Şengül Şirin
|
Farklı Yönleri Ile Fetret Devri; Merkezileşme - Osmanlılıştınla
FARKLI YÖNLERİ İLE FETRET DEVRİ:MERKEZİLEŞME-OSMANLILAŞTIRMA
1243 Kösedağ Savaşından sonra Anadolu da yaşanan Tavaif-i Mülük (Küçük Beylikler) tecrübesine benzer bir durum olarak ,1402 Ankara Savaşından sonra da Anadoluda bir tecrübe yaşanmıştır Birincisinde Anadolu Selçuklu Devleti,ikincisimde ise Osmanlı Devleti ön plandadır
Birincisi esasen o sırada bir boy durumunda olan Kayılara yaramıştı Zira Kayılar ve daha sonra kurulacak Osmanlılar bu karmaşık durumdan akıllıca bir siyaset izleyerek güçlenerek çıkmışlardı Denebilir ki diğer Anadolu Beylikleri gibi Osmanlılarda Kösedağ Savaşının bir meyvesiydiler
Ancak Osmanlıların kısa sürede sağladıkları bu başarılar içerde ve dışarıda son derece keskin bir mukavemet ve muhalefetle karşılanmıştır Zira Osmanlılar kuruluşlarında son derece etkin bir rol oynayan konar göçerlikten giderek uzaklaşarak yerleşik ve merkezi duruma geçmiştir
Buna karşılık Timur kuruluştan sonra Osmanlı nın hızla terk etme yolunu seçtiği konar göçer (Bozkır) kültürüne sıkı sıkıya bağlıydı ve onun mümessili idi İşte Ankara Savaşı Osmanlı ve Timur Devletleri arasında cihan devleti olma iddiası nedeniyle yapıldı Bu iki devlette de cihan devleti olma potansiyeli mevcuttu Savaşta göçebe devlet anlayışına sahip Timur galip geldi Genelde eski devirlerde göçebelerin yerleşik unsurlara savaşta galip geldikleri sık görülen bir durumdur Fakat göçebe devletler yerleşikler kadar uzun ömürlü olamamışlardır Burada da böyle olmuştur
Göçebe devletlerin uzun ömürlü olamamalarının sebebi Osmanlı nın fark ettiği ve üzerinden hızla atmaya çalıştığı göçebelik (yada Adem-i Merkeziye) yani merkezi olamama durumudur
Yıldırım Bayezid savaşı kaybedip iki oğluyla birlikte(Musa ,Mustafa) Timur’a esir düşerken Fetret Devri adeta savaş meydanında başlamış gibiydi Savaşın kaybedileceğini anlayan Yıldırım’ın diğer oğulları (Süleyman-İsa-Mehmed) taht için mücadele etmek üzere savaş meydanından ayrılarak ,Timur’a bağlı şekilde bağımsızlıklarını ilan ettiler Süleyman Çelebi, Vezir-i Azam Çandarlızâde Ali Paşa, Murad Paşa, Yeniçeri ağası Hasan Ağa ve Subaşı Eyne Bey ile birlikte yanındaki kuvvetlerle Bursa'ya gelmis, buradan da küçük şehzade Kasım'ı alarak büyük zorluklarla Rumeli'ye geçebilmisti İsa Çelebi, muharebe meydanini terk ettikten sonra Balıkesir taraflarında saklanmış, Mehmet Çelebi Amasya'ya çekilmiş ,Kasım çok küçük olduğu için mücadelenin içinde değildi
Bundan başka Fetret devri mücadelelerini şekillendiren olaylar aslında savaştan çok daha önce belirginleşmeye başlamıştı Şimdi bunları açıklayacağız
Kösedağdan sonra Moğol baskısı ile batıya doğru yığılan Türkmen kitleler ,bu durumu akıllıca bir iskan siyaseti ile değerlendiren Osmanlılar ın gücüne güç katmışlardı Bundan sonra 1 Murad ile Anadolu Beyliklerine karşı ‘’barış yolu ile genişleme’’ siyaseti*,Yıldırım Bayezid zamanında da doğrudan ilhak (ele geçirme) siyaseti izlenmeye başlandı
Osmanlıların Anadolu Beyliklerine karşı izledikleri siyasete ‘’Osmanlılaştırma’’ adı verilebilir ki bu siyaset ,son devirlerde görülen ‘’Osmanlıcılık’’ akımı ile bağlantılı olarakta düşünülebilir
