Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aisse, matmazel

Matmazel Aisse

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Matmazel Aisse



HAKKINDA YAZILANLAR


Çerkez Kızı Ayşe'nin tarifsiz acıları


Yaşar İliksiz


Cariye pazarında bir Fransız kontuna satılan Çerkez Kızı Ayşe'nin Paris'te yaşadığı acılar, aşkı, fedakkarlığı ve okuyanı ürperten bir edebiyat şaheseri olan mektupları


Rilke ile tanıştığım ilk eser Malte Laurids Brigge'nin Notları'ydı (Malte Laurids Brigge'nin Notları, Çeviren: Behçet Necatigil, İstanbul 1966, De Yayınevi) Malte Laurids'un Paris ile boğuşmasını büyük bir merakla okurken rastladığım dip not, beni ustanın sanatından koparıp aldı Gördüğüm nota inanmakta zorluk çektim


Bir Osmanlı kızı dünyanın en güzel aşk mektuplarına imza atmıştı ki okuyanlar bu mektupların üslup ve içeriği karşısında sarsılmaktan kendilerini alamıyordu Üstelik bu eser Fransa'nın en ünlü klasikleri arasındaydı


Bir Borges eseri okuyor olsam, 'iyi kaynak uydurmuş yine kör bilge' der geçerdim Ama bu kez durum farklıydı


Düşünün ki dünyaca ünlü bu mektuplara 'bizim kızımız' imza atmıştı ve bunlar hâlâ el üstünde tutulan birer Fransız şah eseriydi Benim gibi bir kitap kurdunun bunca zaman bu eseri duymamış olmasına hayret ettim


Tabî hemen Matmazel Aisse'nin Mektupları'nın peşine düştüm Önce Türk yayın dünyasını bir taradım ve bu eserin Türkçe'ye çevrilmemiş olduğunu hayretle gördüm


AİSSE'NİN İZİNDE


Dünyada ilk kez o gün Fransızca bilmediğime pişman oldum Ne zordu insanın dil bilmeden araştırma yapması Adam gibi dil bilen bir dostunun olmaması, dil bilen bulunsa da aşk duygusundan yoksun idelojilere sıkışıp kalmış bir beyin taşıması Velhasıl Matmazel Aisse'nin kim olduğunu ve eserini bulabilmek için olağanüstü bir çaba sarf etmem gerekiyordu


Pes etmedim Sözlükleri, ansiklopedileri tek tek tarayarak Aisse'nin izini aradım Matmazel Aisse'nin aslında Çerkez Kızı Ayşe olduğunu ve cariye olarak bir Fransız asilzadesine satıldığını öğrenmem uzun zaman almadı İp uçlarını takip ederek uzun süren bir çaba sonunda öyküyü tamamlamayı başardım


Şimdi size o meşhur Çerkez kızının öyküsünü anlatacağım


FRANSA'NIN "MECNUN'U TERK EDEN LEYLASI"


Fransa'da Matmazel Aisse'nin hüzünlü aşk hikayesi neredeyse Doğu'nun Leyla ile Mecnun hikayesi kadar yaygın ve derin izler bırakmış bir öykü Öyle ki bu öyküyü konu alan yüzlerce araştırma, binlerce makale ve hatta ondan etkilenerek yazılmış düzinelerce roman, öykü ve hatta ünlü Fransız sanatçıların sahnelediği tiyatro eserleri bile var


Tam adı "Matmazel Ayşe'nin Madam Caladirini'ye Mektupları" (Aïssé, Charlotte Elisabeth Lettres de mademoiselle Aïssé à madame Calandrini) adını taşıyan eserin ilk baskısı Fransız İhtilalinden iki yıl önce (1787) yapıldığında kelimenin tam anlamıyla Paris'te yer yerinden oynamış Eseri notlar düşerek yayınlayan ise Fransız İhtilalinin mimarlarından Voltaire Voltaire mektupları yayınlamak için tam 17 sene düşünmüş (Kimi rivayetlere göre, mektuplara yer yer kendi kalemini de katmıştı)


Aslında, o gün eserin bomba etkisi yapmasının nedeni, mektupların edebi önem ve üslubundan çok Ayşe'nin kimliği ve sosyal konumuydu Yaşadığı dönemde sosyetenin gıpta ettiği egzotik güzellik abidesi Çerkez kızının öyküsü tam unutulmaya yüz tutmuşken yayınlanan mektupları onu bir daha hiç unutulmamak üzere Fransız tarihinin ölümsüz simaları arasına kattı


