Prof. Dr. Sinsi
|
Kemal Gürüz ( 1947)
1947 yılında İzmir’de doğdu ODTÜ’de kimya mühendisliği öğrenemi gördü (1969)
1982-84 ODTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
1984-85 Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanlığı 
1985-90 Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörlüğü
Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı yaptı
1990-92 Tübitak Başkanlığı görevinde bulundu Tübitak Başkanlığı döneminde bağlı olduğu bakan Erdal İnönü ile anlaşamayarak istifa etti
1991-95 Yök Genel Kurulu Üyesi
6 Aralık 1995 Yök Başkanı seçildi
HAKKINDA YAZILANLAR
Gitme zamanı geldi
Üniversitelerarası Kurul'un, belirleyeceği iki yeni YÖK üyesini Cumhurbaşkanı Sezer'in inisiyatifine bırakması, YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün etrafındaki çemberi biraz daha daralttı Sezer'in kendi kontenjanından atadığı iki hukukçu üyeden sonra Üniversitelerarası Kurul kontenjanından da istediği kişileri atamasıyla, Kemal Gürüz'ün YÖK içindeki hakimiyeti yıkılmış olacak
Sezer'in Anayasa Mahkemesi Başkanlığı sırasında da araları açık olan YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Sezer cumhurbaşkanlığına seçildikten sonra ilk kez rektör atamaları konusunda ters düştü Kamuoyunun beklentisini dikkate alarak daha çok oy alan adayları rektörlüğe atayan Sezer, rektör atamaları krizi sırasında randevu taleplerini bile kabul etmeyerek Gürüz'ü YÖK'ün başında istemediğini gösterdi Sezer, Kemal Gürüz'ün inisiyatifi ile Üniversitelerarası Kurul tarafından aday gösterilen iki YÖK adayını da atamazken, önceki gün yapılan Üniversitelerarası Kurul toplatısına 30'a yakın rektör katılmayarak Gürüz'e mesaj verdi Hem rektör atamalarında hem de yeni YÖK üyelikleri seçiminde istediğini alamayan ve her konuda Sezer'le ters düşen Kemal Gürüz'ün başkanlığı da tartışmalı hale geldi
Cumhurbaşkanı Sezer'le YÖK Başkanı Kemal Gürüz arasındaki kriz, yüksek öğretim camiasındaki Gürüz muhaliflerini hareketlendirdi Üniversitelerarası Kurul kontenjanından iki üyenin de Sezer tarafından seçilerek atanmasıyla Gürüz'ü YÖK içerisinde de ciddi bir muhalefet bekleyecek Üniversite çevreleri YÖK içerisinde bir değişim ve demokratikleşmenin başlayabilmesi için Kemal Gürüz'ün YÖK başkanlğı görevini bırakması gerektiğini belirtiyorlar
Gürüz'ün etrafı daralıyor
Zaman1 Şubat 2001
Bugüne kadar YÖK'de her şey antidemokratik biçimde gerçekleşiyor ve maalesef bunlar onay görüyordu
Bugün ise hukukun üstünlüğünü ilke edinmiş bir cumhurbaşkanı var 6 ay önceki rektör atamaları sırasında Sezer, YÖK'e ve YÖK başkanına önemli mesajlar vermişti Ne yazık ki YÖK başkanı bu mesajları anlamamış veya anlamak istememiştir
Yirmi yıldır 'YÖK değişmeli' diyorduk, şimdi 'YÖK değişecek' diyoruz Artık Gürüz'ün etrafındaki çember daralıyor Öğretim üyeleri zaten rahatsızdı Şimdi etrafındakiler de rahatsızlıklarını belirtiyorlar Gitme zamanı geldi
Gürüz ve Alemdaroğlu'nun hikayesi
Zaman 6 Şubat 2001
Tuncer Çetinkaya
Kemal Gürüz ve Kemal Alemdaroğlu Birisi YÖK Başkanı, diğeri Türkiye'nin en köklü üniversitelerindenİstanbul Üniversitesi'nin rektörü Son zamanların en tartışmalı isimleri 4 yıllık YÖK Başkanlığı süresi içinde devamlı tartışılan isim olan Kemal Gürüz bugünlerde yeniden gündemde ÖSSde yaşanan tercih karmaşası sırasında takındığı despot tavrı ile gündemin birinci maddesine oturan Gürüz, şimdide İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu'nun yolsuzluk dosyalarını 8 aydır sümen altı etmesiyle kamuoyunun karşısında
YÖK bugüne kadar 3 başkan gördü 1982 yılından 1991 yılına kadar 9 yıl İhsan Doğramacı, 1991'den 1995 yılına kadar Mehmet Sağlan ve 1995'ten günümüze kadar ise Kemal Gürüz YÖKün başında 12 Eylül'ün ürünü olan YÖK bugüne kadar devamlı tartışıldı Belkide Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142 ve 163 maddelerinden sonra son 20 yılda en çok tartışılan ve tepki çeken kanun YÖKün kuruluş kanunu olan 2547 sayılı yasa Askeri bir darbeden sonra ortaya çıkan bugüne kadar tartışılan YÖKün iki konumu var İhsan Doğramlacı ve Mehmet Sağlam zamanlarında YÖK kanununda pek çok değişiklik yaşandı ve devamlı demokrasi açısından iyiye doğru atılımlar oldu Ancak Gürüz döneminde ise bunun tam tersi yaşandı Gürüz yaptığı icraatlarla devamlı anti demokratik ortamlar hazırladı ve zaten antidemokratik uygulamalr içeren YÖK yasasını 80li yıllara geri götürmek istedi
Gürüz'ün olumlu icraatını hatırlayan var mı?