Zira ,Anadolu Beyliklerinin ele geçirilmesi süreci cihad ,gaza anlayışı ile açıklanamaz bir gelişmedir Bu düpedüz Osmanlılaştırma idi Ancak ele geçen her beyliğin aynı oranda Osmanlılaştığıda iddia edilemez Karesi oğulları bir çırpıda Osmanlılaşıp bir daha sorun teşkil etmezken ,örneğin Karaman oğullarının Osmanlılaştırılması çok uzun ve zor gerçekleşecekti Sık sık Karaman oğullarının Osmanlı nın başına gaileler açtığı Fetert devri ve Cem Sultan olaylarında rol oynadıkları görülecekti
Osmanlılaştırma sürecini hızlandıran bir katalizör etkisi yapan durum ise Osmanlı nın Rumelide ki başarılarının Anadolu halkı gözünde onlara kazandırdığı teveccühtür Anadolu göçebeleri hem Osmanlı nın cihad ve gaza anlayışını taktir ediyor,hem de fetihlerin getirdiği refah , yeni topraklar ve ganimette ulaşmak için Osmanlı ya koşuyorlardı
1389 Kosova Savaşından sonra 1 Murat Anadolu beyliklerine aşağı yukarı üstünlüğünü kabul ettirmiş ve onları vasal (bağlı) duruma getirmişti Yıldırım Bayezid zamanında ise Anadolu Beyliklerini ele geçime süreci başlamış ve Osmanlılar, alınan topraklardaki yerel hanedan ve Türkmen beylerine Rumeliden geniş topraklar tahsis ederek onları memnun etmeye çalışıyordu
Merkezileştirme çabaları paralelinde Osmanlı konar-göçerleri yerleşik hale getirmeye çalışıyordu
Yıldırım Anadolu Beyliklerine karşı Hıristiyan unsurlardan da ordusunda yararlanıyordu Bunu meşrulaştırmak için halifeden ‘’Sultan-ı İklim-i Rum’’ ünvanını istemiş ve almıştı
Tüm bu hareketler Anadolu halkından ziyade Bey’liğini kaybeden Türkmen bey’leri tarafından tepkiyle karşılandı Bunlar karşı koyacak gücü bulamayınca Anadolu yu terk ettiler Bu dönemde gidip sığınacakları tek yer Timur’un yanıydı Onun yanında Osmanlı rejimine karşı koymak için fırsat kolladılar,Timur’u kışkırttılar Neticede hesaplaşma kaçınılmazdı
1402 Ankara Savaşı gösterdi ki Anadolu halkı Timur’un yeniden kurduğu Anadolu Beyliklerine fazla itimat etmemiştir Bu beylikler eski güçlerine bir türlü kavuşamamışlardır Çünkü halk artık Osmanlı ya meyletmiş ve uyum sağlamıştır yani Osmanlılaşmaya başlamıştır
Bir yandan da 1 Murad zamanında yeni kurulan ve ön plana geçmeye çalışan Yeniçeri ocağı ile Türklerden oluşan ordu arasındaki şiddetli geçimsizlik ,merkezi devlet anlayışına karşı bir başka tepkinin tezahürüdür
I Murad zamanında Molla Rüstem ve Çandarlı Halil Paşaların önerisiyle İslam hukukunda dayanağı mevcut olan savaş esirlerinin 1/5 ‘i devlet adına alınmaya başlandı (Pencik Kanunu) Alınan bu esirler eğitilerek orduda yada devlet hizmetinde kullanılmıştır Bu Selçuklu ‘’Gulam Sistemi’’ nin gelişmiş halidir Yeniçeriler Türk unsurlara ,Akıncılara ve ordunun diğer unsurlarına karşı 1826 ya kadar Merkezi gücü ve otoriteyi temsil etmişlerdir
Böyle bir durumda çekişmede kaçınılmaz olmuştur
Ordu daki bu çatışmaya benzer bir çatışmada Türk asilzadeler,medrese çıkışlı devlet ricali ile Enderun çıkışlı kul taifesinden Devşirmeler arasında yaşanmıştır