"Peki kimdi bu adı efsaneleşen Çerkez kızı Ayşe?" diye isyan ediyorsunuz doğal olarak Şimdi sıra onun hayat hikayesine geldi


ÇERKEZ KIZI AYŞE'NİN DRAMI


Her ne kadar Voltaire istisna bir Fransız aydını olarak, Türkler konusunda adaletli davranıp, yer yer övücü sözler sarf etmiş olsa da, Ayşe'yi anlatan Fransız edebiyatçıları korkunç bir Çerkez köyü baskını ile öyküye girmeyi tercih ediyorlar Devşirme toplayan Osmanlılarca, Çerkez köyünün vahşice yakılıp yıkışı ve yapılan talanın tasvirini okurken, sanıyorsunuz ki İstanbul'u yerle bir edip, kendi dindaşlarını vahşice katleden Haçlı Ordusu askerlerinin ruhu Osmanlı baskıncılarında yeniden doğmuş!


Gerçek olan şu ki, Ayşe çok 4-5 yaşlarında iken bir şekilde köle pazarına getirildi ve dönemin Fransız Büyükelçisince satın alındı Bu satış 1697 ya da 1698 yılında oldu (O yıllarda Çerkez kızlarının gayri Müslimler tarafından satın alınmasına hukuk engel yoktu Fransız Büyükelçisi Kont de Ferriol ise zaten evlat edinmek için (!) küçük bir kız çocuğuna 1500 altın saydığı için hiç pürüz çıkmadı)


İstanbul'da içkiye ve esrara olan düşkünlüğü ile tanınan ve saraydan mümkün olduğunca uzak tutulan Kont, bir kez dahi saraya alınıp Sultanın huzuruna çıkartılmayacak sevilmeyen bir tipti


İşte o Kont de Ferriol tarafından, 22 Haziran 1698'de İstanbul'dan bir gemi ile Paris'e gönderilen talihsiz Çerkez Kızı Ayşe artık ömrünü sonuna kadar bir 'Fransız kızı' olacak ve çile dolu bir ömür sonrasında vatanından uzaklarda acı içinde son nefesini verecekti Adı artık 'Elisabeth-Charlotte idi Ama onu yakın çevresi hep Ayşe'nin Fransız aksanı ile söyleniş şekli olan 'Aisse' olarak çağırmayı tercih etti


Ayşe, 18 yaşına geldiğinde, manastır eğitimi almış genç bir Fransız asilzadesiydi Güzelliği ve mahzunluğu nedeniyle erkekler, onun çevresinde pervane oluyordu Fransa'da kraliyet rejiminin en sorunlu yıllarında büyüyen Ayşe, yaşanan sosyal çalkantıların arasında son derece ünlü isimlerle tanıştı


Paris'te, herkeste derin bir hayranlık uyandıran Ayşe; yaşadığı ahlaksızlık ortamında, saflığını ve erdemini korumayı başarmıştır Bir Fransız nezaketiyle yetişen Ayşe, Ferriol ailesinin konumu nedeniyle, yönetimde söz sahibi asilzadelerle tanışmış ve siyaset dünyası ile de ilgilenmiştir Voltaire, Montesquieu, Fontenelle ve Madam Deffand ile tanışmış; Madam Staal - Delaunay ile arkadaş olmuştur Staal - Delauney, anılarında, Aisse'yi; o dönemin en önemli kişileri arasında göstermiştir


BÜYÜKELÇİNİN AYŞE'YE YÖNELİK HİSLERİ


İstanbul'da sarayı çileden çıkaran Kont de Ferriol, yaşanan büyük bir tartışma sonrasında kendi ülkesinden de destek bulamayarak 61 yaşında Paris'e döndüğünde; Ayşe gençliğinin en alımlı günlerindeydi Kont'un Ayşe'yi ileriye yönelik bir cinsel obje olarak satın alıp almadığı konusunda pek çok dedikodu mevcut


Kont ile Ayşe'nin ilişkisinin niteliği konusunda bir netlik yok Ama herkesin ortak fikri o ki Kont bu konuda hiç masum değildi Hatta Ayşe'nin mektuplarını tasnif eden ve onunla arkadaşlığı bulunan Voltaire'in yayınladığı metinlerde Kont, Ayşe'yi kendisini sevmeye zorlayan ihtiraslı bir aşık olarak sunulur ki o yılların Fransa'sında "aşk" şehvet duygusuyla tanımlanacak kadar yozlaşmış bir kavramdı Büyülelçi ile Ayşe'nin cinsel anlamda bir birlikteliği olup olmadığı ise meçhul


