|  | Nezih Demirkent ( 1930)- (11.02.2001) |  | 
|  06-30-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Nezih Demirkent ( 1930)- (11.02.2001)1930 yılında İstanbul'da doğdu  Haydarpaşa Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden bitirdi  Gazetecilik mesleğine 1950 yılında Son Saat gazetesinde muhabir olarak başladı  Yeni Sabah gazetesinde spor yazarlığı, sayfa sekreterliği, spor sayfası yönetmenliği ve yazı işleri müdürlüğü yaptı  1964 yılında ilk ofset gazete olan Yeni Gazete'nin yayın yönetmenliğini yürüttü  Hürriyet gazatesinde uzun süre genel yayın yönetmenliği ve genel müdürlük yaptı  Dünya gazetesinin sahibi oldu ve ekonomi gazeteciliğinde ayrı bir yer edindi  Gazeteciler Cemiyetinde çeşitli görevler aldıktantan sonra Cemiyet Başkanlığı yaptı  Gazeteciler Sosyal Yardım ve Emeklilik Vakfı'nın başkanlığını yaptı  Çeşitli ödüller aldı  Fransızca bilen Demirkent evli ve bir çocuk babası  TSYD üyesi ve Basın Şeraf Kartı sahibi  11 Şubat 2001 tarihinde İstanbul'da öldü  ESERİ 1  Sayfa Sayfa Gazetecilik HAKKINDA YAZILANLAR Hürriyet ten uzaklaştırıldı Cemal Kalyoncu – c  kalyoncu@aksiyon  com  tr – Aksiyon Sayı: 224 - 20  03  1999 Gazetecilerin hayat hikayeleri aynı zamanda Türk basın tarihidir  Bunun tersini düşünmek mümkün değil zaten  Buradan da gazeteciliğin bir yaşam biçimi olduğu sonucunu çıkarmak mümkün  Gazeteci, kimliğini vestiyere bırakmadığı gibi, hayatının dışında da tutamıyor  Tutamayınca da, mesela Dünya gazetesi sahibi Mehmet Nezih Demirkent’in hayat hikayesini dinlerken olduğu gibi, kendinizi Türkiye’nin basın tarihi içinde yüzerken buluyorsunuz  Zaten Türk basın tarihi de bu ‘çınarlardan’ oluşmuyor mu? Yıl 1981  Aralık ayının sonu  1969’da sekreter olarak girdiği Hürriyet gazetesinde Genel Müdür ve Genel Yayın Yönetmenliğine kadar yükselen Mehmet Nezih Demirkent, gazeteden ayrılır  Ayrılır değil, aslında ayrılmak zorunda bırakılır  Erol Simavi’dir o zamanlar Hürriyet’in patronu  Simavi, Mehmet Nezih’ten Hürriyet’ten ayrılmasını ister  Bunu kabul eder Demirkent  Ama Erol Simavi, Demirkent’ten bir şey daha ister  O günlerde yayınlanmakta olan başka gazetelerde çalışmayacaktır: “O şartlarda anlaşmıştık  Başka gazetelerde çalışmama izin verilmiyordu  ” Erol Simavi bu ilginç teklifi Nezih Demirkent’e götürürken, ona ömür boyu bakma garantisi de veriyordu  Aralarında neden böyle bir anlaşma yapıldığını anlayamadım ama ayrılırken alacağı tazminat ile kendisine bir iş kurmayı düşünen Demirkent, Simavi’nin bu teklifine karşı bir teklif götürür: “Dünya gazetesini bana verin  Hürriyet de buna ortak olsun  ” Demirkent, o zamanlar başka yerde çalışması istenmediğinden Dünya gazetesine biraz da vakit geçirme aracı olarak bakar  Dünya o zamanlar sol ağırlıklı bir yayın yapmaktadır  Ulaştığı okuyucu sayısı da binbeşyüzdür ancak  Zoraki gazete sahibi! 11 yıl genel müdürlük yaptığı gazeteden ayrılmasına neden olarak Hürriyet’i kurum haline getirme isteğini gösteriyor Nezih Bey: “Hürriyet’i aile şirketi olmaktan çıkarmayı düşünüyordum  Erol Simavi’yi ikna ederek Hürriyet Vakfı’nı kurdurtmuştum  ” Demirkent, çalışanların Hürriyet’i bağımsız olarak yönetmesinin yollarını açmaya çalışır  Ama “Gün geldi bazı çevreler bundan rahatsız oldu  ‘Gazetenin sahibi siz misiniz?’ sorusu soruldu  Sahip misin, değil misin sorusu sorulunca da gazetenin sahibi ‘sahip’ olduğunu gösterir  ” Ve 17 yıl çalıştığı Hürriyet’le “kırgın” olarak yolları ayrılır Demirkent’in  Hürriyet yüzde 30, Hürriyet’in reklam müdürü yüzde 10 pay sahibidir bu ortaklıkta (Sermaye artırımlarına katılmadıkları için bugün bu ortaklık neredeyse bitmiş)  İhsan Altıner, Bedii Faik’ten aldığı Dünya gazetesinin mâli sıkıntıya girmesi sonucu rotatifleri satmayı düşünür ilk önce  Ama Hürriyet’in Genel Müdürü Nezih Demirkent, önce rotatiflere sonra da Hürriyet adına Dünya gazetesine talip olur  Hürriyet’e kazandırdığı Dünya gazetesini ayrılırken tazminatlarına karşılık alınca böylece basın dünyamız yeni bir ‘patron’ daha kazanır  Onun patronluğu biraz zorakidir: “Hürriyet’ten işime son verilmemiş olsaydı ben gazete sahibi olamazdım  ” Patron kelimesini tırnak içerisinde yazıyorum  Çünkü Demirkent “patron” yakıştırmasını çok benimsemez: “Kendimi işadamı olarak görmüyorum  Bazı gazeteci arkadaşlar gidip TÜSİAD’a üye oldular  Eleştirmiyorum  Ama ben gazeteciyim ve meslek kuruluşum da Gazeteciler Cemiyetidir  ” Rahmetli Turgut Özal’ın başbakanlık yaptığı dönemlerde Türkiye bilindiği gibi hızlı bir dışa açılma politikası izler  Bunun sonucunda yeni zenginler, işadamları da türer  Bu da, 1981’de Orhan Birgit’in başında olduğu siyasi ağırlıklı Dünya’nın, 12 Eylül sonrası askerlerin bu yayınlardan rahatsız olması ve oluşan ‘asker tepkisinin Hürriyet gazetesine doğru yönelmesi neticesinde kulvar değiştirerek ekonomi gazetesine dönüşmesine yol açar  Bu değişim Dünya gazetesine okuyucu kazandırır  Ortaya çıkan her işadamı Dünya gazetesi için yeni bir okur demektir aynı zamanda  2, 3, 5 derken bugün 42’bine ulaşır Dünya’nın satışı  Hemen hemen tamamına yakını da abone  Bugün Dünya gazetesi ekonomi gazetesi olarak kendini kabul ettirmişse, bunda erken çıkıp yol almanın etkisi de büyük  Gazeteci olacak adam    Amatör olarak 10 Ekim 1950’de spor muhabiri olarak gazeteciliğe başlayan Nezih Demirkent, “sıradan bir ailenin” dört çocuğundan biri olarak 1930’da İstanbul’da doğar  18 yaşında İstanbul’da okumaya gelen baba Nurettin Demirkent, savaş başladığı için İstanbul’dan Bandırma’ya geçer  Milli Mücadele için gönüllü olarak askere yazılmıştır  Böylece Vefa Rüştiyesini bitiremeden üniforma giyer ve orduda kalır, albay olarak emekli olur  Çocukluğu ekmeğin bile vesika ile verildiği 1940’lı yıllarda geçer  Moda ve Hilal spor kulüplerinde voleybol ve basketbol oynar  1956’da ise Güreş Federasyonu üyeliği yapar  Spor camiasına ilgisi bugün de devam eder Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ve Moda Spor Kulübü üyeliği ile    Evliliğini de spor sayesinde tanıştığı voleybolcu, şimdi İstanbul Üniversitesi Ortaçağ Tarihi profesörü olan Işın (Ener) Hanım’la yapar, Ankara MSB’deki askerliğini bitirmesine on gün kala, 21 Mayıs 1957’de    (Bu evlilikten 1958’de tek çocuğu olan Didem (Ersin) doğar  ) Demirkent, Haydarpaşa Lisesi’ne giderken gazetecilik yapmayı düşünür  Ama lise sonrası kendisini birden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde “hukuk” adamı olmak için okuyan bir öğrenci olarak bulur  “Bizim