Prof. Dr. Sinsi
|
Hakkı Tuna
Hakkı Tuna
Eceabat - Büyük Anafartalar Köyünden
1312 (1896) doğumluyum 85 yaşındayım
Ben küçük Zabit Mektebinde okuyordum İki yıl olmuştu ki, seferberlik patladı Bizi de askeri birliklere dağıttılar 9 ay, 10 gün Çanakkale Savaşlarının içinde kaldım Ankara'nın Boyabat ilçesinde doğdum Buralara çok küçük yaşta geldim Harpten sonra burada evlenip kaldım
İstanbul Haydarpaşa'da İttihad-ı Osmaniye Mektebi'nde 1,5 yıl, Kadıköy Rüştiyesi'nde de 2 yıl okudum Sonra Küçük Zabit Mektebi'ne gittim
Henüz ikinci yılın sonuna gelmiştik ki, seferberlik ilan edildi Beni Hadımköy Sancaktepe Topçu Alayına verdiler 6 bölüklü bir alaydı
Bir gün Bahriye Nazırı Cemal Paşa bizi teftişe geldi Bu teftişten sonra bizi İstanbul'da Sultan Ahmet Camiine kaldırdılar Bir süre Sultan Ahmet Camii'nde yatıp kalktık Daha sonra bir emir geldi Bütün bölüklerimizi ayrı ayrı yerlere gönderdiler Kimimiz Arabistan'a, kimimiz İstanbul Boğazı'na, bizim bölüğü de Çanakkale Cephesine ayırdılar 10 gün kadar geçmedi Galat rıhtımına yanaşan bir vapura topumuz, tüfeğimiz, cephanemizle yüklendik Marmara Denizi'nde o zaman denizaltı olduğundan şüphe edilirdi Onun için bindiğimiz vapura muhafız olarak bir de torpido verdiler Galata'dan hareket ettik Çanakkale'ye Akbaş İskelesi'ne vapur yanaştı Vapur boşaldı Toplarımızı koştuk O sırada bir düşman mermisi yakınlarımıza düştü Eceabat'ın içinden geçiyoruz Eceabat harabeye dönmüş Binalar yıkılmış Orda burda evler yanıyor Çamburnu yolundan, Behramlı köyünden geçtik Kirte'ye yakınlaştığımızda gece olmuştu O gece orada 9 Fırka'da misafir kaldık Ertesi sabah Kirte Köyü'nün üst taraflarında hazırlanmış mevzilerimizi bulduk Toplarımızı mevziye yerleştirdik Bir telaş bir telaş hepimizde Hazırlık yapıyoruz Telefon hattımızı düzenledik Batarya dürbünümüz kurduk Her şeyi yerine yerleştirip hazırlığımızı tamamladık O sırada düşman da Kirte Köyü'nün altındaki Eski Bağlar'a kadar gelmişti Biz düşmana başladık toplarımızla ateş etmeye Bir hafta o mevzilerde kaldık Sonra bir emir geldi Toplarımızı Eceabat Top Zeytinlik'e götürdük Geri çekildik Çadırlarımızı filan kurduk Ben o zaman kıdemli başçavuş muaviniydim 17 Alay, 2 Bölükteydim Ağır Topçu Bölüğünde 12'lik ağır obüs toplarımız vardı
Şimdi burada yaşayan Ömer Güner de benim yanımda aynı bölükte askerdi Top Zeytinlik'te çadırları kurduktan sonra 2 top alıp Kara Yorgi'nin Dere'ye gittik Kara Yorgi'nin Derede'de 2 5 ay kaldık Savaş devam ediyor Hücumlar oluyor Derenin içinde toplarımızın askerlerinden iki şehit verdik Tekrar Top Zeytinliğe geldik Refik adında bir takım subayımız vardı Onunla birlikte bu defa, Domuz Dere'ye 2 top kurduk 3,5 ay da Domuz Dere'den ateş ettik düşman üzerine Batarya Kumandanımız nadir Efendiydi Üsteğmendi
Bizim gözetleme yerimiz Alçı Tepe'deydi Üst tarafımızda da Grup Kumandanı'nın gözetleme yeri vardı Bir gün bana, batarya Kumandanımız Nadir Efendi dedi ki:
-Seni grup Kumandanı istiyor
Gittim Kapısını vurdum Girdim yanına Selam verdim
Grup Kumandanı:
-Sen avcı hattına gideceksin Orada 16 Alay Kumandanını bulacaksın Sana görev verecek
-Emredersiniz, dedim, çıktım odasından Bataryaya gelip silahlı bir asker aldım Beraberce başladık avcı hattına gitmek üzere gitmek üzere Kirte köyü yönünde yürümeye Kirte köyüne geldiğimizde savaş bütün şiddetiyle sürüyordu Kirte Köyü zaten harabe olmuş Yıkıntıların arasında bizim yaralıları getirmişler, gördüm Kiminin kolu, kiminin bacağı kopmuş Yaralıları sargı yerine götürmeye çalışıyorlardı
Orada durmadık Geriye bataryaya döndük Sabahleyin tekrar yola koyuldum Avcı hattı bizim topların ateş ettikleri yöndeymiş Boğazdan, Çan ovasına kadar düşmanla doluydu Yalnız Palamut ve Kaba Tepe arasında düşman yoktu
Yanıma asker almamıştım Yalnızdım Doğru yönümde gidiyordum Bir de baktım Önümde bir asker yürüyordu Seslendim askere, asker durdu Sordum:
-Kaçıncı alaydansın ?
