İşsizlik |
06-17-2011 | #1 |
Şengül Şirin
|
İşsizlikİşsizlik 1 Bir ücretlinin, işten çıkarılma ya da istifa yüzünden (tam işsizlik), ya da işyerinin çalışma saatlerini azaltması ya da geçici olarak kapanması sonucunda (kısmi işsizlik) çalışmayı durdurması (Bk ansikl böl) —2 Daha genel olarak, iş arayan bir kimsenin durumu; iş piyasasında iş arayanların sayısı: İşsizlik artıyor, azalıyor —3 Bir kuruluş ya da bir sanayi için atıl geçen zaman, dönem —4 Eylem, etkinlik yokluğu: işsizlikten bunaldı, önüne gelene çatıyor —ikt işsizlik oranı, bir iktisadi çevrede etkin nüfus içindeki işsizlerin toplam işgücüne oranı (Bk ansikl böl) || Devredile-bilen işsizlik, bir ülkede, belli bir cinsten, yaştan ya da meslek kategorisinden işçilerin çalıştıkları işlerin başka türden, başka yaştan ya da meslek kategorisinden işçilere verilmesi nedeniyle uğradıkları işsizlik (işsizlik bir ülkeden başka bir ülkeye de devredilebilir) || Dönüşümlü işsizlik, kendilerini işsiz saymamakla birlikte ancak ara sıra iş bulabilen kişilerin durumu (Dönüşümlü işsizlere toplumun bütün tabakalarında rastlanır Devlet yardımından yararlanmak üzere işsizlik sigortasına güçlükle ya da çok seyrek olarak kaydolmaları bunların sayımını güçleştirir) || Geçici işsizlik, aynı zamanda hem önemli oranda istihdam arzı, hem de istihdam edilmemiş bir çok işçi bulunması durumu (Bu çeşit işsizliğin nedenleri iş piyasası koşullarının aşırı sertliğinde aranmalıdır) ||G/z//' işsizlik, işçilerin yeteneklerine uygun olandan ya da var olan üretim tekniklerinin olanaklı kıldığından daha az verimli işlerde kullanılmalarından doğan durum (Az gelişmiş bir ülkede, özellikle tarım kesiminde gizli işsizliğe rastlanır, çünkü işgücü, üretim tekniklerinin geriliğinden dolayı yeterince verimli olmayan işlerde kullanılır) || Gönüllü işsizlik, kişisel çabasına uygun bulmadığı ya da kendisine önerilen ücreti, harcayacağı çabaya oranla yetersiz bulduğu için çalışmayı reddeden işçinin durumu || istenç dışı işsizlik, cari ücret oranının altında bir ücret kabul etseler bile iş bulamayan emekçilerin durumu, (işsiz, iş isteyerek iş bulma kurumuna kaydolduğu zaman, istenç dışı işsizlik var demektir) ||Ka//r?(/ işsizlik, istenç dışı işsizlik durumunda bulunan ve tam istihdamın gerçekleştiği bütün ülkelerde her an saptanabilen tüm emekçilerin durumu (geçici işsizler, teknolojik işsizler [sanayi devrimi dönemleri dışında], işe alınmamış olanlar, vb) || Konjonktürel işsizlik, üretimin kısılmasını ve istihdamın durmasını zorunlu kılan elverişsiz bir iktisadi konjonktürün yol açtığı işsizlik || Mevsimlik işsizlik, bazı sanayi dallarında etkinliğin dönemsel olarak yavaşlaması ya da büsbütün durması dolayısıyla, yılın belli dönemlerinde düzenli bir biçimde işlerini kaybeden emekçilerin durumu || Saptanamayan işsizlik, resmi makamlarca bilinmeyen işsizlik || Süreğen işsizlik, Keynes kuramına göre, liberal rejimde, işgücünün tam istihdamını sağlayabilecek tek güç olan devletin müdahalesi olmadan da kurulabilecek çeşitli iktisadi dengelerin temel özelliğini oluşturan sürekli ve istenç dışı işsizlik || Teknik işsizlik, bir girişimin bazı kesimleri üretim için gerekli öğeleri sağlayamaz duruma düştüğü zaman, öteki bazı kesimlerin işi durdurmak zorunda kalması || Teknolojik işsizlik, bazı işlerin kaldırılmasına, bazı zanaatların kaybolmasına yol açan teknik ilerlemelerin doğurduğu işsizlik || Yapısal işsizlik, temel niteliği iş talebi ile iş arzı arasında niteliksel uygunsuzluk olan uzun süreli durum —iş huk işsizlik sigortası, çalışma istek ve yeteneğine