Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmet Yasevi
AHMET YESEVİ KİMDİR?
Sevmiyorlar bilginler, sizin Türkçe dilini,
Bilgelerden dinlesen , açar gönül ilini,
Ayet Hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar,
Anlamına erenler, başı eğip uyarlar,
Miskin zayıf Hoca Ahmet yedi atana rahmet
Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçeyi
MİLLİYETİMİZİ BORÇLU OLDUĞUMUZ İNSAN
Türk Milliyetinin, hamurkârı olan Ahmet Yesevi, Türkiye dışındaki Türk Dünyası'nda çok iyi tanınır ve bilinir Bununla birlikte ülkemizde de Ahmet Yesevi'yi bilen ve tanıyan az değildir Büyük şairimiz Yahya Kemal Beyatlı; "Şu Ahmet Yesevi kim? Bir araştırın göreceksiniz Bizim milliyetimizi asıl O'nda bulacaksınız?" diyor 
Ahmet Yesevi, ilk Türk-İslâm mutasavvıfıdır Türk aydınlarının Arapça ve Farsça yazdığı bir dönemde ilk defa Türkçe şiirler söyleyen insandır Ahmet Yesevi'nin öğrencileri ve takipçileri, O'nun "Hikmet" denilen şiirlerini yüzlerce yıldan beri tekrarlayarak Türk dilinin gelişmesini sağlamışlardır
Ahmet Yesevi, ilk Türk-İslam mutasavvıfı olarak, Türklere İslamı ve tasavvufu anlatmak için "Farsça'yı çok iyi bilmesine rağmen" hikmetlerini Türkçe yazdı, söyledi Hikmetler, Türk Dünyasının her yerine yayıldı Türkçe canlandı  Yesevi'nin yolundan gidenler, Türkçe söylediler Bu manada Ahmet Yesevi olmasaydı, güzel Türkçemiz bu kadar yaygın bir şekilde varlığını sürdüremeyecekti Yunus Emre bir Ahmet Yesevi öğrencisi ve Yesevi izleyicisidir Yolun en büyük şairidir Şiirlerinin ilham kaynağı Ahmet Yesevi'dir ve hatta bazı şiirleri Yesevi Hikmetlerinin tekrarlanmış şeklidir
Ahmet Yesevi ve dervişleri, henüz büyük kısmı Müslüman olmamış, olanları da yeteri kadar dini bilmeyen Türklere İslamiyeti anlatmak gayreti içinde, Türkçe söylemişler ve Türkçe'nin devamına ve gelişmesine en büyük hizmeti yapmışlardır Gayretlerinin asıl maksadı elbette İslam'ı yaymaktı Bunda da büyük başarı kazanmışlardır
Daha Hazret'in sağlığında, binlerce öğrenci-mürid, Ahmet Yesevi dergahından aldıkları inanç, bilgi ve bilinci Horasan'a, Deşti Kıpçak diye adlandırılan Kuzey Türklük bölgelerine, Diyar-ı Rum (Roma Diyarı) diye adlandırılan Anadolu'ya ve Avrupa Türklüğüne ulaştırmışlardır
Anadolu'da ve Rumeli'de Türk varlığının kökleşmesinde en büyük hisse yine Yesevi dervişlerinindir Osmanlı Devleti'nin manevi kurucuları olan Şeyh Edebaliler, Hacı Bektaş Veliler, Geyikli Babalar, Ahmet Yesevi'nin takipçileridir Prof Dr Ömer Lütfi Barkan'ın "Kolonizatör Türk Dervişleri" adlı eseri, bu konuda ayrıntılı bilgilerle doludur
Ahmet Yesevi'nin Anadolu'ya gönderdiği Hacı Bektaş Veli, Osmanlı ordusunun belkemiği olan Yeniçeriliğin manevi öğretmeni (piri) idi Yine, Ahmet Yesevi'nin Hacı Bektaş'a yardımcı olarak gönderdiği Sarı Saltuk, Balkanlarda Müslümanlığı kökleştiren kişidir Bursa'nın fethini hazırlayan Geyikli Baba, bir başka Yesevi dervişidir
