Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
menemencioğlu, nermin

Nermin Menemencioğlu

Eski 07-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Nermin Menemencioğlu



RÖPORTAJ


Kahire’nin son tanığı

Yener SÜSOY

Hürriyet 25 Aralık 2006


Tanıdığım diplomatlara soruyorum; "Turgut Menemencioğlu acaba nerede" diye Çoğundan aldığım cevap, ya "Sizlere ömür" ya da "Hiç gören yok" O ki Namık Kemal’in kızı Feride’nin eşi, Osmanlı’nın son Meclis-i Ayan Reisi Rıfat Menemencioğlu’nun torunu


O ki son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin Saruhan Mebusu, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kurucu ve başkanlarından Muvaffak Menemencioğlu’nun oğlu Oysa Turgut Menemencioğlu, eşi Nermin’le birlikte Gümüşsuyu’nda tarihi bir apartmanın en üst katındaki emektar dairesinde yaşıyor Turgut Bey, 92 yaşında ve hálá 1943 Kahire Konferansı’nın hayatta olan tek tanığı Varsın Parkinson hastası olsun, varsın konuşamasın, varsın kendi başına yürüyemesin 62 yıllık eşi Nermin Vahid Hanımefendi, yardımcılarıyla birlikte Turgut’una gözü gibi bakıyor Onu yalnız bırakmamak için, evden dışarı adımını atmıyor O ki Sultan II Abdülhamid’in 13 yıl Dahiliye nazırlığını yapan Memduh Paşa’nın torunu 1924’te "İngilizce-Türkçe Mükessef Lügat"ı yazan Ahmed Vahid Moran’ın kızı Edebiyatçı, ressam, piyanist Buram buram Mustafa Kemal Atatürk kokan, 88 yaşında, zarif, bilgili, bakımlı, kibar bir Cumhuriyet kadını Sorgusuz, sualsiz Nermin Menemencioğlu’nu dinleyelim (Not: Bu röportajı, vefayı Fatih’te bir semt sananlara ithaf ediyorum)


Halide Edip Adıvar’la Paris’te mutlu günler


- Turgut’la, Moda Deniz Kulübü’nde bir baloda tanıştık Çok yakışıklı, çok hoş bir beyefendiydi Bugün hasta yatağında bile, benim için öyledir Turgut, Robert Kolej’i bitirdikten sonra Cenevre’de hukuk tahsil etmiş 1939’da Ankara’ya dönüp Hariciye’ye girmiş Ben de Paris’ten gelmiştim, harp yüzünden sınırlar kapandığı için geri dönememiştim 1944’te yıldırım nikahıyla evlendik, çünkü Romanya’ya tayini çıkmıştı Evlenmemizden bir sene önce de, meşhur Kahire Konferansı’na katıldı Roosevelt’in, Churchill’in olduğu o konferansta, İsmet Paşa ve Türk heyetinin mütercimiydi Ben leyli olarak Notre Dame de Sion Lisesi’nde okudum Sonra Galatasaray Lisesi’nde olgunluk imtihanını verip Paris Sorbonne Üniversitesi’ne gittim Çok sevinçliydim, Paris’te hayatımın belki de en mesut dönemini yaşayacaktım Edebiyat okuyordum, lisans almak için 4 sertifika almak lazımdı Türkçeyi alayım dedim, kabul ettiler Bir sınıfa girip oturdum, Türk öğretmen ders veriyordu


Sınıftakiler beni gösterip "Hocam, yeni bir öğrenci geldi" dediler Öğretmen bana Fransızca olarak "Ayağa kalkın, siz nerelisiniz" dedi Türk olduğumu söyleyince, ters bir şekilde oturmamı söyledi Çok şaşırmıştım, sınıftakiler ise kahkaha atıyordu Meğer, kendisiyle alay ettiğimi sanmış Kimmiş o öğretmen biliyor musunuz, Halide Edip’in kocası Prof Dr Adnan Adıvar Sonra benden özür diledi, kalbimi aldı Halide Edip’le de Paris’te çok sıkı dost olduk Çok yaşlıydı ama, çok hoştu Beni çok severdi, onun hayalindeki cumhuriyet kızıydım Avrupa’da okuyan bir Türk kızı olmam pek hoşuna giderdi Paris’te talebeyken, bindiğim taksinin şoförü bana nereli olduğumu sordu Türk olduğumu söyleyince, otomobili durdurdu Bana dönüp "Ne şanslı bir talebesin, Kemal Atatürk’ü tanıdın" dedi