Gürüz'ün YÖK Başkanlığındaki görevi Kasım ayında doluyor Şayet bu kadar olumsuz icraata rağmen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yeniden Gürüz'e görev vermez ise YÖK ve üniversiteler Gürüzün baskıcı, despot idareciliğinden kurtuluyor Gürüz'ün 4 yıl boyunca yaptığı icraatlara bir bakalım Gürüz ne yapmış? En son gelişmelerden itibaren geriye doğru şöyle hafızalarımızı bir yoklayalım Son günlerde kamuoyunda gündeme gelen İstanbul Üniversitesi ile ilgili Maliye Bakanlığı denetmenlerinin hazırladığı yolsuzluk raporunu 8 aydan bu yana elinde olmasına rağmen sümen altı etmiş ve Kemal Alemmdaroğlu'nu korumuş
Bu yıl hiç bir bilimsel çalışma yapmadan, alt yapısını tamamlamadan ve akademisyenlere sormadan Üniversiteye giriş sınav sistemini değiştirerek, milyonlarca öğrencinin ve ailenin hayatını karartmış ÖSS soru kitapçığının çalınması olayında gerekli tedbiri almayarak devleti zarara uğratmış ÖSS sorularının çalınması öğrenciler üzerinde ne tür bir etki yapmış ve soruların yeniden hazırlanması için devletin kasasından kimlere trilyonlar aktarılmıştı bir düşünün Oysa Gürüz, soruların çalınmasından sonra basının karşısıına çıkmış, o televizyondan öbürüne giderek “Olay adi bir hırsızlık olayıdır, öğrencilerimizden ve ailelerinden özür diliyorum” demişti Milyonlarca insanın hayal kırıklığı ve devletin trilyonlarca kaybı bir özür ile geçiştirdilmişti
15 yıldan bu yana üniversitelerde başörtüsü diye bir problem yokken, Gürüz zamanında başörtüsü diye bir problemle karşılaştı Üstelik 2547 sayılı kanunun Ek 17 maddesine rağmen Gürüz, başkanlığı döneminde öğretim üyeleri için de bir iyilik(!) düşündü
Yüksek Öğretim Kurumları Öğretim Elemanları ve Personeli Disiplin Yönetmeliği'nde değişiklik yapan Gürüz, öğretim üyelerine meslekten men ve kamu görevinden çıkarma cezasına kadar varan ağır cezalar verdi Gürüz'le birlikte yeni 1402'likler oluştu 35 öğretim üyesi meslekten ihraç edildi, 100 kişiye aylıktan kesme, 150'sine kınama, 240'ına uyarma, 15'ine kademe ilerleme cezası verildi
Gürüz'ün rektörler üzerinde kurduğu baskıyı hatırlatmaya gerek yok Daha geçtiğimiz hafta Marmara Üniversitesinin başarılı rektörü Ömer Faruk Batırel, tehditlerle istifa ettirildi Çanakkale 18 Mart, Pamukkale, Afyon Kocatepe üniversitelerinin rektörleri son 1 yıl içinde basık ile istifa ettirilen diğer rektörler Sudan sebeblerle rektörlerin görevlerine son vermek ise Gürüz'ün baş görevi Gürüz, Harran Üniversitesi eski rektörü Servet Armağan7ı, Ziraat fakültesi üretme çiftliğinde bir buzağının ölümüne sebebiyet vermek ve devlet malına zarar vermekle itham ettiği Armağan'ı bir kalemde çizmişti Ama aynı Gürüz, İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan trilyonlarca liralık yolsuzluk dosyalarına ses çıkartmadığı gibi 8 ay saklayarak görevinin suistimal etti Mersin Üniversitesi eski Rektörü Prof Dr Vural Ülkü'ye Gürüz'ün hakaretler yağdırması ve baskı yapması sonucu TVde yaşanan söz düellosunda rektörün ağlaması hala hafızalarımızda