sahip olmalarına ve iş aramalarına rağmen iş bulamayan kişilere geçici bir süre asgari bir geçim düzeyi sağlamayı amaçlayan sosyal güvenlik sistemi (Bk ansikl böl) —ANSİKL ikt Günümüzde Batı ülkeleri ekonomilerinde görüldüğü biçimiyle işsizlik kavramı, ancak sınai üretim sisteminin yaygınlaşmasıyla, yani XIX yy'ın ortalarından sonra, ortaya çıktı Sanayileşmiş ülkelerde, işsizlik olayı, köy nüfusunu kentlere doğru çeken büyük sanayinin gelişmesine bağlıdır Bu akım, bol ve ucuz işgücü yaratır XIX yy'da, her işçi, çalışma gücünün son sınırına değin, günde 12-14 saat süreyle, tatil ve dinlenme günü olmadan çalıştırılır, işçinin çalışma gücü tükendiği zaman, yeri K Marx' in deyimiyle "yedek işçi ordusu"ndan, özellikle kırsal bölgelerden gelen köylülerin oluşturduğu bu ordudan alınan işçilerle doldurulur Bu yedek işçi ordusu, kapitalist sanayinin gelişebilmesi için kesinlikle gereklidir, insanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için bir iş sahibi olmak zorundadır Artık tarım işletmelerindeki ek işlerde çalışamaz duruma geldiklerinden, kadınlar ve çocuklar da iş piyasasına atılarak rekabete katılırlar, işletmelerin büyümesi çok büyük ölçülere ulaşmasına rağmen, toplam işgücü yaratılan istihdam olanaklarına oranla fazlalık gösterir ilk dönemsel aşırı üretim bunalımlarıyla birlikte, yaygın sanayi işsizliği de ortaya çıktı ve özellikle 1919-1939 döneminde hiç görülmemiş derecede yüksek sayılara ulaştı Örneğin, ingiltere'de 1920 bunalımı, yalnızca gerçek ücretlerde büyük bir düşüşe yol açmakla kalmadı (1920 ile 1922 arasında % -36), önemli bir işsizler kitlesini de oluşturdu: 1921'de 2 milyon (etkin nüfusun % 15'i) ingiltere, ikinci Dünya savaşı'na değin sürekli bir işsizlik içinde kaldı; işsiz emekçilerin sayısı 1 015 000 ile 2 600 000 arasında değişiyordu Aynı dönemde, Avrupa'nın başka birçok ülkesinde de aşağı yukarı aynı derecede önemli bir işsizliğe rastlanmaktaydı: güney bölgesi az gelişmiş olan ve sermayelerin yetersiz olmasına kaışın güçlü bir nüfus baskısı altında bulunan İtalya'da etkin nüfusun yaklaşık °/o 10'u işsizdi; Almanya'da, Avusturya'da, iskandinav ülkelerinde, işsizlik oranı % 8'e ulaşmaktaydı 1929 dünya iktisadi bunalımıyla birlikte hemen bütün ülkelerde, etkin nüfusun % 20'si, hatta kimi zaman °/o 30'u, uzun aylar boyunca işsiz kaldı (Birleşik Devletler' de 1933'te işsiz sayısı 13 milyonu buluyordu) Bu çapta bir işsizlik, çok sayıda aileyi sefalete düşürür ve teknik ilerlemeyi köstekler (sermaye birikimi yokluğu yüzünden); ayrıca, italya'da faşizmin ve Almanya'da nasyonal sosyalizmin gelişmesi (ve gene bunların neden olduğu ikinci Dünya savaşı) işsizliğin bir sonucu olarak görülebilir 20'li yıllarda, işsizlere yapılan yardımların kesilerek serbest dolaşım düzenine dönülmesi önerisini ileri süren J Rueff'in tersine, Keynes işsizlikle savaşın devlet müdahalesini gerektirdiğini düşünür Gerçekten de, Keynes'e göre, istihdamın düzene sokulmasıyla ilgili klasik mekanizmalar İşlemez duruma düşer (işsizliğin artması, ilke olarak, önce ücretleri düşürür, sonra da istihdam arzını artırarak işsizliğin ortadan kalkmasına olanak verir), istikrarlı bir düşük istihdam durumu, hiç dengesi bozulmadan, ekonomide varlığını sürdürebilir Üretim, işçileri istihdam etmek için değil, üretilen malların satılması için yapılır; bu iki yön birbirinden bağımsızdır ve kapitalist bir ekonomide işsizliğin sürekliliği bununla açıklanır Sonuç olarak, tam istihdamı sağlamak için, bir hükümetin, gerçek talep düzeyini doğrudan doğruya (kamu harcamalarıyla) ya