Küçük Ağa Kitap özeti |
12-30-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
Küçük Ağa Kitap özeti1-)KİTABIN KONUSU : Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Osmanlı Devleti eski gücünü,heybetini kaybetmeye başlamış,isyanlar ve işgallerle zayıf duruma düşmüştürKitapta , bir Anadolu kasabası olan Akşehir’den yola çıkılarak ,kurtuluş mücadelesinin bir bölümü anlatılmaktadırOlaylar Akşehir’in bir kasabasında başla ve gelişir 2-) KİTABIN ÖZETİ : Dünya Savaşı resmen sona ermiş olmakla birlikte , Osmanlı Devleti üzerinde yarattığı etkiler tüm gücüyle devam emektedirSavaş sonrası bir çok asker memleketlerine geri dönmüştürZayiatın büyüklüğü evlerine dönen erlerin çoğunun gazi oluşuyla daha da iyi anlaşılmıştır Bu erlerden biri de Salih adlı Akşehirli bir askerdirMemleketine döndüğünde kaybettiği kolunun acısıyla beraber , ülkenin durumunu daha acı bir şekilde anlayan Salih gittiğinden beri çok şeyin değiştiğini görürÖnceleri dost olarak yaşayan Rumlar ve kendi halkı şimdi birbirinden soğumuştur Salih’in samimi arkadaşı olan Niko da bir Rum dur ve gelişmelerden o da etkilenmiştirYavaş yavaş Yunan ve İngiliz ordularının işgal haberleri gelmekte ve iki halkın birbirine olan düşmanlığı artmaktadırSalih ise yüzyıllardır Osmanlı himayesinde rahatça yaşayan Rumların bu davranışını bir ihanet olarak görmekle beraber arkadaşı Niko’dan kopamamaktadır Rumlarla olan dostluğu kasabalı tarafından fark edilir ve kasabalı Salih’i dışlarSalih artık sürekli Niko ve O’nun çevresiyle dolaşır olmuşturArtık Osmanlı ve Padişaha olan güvenci de sarsılmıştırKaybettiği kolunun hayatına tesiri büyük olmuşturKimsenin O’na hak ettiği saygıyı göstermediğine inanan Salih kendini namazdan niyazdan çekmiştir Öte yandan halk işgallere tepkisiz kalmama kararı almıştır fakat bunun kimin önderliğinde yapılacağı karmaşası vardır Salih günler geçtikçe kendi kasabalısının tepkisini kazanmış ve artık istenilmeyen biri olmuşturBu sırada kasabaya İstanbullu Hoca adında bir hoca gönderilir İstanbul’dan gönderiliş amacı kasabada padişaha ve Osmanlı’ya bağlılığı teşvik edici düşünceyi sağlamaktırHoca gerçekten de çok etkili bir insandır ve halkın büyük beğenisini ve takdirini kazanır Vaazlarda cemaate Osmanlı padişah ve din lehinde düşüncelerini aktarmaktadır Bu sırada memlekette Hoca’nın düşüncesine tam ters olmamakla birlikte , kurtuluş ümidi olabilecek bir örgüt kurulmaktadırKuvayı Milliye adı verilen bu örgüt Anadolu’da işgalleri önlemek ve İstanbul ve padişah yönetiminin boyunduruğundan kurtulmak için kurulmuştur Fakat Kuvayı Milliye’nin işi çok güçtürMemlekette işgallere karşı veya işgallerden yana bir çok örgüt vardır Kuvayı Milliye önce bu örgütleri kendi tarafına çekmeli veya bertaraf etmelidirHocanın vaazları da Kuvayı Milliye ilkelerine ters düşmektedirHoca her fırsatta padişaha bağlılıktan bahsetmektedir , Kuvayı Milliye ise padişahtan kurtulmak ,yeni bir yönetim kurmak amacını gütmektedir İşte bütün bu ihtilaflar dolayısıyla Kuvayı Milliye yandaşları ve Hoca arasında bir elektriklenme ve zıtlaşma meydana gelirHoca ise halka kendini çok sevdirmiştir çünkü her yönüyle iyi ve doğru bir insandırFakat Hoca da kendi içinde bir yandan yaptığı işin gerçekten doğru olup olmadığının sorgulamasını , padişaha olan güvencinin