Gürüz'ün dekan atamalarında yaptığı kayırmalar da hiç kimsenin aklından çıkmadı Prosedüre göre fakültelere atanacak dekan adaylarını rektör belirlemesine rağmen, rektörün belilediği 3 adaydan birisini YÖK Başkanı atıyor Bu konuda YÖK Başkanının kendi adamını seçmek için rektörün belirleyeceği 3 kişi arasına kendisinin belirttiği ismin yazılmasını istediği sık sık konşlan konuların başında Böylece üniversite rektörü kendi istediği ekiple değil YÖK bakanının istediği kişi ile çalışmak zorunda kalıyor
Gürüzün bir başka önemli(!) icraatı da Malezya, Endonezya, Suudi Arabistan, Ürdün, Pakistan, Libya, Irak, Kuveyt ve Mısır gibi islam ülkelerinin üniversitelerinde okuyan öğrencilerin diploma denkliğini iptal etmesiydi Gürüz'ün bu kararı çok sayıda öğrenciyi mağdur etmekle birlikte Türkiye ile bu ülkeler arasında problemler yaşanmasına sebeb olmuştu Gürüz sadece İslam ülkelerindeki üniversiteleri değil Türkiye’de açılan özel vakıf üniversiteleri ve KKTC’deki üniversiteleri karşısına aldı Gürüz’ün, Doğuş, Beykent, Atılım ve Bilgi üniversitelerinde öğrenim gören öğrencilerin, dikey geçişle başka üniversitelerde okumalarına izin verilmeyeceğini açıklaması tepki topladı Ayrıca, Gürüz’ün Kıbrıs’taki Yakındoğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bölümü'nün de denklik şartının kabul edilmediğini açıklaması, bu üniversitede infial uyandırmış, Yakındoğu Üniversitesi Rektör vekili Prof Dr Levent Köker, YÖK’ün bu karına karşı gerekirse üniversiteyi yakma tehdidinde bulunmuştu
Yine Gürüz, 1997 yılında öğretim elemanı yetiştirmek amacıyla yurt dışına gönderilen 2 bin civarında master ve dokora öğrencisini asılsız iddialara dayanarak geri çağırması ile de gündeme gelmişti Gürüz’ün bu kararına dönemin Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam'ın sert tepki gösterdiğini ve “YÖK öğrencileri küstürmüş, gücendirmiş ve aşağılamıştır” şeklinde değerlendirdiğini hatırlıyoruz
Gürüz'ün çifte standart uygulamaları
Kemal Gürüz, görevde kaldığı 4 yıl içinde pek çok çifte standarda da imza attı Bunlardan bazılarını örneklerle anlatabiliriz Seçimle gelen üniversite rektörlerinin saf dışı bırakılması, yurtdışına puanı tutmadığı halde torpille öğrenci gönderilmesi ve geri çağırılması, kafasına uymayan öğretim üyelerini sürgüne göndermesi bunların başında geliyor Rektör seçimlerinde öğretim üyelerinin çoğunluğunun oyunu alan kişileri Gürüz'ün nasıl safdışı ettiğine en somut örnek geçen yıl yaşanmıştı Kocaeli Üniversitesi'nde seçimler yapılmış, Atıf Ural (Rektör) 166, Baki Komsuoğlu 151, Latif Topaktaş 22, Oktay Özkarakaş 6 oy almıştı Gürüz bu sıralamaya rağmen Cumhurbaşkanına şu sıralamayı gönderdi:
1- Baki Komsuoğlu, 2- Latif Topaktaş, 3- Oktay Özkarakaş 4- Atıf Ural Ve sonunda Gürüz, KTÜ'de rektör iken sicil vermediği Baki Komşuoğlu'nu rektör olarak atatırmayı başardı 4 yıllık Gürüz başkanlığındaki YÖK'te bu şekilde onlarca uygulama oldu