Kennedy’nin vurulduğu gün


- Turgut’un ilk büyükelçiliği 1959’da Ottawa oldu 1963’te ise Washington büyükelçisi olduk O zaman Amerikalılar bizi çok tutardı, Türkiye’yi Avrupa diye bilirlerdi Washington’da, Jacqueline Kennedy’nin annesi Janet Auchincloss’la aynı kulüpteydik Birbirimize isimlerimizle hitap ederdik Bizi New Port’taki muhteşem malikanelerinde de ağırladılar 22 Kasım 1963 Cuma günü arabamızla Boston’a gittik İdil Biret Amerika’daki ilk konserini verecekti Bütün Boston sokakları Türk bayraklarıyla donatılmıştı, o kadar güzeldi ki İdil konserin ikinci bölümde sahneye çıkacaktı İlk sanatçıdan sonra antrakt olmadan, salon müdürü sahneye çıktı "Bayanlar, baylar size çok kötü bir haber vereceğim Başkan Kennedy vuruldu" dedi Orada bayılanlar, düşenler, telefona koşanlar Hemen İdil’in yanına koştuk, hüngür hüngür ağlıyordu "Ben şimdi nasıl konser veririm" diyordu Yetkililer "Vermelisiniz" diye ısrar etti İdil de çıktı ve çok güzel bir konser verdi


Esir olursak önce hanımları sonra da kendimizi vuracağız


- Bükreş’e, Sirkeci’den kalkan hususi bir vagonla hareket ettik Müsteşar, askeri ataşe de bizimle beraberdi Bulgaristan’dan gece geçerken birden durdurulduk Bizim vagonu tek olarak ormana doğru çektiler Sabaha kadar vagona kurşun yağdı, çok korktuk Askeri ataşe, beyleri topladı; "Esir olursak evvela hanımları, sonra da kendimizi vuracağız" dedi Sabah Sovyet askerleri gelip bizden özür diledi Bükreş, o zamanlar bizim bildiğimiz İstanbul’u andırıyordu Fransızca konuşanlar, güzel lokantalar çok hoştu Ama çok da tehlikeliydi tabii Sovyet askerleri ellerindeki silahlarla istediklerini öldürürdü İki oğlumuzu da Bükreş’te dünyaya getirdim Ekber 1945, Namık Kemal ise 1948 doğumlu Ekber, Cenevre BM’den yeni emekli oldu Kemal ise İstanbul’da yayıncılık yapıyor Japonya’ya atom bombası atıldığında Bükreş’teydik


İkinci Kahire Konferansı


4-7 Aralık 1943 tarihinde Mısır’ın kahire kentinde ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bir araya geldi Churchill ve Roosevelt, Türkiye’yi müttefikler safında savaşa sokabilmek için İnönü ve Dışişleri Bakanı Numan Menemencioğlu ile görüştüler İnönü, iki lidere ilke olarak müttefiklerin yanında savaşa katılmaya karşı olmadığını, ama ordunun donanımının yetersiz olduğunu, ayrıca savaş sonrası siyasal durumun belirsizlik taşıdığını belirterek savaşa taraftar olmadığını bildirdi


Yanan köşkün tavanında koşuşturan ’yılanlar’


- Ben 1918’de Berlin’de doğdum, babam Ahmet Vahit Moran sefarette deniz ataşesiydi Cemal Paşa’nın yaveriymiş, o göndermiş 1916’da Berlin’e Babam bahriye subayı, hem de çok iyi bir ressamdı Talebeliğinde İngilizce lügat almaya parası yetmemiş Durmadan resim yapıp satarak sonunda lügatin sahibi olmuş O zaman kendi kendine karar vermiş, İngilizceyi çok iyi öğrenip herkesin ucuza alabileceği bir lügat yazmaya Dediğini yaptı, lügati Oxford’da da kabul edildi Cumhuriyetin ilanından önce, Hamburg’dan vapura binip İstanbul’a geldik Doğru Arnavutköy’deki köşkümüze taşındık Memduh Paşa Köşkü’ydü adı Bir gece bizim köşk yandı, ben o zaman 4,5 yaşındaydım Çok korkmuştum Yatak odamın tavanında yılanlar koşuşuyordu, dışarıda kar vardı Çocukluk işte, herhalde alevlerin gölgesiydi Bunu Fransızca olarak kitap yapmıştım, "Boğaziçi’ndeki Kırmızı Köşk" ismiyle

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.