Asker :
- Biz 16 Alayın 3 Taburuyuz Şurada istirahate çekildik Ordayız, diyerek eliyle gösterdi
- Düş önüme beraber gidelim, dedim
O zaman asker toprak altında, meydanda değil, sığınaklarda Gittik oraya
İndim aşağıya Bir piyade subayı gördüm Grup Kumandanının beni istediğini anlattım
Hemen çavuşa döndü :
-Çavuş Açıkgöz birisi silahlarını alsın gelsin Bu arkadaşla gidecek
Bir de baktım, cin gibi bir asker geldi Silahlı, göğsünde çapraz fişekler Düştü önüme Gidiyoruz Bazı açıktan gidiyoruz Düşman bizi görünce veriyor şarapneli bize Bazı gizli yollardan gidiyoruz Koşarak giderken, avcı hattının arkasında karargah çıktı karşımıza
Karargaha vardım 5-10 kişi getirmişler İleri hattan getirmişler şehitleri Gömememişler daha Uzatmışlar öyle yatıyorlar
Alay Kumandanına bir selam verdim Alay Kumandanı uzun boylu bir adam
Bana dedi ki:
- Şurada, telefon odasında biraz otur da, bir erle gidersin ileri
- Ben er istemem, dedim
Karargahtan, ilerideki avcı hatlarına giden bir sıçan yolu var Girdim sıçan yoluna vardım avcı hattına Bir ateş cehennemi üzerindeyiz
Kum çuvallarını sıralamışlar Asker de çuvalların gerisinde silahları ellerinde ateş ediyorlardı
Piyade bölük kumandanı anlatmaya başladı :
" Bu hattı teslim aldığımızda burada bulunan alaydan 12 kişi kalmıştı "
Bizim hattın 100 metre ilerisinde de Fransız hatları vardı Düşman denizden, zırhlılar dan da toplarıyla durmadan ateş ediyor Bizim bulunduğumuz yerle Fransız hatları arasına bir mermi düştü Kum çuvallarını yıktı Çuvallardan biri belime çarptı Ben de yerimi değiştirdim
Arkasından bir mermi daha  Avcı hatlarının tam orta yerine  Bir bağırtı koptu  Bir kaç şehit  dört, beş yaralı  Hemen sıhhiyeler koşup geldiler  Götürdüler yaralı ve şehitleri
Şehitlerden bir tanesini gördüm  İnsan olduğu belli değil  Kıpkırmızı et Dağılmış  Batarya Kumandanımız Sami Bey, benim ölüp ölmediğimi öğrenmek için bir er göndermiş benim avcı hatlarında olduğumu öğrenen er de geri dönüp gitmiş
Avcı hatlarını iyice görmüş, düşmanın ateşini ve durumunu yakından incelemiştim Akşam bataryama dönmek üzere yola çıktım
Gece çakır yıldızlıktı  Kurşunlar, vızıl vızıl etrafımdan geçiyordu Bataryama sağ salim dönebilmiştim
Arkadaşlar "Ölmeden gelmiş" diyorlardı
    
Bir gün gözetleme yerindeydim Sami Bey var  Batarya kumandanımız  O gerideydi  Topları Refik Teğmen idare ederdi  Sonradan bir Üsteğmen daha gelmişti  O, "More More" diye konuşurdu  Arnavut'tu Gözetleme yerinden makaslı dürbünle bakıyordum İlerilere avcı hatlarına  Dürbün yakın gösteriyor Bir de baktım Fransız hatlarında bir kıpırtı var Teğmene seslendim
-Fransızlarda bir telaş var  Hücuma mı kalkacaklar ne?
