07-17-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Melahat Gürsel
Melahat Gürsel, personelin alıştığı hanımefendilerden farklı olarak köşkün "Ana" sıydı Çok iyi ve titiz bir evhanımıydı Sümerbank'tan aldığı basit ama zevkli, laleli kumaşlarla salonda bulunan takımları kaplattı En büyük zevki dikiş dikmekti
Tam bir asker ailesi olan Gürsel'ler, sabah 06 00'da güne başlar, öğlen 12 00'de yemek yerlerdi Örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı olan Bayan Gürsel, züppe insanları hiç sevmez, protokolden ve resmi davetlerden hoşlanmazdı Heyet kabullerinde yabancı elçi eşleri ile görüşmelerde çok heyecanlanır ve yakın dostlarını telefonla arayarak "yardım" isterdi
Fakat Bayan Gürsel, şakacı ve sevimli kimliğiyle sefireleri de kendine bağlardı Hatta Türkiye'ye gelen Fransız elçisinin hanımı, "Ah hanımefendi, sizi bir daha görecek miyim" diyerek göz yaşlarına hakim olamamıştı
Hatta Türkiye'ye gelen Fransız elçisinin hanımı, "Ah hanımefendi, sizi bir daha görecek miyim" diyerek göz yaşlarına hakim olamamıştı
Bayan Gürsel, devlet malının ziyanına tahammül edemezdi Fazla yanan ışıkları görünce personeli hemen uyarırdı Gürseller'in kızı Hatice Hanım, "Annem Çankaya'ya taşınırken, 'Bu gidiş iyi olmayacak' derdi Sanki içine doğmuştu Babamızı kaybettikten sonra perişan bir şekilde köşkten ayrıldık" diyordu Melahat Hanım 27 Mayıs 1960 - 28 Mart 1966 tarihleri arasında Çankaya Köşkü'ne evsahibeliği yaptı
Xxxxxx
|
|
|