Gürüz, doçentlik sınavına giripte başşarılı olan yüzlerce öğretim üyesini kadroya atamıyor ‘Yakın‘ ve ‘dost’ çevreden olduğu belirtilen kişilere kadro verildiği üniversite camiasında sıkça konuşulan şeyler Gürüz, bırakın doçentlik kadrosunu, profesörlüğü geldiği ve kadrosu olduğu halde bazı öğretim üyelerine kota koyuyor ve kadro vermiyor Örnek mi istersiniz İşte size örnek:Erciyet Üniversitesi'nden Doç Dr Sefer Kumandaş
YÖK'te yaşanan torpil olayları ise cabası 1997 yılında yurtdışına yetiştirilmek amacıyla gönderilen öğretim elemanlarından not ortamalası tutmadığı halde yurtdışına gönderilenlerden tutun da geri çağırılan öğrencilerden istenen burs karşılığı alacaklara kadar her şeyre torpil işliyor Gürüz, doktora için yurtdışına gönderilen ve tezi kabul edilmediği için Türkiye'ye geri çağırılan araştırma görevlileri Nejdet Keleş, Koray Aydın, Tayfun Demirtürk ve Mustafa Karatepe'den ödenen toplam bursun 2 misli ücretini hemde faiziyle dolar mark üzerinden ödemeye tati tutarken, YÖK'ün torpillileri Pamukkale Üniversitesi'nden Andım Oben Balce, Hacettepe Üniversitesi'nden Onur Köksoy, Atatürk Üniversitesi'nden Özcan Erişek ve daha nice araştırma görevlisini para vermeden sadece mecburi hizmete tabi tuttu
Doktora öğrencileri Gürüz'ün süzgecinden geçecek
Gürüz, 4 yıl boyunca at oynattığı YÖK'te kendi yapılanmasını da kurdu Gürüz, 2547 sayılı kanunun 35 maddesine aykırı olarak doktora yapılacak üniversiteleri ayırdı Bundan böyle doktora yapmak isteyenler Hacettepe, ODTÜ, Ankara, İTÜ, Boğaziçi, Ege, Dokuz Eylül, İstanbul ve Erzurum Atatürk üniversiteleri haricinde doktora yapamayacak Öğretim elemanı yetiştirmek için 8 üniversiteyi süzgeç yapan Gürüz, bu üniversitelerin kriterlerini de ortaya koymadı Gürüz kurduğu bu sistemde bile ayırım yaptı Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne doktora öğrencisi vermedi İşte kriterleri belli olmayan ve Anadolu'da pek çok üniversitenin bazı bölümlerinde bu 8 üniversiteden daha fazla prof ve doçent olmasına neden böyle bir süzgeç oluşturulduğu bilinmiyor
Ayrıca bazı öğretim üyeleri Gürüz'ün gazabına uğruyor Öğretim üyeleri 2547 sayılı yasanın 7–L maddesine aykırı bir şekilde başka üniversitelere sürgün ediliyor Erciyes Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof Dr Selim Kurtoğlu bunun en bariz örneği Kurtoğlu geçtiğimiz yıllarda Denizli'ye sürülmüş, YÖKü mahkemeye verererek görevine dönmeyi başarmıştı
İşte Gürüz dönemi icraatlarından kısa bir kesit sunduk sizlere Daha yazacak çok şey var Doğramacı ve Sağlam da başkanlıkları döneminde tartışmaların odak noktasıydı Ancak Gürüz dönemine kadar hep olumlu yönde gelişmeler kaydedildi Gürüz döneminde ise kazanılmış olan haklar bile gaspedildi İşte fark burada
Kemal'in başı Maliye ile dertte
