer olan ve birbirleri ile örtüşen bilgileri kayda aldım  Yazarken, incitmekten değil de bilgilerin kaybolmasından çekindim  Failleri yaşayan insanların olaylarını, kayda alıp, geleceğe bıraktım  Bizde herkesin gurur duyacağı bir geçmiş var  Ufak tefek pürüzler , "gül-diken" misaline benzer  Üzülmek, kırılmak isteyene ise, bahane çok  Hatalarımızı, "tövbe" kapısından içeri girerek temizledik  Kul hakkını ise, son derce önemsediğimden, dileyene, bedel ödemeye hazır beklerim  Canımızı yakmak isteyene canımız feda  Arşiv çalışmalarının çok önemli olduğu bir çalışma içinde olduğumu baştan biliyordum  Bunun için zamana ihtiyaç vardı  Nüfus İdaresinden başladım işe  Bu, kolay oldu  Köyün, 93'den beri tutulmuş olan bütün nüfus kayıtlarını aldım  Bilen insanlarımızla sürekli görüşerek, kayıtlardaki eksik bilgileri tamamladım  Yanlışları düzelttim  Göçten sonra günümüze kadar yaşa-yan insanların eksikiz birbirleri ile bağlarını tespit ettim ve soy ağacımızı hazırladım  MSB arşivleri de bu çalışma için çok önemli idi  Dedelerimizin askerlik şubelerindeki kayıtlarını görmek için Ankara'ya, MSB arşivlerine gittim  Buradaki kayıtları inceledim  Bu bilgileri aktardım  Ankara ve İstanbul'daki Devlet Arşivlerine de gittim  Osmanlı arşivlerinde, Sivas sancağı, Amasya, Varay, Merzifon ilçelerinin kayıtlarını inceledim  Bu kayıtların bu arşivlerde 1261 tarihine kadar yer aldığını gördüm  Bu yüzden köyümüzle ilgili bilgilere ulaşamadım  Sivas sancağı  Varay ilçesine bağlı köyümüzün arşiv çalışmalarının birçok yerde ve çok uzun süreli çalışma gerektirdiğini gördüğüm için, bu çalışmaları, ileriki tarihlere bırakarak, kitabın baskısına bu şekli ile karar verdim  Bu kitap, tenkitler ışığında daha iyi bir noktaya gelecek  Eksikleri, yanlışları ifade edilecek  Birçok yeni görüş ve yeni bilgiler çıkacak ortaya  Belki arşiv araştırmaları daha iyi sonuçlar verecek  İleriki yıllarda yapılabilecek ikinci baskısı istenilen düzeye yakın olacaktır  Biz, bir peşrev çektik ve meydanı gerçek pehlivanlara açtık  Allah hayır eyleye  Bu kitap dört bölümden oluştu: 1  Bölüme, "Göç, Kuruluş ve Sonrası" adını verdim  Bu bölümde, göç olayını ve kuruluş yıllarını özetledim  2  Bölüme, "Dünden Bu Güne, Sabahtan Akşama Hayat" adını verdim  Bu bölümde, göçten sonra Akyazı'da yaşanan hayatı yansıtmaya çalıştım  3  Bölüme, "Anlı Şanlı Yazımız" adını verdim  Gerçekten yazımız anlı şanlı  Akyazı'ya yerleşildiği günden günümüze kadar yaşanmış ve dillerde yer etmiş olayları hikâye ettim  Hi-kâye ederken, olayların ekseninde asla değişiklik yapmadım  4  Bölüme, "Soy Ağacımız" dedim  Bu ağaç elbette dikenleri olmakla beraber, gerçek bir gül ağacı  Besmele ile hayat bulmuş, Kelime-i Tevhitle hayat sürmüş insanların yer aldığı ağaç, elbette ki gül ağacıdır  Bütün kalbimizle diler ve dua ederiz ki, bu güller cennet bahçelerinde yeniden açacak, Peygamberimizin gül halkasında bulunabilme şerefine ereceklerdir  Bu duanın böylece sonuçlanması için; herkesi, önce herkese haklarını helal etmeye, sonra da bu kitabı okudukça; "en az üç İhlas, bir Fatiha" okumaya davet ediyorum  Şuna da davet ediyorum   Kalplerimizdeki kin ve nefret duygularını sadece Allah düşmanlarının üstünde tutalım  Allah'ı sevenleri ise kayıtsız şartsız sevelim  İki dünyada da huzur ve mutluluğun kaynağı, dışımızda değil, içimizdedir  İçimizi bütün kötülüklerden temizleyelim  Dua edelim; her konuda olduğu gibi, bu konuda da Allah yâr ve yardımcımız olsun   Kitabın hazırlanmasında