Yesevi dervişleri, Anadolu'nun Türkleşmesi yıllarında, 12'nci, 13'üncü ve 14'üncü yüzyıllarda, gerektiği zaman savaşçı dervişler olmuşlar "Alperen" adını almışlar, savaşmışlar ve savaşın ruhu olmuşlardır Gerektiği zaman ticarete ahlak ve disiplin getiren ahlak savaşçıları olmuşlar "Ahi" adını almışlardır Kadınların aydınlanması yolunda uğraşmışlar "Bacıyan" olmuşlardır Boş arazileri canlandırmak ve yeşertmek işini üstlenmişler, yolların güvenliğini sağlamışlardır Gönüllerde inanç, zihinlere bilgi ışığını saçan aydınlatıcılar olmuşlardır Osmanlı'nın temeli Gaziler, Ahiler, Bacılar ve Abdal'lardır Bunun için de insanlık tarihinin en büyük başarısı ortaya konulmuş, dünya yüzünde asırlar süren "Osmanlı sulhü" gerçekleşmiştir Osmanlının gerilemesinin bir sebebi de bu ruhtan uzaklaşmak olmuştur
Ahmet Yesevi, binlerce yıllık Türk Töresi'nin verdiği doğru ölçülerle de donanmış bir kişi olarak; İslamı doğru anlamış ve dosdoğru anlatmıştır Milliyetin temeli "dil" ve "din" ise, biz dilimizin edebi hayatiyetini ve Müslüman oluşumuzu ve hatta Müslümanlık anlayışımızı geniş ölçüde Ahmet Yesevi'ye borçluyuz Ahmet Yesevi anlayışında kadın ve erkek işte, üretimde birlikte olduğu gibi, mescitte, mecliste ve dergahta da birlikte olmuşlardır Kadın, hayatın dışına itilmemiştir Ahmet Yesevi anlayışında dinin on temelinden biri de bilimdir
Ahmet Yesevi'nin anlayışında İslam'a içtenlikle sarılmak, onu yaşatmak; ancak başka din mensuplarına ve bütün insanlara da şefkat ve hoşgörüyle bakmak vardır;
"Sünnet imiş, kafir olsa da insanı incitme
Gönlü katı, kalp incitenden Allah şikayetçidir  "
İnsana bu bakış açısı, bizim tarihimizdeki hakim anlayıştır Ve elbetteki İslam'ı doğru anlayanların anlayışıdır
Beşyüz yıl önce Avrupa'da, dinlerinden ötürü işkenceye ve yok edilme tehdidine maruz bırakılan ispanya Musevilerini gemiler göndererek İstanbul'a getiren Osmanlı Hükümdarı II Beyazıt, bu anlayışın takipçisi ve uygulayıcısıydı Ve II Bayezit bir Yesevi dervişiydi Bu anlayışa bugün de bütün insanlığın ihtiyacı vardır
Ahmet Yesevi'nin yaşamış olduğu Türkistan şehri, Uluğ Türkistan'ın kalbidir Türkistan şehri aynı zamanda, Oğuz Han'ın da başşehridir Hepsinden önemlisi, ilk adı "Yesi" olan Türkistan şehri, Dünya Türklüğü'nün ortak manevi atası olan Ahmet Yesevi'nin şehridir Bu şehir, önce kendi adını O'na vermiş, daha sonra da Ahmet Yesevi'nin unvanını ad olarak almıştır İslam Dünyasında, Ahmet Yesevi için "Türkistan'ın Piri" ve "Türkistan'ın Hazreti" denilirdi "Türkistan'ın Hazreti'nin Şehri" ifadesi zamanla kısalarak "Türkistan" olmuştur Türkistan'da Ahmet Yesevi'nin türbesi ve Yesevi Dergâhı vardır Ahmet Yesevi'nin türbesi bugün de Türk Dünyasının her yerinden gelen ziyaretçilerle dolup taşmaktadır
Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi de kutlu Türkistan şehrindedir Türkiye ve Kazakistan Cumhuriyetleri hükümetlerinin ortaklaşa kurdukları bu üniversite, bütün Türk Dünyası'na hizmet vermek için kurulmuştur ve şu anda üniversitede, binlerce öğrenci öğrenim görmektedir
Ahmet Yesevi, bizim ruh hamurkârımızdır Milliyetimizin temel insanıdır Bugün, Türk Dünyası birbirine yeniden kavuşurken, buluşma ve birleşme noktası, Ahmet Yesevi'nin adı, fikirleri ve hizmetleri olacaktır 
|