da dolaylı olarak (tüketimin ya da özel yatırımların desteğiyle) ayarlamaya çalışmak sorumluluğunu üstlenmesi gerekir Gerçekte, Keynes daha kuramlarını ortaya koymadan önce de hükümetler bu yönde çaba harcamaya başlamışlardı Örneğin, Roosevelt'in New Deal'i, tüketimi hızlandırmayı amaçlayan bir dizi önlemlere dayanır: bayındırlık işlerinde ulusal şantiyeler kurulması (Tennessee vadisinin düzenlenmesi gibi), işgününün kısaltılması, bir asgari ücret saptanması, üretimi bırakan çiftçilere sübvansiyon verilmesi, vb Ama, amerikan ekonomisinin toparlanmasını ve işsizliğe karşı mücadeleyi asıl kolaylaştıran şey silahlanma politikası olacaktır Almanya, italya, Japonya gibi ülkelerde, işsizliğe karşı mücadele, sonunda, stratejik değer taşıyan bazı büyük işler yapılması (Almanya'da otoyol yapımı gibi) yanında işsiz kitlelerin askere alınmasına varacaktır ikinci Dünya savaşı'ndan sonra, savaşan bütün kapitalist ülkelerde daha önce başlatılmış olan tam istihdam politikası, gerektiğinde enflasyona ve bütçe açığına da başvurularak sürdürüldü Bu siyaset, 1945'ten sonra ortaya çıkan istihdam bunalımlarını (1949-50, 1953-54, 1957-1959 bunalımları) 1960'a değin belirli sınırlar içinde tutmayı olanaklı kıldı 60'lı yıllardan sonra, karşılıksız kalan İstihdam taleplerinin sayısı, sanayileşmiş ülkelerin- çoğunda neredeyse sürekli bir biçimde arttı Fransa'da işsiz sayısını gösteren rakamlar sürekli denilebilecek bir artış göstererek 1962'de 100 000 iken, 1974'te 700 000'e, 1981 sonunda aşağı yukarı 2 milyona (istatistik konularının tanımındaki farklar göz önünde tutulmak koşuluyla) ulaştı (Kadınların da çalışması ve gençlerin etkin yaşama girmesi, işsiz sayısının hesaplanmasını çok tartışmalı bir duruma sokmaktadır) Artan uluslararası rekabete karşı mücadele edebilmek için, işverenler üretimin iyileştirilmesine ve sermayenin daha iyi bir biçimde kullanılmasına çalışırlar; bu amaçla, üretimde derin ve sürekli bir yeniden düzenlemeye gitmek (işgücünün yerine sermayeyi koymak için) zorunda kalırlar, bunu yaparken de kimi sanayi dallarının (demir-çelik) yapısını tümüyle değiştirir ve böylece işsizlik düzeyinde hissedilir bir yükselişe yol açarlar -Gelişmekte olan ülkelerde, özellikle kırsal işgücünü etkileyen işsizlik, özgün bir biçim alır Burada "gizli" işsizlik sözkonu-sudur, bu gizli işsizliğin temel özelliği de tarımda gereğinden fazla işçi çalışması ve üretim yöntemleri sabit kalmak koşuluyla, toplam ürün tutarında herhangi bir azalmaya yol açılmadan bu işçilerin işten çıkarılabilmesidir Bu işsizlik biçimi kolay kolay ölçülemez; toplam üründe azalmaya yol açmadan çıkarılabilecek fazla işçilerin sayısını kestirmek kolay değildir, çünkü, tek çeşitli tarımın egemen olduğu sistemlerde, tarımsal üretimin belirgin bir biçimde mevsimlere bağlı olması yüzünden, ölü mevsimle işlerin en yoğun olduğu dönem arasında işgücü gereksinimi değişerek bir kat artabilir Azami bir işgücü talebi oluşturan mevsimlik işler; başka zamanlarda gereğinden fazla olan nitelikli kırsal işgücünü kendine çeker İşlerin en yoğun olduğu zamanlarda (çift sürme, pirinç ekme, hasat) bütün kullanılabilir işgücü, hangi ücretle olursa olsun, değerli bir ürünü azami tutarına eriştirmek amacıyla seferber edilir Bu varsayıma göre, gereğinden fazla işçi yoktur Aykırı gibi görünse bile, bu güçlük, gizli işsizliğe karşı mücadele edilmek istenmesi durumunda, tarım işlerinin makineleştiril-mesi gerektiğini gösteren bir kanıttır Bu fazla işgücünün tarım kesiminden, ekonominin bunu özümseyebilecek başka bir kesimine devredilmesi, ancak