Kuruluş Devrinde Türk asilzade ve ulemalar ön planda idi İlk padişahların danışmanları özellikle Ahi önderleri idiler (Şeyh Edebali,Ahi Hasan,Çandarlı Halil Paşa)
Türk bürokratları genelde yerleşik hayatı benimsemişlerdi Orhan Gazi İznik te kurdurduğu medrese ile gerekli devlet adamı ihtiyacını karşılamaya çalışmıştı Fakat ilerleyen devirlerde asker ihtiyacı gibi bürokrat ihtiyacıda artmıştı
Bu nedenle Yeniçeri Ocağı dahilinde yetenekli gençler saraya alınıp ‘’Enderun’’ da yetiştirilmeye başlandı Bunların devlet hizmetine hızlı girişleri Türkler arasında tepki ile karşılandı
Türk rical elde ettikleri mevki ve servetleri evlatlarına intikal ettirerek uzun süre muhafaza ediyor ve görevden alınmaları,cezalandırılmalarıda oldukça güç oluyordu
Oysa ki Enderun sistemi dahilinde yetişen devlet ricali hizmeti mukabili güç ve servet elde etsede ,ölünce malına müsadere yoluyla kolayca el konuyordu Yine bunlara azil,idam,sürgün gibi her türlü ceza kolayca verilebiliyor,sıkı kontrol altında tutulabiliyorlardı
Uç umerasının ve Akıncıların tepkisi ise devlete değil bu sıkı kontrol anlayışına,merkezileşmeyedir Bu durumun Fetret Devrine de etkisi olduğu aşikardır
İlk başlarda fethedilen yerler ‘’Kılıç hakkı’’ olarak fetheden komutana verilirken zamanla merkezden atanan görevlilere verilmeye başlandı Böylece Adem-i Merkezi anlayıştan merkezi anlayışa geçiş Ankara Savaşından önce belirginleşmeye başladı
Rumeliye geçişten sonra hatırı sayılır bir Türk nufusu bölgeye yerleştirilmişti Böylece bölgede güçlü bir umera sınıfı oluştu Bunlar eski gelenekleri temsil ediyor ,yaşıyor ve kendi üstlerinde denetleyici bir güç istemiyorlardı Fetret Devrine kadar açıktan devlete karşı tepkilerini belli etmeselerde ,bu devirde taht kavgalarına müdahalelerini bu eksende yaparak,önemli bir irade ortaya koymuşlardı
Başta Musa Çelebiyi destekleyen Rumeli Beyleri daha sonra onun merkezi anlayışa kaydığını görünce ondan desteği çekmiş, şehzade Orhan olayında onu desteklemişlerdi Çelebi Mehmed’e karşıda Mustafa ya verdikleri destek bu sebeptendi
Bunları açıkladıktan sonra Fetret Devrinin başlangıcı ve bitişi meselesi üzerinde durarak konumuza son verelim
Aslında Fetret devrini ikiye ayırabiliriz 1 kısım Ankara Savaşı ile başlar,11 yıl 11 ay 23 gün sürer ve Çelebi Mehmed’in Musa’yı yendiği Çamurlu Savaşı ile biter
2 dönem ise Ç Mehmed hatta II Murad Devrine kadar devam eder Zira Düzmece Mustafa isyanıda Fetret dönemi uzantısı olarak ele alınabilir Aynı şekilde Şeyh Bedreddin olayı dahi Fetret Devri ile yakın alakalıdır Bir defa Şeyh Bedreddin Musa Çelebi’nin kazaskeridir İsyana katılanlarda tımarları ellerinden alınan uç gazileri ve Hıristiyan feodallerdir
Yine Süleyman Çelebi nin Bizans ta esir oğlu Orhan’ın Rumeli Beylerine dayanarak Ç Mehmed’e isyanıda bu bağlamda ele alınabilir
Fetret Devri irdelenirken bu unsurlar da göz önüne alınmalı,daha geniş bir açıdan olaylara bakılmalıdır
Yazının hazırlanmasında Doç Dr Kaan Ziya Taş ve Sadettin Baştürk ‘ün Fetret Devri ve sonuçları makalesinden,Yılmaz Öztuna nın Tarih Terimleri Sözlüğünden yararlanılmıştır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|