Son günlerin tartışılan bir ismi de Kemal Alemdaroğlu Alemdaroğlu, bugüne kadar başörtüsü eylemleri, öğretnci olayları ve akademik istifalarla gündeme gelmişti Şimdi de yolsuzluklarla gündemde Maliye Bakanlığı Müfettişlerinin İÜ'de yaptıkları inceleme sonucu hazırladıkları yolsuzluk raporu bu haftanın en önemli gündem maddesiydi 1 12 1998 tarihinde yapılan bir incelemeyi içeren raporunda İstanbul Üniversitesi mülkiyetinde veya bu üniversiteye tahsisli taşınmaz mallar üzerindeki gelir getiren kuruluşlarda yaşanan usulsüzlükleri ve yolsuzlukları konu adiliyor Bu rapora göre Alemdaroğlu ve ekibi 1997 yılında üniversite bünyesinde misafirhane, tatil kampı, kantin, büfe, çay bahçesi, market, halı saha, kreş, kafeterya gibi 67 adet gelir getirici yerden elde edilen 267 milyar 28 milyon lira değerindeki geliri hesaplara aktarmamışlardı Bu paranın nerede olduğu ise bilinmiyor
Maliye Bakanlığı denetçileri yaptıkları incelemede 54 üniversite personeli ile ücretleri Öğrenci Sosyal Hizmetler birimi Bütçesinden ödenen 67 adet geçici işçinin Üniversite sosyal tesislerinde kanunsuz olarak çalıştırıldığını tespit etti Bunlara en çarpıcı örnek ise Konservatuvar Müdürlüğü'nde sözleşmeli olarak çalışması gereken sanatçı öğretim elemanı Fikret Topal,iletişim fakültesi tarafından işletilen halı sahada tam gün çalışıyor gösterildi ve maaşı ona göre verildi Yine incelemelerde yasal olmadığı halde üniversitenin mülkiyetinde bulunan mallar üzerindeki gelir getirici yerlerin ihaleye çıkarıldığı veya kiraya verildiği belirlendi Bu gelir getirici yerlerini şletme hakkını ise çeşitli vakıf ve derneklerin aldığı, bu vakıf ve dernekler aracılığı ile de idareden izinsiz olarak üçüncü kişilere devredildiği tespit edildi Ayrıca denetmenler hazırladıkları raporda 18 adet gelir getiren yerin ise nasıl kiraya verildiğini ve kiraların kimin tarafından tahsil edildiği hususunda herhangi bilgi ve belge temin edemediklerini kaydettiler
Yine Maliye Bakanlığı 15 12 1998 tarihinde hazırladığı başka bir inceleme raporunda İÜ'de ihalelere fesat karıştırıldığını, öğrencilere harcanması gereken 700 milyar lira civarında parayla, başka işler yaptırıldığını, öğrencilerin parasıyla hediyelik eşyalar , yurt içi ve dışı seyahat biletleri, yılbaşı hediyeleri, kimlerin bile katıldığı belli olmayan yemek davetleri verildiğni ve paraların yasa ve yönetmeliklere aykırı bir biçimde kullanıldığını tespit ettiler
Gürüz, Alemdaroğlu'nu korudu
İstanbul Üniversitesi'ndeki trilyonlara varan yolsuzluk ve usulsüzlükleri tespit eden Maliye Bakanlığı, kanun gereği ihalelere fesat karıştıran, görevini suiistimal eden ve usulsüz bir şekilde çeşitli firmalara para aktaranlar hakkında Türk Ceza Kanunu uyarınca soruşturma açılmasını ve usulsüz ödemelerin başta Rektör Alemdaroğlu olmak üzere ihalelerde görev alanlardan tahsil edilmesini istedi Bakanlık ayrıca TCK uyarınca açılacak soruşturmanın 3628 Sayılı Kanun kapsamında bulunması sebebiyle raporun bir örneğinin Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığı aracılığı ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesini istedi Ancak 1999 yılı başında YÖK'e gönderilen inceleme raporu YÖK Başkanı Halil Kemal Gürüz tarafından sümen altı edildi İÜ Rektörü Yalçın Kemal Alemdaroğlu'nu koruyan Halil Kemal Gürüz, 8 aydan bu yana ne savcılığa suç duyurusunda bulundu ne de bir işlem yaptı
Gürüz nasıl başkan oldu?