doğruluğunun şüphesini yoklamaktadırKuvvacılarla Hoca arasındaki çatışma zamanla iyice açık şeklini alır ve vaazlarda karşıt fikirler açıklanır Olaylar gelişirken Salih ise unutulmuşluk ve terkedilmişlikten bir kaçış olarak Kuvayı Milliye’ye katılmaya verirO’nu bu kararı vermeye zorlayan başka bir şey ise yakın arkadaşı Niko’nun da sonunda Osmanlıya karşı savaşta yer almasıdırSalih bu ihanetin öcünün peşinden koşacak ve kurtuluş mücadelesinde büyük rol oynayacaktırKuvva bir türlü hizaya gelmeyen Hoca hakkında ölüm emri çıkartırHoca evliliği ve çocuğu ve en önemlisi de halkın zorlamasıyla Akşehir’den kaçar ve çete reislerine sığınır Kuvva ile arasında yaşanan kovalamacadan sağ kurtulur ve kendi başına yanına adam da alarak bir kasabaya sığınırKuvva ise Hocayı kaçırdığı için üzgündür ve Salih’i O’nu bulmakla görevlendirirHoca ise şimdi hangi tarafta yer almak gerektiğinin hesabını yapmaktadır Kuvayı Milliye ise her geçen gün başarı kazanmakta ve güçlenmektedirSalih Hoca’yı bulur ve O’nu padişah hizmetinden vazgeçerek Kuvva yararına çalışmaya ikna ederBeraberce Çerkez Ethem’in kardeşi Tevfik Bey’in çetesine katılırlar Çerkez Ethem ve kardeşleri milli mücadelede en büyük rollerden birini üstlenmiş ve gerek düşman işgallerine gerekse ayaklanmalara karşı başarılar sağlamışlardırFakat şimdi düzenli ordu ve İsmet Paşa’nın emri altına girmek söz konusu olunca Çerkez Ethem ve kardeşleri zıt bir tavır takınarak Kuvva’ya ve Ankara’ya karşı isyan bayrağı açmıştırHoca ise bu yolun yanlış olduğuna inanır ve onları bu yoldan döndürmek için planlar kurar Hoca’nın amacı Çerkez Ethem ve kardeşlerini Kuvva’ya karşı cephe almaktan vazgeçirmek olmasa bile olası bir isyan halinde güçlerini zayıflatmaktırBu sırada Hoca Salih’ i haber edinmek için Akşehir’e yollarAkşehir’de ise Hoca öldü bilinmektedirOysa Hoca hayattadır ve yeni kimliği “Küçük Ağa” ile kuvva yararına çalışmaktadırHoca’nın Kuvva yararına çalıştığı haberi Salih tarafından Akşehir’de sadece Kuvvacı olan birkaç kişiye duyrulur ve memnuniyet yaratırBaşta Kuvayı Milliye hareketine büyük hizmet vermiş Doktor olmak üzere Kuvvacılar Hoca’nın kendi saflarına katılışından büyük haz duyarlar Hoca Ethem’in İsmet Paşa hizmetine girmemek için yapacağı en büyük saldırı olan Kütahya saldırısında O’na bir oyun oynayarak başarısızlığını sağlar ve Kuvayı Milliye’ye en büyük hizmetini vermiş olurEthem ise Yunanlılara sığınacaktırHoca ise bütün bu ihtiras ve gücü elinde bulundurma tutkusuna kapılan insanlardan nefret etmektedirArtık savaş alanından başka bir cephede de mücadele verilmektedir , şimdi iktidar çekişmeleri büyük tehdit oluşturmaktadır Hoca bunu acıyla farkederAnkara ise Hoca’nın başarılarından haberdardır ve kendisini Ankara’ya davet ederDaveti kabul eden Hoca Ankara’nın durumunu yakından görür ve cephede savaşmanın , bu iktidar kavgasında yanlış düşünenlere ve hainlere verilecek savaştan daha kolay olduğunu düşünürFevzi Paşa Hoca’ya yakınlık gösterirHoca bütün bu kişiliklerin önemini daha iyi anlamaktadırMemleket zafere doğru gitmektedir ve bu noktada Ankara ve Melis’e büyük iş düşmektedir Bu sırada Küçük Ağa yani İstanbullu Hoca Ankara’da kendisini Akşehir’den tanıyan ve bir zamanlar zıt fikirleri yüzünden tartıştığı Kuvvacı Doktor ile buluşurDoktor böyle saygıdeğer