Prof. Dr. Sinsi
|
gemi ve deniz taşıtlarının icatı
Gemi ve Deniz Taşıtlarının İcadı
Geminin icadını şu ya da bu halka mal etmekten kaçınmamız yerinde olur Gemi yolculuğunun, ta ilk zamanlardan beri dünyanın her yanında uygulandığını kesin olarak kabul etmeliyiz Yunan gemiciliğine öteki ülkelerdekinden (sözgelişi, Çinlilerden ve İskandinavlardan) fazla önem verişimiz Yunanlı gemicilerden birinin adının "Ulysse" (Odusseus) oluşundan ve Homeros adlı ünlü şairin onu ölümsüzlüğe kavuşturmasındandır
Gerçektende, ilk klasik gemiciyi gözümüzde canlandırmamıza imkân veren Homeros'tur Şair, kahramanını: "Kabaca işlenmiş birkaç ağaç kütüğüne hayatını emanet etmiş ve dalgalara meydan okuyan bir yiğit," diye tanımlar Klasik bir tanım, ama onu ta tarih öncesine kadar, çok gerilere götürmemiz gerekir, işte o zaman, M Ö III -II binde bile nasıl olumlu bir gelişmeye ulaşıldığını anlarız
Daha iyisi, Louvre'a bir gidelim ve Mısır kayıklarının resimlerini gözden geçirelim Bunlar, birkaç çift kürekçinin çektiği uçları kıvrık gondollardır Yön, dümenle belirlenmekte, dümenci pupada oturarak gondola belirli açılar vermektedir Daha büyük hacimdeki gemilerde, dümen yerine çark kanadı kullanılmaktaydı Çark kanadının görevi, artık teknenin ekseni üzerinde değişik eğriler vermek değil, bir bağlama sistemiyle dikey tutturulduğundan, mili çevresinde dönme hareketi sağlamaktı Bu haliyle, gerçek bir dümenin ilkel şekline varmış oluyorlardı; ama daha da ileriye gidemeyeceklerdi Çünkü dümen için menteşe şarttı ve henüz bilinmiyordu bu
Fenikeliler, Mısır "Gondol"larını geliştirdiler, uzattılar Bunların iki uçları, ön ve arka kasara (geminin baş ve kıç tarafında ,asıl güverteden yüksek olan kısa güverte ) biçimini aldı, boyu yirmi metreyi, su iç derinliği de iki metreyi buldu Sanayici, tüccar, armatör ve korsan bir halk olan Fenikeliler, Akdeniz'deki üstünlüklerini bu gemiler sayesinde kurdular Hatta Karadeniz'e ve Atlas okyanusuna çıktılar
Bu sürekli yolculuklar, onları mevsime göre değişen rüzgârları incelemeye ve -pusula bilinmediğinden- yıldızlara bakarak yön bulma yöntemini keşfetmeye götürdü Gemiciliğin ilk kurallarını da belirleyerek edindikleri bilgileri derlediler Bu kurallar, derme çatma sayılmasalar gerekti; çünkü Firavun Nekao, M Ö 600 yılında bunlara dayanarak Afrika'nın çevresini dolaşmış ve Bartolomeo Diaz'dan yirmi yüzyıl önce Ümit burnunu aşmayı başarmıştı
Şimdi bu dönemi geçip üç dört yüzyıl ileriye giderek Yunan tarihinin altın çağında Atina'nın limanı Pire'yi ziyaret edelim: Rıhtımına 40 metre uzunluğunda 300-400 tonajlık gemiler yanaşmış Bunlar, pupadaki çift kat kürekle idare edilmekte ve yelkenle hareket etmekteler Donatımı, son derece basit: Hepsi de yatay birer serene bağlanmış tek kare yelken taşıyor Kaldı ki, direk çarmıhlara dik tutulduğundan, kaptan sadece pupadan ya da gerektiğinde, yan-arkadan esen rüzgârla yol alabilir Başka bir gidişin gemiyi alabora etmesi işten bile değildir
Ancak, savaş gemilerinin bu çeşit sınırlandırmalarla engellenmesine imkân yoktu elbet Bu nedenle, savaş donanması, su altı derinliği 3 50 metre olan üç sıra kürekli kadırgalardan meydana getirilirdi Yelkenden başka sayıları bazen üç yüze varan kürekçiler de bulunurdu: Sıkı bir disiplinle idare edilişi, ayrıca pruvaya (geminin ön tarafına) eklenen madeni mahmuz, bu gemileri korkunç savaş araçları haline getirmekteydi Buna son şeklini almış olan çapayı ve istenen yerde durmayı sağlayan dikey demiri, çipo'yu da eklemek gerekir
Ancak bu tekneler, İskenderiye'nin sonraları denize indireceği kocaman gemilerin yanında neydi ki? Karınca yuvası gibi kaynayan Siraküza limanındaki şu göz kamaştırıcı gemiye bir bakın hele: II Hieron'un komutasındaki bu gemi, Korintli Arşias'ın tersanelerinde inşa edilmiş 5 000 tonajlık hacmi var ve 3 900 ton tutarında mal taşıyabiliyor Yolcular, özel kamaralarında kalıyor ve lüks salonlarda vakit geçiriyorlar İskenderiye-Siraküza yolunu, altı günde alabilen bu dev gemide 600 tayfa hizmet ediyor, 300 asker de onlara eşlik ediyor
|