Bunca olumsuz icraata rağmen Kemal Gürüz'ün hala görevinin başında olması ‘Gürüz'ü kim koruyor” sorusunu gündeme getiriyor Gürüz'ün bundan 4 yıl önce göreve geliş hikayesini gazeteci Fehmi Koru şöyle anlatıyor: Milli Eğitim Eski Bakanı ve DYP Kahramanmaraş Milletvekili Prof Dr Mehmet Saglam, DYP'den politikaya atılmak üzere YÖK başkanlığından istifa eder etmez, teşekkür ve veda için, kendisini o onemli goreve getiren Cumhurbaskani Suleyman Demirel'e cikar Bir sure sohbet edip lafi curuturler Mehmet Bey'in beklentisi, Cumhurbaskaninin, "Senden sonrasi icin tavsiyen nedir?" diye sormasidir, o soru bir turlu gelmez "Eh, ben kalkayim Sayin Cumhurbaskanim" der Mehmet Saglam ve kapiya yonelirken, "Efendim" der, "Benden sonra kimi atarsaniz atayin YOK istikametten sapmaz; bu yuzden Kemal Guruz haric 63 rektorden herhangi birini yerime dusunebilirsiniz  " Suleyman Demirel bu tavsiyeden fazla mutlu gorunmez ve "Merak etme Hoca" demekle yetinir Sonrasi malum: Cumhurbaskani anayasanin kendisine verdigi yetkiyi kullanarak yuksek ogretimin basina birini atar; o kisi, Prof Saglam'in 'atamamasi' tavsiyesinde bulundugu Kemal Guruz olur (Bu yazı Ağustos ayında Aksiyon dergisinde yayınlanmıştır)
YÖK'e suç duyurusu
Zaman 30 Mart 2001
Liberal Hareket Başkanı Bilhan Öz ve beraberindeki bir grup, Sultanahmet Adliyesi'ne gelerek, Fatih Üniversitesi'ne bir yıl öğrenci alımını yasaklayan YÖK Başkanı Kemal Gürüz ve Yönetim Kurulu hakkında suç duyurusunda bulundu
Sultanahmet Adliyesi'ne saat 11 30 sularında gelen grup, suç duyurusu dilekçesini vermeden önce bir basın açıklaması yaptı Grup adına açıklama yapan Başkan Öz, YÖK'ün aldığı kararın tamamen keyfî ve hukuka aykırı olduğunu vurguladı Öz, Fatih Üniversitesi'nin Atatürk ilke ve inkılaplarına ve çağdaş eğitime önem verdiğinin altını çizerek, buradaki öğretim üyelerinin de seçkin insanlar olduğuna dikkat çekti ( Nihat Gasgar/ İSTANBUL (cha))
GÜNDEM GÜNDEM GÜNDEM
Kemal Gürüz Yine Aynı
Gürüz meydan okudu
haberline com 25 Mayıs 2001
Ankara - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof Dr Kemal Gürüz, ``Bölücülük ve köktendinciliğin kökünü kazımaya kararlıyız Eğer bundan dolayı bize laf söylenecekse ben bundan şeref duyarım`` dedi Prof Dr Gürüz, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü`nce Rektörlük binasındaki 100 Yıl Salonu`nda düzenlenen ``Üniversitelerin Fen Bilimleri Araştırmalarının Desteklenmesi ve Kaynak Sorunları`` konulu panele katıldı
Panelin açılışında konuşan Prof Dr Gürüz, ``Dünyada ve Türkiye`de Yükseköğretim Sistemleri`` konulu brifing sundu Üniversitelerin ortaya çıkışını, gelişmelerini ve bugünkü yükseköğretim sistemlerini anlatan Prof Dr Gürüz, konuşmasının büyük bir bölümünü rektörlerin göreve nasıl geldikleri ve üniversitelerin nasıl yönetildikleri konusuna ayırdı ``Bir Dekanın Anıları`` konulu bir kitaptan alıntı yaparak, alıntılarla ilgili düşüncelerini dile getiren Prof Dr Gürüz, şunları söyledi:
``Üniversiteler topluma karşı sorumludur Türk üniversiteleri Türk milletine, Türk devletine karşı sorumludur Cumhuriyetin eserleridir, Türk milletinin eserleridir Cumhuriyetin temel ilkelerine sadık olmak mecburiyetindedirler Bölücülük ve köktendinciliğin kökünü kazımaya kararlıyız Eğer bundan dolayı bize laf söylenecekse ben bundan şeref duyarım Üniversitelerin, Cumhuriyet`e, bilime, insanlığa ve Türk milletine hizmet etmek başlıca görevidir Bunun karşı tezi olan köktendincilik ve bölücülük akademik hürriyet kapsamında ele alınamaz Dünyanın hiçbir yerinde buna müsaade edilemez Türk üniversitelerinde de edilmemiştir, edilmeyecektir ``
|