Ancak Ayşe'yi tarihe geçirecek ve üzüntüden verem edip öldürecek olan, 1719 yılında tanıştığı Şövalye Blaise Marie d'Aydie ile başlayan yıldırım aşkıydı İşte bu aşkın başladığı yıllarda kıskançlık krizlerine tutulan Kont'un Ayşe'ye görevlerini hatırlatan "efendisi" olarak yazdığı mektup, Çerkez kızının dramının en trajik noktalarındandır Ki bu mektuptan dolayı Ayşe'nin mektupları "Kadın Hakları Savunucuları" ve Feminist hareketin öncülerince önemsenmiş, gündemde tutulmuştur


Kont'un ömrü çok fazla olmadı ve 3 sene sonra 1922 yılında hayata gözlerini yumdu Kont ölürken vasiyetinde Ayşe'ye de hatırı sayılır bir miras bırakmayı ihmal etmedi


AYŞE, SEVGİLİSİ İÇİN AŞKINI FEDA EDİYOR


Kont'un ölümü Ayşe'yi sevdiği şövalye ile buluşturmaya yetmiyordu Çünkü d'Aydie Malta Şövalyeliği de yapmış oldukça soylu bir ailedendi Perigod kökenli aile Cizvit okullarında yetiştirdikleri oğullarının bir "köle" ile evlenmesine izin vermiyordu Yine de D'Aydie bütün gemileri yakıp Ayşe ile evlenmeye hazırdı Hatta bu arada Ayşe'den bir çocuk sahibi olacak kadar ileri gidip, şansını zorlamayı ihmal etmedi Kızına Celinie adını vererek babası olarak vaftiz de ettirdi


Ancak Fransız soylularının asırlık feodal geleneklerine göre bu evlilik, onun bütün istikbalini tehlikeye atacak bir gelişmeydi


Ayşe gelinen noktada kendisini feda ederek, sevdiği erkeğin istikbali için evlilikten vazgeçtiğini söyledi Onun bu fedakarlığı herkesin büyük takdirini kazanırken, yıllar sonra adının bir efsaneye dönüşmesinin de temelini oluşturdu


AYŞE İÇİNİ MEKTUPLARA DÖKÜYOR


Bir köle olarak bir Fransız soylusunun asaletini kirletmemek adına sevgilisinden feragat eden Ayşe, duygularını ve yaşadığı acıları mektuplara döktü Cenevreli dindar dostu ve hamisi Madam Caladirini'ye yazdığı mektuplarında feragatinden sadece bir iki cümle ile bahsederken, daha çok gençlik yıllarında ihtiras ve heveslerini dizginleyemediği için yaşadığı vicdan azabından söz etmeyi yeğliyordu


Bozulan Fransız soysal ahlakında kadınların artık ne denli hafifleştiğini ve birer zevk bebeği haline geldiğini dostuna aktarıyordu


SATIRLARA GÖMÜLEN ACILAR


Ailesinden kopuk, anasız-babasız büyümenin verdiği acılar, sevgilisinden uzak kalışının acıları mektuplarında insan tüylerini ürpertecek betimlemelerle veriliyordu Mektuplardan en fazla acı damıtmak mümkün çünkü Ayşe çok ama çok acı çekiyordu


Ki, zamanla verem olmaktan kurtulamadı ve kan tükürerek yalnızlık içinde hayata veda etti:


Son mektuplarında yer alan şu ifadeler onun ne denli mutsuz bir ömür geçirdiğinin belgesi olmaya yetiyordu: "Devamlı öksürüyor ve kan tükürmeye devam ediyorum Gün geçtikçe zayıflıyorum Ölüm düşüncesi beni sandığınızdan daha az kederlendiriyor Hiç kimse benden daha mutlu olamayabilirdi; oysa ben şu an hiç mutlu değilim Çirkin davranışım beni zelil kıldı"


AYŞE'NİN KIZI CELİNİE VE TORUNLARI


Ayşe'nin kızı Celinie bir soylu ile evlendi Evliği kısa sürdü ve onun da bir kız çocuğu oldu O kız çocuğu Andre de Bonneval ile evlendi ki Ayşe'nin mektuplarının bir kısmı bu ailenin kütüphanesinden çıkartılmıştır


Humbaracı Ahmet Paşa bu aileden


Bonneval ailesinin bir ferdi yıllar sonra Osmanlı'ya sığınacak, bir Mevlevi dervişi olarak ordunun çok önemli bir sınıfının kuruculuğunu yapacaktı O isim, Osmanlı Tarihlerinde Humbaracı Ahmet Paşa adıyla bilinen adı Le Comte Claude Alexandre de Bonneval idi


Tarih dikkatli gözle bakmasını bilenler için ne garip gizemler gizliyor değil mi?


