Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1897, 1980, kotku, mehmet, zahid

Mehmet Zahid Kotku ( 1897)- (1980)

Eski 07-17-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mehmet Zahid Kotku ( 1897)- (1980)



Gümüşhânevî Dergâhı şeyhi Mustafa Feyzi Efendinin önde gelen talebelerinden İsmi Mehmed Zâhid, soyismi Kotku'dur Hoca Efendi lakabıyla da tanınmıştır Babası İbrâhim Efendi, annesi Sâbire Hanımdır 1897 (H1315) senesinde Bursa'da doğdu 1980 (H1401) senesinde İstanbul'da vefât etti Kabri, SüleymâniyeCâmii hazîresindedir

Âilesi Şirvân'a bağlı, eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır Kafkasya'da bir dağ eteğinde bulunan ve ipekçiliği ile meşhûr olan bu yöreden Osmanlı-Rus Harbi sırasında Anadolu'ya gelen âilesi, Bursa'ya yerleşti Babası İbrâhim Efendi, Bursa Hamzabey Medresesinde tahsîlini tamamlayıp, çeşitli câmi ve mescidlerde imâmlık yaptı Bu sırada Bursa Kaleiçi Filiböz Mahallesi TürkmenzâdeÇıkmazındaki evlerinde Mehmed Zâhid Efendi dünyâya geldiMehmed Zâhid Efendi üç yaşındayken annesi Sâbire Hanım vefât etti Babası İbrâhim Efendi,Dağıstan muhâcirlerinden Fâtıma Hanımla ikinci evliliğini yaptı


Mehmed Zâhid Efendi ilk tahsîlini Bursa Oruçbey İbtidâîsinde yaptı Orta öğrenimini ise Maksemİdâdîsi ve BursaSanâyi-i Nefîse Mektebinde gördü O sıralarda patlak veren Birinci Dünyâ Harbi sebebiyle on sekiz yaşındayken askere çağırıldı Senelerce askerlik yaptı Çok tehlikeli günler geçirdiHastalıklar atlattı Ordunun Suriye'den çekilmesi üzerine binbir güçlükle İstanbul'a dönebildi Yirmi beşinci Kıt'a Şûbe Yazıcılığı vazîfesiyle askerliğe devâm etti Askerlik vazîfesi sebebiyle İstanbul'da kaldığı müddet içinde çeşitli dînî toplantılara, özel derslere ve câmilerdeki vâzlara devâm etti Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti


Bir Cumâ namazını Ayasofya Câmiinde kıldıktan sonra, Vilâyet karşısındaki Fatma Sultan Câmii yanında bulunan Gümüşhânevî Dergâhına gitti DağıstanlıŞeyh Ömer Ziyâüddîn Efendiye intisâb edip, talebe oldu Onun sohbet ve derslerinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi Ömer Ziyâüddîn Efendinin vefâtı üzerine, yerine geçen Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendinin sohbetlerine devâm etti Tasavvuf yolundaki vazîfesini tamamlayıp, hilâfet aldı Râmûzü'l-Ehâdîs, Hizb-i A'zam, Delâil-i Hayrât ve Kasîde-i Bürde okutmak üzere icâzet, diploma aldı Bu arada Bâyezîd, Fâtih ve Ayasofya Câmii ve medreselerindeki derslere devâm etti Bu sırada hâfızlığını tamamladıAyrıca Hacı Hasîb Efendiden kırâat ilmi ve fıkıh icâzeti aldı Hocasının işâreti üzerine çeşitli kasaba ve köylere giderek İmâm-Hatiplik yaptı ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı


Tekke ve zâviyelerin kapatılmasından sonraBursa'ya dönen Mehmed Zâhid Efendi, 1929 senesinde babası İbrâhim Efendinin vefâtından sonra onun yerine Bursa'nın İzvat köyünde İmâm-Hatiplik vazîfesine başladı On beş yıl kadar süren bu vazîfeden sonra, Bursa il merkezindeki Üftâde Câmii Şerîfi İmâm-Hatipliğine tâyin edildiKaleiçi'ndeki baba evine yerleşti 1945-1952 yılları arasında buradaki vazîfesine devâm etti 1952 senesi Aralık ayındaGümüşhânevî Dergâhı postnîşini ve eski dergâh arkadaşı Kazanlı Abdülazîz Bekkîne'nin vefâtı üzerine talebelerinin ve sevenlerinin ısrarlı dâvetleriyle İstanbul'a taşındı Fâtih Zeyrek'teki Çivizâde Câmii İmâm-Hatipliğine tâyin edildi Bir ara yine Zeyrek'teki Ümmügülsüm Mescidinde İmâm-Hatiplik yaptıEkim 1958 târihinde Fâtih İskenderpaşa Câmiine naklolunarak vefâtına kadar bu vazîfede kaldı