-İyi bak Hakkı, dedi teğmen
Teğmen diyorum Üsteğmen  Batarya Kumandanımıza söylüyorum bunları
Kafamı çevirdim baktım Fransızlar süngü takmışlar hücuma kalkıyorlar, fırlamışlar siperlerden biraz ilerlediler, bizimkiler de fırladı siperlerden, başladı süngü harbi  Bizim toplar, düşman topları hepimiz oraya ateş ediyoruz Gökyüzüne dikildi asker Epey devam etti süngü harbi Fransızlar bizim askerleri önlerine katmışlar sürüyorlar geriye karagahın yakınlarına Az geldi herhalde kuvvetimiz O sırada bir şakırtı koptu Soğandere'den; "kuvvet geliyor" dedim kendi kendime
Asker koşa koşa gidip, karşıladı gavuru Hiç unutmam  Bizim askerlerden birisi bir Fransız askerini kat ön etmiş  Fransız kaçıyor bizimki arkada yetişemiyor Fransız'a Yetişse süngüleyecek Aştılar gittiler önlü arkalı düşman içlerine kadar  ne oldular bilmem  Gözden kayboldular Bizim askerlerimiz Fransızların siperlerini ele geçirmişlerdi o günkü hücumda
    
Bizim alt tarafımızda çamlığın içinde 10,5'luk seri ateşli toplar vardı  Onlar da başldılar ateşe, şimdi abide yapılan sırtlara ateş ediyorlardı
Orada Fransızlar'ın bir cephaneliği isabet almış yanıyor Bilmiyorum artık cephanelik miydi  Erzak deposu muydu  Başlarında bir subay, bir manga Fransız askeri söndürmek için koşuyorlardı Bizim toplar, şarapnele çevirdiler bu sefer atışı Tutunamadı Fransızlar Bıraktılar söndürme işini kaçıp gittiler ,Bu olay Domuz Dere'de olmuştu
Aradan bir zaman geçti  Düşman birlikleri bütün cephe boyunca hücuma laktılar Söktüremediler  Son hücumları idi bu onların  Bıraktılar hücumu  
Biz toplarımızı Kaba Tepe'ye getirdik Ben yine gözetleme yerindeydim Dürbünle bakıyordum Düşman, sabah erkenden Anafarta Ovasına da asker çıkardı Askerin çıkarılışını ben de dürbünümle izliyordum Düşmanın karaya ayak basmasıyla Anafartalarda da savaş başladı Cayırtı koptu  Devam etti Fakat  söktüremedi 3 ay daha kaldı kafir Üç aydan sonra aldı başını gitti
    
Bir sabah Kaba Tape'de arkadaşlar Fransızlar Seddülbahir'den kaçmış dediler Atladım beygire, bastım gittim Çift Ekin'den aşağı indim Bizim asker ovaya yayılmış hep  Yiyecek, giyecek herşeyleri bırakıp gitmişler Bir tane de Kadana beygiri kaçırmışlar  Bizim askerler de tutup getirmişler
Bir İngiliz Gemisi, İmroz taraflarından bıraktıkları şeylere veriyorlar mermiyi  Yakıyorlar  
Düşman gittikten sonra, bir süre daha o yakınlarda bir köyde durduk Sonra bizim topları Enez'e götürdüler Buralarda bir alay meydana getirdiler  Sahillere adi ateşli toplar koydular Buralarda az bir asker kaldı Beni de Küçük Anafartalar Köyündeki 24'lük toplara verdiler Arabistan teslim olduktan sonra da zaten asker terhis olmuştu Bizim batarya kumandanımız daha sonra tekrar tabur kumandan vekili olarak burada kurulan alaya gelmişti
Mütareke imzalandıktan sonra fransızlar,ingilizler buralardaki topları hep patlatıp parçaladılar
    
Anadolu'ya geçirmediler bizi buralardan Köyümüzde Yunan jandarması da vardı Ben bu köyde  Büyük Anafarta köyü'nde evlenip kaldım Düğünümü o zaman askerler yaptılar Köyümde bir sene evveline kadar bakkallık yapıyordum Şimdi bıraktım İki çocuğum var İlk karımı 35 sene önce kaybettim Sonra ikinciyi aldım İkinciyle hala yaşıyoruz Madalyam filan yok Yaşlılık maaşı alıyorum Oğlumun biri öğretmen  İlkokul öğretmeni  Kız torunum da öğretmen çıktı  
Sol kaşımın üzerinde kurşun yarasının izini taşıyorum 
|