AYŞE'NİN MEKTUPLARININ EDEBİ YERİ


Ayşe'nin mektuplarının Fransa'yı sallamasının en büyük nedeni belki de 'Aşk' denildiğinde o yıllarda akla sadece şehvetin ve bedenin geldiği bir ülkede "sırdaşlık samimiyeti ile" doğrudan sevgiliye değil, ona olan sevginin bir sırdaşa açılmış olmasındandı


Hissettiği ve inandığı gibi, içten yazan Ayşe , mektuplarında; dünyevi hayatı, ibret veren öyküleri, küçük saray dedikodularını, tiyatro salonlarını, ve sokaktaki yaşamı tüm çıplaklığı ile sunuyordu Hassas izlenimleri, mektuplarındaki öykülere; hareketlilik ve akıcılık katıyordu Ayşe'nin mektupları; ne çağının örnekleri gibi kısa bildiri şeklindedir , ne de aşk çığlıkları içerir Sırları sırdaşa yansıtan bu mektup şekli, Fransız edebiyatında bir ilkti "Sırdaş mektup" türü; yıllar sonra pek çok Fransız yazar tarafından kullanılacak ve onları da meşhur edecekti Ama tabi ki hiçbir Ayşe kadar yalın ve asil bir üsluba sahip olamayacaktı


xxxx


AYŞE'NİN MEKTUPLARINDAN ÖRNEKLER


Çeviren : Mukaddes Çaydamlı


Madam Calandrini'ye

Paris - 1726


Sizinle söyleşmek en büyük zevkim Mektuplarımın daha az yavan ve daha ilginç olmalarını istediğimden, size duyduğum haberleri yazıyorum


Paris`teki tüm dedikoduları yazmak istemem Düzmece ve abartılı haberlerden kaçındığımı bilirsinizBu yüzden , size yazdıklarımın hepsi gerçek


Dün İngiltere`den aldığım bir mektupta, Matmazel Saint - Jean`ın Hindistan şirketi hazinedarının oğlu Mösyö Knight ile evlendiği yazılıydı Onun, çok büyük bir servet sahibi olduğu söyleniyor


Ey para! Ne çok övünmeyi boğmakta, ne çok kendini beğenmişliğe boyun eğdirmekte, ne dürüst düşünceleri yok etmektesin Sadece soyluluğuyla övünen o çok zengin Milord, biricik kızını, sözde saygıdeğer biriyle evlendirdi Bunu düşünebiliyor musunuz? Oysa ki; o ,yüksek rütbeli bir devlet adamına yakışırdı Paris`e gelip kocasının ailesini görecek Onun bu niteliği, kendi diğer niteliklerinden çok farklı tabii ki Eminim ki canı çok sıkılacak ve sabrı da taşacaktır


Size hoş bir öykü anlatayım "


***


Madam Calandrini'ye

Paris - Ağustos 1727


İşte, daha trajik olan bir başka macera Villers - Cotterets'den saygıdeğer bir kişi ve uşağı, atla yolculuk etmekteymiş Ormandan geçerken, genç bir adam tarafından saldırıya uğramışlar Saldırgan, içinde 50 altın olan para kesesini, altın saati ve iki atı alarak; yolcuları, şaşkın ve ne yapacağını bilmez durumda bırakmış


Yolcular, ormanda ilerlerken, karşıda bir ev görmüşler Adam, orada oturanın kim olduğunu öğrenmesi için, uşağını yollamış Oturanın, kendisiyle birlikte orduda hizmet etmiş bir arkadaşı olduğunu öğrenince; bu zor durumunda, iyi insan olarak tanıdığı bir arkadaşına rastlamış olması onu sevindirmiş


Eve ulaştıklarında, çok iyi karşılanmışlar Arkadaşıyla birlikte, karşılaşmalarına neden olan kötü olaydan, uzun uzadıya söz etmişler Arkadaşı, ona yardımcı olabileceğini söyleyip, kendisine para vermiş