Gerek Bursa'da gerekse İstanbul'da bulunduğu sırada etrâfında toplananlara vâz ve nasîhat ederek yol göstermeye çalıştı Pazar günleri ikindi namazlarını tâkiben devamlı ders verirdi Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî hazretlerinin derlediği Râmûzü'l-Ehâdis isimli hadîs-i şerîf kitabını okuyup açıklardı Selâmlaşmanın önemiyle ilgili; "Selâmı yayınız" hadîs-i şerîfini açıklarken: "Selâm sâdece iyi dilek ve temennîlerin sözle ifâde edilmesinden ibâret kuru bir görev değildir Gerçekte selâm, yolda karşılaştığımız bir kardeşimizin ihtiyâcının var olup olmadığını, varsa bizimle giderilebilecek bir tarafının bulunup bulunmadığını, öğrenip elimizden geleni yaptıktan sonra yola devâm edip gitmektir" buyurdu

Müslümanların birlik ve berâberlik içinde bulunmaları gerektiğini açıklarken de şöyle buyurdu: "Görmez misin ki, yağmur ne kadar çok yağarsa yağsın, tânecikleri hemen birleşir, toplanırlar Derken dereler, nehirler meydana gelir Netîcede bunlar barajları doldurur Enerji santrallerini işletir, arâziyi sular, şehirlerin elektriğini temin ederler Bu nîmet sâyesinde insanlar rahata kavuşur, işleri kolaylaşır Bu ne büyük bahtiyarlıktır Bundan ibret almalı, birlik ve berâberliğimizi temine çalışmalıyız Tek tek hareket edersek, hepimiz helâk oluruz Ne kadar dindâr olursan ol, birlik ve berâberliği her işin üstünde tutmadıkça, herkes kendi başına buyruk hareket ettikçe bir yere varılmaz" diyerek müslümanların her iş ve hareketlerinde tek yürek, tek kuvvet olması gerektiğine işâret etti


Son yıllarını rahatsızlıklar içinde geçiren Mehmed Zâhid Efendi, şiddetli ağrılarına rağmen sohbetlerine devâm etti 1979 senesi yazında uzunca bir süre kalmak niyetiyle gittiği Hicaz'dan 1980 senesi Şubat ayında ağır hasta olarak döndü Mart 1980'de ameliyat edildi Ameliyattan sonra tedrici olarak düzeldi Hattâ 1980 Ramazan orucunu aksatmadan tuttu Terâvih namazını hatimle kılıp, vâzlarına devâm ettiHac mevsimi gelince, hac vazîfesini yerine getirmek üzere mübârek topraklara gitti Fakat hastalığı tekrar nüksetti Hac vazîfesini güçlükle îfâ edip, sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra Kasım 1980'de ağır hasta olarak İstanbul'a döndüDönüşünden bir hafta sonra 13 Kasım 1980 (Muharrem 1401) Perşembe günü öğleye yakın vefât ettiCenâzesi 14 Kasım Cumâ günü İstanbul Süleymâniye Câmiinde Hacı Mahmûd Efendi tarafından kıldırılan cenâze namazından sonra, İstanbul Süleymâniye Câmii hazîresinde hocalarının yanına defnedildi Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir


Mehmed Zâhid Efendi; güler yüzlü, sevimli bir zâttı Mütevâzî, azîm sâhibi, hiç kimsenin gönlünü kırmamaya önem verirdi Tanıdığına, tanımadığına selâm verir, güler yüz gösterir, gönüllerini alırdı Hâfızası kuvvetli, konuşması samîmî idi Çoğu zaman halk telaffuzu ile konuşur, karşısındakine konuşma fırsatı verirdi Kimseden doğrudan doğruya bir şeyi istemez, kapalı sözlerle ifâde ederdi Anlaşılmazsa sabrederdi Hiçbir zaman şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ve makâmını büyük bir mahâret ve tevâzû ile gizlerdi Gece ve sabah ibâdetlerine riâyet eder, talebelerini de buna teşvik ederdi


Hayâtı boyunca pekçok talebe yetiştiren Mehmed Zâhid Efendinin beş ciltlik Tasavvufî Ahlâk adlı eseriyle Duâ Mecmuası, Cennet Yolları ve Müminlere Vâzlar isimli eserleri vardır Hazırladığı fakat henüz basılmamış olan başka eserleri de vardır

1) Râmûzü'l-Ehâdîs Tercümesi Önsözü

2) Cihâd Önderleri; s213

3) İslâm Dergisi; c5, sayı 51, s28

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.