|  | Mescid-i Dirâr |  | 
|  01-16-2011 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Mescid-i DirârMescid-i Dirâr  Müslümanlara zarar verme amacıyla yapıldığı için Kur’an’da Mescid-i Dırâr olarak nitelenmiş ve daha sonra bu adla anılmıştır  Hz  Peygamber (s  a  s), münafıkların amacını bildiren vahiy üzerine bu mesciti yaktırarak müslümanlar arasında fitne kaynağı olmasına izin vermemiştir  Medine’de münafıklar, İslâm aleyhindeki faaliyetlerini açıkça ve rahatça yapamadıkları için İslâm devletinin takibinden kendilerini koruyacak, gizli çalışmalarını yürütmeye elverişli bir merkeze ihtiyaç duyuyorlardı  Aslen Medineli olduğu halde, Hz  Peygamber’in Medine’ye hicret etmesi üzerine İslâma ve Hz  Peygamber (s  a  s  )’e düşmanlığı ve hışmı dolayısıyla önce Mekke’ye daha sonra da Bizans ülkesine giden Ebû Âmir er-Râhib/el-Fâsık (Hz  Peygamber, onun er-Râhib lakabını el-Fâsık şeklinde değiştirmiştir) irtibatlı bulunduğu Medine’deki münafıklara mescit şeklinde bir merkez kurmaları tavsiye ve tahrikinde bulundu  Bunun üzerine münafıklar, 9/630 senesinde Medine’de Sâlim b  Avf Oğullarının bölgesinde Kubâ Mescidi’ne yakın bir yerde sözde bir mescit inşa ettiler  Bundan sonra Hz  Peygamber’e müracaatla içlerinden yaşlıların ve özür sahiplerinin devamlı merkezdeki Medine Mescidi’ne gelemediklerini, bazen yağmurlu ve soğuk günlerde kendilerinin de cemaata katılamadıklarını, bu sebeple kendi bölgelerinde namazı cemaatla kılabilmek üzere bir mescit inşa ettiklerini belirterek, mescitlerine gelip namaz kıldırmasını ve böylece bu mescitin açılışını yaparak resmen tanınmasını istediler  Bu sırada Hz  Peygamber (s  a  s), Tebûk Gazvesi’nin hazırlıkları ile son derece meşguldu ve sefere çıkmak üzere idi  Bu sebeple kendisine müracaat edenlere, ancak seferden döndükten sonra mescitlerine gelebileceğini belirtti  Fakat Hz  Peygamber (s  a  s), Tebük Seferinden dönerken Medine yakınlarında Tevbe Suresinin 107-110  ayetleri nazil oldu  Bu ayetlerde sözkonusu mescitin zarar verme (dırâr) inkar etme, Müslümanlar arasında ayrılık çıkarma, daha önce Allah ve Resulune karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlama amacıyla yapıldığı, münafıkların bu amaçlarını gizlemek için “Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk” diye yemin ettikleri, buna rağmen yalancı oldukları belirtilerek şöyle buyuruluyordu: “Ey Nebi! Bu mescitte asla namaza durma  Şüphesiz ki başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescitte namaz kılman daha hayırlıdır  O mescitte kendilerini maddi ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır  Allah kendisini temizleyenleri sever  Binasının temelini Allah’tan korkma ve rızasını kazanma esası üzerine kuran mı, yoksa binasını bir uçurumun kenarına kurupta onunla Cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlıdır! Allah zalimler güruhunu doğru yola sevketmez  Yürekleri paramparça oluncaya kadar yaptıkları o mescit daima bir şüphe kaynağı olarak kalblerinde kalacaktır  Allah Alîm’dir, Hakîm’dir” (et-Tevbe, 9/107-110  Münafıklar Dırâr Mescitini açmak için Hz  Peygamber (s  a  s)in seferden dönmesini bekliyorlardı  Hz  Peygamber (s  a  s  ), Medine’ye dönünce, gerçek mahiyeti konusunda bilgilendirildiği, yönlendirildiği Dırâr mescitini görevlendirdiği birkaç sahabe vasıtasıyla yaktırarak ortadan kaldırdı  Böylece münafıkların belli bir merkezde üslenerek faaliyette bulunmalarına fırsat vermedi  Dırar mescidinin yakılması, İslâm tarihinde bir ibadet mahalline yönelik ilk ve son eylemdir  Bu eylem İslam toplumunun birliğini bozmaya yönelik faaliyetlere hiç bir şekilde izin verilmeyeceğinin bir kanıtıdır  Bu olay ayrıca İslâm düşmanlarının haince amaçları için İslam’ın temel kurumlarını bile kullanmaktan çekinmeyecekleri konusunda Müslümanlara yapılan bir uyarı niteliği taşımaktadır   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |