01-13-2011
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Oynatmak
Oynatmak
1 Bir kimseyi oynatmak, oyunla oyalamak, eğlendirmek; oynamasına izin vermek: Çocukları götür de bahçede biraz oynat Çocukları evde oynatmıyor; müzikle uyumlu hareketler yaptırmak: Düğünde beni zorla oynattılar; verdiği sözde durmayarak düzenle oyalamak, aldatmak, kandırmak: Aylardır, bugün yarın diyerek bizi oynatıp duruyor
—2 Bir şeyi oynatmak, kımıldatmak, hareket ettirmek: Masayı yerinden oynatamadık Parmağını oynatıp durma
—3 Herhangi bir oyun oynanmasını sağlamak ya da İzin vermek: Evinde kumar oynatı-yormuş Evde tavla oynatmıyor
—4 (Aklını) oynatmak; delirmek: Sen (aklını) oynattın galiba
—5 Kukla vb bir şeyi ipler, çıtalar ya da el yardımıyla istenilen hareketleri yaptırmak: Kukla oynatmak Karagöz oynatmak
—6 Bazı yöntemlerle eğitilmiş bir hayvana müzik eşliğinde istenilen hareketleri yaptırmak: Ayı oynatmak
—7 Bir tiyatro yapıtını ya da bir filmi, sahneye koymak, göstermek ya da sahneye konmasına, gösterilmesine izin vermek: Bu filmi TV'de oynatmalı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|