yüzlerce insandan faydalandığımı ifade ettim  Olayları naklederken bazılarının isimlerini verdim  Aslında isim verdiğim olayı, birçok insan anlatırken, konuya daha kapsamlı hakim olanların ağzından naklettim  Hiçbir olayı tek isme dayandırarak kayda almadım  Birçok insanın birleştiği konuları ve birleştikleri noktaları aktardım  Bazı yerlerde kırıcı olmamak için araya tül perde çektim ama anlatmaktan kaçınmadım   Kitabın bütün bölümlerinde isimlerin yanında parantez içinde rakamların ve harflerin yazıldığı görülecektir  Rakamlar, ismi geçen şahsın soy ağacındaki aile numarasını, harfler ise, o ailedeki yerini gösterir  Herkesi sevgi ve saygı ile selâmlıyor, dünyada cenneti hak etmeyi, cennette de birlikte olmayı diliyorum  29 Mayıs 2004 Metin TEKİN Ümraniye-İstanbul HAKKINDA YAZILANLAR ASIRLIK YAZIMIZ Köy bir dünyadır  Özlenen bir dünya  Kültürel özellikleri, sosyal yapısı ve tarihi geçmişiyle, havası, suyu, toprağıyla özlenen bir dünyadır köy  İçimizde yer etmiş, İçinde yaşamayı hayal ettiğimiz bir dünya   İşte böylesi köylerden bir köy  Akyazı  Amasya’ya bağlı küçük bir köy  Şimdi sessiz , bir rüyaya dalmış gibi sakin  Çoğu insanları büyük kentlere göç etmiş  Kış aylarında sadece yaşlılar bulunur; geçmiş günlerin hayaliyle gezinirler sokaklarında  Akyazı konuşmak istiyordu  Meramını, hayatını anlatacak bir kalem arıyordu bir asırdır  Her köy gibi onun da bir söyleyeceği vardı  Yazar Metin Tekin, köyünün bu sesini yüreğinde duydu ve kaleme sarıldı  Uzun araştırmalar, titiz çalışmalar sonucunda Akyazı’nın her şeyini anlatan bir kitap yazdı: Asırlık Yazımız Böylelikle Akyazı, dünyada hiç bir köye nasip olmayan dev bir kitaba kavuştu  Metin Tekin’in kaleminden asırlık tarihini, geleneklerini göreneklerini, meşhur şahsiyetlerini, ilginç yürek yakan hikayelerini, hasretini, derdini sevincini, hayallerini anlattı  Ve Akyazı, asırlık portresiyle edebiyat dünyamıza girmiş oldu  Kitapta Akyazı bütün özellikleriyle anlatılıyor  Köyün ilginç ve meşhur şahsiyetleri, adetleri gelenekleri, sosyal ve ekonomik durumu, hikayeleri ve tarihi geçmişi   Kitabın en önemli ve farklı kılan özelliği , kitabın sonunda köyde yaşayan bütün ailelere ait bir soy ağacı bölümünün bulunmasıdır  Köyde yaşayan bütün ailelerin soyağacı büyük bir titizlikle tek tek yazılmış, böylelikle Akyazı ruh kazanmıştır  Bir köy için anlatılması gereken her şey yazar tarafından bütün detaylarıyla en ince hatlarına kadar yazılmış  Yazarın titiz, hassas, ciddi araştırmaları ve çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bu eser, edebiyat ve kültür tarihimizde önemli bir örnek teşkil edecektir  İlk kez bir köy, böylesine detaylı, böylesine içten bir dille ve sonundaki soy ağacıyla böylesine titiz bir kitaba kavuşuyor  Bu da Akyazı’nın şeref duyacağı asırlık yazısı olsa gerek  Anadolu’nun tarihini, kültürel yapısını tanımak istiyorsanız bir köye bakın   O köyde Anadolu’nun hikayesi gizlidir  O köy Anadolu’nun özetidir  Akyazı böyle bir köy  Aslında asırlık yazımızı okurken Anadolu’nun asırlık yazısına şahit olacaksınız  Bir köyün hikayesinde Anadolu’yu daha yakından tanıyacaksınız  Bu tür eserler genelde üniversitelerde tez olarak ele alınır ve donuk, statik akademik bir üslupla yazılır   Asırlık yazımız, bu tür eserlerden çok farklı  Yazarın samimiyeti kitabın her sayfasında hissediliyor  Bu da kitaba sıcaklık ve akıcılık veriyor  Özgün ve samimi anlatımıyla okuyucuyu hemen yakalıyor, sayfalar boyunca bir köyün dünyasına sokuyor   