üretkenliğin tarım kesimiyle birlikte iktisadi etkinliğin başka kesimlerinde de artması durumunda bir değer taşır Başka bir deyişle, tarımın modernleştirilmesinin başka kesimlerin modernleşmesiyle birlikte ilerlemesi gerekir Gelişmiş ülkelerin deneyimi de bunu doğrulamaktadır, çünkü bu ülkelerde kırsal işgücünün genel iktisadi büyümeyi yararlı bir biçimde etkilediği görülmüştür -işsizler yararına alınan toplumsal önlemler Devlet, işsizliğin sonuçlarına karşı mücadelede iki yönden etkili olmaya çalışır: iş piyasasının düzenlenmesine dayanan önlemlerle ve toplumla kaynaşmış olarak kalmalarını ve bir iş bulmalarını olanaklı kılmak için işçilere yapılan yardımlarla Bazı sorumlu kuruluşlar (iş temsilciliği, sosyal sigortalar kurumu vb gibi) işsizliğin önlenmesi, hiç olmazsa sonuçlarının hafifletilmesi amacını güder: ihmal edilmiş bölgelere yardımlar, iş olanakları yaratanlara verilen primler, iş arzıyla iş talebi arasında daha iyi bir uyum sağlamayı olanaklı kılmak üzere mesleki eğitimin geliştirilmesi ve bu arada, doğal olarak gençleri ve kadınları işe alan işverenler için belli bir süre toplumsal yükümlülüklerden bağışıklık (iş anlaşmaları) İşsizlere yardım konusuna gelince, bu konuda devletin iki zorunluluğu yerine getirmesi gerekir: işsizlere, yaşamaları için gerekli asgari olanakları sağlamak ve onların hızla yeniden iş bulmalarını olanaklı kılmak Gelişmiş ülkelerde uygulanan işsizlik yardımı sistemi, işçi ücretlerinden kesilen ödentiler ve işverenler tarafından sanayi ve ticaret alanlarında iş bulma kurumlarına yatırılan ödentilerle finanse edilen bir sistemdir -ikt işsizlik oranı Bir ülkede, işgücü miktarı ile istihdam düzeyinin eşit olduğu "tam istihdam" düzeyinde işsizlik oranı sıfırdır Ancak, işgücünün bir bölümü kısa bir süre için de olsa, iş ve yer değiştirmek amacıyla işsiz kalabilir, bu da işsizlik oranında tam istihdam düzeyine ulaşmayı olanaksız kılar Bu yüzden ideal işsizlik oranı hakkında esnek davranılmakta, ancak, bu oranın ne olacağı konusunda çeşitli kesimlerde farklı görüşler ileri sürülmektedir iktisatçılar işgücü içinde işsizlik oranının °/o 3'ü bulmasını genellikle olağan karşılarken, sendika çevreleri % 1 ya da en çok °/o 2, işveren çevreleri ise °/o 3 ile °/o 5 arasındaki bir oranı tam istihdam durumu olarak kabul etmektedirler —iş huk işsizlik sigortası Emeği ile geçimini sağlayan kişiler bakımından en önemli tehlikelerden biri işsiz kalmaktır Bu tehlike birçok ülkede işsizlik sigortasıyla karşılanmaktadır, işsizlik sigortası bir yardım kurumu değildir Bu nedenle diğer sigorta kollarında olduğu gibi prim ödemeyi gerektiren zorunlu bir sigortadır ve işsiz kaldığı zaman işçiye, işsizlik ödeneğini isteme hakkını verir Bu nedenle işsizlik sigortasından tüm işsizler değil, belirli bir süre çalışıp prim ödemiş olan sigortalı İşsizler yararlanır Ayrıca bu sigortadan yararlanabilmek için işsizliğin belirli bir süre uzaması ve işsizin sürekli iş bulma çabası içinde olması gerekmektedir Bu bakımdan birçok ülkede işizlik sigortası ile resmi iş ve işçi bulma kurumları işbirliği yaparlar, işsiz, kurumdan iş bulamadığını belgeledikten sonra sigortadan ödeneğini alır Genel olarak işsizlik sigortasının finansmanı işçi ve işverenlerin ödedikleri primlerden sağlanır Bazı ü|kelerde devletin katkısı da olmaktadır işsizlik tehlikesinin sosyal yardımlarla karşılandığı ülkelerde bütün yük devletindir Ancak bu ülkelerin sayısı azdır Türk sosyal güvenlik sisteminde işsizlik sigortası henüz kurulmamıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|