birinin kendi saflarına katılışından duyduğu mutluluğu Hoca’ya söyler ve asıl kimliğini bilenin sadece kendisi olduğunu , kendisi dışındakilerin O’nu Küçük Ağa diye tanıdıklarını anlatırHoca ise artık özlediği eşi ve çocuğunun özlemiyle yanmaktadır Küçük Ağa Fevzi Paşa ile birlikte Akşehir’e gelir ve burada da tanınmadığını ve Küçük Ağa olarak bilindiğini görürEşi ve Çocuğu hakkında bilgi alır ve çocuğunu bulur fakat eşinin durumu kötüdürEşine geldiğini haber eder fakat kadın ölmek üzeredir ve oğlunu Hoca’ya emanet ettiğini söylemekle kalır ve günler sonra da ölür Hoca daha sonra Ankara’ya döner ve mücadeleye devam eder 3-)KİTABIN ANA FİKRİ: Vatan ve millet sevgisi , bağımsızlık duygusu Kurtuluş savaşının küçük bir kasaba’ dan görünüşü 4-)KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ: Küçük Ağa(İstanbullu Hoca):Kurtuluş mücadelesine büyük hizmetler vermiş binlerce kişiden biri Salih:Birinci Dünya Savaşında sağ kolunu kaybetmiş ve hayatının anlamını Kurtuluş Mücadelesi ile tekrar kazanan biri Çerkez Ethem:Başlarda vatan ve millet için yeri tutulmaz hizmetler vermiş , cephede büyük başarılar göstermiş, fakat düzenli orduya geçme kararı alındığında tamamen zıt fikirleri benimsemiş ve zararlı olmuş bir çete reisi Doktor Haydar Beyünya Savaşında Yüzbaşı rütbesiyle görev yapmış ve milli mücadele yıllarında Kuvayı Milliye’ye büyük hizmetler vermiş bir asker Ali Emmi:Kurtuluşu Kuvayı Milliye’de gören ve çok büyük fedakarlıklarda bulunan yaşlı bir vatandaş 5-)YAZARIN HAYATI 2 Eylül 1918 tarihinde Akşehir’de doğdu İlk ve ortaokulu Akşehir’de okudu İstanbul Lisesi’nin yatılı kısmında okurken bu lisenin yatılı kısmının kapatılması üzerine kaydını Konya Lisesi’ne aldırdı ve liseyi burada bitirdi (1936) Lise yıllarında Tarık Nazım müstear ismiyle hikaye ve şiirler yazmaya başlayan Tarık Buğra, İstanbul Üniversitesi Tıp ve Hukuk fakültelerinde bir süre okuduktan sonra kaydolduğu Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümünün son sınıfında ayrıldı Askerlik hizmetinden sonra Şişli Terakki Lisesi’nde muallim muavini olarak işe başladı Cumhuriyet gazetesinin açtığı yarışmada Oğlum(uz) adlı öyküsüyle bin liralık büyük ödüle layık görüldüğü ilan edildi (1948) Ancak, Tarık Buğra’ya bu para yerine altın bir kalem ödül olarak verildi Aynı yarışmada Doğan Nadi’nin bölük komutanı birinci ilan edildi ve bu zatın hikayeci olarak adına ikinci bir kez daha rastlanılamadı Yine de bu ödül neticesinde aldığı yoğun iş teklifleriyle basın hayatına atılma konusunda cesareti artan Tarık Buğra, Akşehir’e dönerek Nasrettin Hoca Gazetesi’ni çıkardı (26 Temmuz 1949-28 Haziran 1952) Milliyet gazetesi, Vatan, Yeni İstanbul gazetesi (1952- 1956), Yol Dergisi (1968) ve Tercüman gazetesinde (1970-1976) sanat sayfaları düzenledi, fıkralar yazdı, yazı işleri müdürlüğü yaptı Hisar dergisi ve Türkiye gazetesinde de yazan Tarık Buğra, 26 Şubat 1994 tarihinde İstanbul’da öldü KİTABIN ADI KÜÇÜK AĞA KİTABIN YAZARI TARIK BUĞRA YAYIN EVİ VE ADRESİ VARLIK YAYINEVİ BASIM YILI 1973 BAŞLICA YAPITLARI : Bu Çağın Adı, Dönemeçte, Osmancık, Gençliğim Eyvah, Küçük Ağa, İbiş’in Dünyası, Firavun İmanı, Yarın Diye Bir şey Yoktur, Siyah Kehribar, Politika Dışı, Yağmur Beklerken, Yalnızlar
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|