Akşam yemeğinden bir süre sonra, içeriye bir genç girmiş Ancak , hiç sesini çıkarmadan , yatmak üzere kendisine ayrılan odaya çekilmiş Odada , uşağı ona : ''Bayım , tehlikeli bir yerdeyiz Ev sahibinin oğlu, bizi soyan gençtir Ahırdaki atlarımızı alıp hemen gidelim!'' demiş


Adam , ona hiç sesini çıkarmamasını söylemiş Evdekilerin uyuduğundan emin olduğunda, arkadaşının odasına gitmiş Onu uyandırarak, büyük bir üzüntüyle, kendilerini soyan kişinin onun oğlu olduğunu; ancak , polise gitmeden önce, durumu öğrenmesinin daha iyi olacağını söylemiş


Babanın üzüntüsü, anlatılmaz derecede büyük olmuş Karşılaştığı bu sürpriz ve duyduğu üzüntü, öylesine büyükmüş ki; adamcağız, o an bayılmış Ayıldıktan sonra, kızgınlıkla, uyumakta olan oğlunun odasına gitmiş Masanın üstünde , arkadaşının saatini ve armasının kaşesini bulmuş Gürültüyü duyan oğlu, korku içinde kalkarak , kaçmak istemişKızgınlıktan aklı başında olmayan baba, masanın üstünde bulduğu bir silahla, oğlunu oracıkta öldürmüş Daha sonra, herkesten özür dilemiş

Bu kadar haklı bir kızgınlık sonucu yapılan bu hareket affedilebilir Oğlunun , hırsız bir serseri olduğunu öğrenen dürüst bir babanın duyduğu üzüntü, öylesine büyük ki kendisini kaybetmemesi mümkün mü?


***


Madam Calandrini'ye

Paris - 1733


Bugün sizinle , uzun uzadıya konuşamayacağım Ancak, dileklerinizin gerçekleştiğini söyleyebilirim Şükürler olsun ki, isteğinizi yerine getirdim ve Hıristiyan oldum Çok rahatım ve hatalarımdan dolayı da çok pişmanım Tanrı, erkenden canımı almazsa, bundan vazgeçmeme konusunda kesin kararlıyım Artık, görevlerimi yerine getirmek için, Tanrı'ya sığındım Papaz Boursault'ya günah çıkartalı, yarın 8 gün olacak Hayatımın son günlerini, mutsuz olarak geçirmeyi önledim


Öyle güçsüzüm ki, yataktan kalkamıyorum Devamlı nezleyim Doktorum, bana büyük bir özen gösteriyor; o benim dostum! Her şeyden mutluluk duyuyorumÇevremdeki herkes, bana merhametle bakıyor Zavallı yardımcım Sophie, bedenime ve ruhuma uyguladığı bakımla, bana öyle güzel bir örnek oldu ki; benim daha anlayışlı olmamı sağladıBana nutuk çekip, nasihat vermedi Ancak, onun sessizliği, dünyadaki bütün öğütlerden daha etkili oldu Ben ölünce, hiçbir şeyden yoksun kalmayacakArkadaşlarım, onu o kadar çok seviyorlar ki; onu terk etmeyeceklerOnu emin ellere bırakmış olmanın rahatlığını yaşıyorum


Elveda, sevgili madam! Artık yazma gücüm kalmadı


Sizi düşünmek, bana sonsuz bir mutluluk veriyor sevgili dostum! Oldukça zavallı bir hayat sürdüm Küçük bir mutluluğu bile hak etmedim mi? Kendimle baş başa olamıyor, düşünmekten korkuyordumYanılgılarımdan sonra, gözüm açılınca, pişmanlıklarımdan kurtulamıyordumRuhumdan ayrılmaktan niye korkayım?


Şuna inanıyorum, Tanrı o kadar iyi ki; bu zavallı bedenden ayrılacağım gün, mutluluğumun en büyük günü olacak


***


Kendi yurdunda bir köle olarak satılan ama gittiği yeni dünya kendi ruhuna uymadığı için, inanılmaz acılar çekerek verem olan Çerkez Kızı Ayşe, 13 Mart 1733'de Paris'te ölmüştür


Adı ve fedakarlığı hâlâ bir Fransız destanı olarak dillerde dolaşıyor Umarım ki kendi öz yurdu da onun destanına bir gün hak ettiği önem ve kıymeti verecektir


Not: Mektupların çevirisi Asmakat sitesinden alınmıştır

Haber7

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.