Şu gerçeği kabullenelim artık! PKK'nın, dolayısıyla da BDP'nin Kürtçe eğitim isteğinden tutun, genel af da dahil, akla gelebilecek tüm istekleri yerine getirilse dahi



Hatta ve hatta Abdullah Öcalan serbest bırakılsa dahi



Apo, dağdaki militanlara "İnin aşağı!" dese dahi örgüt asla dağdan inmeyecektir

Çünkü PKK, farklı devletlerin ortaklaşa kullandığı çokuluslu bir suç örgütü, daha doğrusu bir "Terör Federasyonu"dur

Sahibi de çoktur yöneticisi de



Batı dünyası, terörün üzerine kuluçkaya yatmış bir tavuk gibi



Gerekirse örgüt içerisinden birçok farklı örgüt, gerekirse daha birçok Apo çıkartabilecektir

Dağ kadrolarının sadece Türk vatandaşlarından müteşekkil olmadığı gerçeğini de unutmayalım
Bu satırların yazarı
www
haberajanda
com
tr sitesinde reel politika alanında kuşatıcı tespitler yapan Muhteşem Tıraş'tan başkası değil


Tıraş, terör örgütü PKK'nın bugün geldiği noktayı şöyle özetledi:
1

İçeride bölgeye yönelik olumlu projelerin devam ettirilmesi ve bölge halkının mümkün olduğunca kazanılması



Askeri mücadelenin daha profesyonelce verilmesi ve ceza kanunlarında olabildiğince caydırıcı değişiklikler yapılması şarttır

(Zira sadece sosyal, kültürel açılımların, çözümlerin



Hele ki "Turnalar" gibi romantik cilveleşmelerin (!) boş olduğu ve dağa çıkışı engelleyemediği görülmüştür

)
2

Dışarıda ise, terörü alenen besleyen NATO ve AB ile olan ilişkilerin ciddi olarak sorgulanacağı mesajı verilmeli, hatta sorgulanmaya başlanmalıdır

Özellikle Avrupa'da koruma altına alınmış militanların iadeleri -diplomatik olsun veya olmasın- gereken bir lisanla istenmeli, iade edilmemeleri halinde ise doğabilecek olumsuz sonuçlardan Türkiye'nin sorumlu olmayacağı; bu gayrinizami, gayriahlaki savaşın gereği olarak Türkiye'nin meşru müdafa hakkının doğduğu net bir dille ifade edilmelidir

Biraz daha ileri gidelim



Şartlar dahilinde AB ve NATO'ya ufaktan ufaktan cezalar kesilmeye başlanmasının hesapları da yapılmalıdır

İşte bunun için güçlü bir siyasi irade gerekmektedir

Türkiye'nin şu anki siyasi karar mekanizmalarının böylesi bir iradeye sahip olduğu su götürmez bir gerçektir

Ancak siyasi iradenin ayağının daha sağlam basabilmesi için, devletin çok güçlü bir istihbarata, hareket kabiliyeti ve operasyon becerisi yüksek bir gizli servise de sahip olması gereklidir

Milli bayramlarda, uçaklarla, tanklarla, toplarla ve süslü beygirlerle geçit töreni yapmakla caydırıcılık sağlanamaz

Devir, teknoloji devridir

Teknoloji, savunma mekanizmasının her noktasında en üst seviyede kullanılmaldır

Esas güç, görünen/bilinen güçten ziyade, görünmeyen/bilinmeyen silahların ve istihbaratın gücüdür

Aleni ya da örtülü, her türlü tehdide aynı şartlarda mütekabiliyet yeteneğine kavuşmuş olmaktır gerçek caydırıcılık



Doğusuna ve güneyine kucak açmış bir Türkiye, Batı'dan gelecek gerek terör tehdidine, gerekse ekonomik tehditlere pabuç bırakmamalıdır

Türkiye'nin kucak açtığı bu topraklara arkasını dönebilme lüksü kalmamıştır artık

Bedeli ne olursa olsun, Osmanlı coğrafyasında Türkiye lehine oluşan toplum dinamiklerinin devlet dinamiklerine dönüştürülmesi çabalarından vazgeçilmemelidir

Kimlikli, ilkeli ve tutarlı diplomasi, oluşan rüzgârla daha geliştirilerek devam ettirilmelidir

Artık Türkiye bu savaşı kazanmak zorundadır
Muhteşem Tıraş'ın makalesinin tamamını okumak için bu linki tıklayınız