Ne zaman yadetsem
Sinemde demlenen
firkatinle ruhumu serinletsem
Aklım ve
izanımla sabrın halinde erisem
Nasibin ihyasını beklesem,
kanaatle yetinebilsem
İçimi titreten
hasretin şevkinden vazgeçip
Umutların hülyasında dinlensem
Ahımla
ömür geçirmesem
Aşkın şavkıyla yetinsem
Hamdedip eğleşsem
Beni benden
alan bir sır var ruhumda
Şehrine malik olmadığım muştuyla
Kalbimin lahzasında ki sancıyla
Fikretmeye takat
erdiremediğim bir sızıyla
Gözlerin nereye bakar,
niye her daim umutta çar
Hissiyatımı
tarumar eden ne var
Hangi nefes acziyet
içinde bırakmak için yaşar
Ar ruhun
ve kalbin lisanıdır ey yar
Yalnız Rabbine el açar
Kasvet edep için zarar
Ne hazanın i
bretinde bizarım, ne de kışım
Ben açmayan baharların
niyazında saklı bir huysuzum
Ne vakit kar yağsa
yalnızlık adına vurgunum
Bacası tütmeyen
mazlum gönülleri sorarım
Bir sıcak
ekmeğe hasret sabileri ararım
Çöpe atılan nimetleri ne yaparım
Kalbimin sancısıyla ağlarım
Ruhumdan
nüksedenle yanarım
Dervişin hırkasını ne yaparım
Gönülde kuruyan güle acırım
Ey hülasasından
ibret almayan nefes
Hangi kitaplar
yazılıyor bir bak
İçinde düğümlenen
girdaptan çıkıp şelale gibi ak
Bir bak etrafına,
ayetlerden nükseden
o manidar sedaya
Salası okunan
mevtaya, düşleri kurutan lahzaya
Ruhunu şehretmeyen,
nefsiyle yetinen cana
Mızrap niye ağlar,
her vuruşunda bir saklı ibret var
Ah yazılır mısralar yakışır
güfteler, dile gelen besteler
Niye durmazlar
hangi lisanın kalbinden konuşurlar
Tefekkür etmekten niçin sakınır insanlar
İlim öğrenmek
farzken niye uzaklar
Taklitle yetinip öyle kalırlar
Ne olur bir nepze
olsun anlamaya çalış
Kelimelere ne kadar yabancıysan
korkma yakinen tanı
İçinde deryaları
barındıran latif bir çınar gibidir
Ruhunna cazip gelen ne güzel serdir
Kalbin
niçin aşka taliptir
Azmin yoksa gariptir
Her can nasibiyledir
Hak rızası içindir
Mustafa CİLASUN