nesil biraz romantiktir” dediği nesilden ünlü gazeteci Abdi İpekçi, Oğuz İmregün üniversite arkadaşları arasındadır  Abdi İpekçi ile daha sonraki yıllarda farklı gazetelerde rakip olurlar  1969’da Demirkent Hürriyet’te sekreter olarak çalışırken Abdi İpekçi Milliyet’tedir  1952’de kadrolu olarak Son Saat’te başlayan gazetecilik serüveni 1953’te Yeni Sabah, 1964’te de Hürriyet’in çıkardığı Yeni Gazete’de devam eder  1981’de ise adeta mesleğe başlamasının otuzuncu yıl armağanı gibi Dünya gazetesinin sahibi olur  Hakkı Devrim, Seçkin Türesay, Oktay Ekşi, Salim Alparslan, Doğan Hızlan bu dönemlerdeki çalışma arkadaşlarıdır  Nezih Demirkent gibi 1950 sonrası gazetecilerinin ortak özelliği Türkiye’nin son elli yıllık tarihinin canlı tanıkları olması  Bu tanıklığa şüphesiz haberin içinde olmaları sayesinde hak kazanıyorlar  Demirkent de yakın tarihimizdeki üç ihtilali yaşar  Üçünde de hapis cezası ile yüz yüze gelir  Ama hiç birinde de hapse girmez  1960 ihtilalinde Yeni Sabah’ta Kasım Gülek’in bir konuşmasını haber olarak yayınladıkları için altı yıla mahkûm olur  İhtilalle birlikte basın suçluları affedilince hapse girmekten kurtulur  1971’de ise Türkiye’nin gizli sırlarını açıklamaktan ötürü ceza alırlar  Haber Time dergisinden alınmıştır ve Türkiye’deki NATO güçleri haritasını içermektedir  Savcı idam ister ama Demirkent, bu sefer DGM benzeri mahkemelerin lağvedilmesi ile kurtulur  1980’de ise 12 Eylül ihtilali olmuş, sıkıyönetim ilan edilmiştir  Kasım 1980’de bazı maddelere yapılan zamlar Hürriyet’ten duyurulunca Sıkıyönetim idaresi bunun düzeltilmesini ister  Yazı işleri müdürü ve yardımcısı gözaltına alınır ama Nezih Demirkent o tarihte İstanbul’da olmadığı için bu sefer de demir parmaklıkların arkasına geçmekten kurtulur  Aydın Doğan’a danışman oluyor Basında zemin ve zamana dikkat edilmeksizin konuşulan ve merak edilen bir konu vardır: Koç Grubu ile Aydın Doğan ortaklığı  Demirkent de, Hürriyet’ten ayrıldığı sırada bir yandan Dünya’yı çıkarırken bir yandan da ‘Erol Simavi’nin iznini alarak’, 1982 ve 83 yıllarında toplam 8 ay Milliyet’in yeni patronu Aydın Doğan’a danışmanlık yaptığı için bu konuda bilgi sahibidir: “1982—83 yıllarında Milliyet’in ortaklık yapısını biliyorum  Koç’un grup olarak herhangi bir ortaklığı yoktu o yıllarda  Ama Aydın Doğan’ın Koç’un bazı şirketlerinde ortaklığı vardır  ” Başta da dedim ya, gazeteci birinin hayat hikayesini ele alınca onun hikayesi yerini Türk basın tarihine bırakıyor  Demirkent’in mesleğe başladığı yıllarda, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Tanin, Ahmet Emin Yalman’ın da Vatan gazetesinde yaptığı gibi “başmakale gazeteciliği” vardır  Demirkent ve arkadaşları bu anlayışı değiştirir  “Biz geldik habere çevirdik  Sonra geldiler promosyona çevirdiler  ” Demirkent’e göre yapısal değişiklik devam eder: “Bugün gelinen noktada ise gazetecilik araştırma gazeteciliği adı altında mülâkat gazeteciliğine döndü  İleride neye çevirirler onu bilemiyorum  ” Mehmet Nezih Demirkent, yazılarını Başbakan Bülent Ecevit gibi hâlen daktilo ile yazıyor  Katılmadığında eksiklik hissettiği için gazetesindeki haber toplantılarına katılarak bu heyecanı yaşamaya devam ediyor   | 
|   | 
|  | 
|  |