Kitapta , Sefer Efendiler, Cafer Dedeler, Ali Çavuşlar, Hüseyin Pehlivanlar… hepsiyle tanışıyoruz  Ve köyün asırlık tarihinde yer eden, bütün Anadolu köylerinin yaşadığı Yemen, Sarıkamış , Çanakkale ve İstiklal Savaşı hatıraları kitabın en etkileyici bölümleri    Asırlık yazımız, model bir eser  Ülkemizde bulunan 40 bin köye örnek teşkil edecek bir kitap  Bir köyü ruh olarak, kültür olarak yansıtan Anadolu portresi asırlık yazımız  Asırlık Yazımız’ı okurken sadece bir köyü tanımış olmayacaksınız  Bir köyün dünyasında Anadolu’nun mert samimi insanlarıyla tanışacaksınız  Yemen’de yanacak, Sarıkamış’ta donacak, Çanakkale’de yaralanacak, istiklal savaşında haykıracaksınız  Asırlık Yazımız’ı okurken kendinizi Akyazı Köyü’nde hayal edecek, Anadolu’nun sırlı yazısıyla tanışacaksınız  Mehmet Uyar Sır Kapısı Yazar ve Senaristi/ Kanal 7 Yayın Danışmanı İLETİŞİM Yazan Metin Tekin İletişim 0535 8210284 GENEL DAĞITIM MARİFET YAYINLARI Yerebatan Caddesi Çatalçeşme Sokak No:27/3 Cağaloğlu/İSTANBUL Telefon 0212 5262270-5139225 Biyografi Net İletişim ve Yayıncılık Hizmetleri Ticarethane Sokak 41/39 Sultanahmet/ İSTANBUL Telefon 0212 5199691 [Sadece kayıtlı kullanıcılar linkleri görebilir  ÜCRETSİZ Kayıt olmak için tıklayın    ] e-posta info@biyografi  net xxxx Köyüme Mektup Yerinde mi köyüm Bağları bahçeleri Selvi kavaklı dereler Yerinde mi Ahşap iskeleti çıkmış evler Yeşil kubbeler ve Yeşil minareler Güneşin sıcak bakışlarıyla Eridi mi Tepelerdeki karlar Yeşerdi mi ekinler Yeşerdi mi çimenler Yeşile boyandı mı Tarlalar Kırlar Ayva ağaçları çiçeklendi mi Sardı mı dereleri Nane kokuları Şırıl şırıl akıyor mu Vadilerdeki pınarlar Yoksa kesildi mi Billur suları Sildi mi yağmurlar Patika yollarda bıraktığım Ayak izlerimi Düzeldi mi yoksa Yokuşlar Tırmandıkça sızlatan Çocukluk dizlerimi Deli rüzgâra uyup da Salınıyor mu Evlerin üzerine doğru Selvi kavaklar Bereket fışkırıyor mu Kar sularını emmiş Kara topraklar Çiçekli yaylalarda Kuzular meleşiyor mu Çobanların kaval sesleri Dağlarla söyleşiyor mu Culalı Kaya'dan yükseliyor mu Bir bulut gibi kuşlar Yayılıyor mu dağların ovaların üzerine O kartal bakışlar Çırçır deresinde kol geziyor mu Korkular Güneşi gözlerden saklıyor mu Tepelerdeki korular Kurbağa sesleri geliyor mu derelerden Ninniler söylüyor mu söğüt dallarında Serçeler Kar gibi eriyor mu göz kapaklarında Uykuya doyulmaz Geceler Karışıyor mu birbirine Köpek ulumaları horoz sesleri kanı gıcırtıları Ve bölünüyor mu uykular Bölünüyor mu geceler Uyanıyor mu güneşle birlikte Uyuya kalmış duygular Sararıyor mu başaklar Sararıyor mu başaklarda taneler Dişeniyor mu tırpanlar Dişeniyor mu düvenler Seviniyor mu Bolluk bereket mevsimini sevenler Karaçam tepesinden iniyor mu rüzgâr Deli deli Ayırıyor mu buğdayları samanından Akşam üstleri esen Harman yeli Zümrüt taneli üzümler taşınıyor mu bağlardan Pekmez için ateşe konuldu mu kazanlar Geldi mi düğünler mevsimi Kavuştu mu birbirlerine Kalplerine ateşle Bu kararı yazanlar Yağdı mı yağmurlar Tav oldu mu tarlalar Uykuya daldı mı toprakta Tohumlar Başladı mı ahırlarda Çifte çifte doğumlar Geliyor mu serin serin Kıştan duyumlar Kış geliyor ben gelemiyorum Dönüyor mevsimler Ben dönemiyorum Zihnimden hiçbir şeyini Silemiyorum Köyüm Ben gelemem sen gel Gönlümden esen rüzgârlara Bin gel Özledim özledim Taştı sabrım hislerim Yolunu gözlerim Yoruldu gözlerim Özledim özledim Taştı sabrım hislerim Görmek isterim Görmek isterim Metin TEKİN İstanbul-1976 | 
|   | 
|  | 
|  |