|  | Karacaoğlan . |  | 
|  07-06-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Karacaoğlan .(17  Yy  )Türk halk şairi  Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır  1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır  Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur  Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17  yy'da yaşamıştır  Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür  Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler  Gaziantep'in Barak Türkmenleri de, Kilis'in Musabeyli bucağında yaşayan Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar  Bir başka söylentiye göre Kozan'a bağlı Feke ilçesinin Gökçe köyündendir  Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar  Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür  Bir menkıbeye göre de Belgradlı olduğu söylenir  Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır  Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer  Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü  Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kozanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı  İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır  Yine bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı gördü  Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor  Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi  Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir  Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır  Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür  En son bulgulara göre ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır   Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır  Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur  Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir  Anadolu halkının 17  yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz  Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır  Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır  Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirir  Düşündüklerini açık, anlaşılır bir dille ortaya koyar  Acı, ayrılık, ölüm temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar  Düşten çok gerçeğe yaslanır  Çıkış noktası yaşanmışlıktır  Ona göre, kişi yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir  Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur  Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir  Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür  Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir  Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını görkemli bir biçimde dile getirir  Dost, kardeş bildiği, sevgilisiyle eş gördüğü, iç içe yaşadığı bu doğa, onun için sadece bir mekan olmaktan ötedir  Şiirinin başka önemli bir teması olan aşkın varoluşu, doğadaki benzetmelerle güzelleşir  Onunla yaşanan sevinç, onun getirdiği acı doğa ile paylaşılır  Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır  Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve ölüm temasına da rastlanır  Sevdiğinden, ilinden, obasından ayrı düşüşü özlemle dile getirir, yakınır  Ölüm de, ayrılık ve yoksullukla eş tuttuğu bir derttir  Doğa temasının yanı sıra şirinin asıl odak noktasını oluşturan aşk/sevgili kavramını, âşık şiirinin geleneksel kalıpları dışında bir söyleyişle ele alır  Onun için sevgili, düşlenen, bin bir hayal ile var edilen, ulaşılmazlığın umutsuzluğuyla adına türküler yakılan bir varlık değildir; doğa ve insan ilişkileri içindedir  Onu, yaşamdan ve bu ilişkilerden soyutlamadan verir  İlk kez onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, Hatice    Karacaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omuzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur  Gönlü bir güzel ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz  Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır  Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır  Kanlı-canlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde etkileyici bir biçimde yer eder  Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine yenilik getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir özellik taşır  Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine değişik bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üzerinde etkileyici yönlendirici olmuştur   Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır  Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır  Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır  Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır  Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur  Bu da onun şiirine ayrı bir renk katar  Bu sözcüklerin bir çoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır  Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır  Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır  Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür  Mecaz ve mazmûnlara çokca başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir  Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur  Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemlice yer tutar  Bunların her birinde açık, anlaşılır bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur  Pir Sultan Abdal, Âşık Garip, Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet'ten etkilenmiş, şiirleriyle Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu, Gevheri gibi çağdaşı şairleri olduğu kadar 18  yy ve şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Beyoğlu, Deliboran'ı, 19  yy şairlerinden de Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyranî, Zileli Talibî, Ruhsatî, Şem'î ve Yeşilabdal'ı etkilemiştir  Daha sonra da gerek Meşrutiyet, gerek Cumhuriyet dönemlerinde, halk edebiyatı geleneğinden yararlanan şairlerden R  T  Bölükbaşı, F  N  Çamlıbel, K  B  Çağlar, A  K  Tecer ve C  Külebi, Karacaoğlan'dan esinlenmişlerdir  Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne değin, yazılı kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir   Vara vara vardım ol kara taşa Hasret ettin beni kavim kardaşa Sebep ne gözden akan kanlı yaşa Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Nice sultanları tahttan indirdi Nicesinin gül benzini soldurdu Nicelerin gelmez yola gönderdi Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karac'oğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel şerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm ************* Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-ı mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var Karac'oğlan der ki ismim öğerler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnad ederler Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var | 
|   | 
|  | 
|  |