|  | Zeytin ve Zeytincilik |  | 
|  12-12-2010 | #1 | 
| 
Şengül Şirin   |   Zeytin ve ZeytincilikZeytin ve zeytincilik  Morfolojik özellikleri Zeytin boylu bir çalı veya 10 metreye kadar boylanabilen, sık dallı, yayvan tepeli, herdem yeşil yapraklı bir ağaçtır  Geniş, kıvrımlı, yamru yumru bir gövdesi vardır  Ağaç yaşlandıkça, düzgün gri renkli gövde kabuğu giderek çatlar  Ağacın tacı (tepesi), yaklaşık olarak artan boy kadar her sene genişler  Verimli topraklarda taç açık ve asimetrik, verimsiz topraklarda ise daha yoğun ve yuvarlaktır  Sürgünleri gri renkli, dikensiz ve hemen hemen üç köşelidir  Mızraksı, çok kısa saplı, deri gibi sert yaprakları sürgünlere karşılıklı çiftler halinde dizilmiştir  Yaprakları basit, tam kenarlı ve kenarlar alt yüze doğru hafif kıvrıktır  Yaprağın boyu 20-86 mm, genişliği de 5-17 mm’dir  Yaprakların ucunda sivri bir çıkıntı bulunur  Yaprağın üst yüzü koyu gri-yeşil ve tüysüz, alt yüzü mavimsi gümüşi renkte ve beyaz sık ipeksi tüylerle kaplıdır  Baharın sonlarına doğru yaprakların koltuğunda seyrek salkımlar halinde açan, küçük beyazımsı-sarı renkli, kokulu çiçekleri vardır  Rüzgarların taşıdığı çiçek tozlarıyla döllenen çiçekler etli ve yağlı meyve verir  Meyve önce yeşil, olgunlaştıktan sonra da parlak siyah bir renk alır  Etli meyvenin içinde sert bir çekirdek vardır  Meyvenin etli kısmından ve çekirdeğinden elde edilen yağı bakımından çok değerli bir ağaçtır  Aynı zamanda ağacının çok heybetli ve estetik bir görünümü vardır  Odunu çürümeye karşı son derece dayanıklıdır  Tarih Etimolojik olarak zeytin, dünya dillerinde zeta, zai, zertum, zeirtum, zait, zaitun, zeytun, elaiwa, elaia, olea, oliva, olive, oleum, oli, huile, oil, aceite kelimeleriyle ifade edilir  Eski adlarda, hatta günümüzde Olivia, Olive, Olivier, Olivares, Zeytin isimleri çocuklara verilmektedir  En eski zeytin fosilleri MÖ 2000′lere gider  Ağacı ehlileştiren Samiler’dir  Arkeolojik kalıntılarda zeytin ve zeytinyağı kalıntıları, yaprak işlemeler ve yağ teknolojisi izleri Girit Knossos Sarayı’nda, Mısır Sakkarah piramidinde, mumyalarda, Kudüs Süleyman Tapınağı’nda, Babil’de, eski Yunan’da, Urla Limantepe’de, Salihli Sardes’te, Kumkuyu Akkale’de, Silifke’de bulunmuştur  Eskiçağlardan beri zeytin kutsama, aydınlatma, yemek, sağlık, tedavi, temizlik, savaş malzemesi, güzellik, odun, tabak, kaşık, çatal, tespih, kolye, konserve, sabun, gübre, yakacak amaçlarıyla kullanılmaktadır  Yaprakları barış, zafer, zenginlik simgesidir  Zeytindalı paralarda (TL, Frank, Liret) simge olarak kullanılır  Zeytindalı taçlar, zaferlerde ve spordaki birinciliklerde zafer simgesidir  En eski metinlerde zeytinden bahsedilir (Odysseus, İlyada, De agri cultura, Oidipus Kolonos, Geographica)  Din kitaplarında zeytin terimi geçer  Tevrat ve İncil’de 140 yerde geçer (Tekvin, Mezmurlar, Leviler)  İncil inanışına göre, Kudüs Zeytindağı’ndaki 8 zeytin ağacı İsa Peygamber’in çarmıha gerilişine tanıklık etmiştir  Vaftiz ve aydınlatmada kullanılır  Ortodokslar belirli günlerde sadece zeytin yer  Kuran’da Nahl, Tin, Enam, Müminun, Abese, Nur surelerinde geçer  Abbasiler, bir medreseye Zeytune adını vermiştir  Zeytin üreticisine zeyyad demişlerdir  Türkler, 11  yüzyılda Anadolu’da zeytinle tanışmışlardır  Evliya Çelebi, gezdiği yerlerden ve Yağkapanı, Unkapanı’ndan söz ederken zeytinden bahseder  Kapan (kantar) esnafı arasında zeyyatan, sabunciyanlar vardır  Camilerde kandiller, zeytinyağı ile aydınlatmayı sağlar  Vatikan, kandil yağı için Burhaniye’den yağ getirtmiştir  Edremit ve Ayvalık, zeytin ve sabunculukta merkezdi  1851 Londra Fuarı’na Osmanlı zeytin ve zeytinyağı sergisiyle katılmıştı  Müslüman kültüründe iftarlarda zeytin ve hurma bulundurmak esastı  Yemek kültüründe ise zeytinyağlılar baş sıradaydı: balıklar, midye, börekler, tatlılar, pırasa, taze fasulye, kuru fasulye, enginar, bakla, kabak, dolma, barbunya, börülce, lahana, patlıcan, pilav, piyaz, yaprak sarma, imambayıldı, kızartmalar  Yer adlarına da rastlanır: Zeytinburnu, Zeytinli, Zeytindere, Zeytineli, Zeytinler, Zeytinbağ, Yağköy, Zeytinliova, Çatalzeytin, Zeytindağ, Zeytinoba  Folklor öğelerinde çok zengindir  Deyimlerde: Kabak ek çocukların görsün, zeytin ek torunların görsün; kandilin yağı bitti; zeytinyağı gibi üste çıkmak; zeytin kafa; zeytin gözlüm; zeytini yapacak küpünde unutacaksın; salamura suyu mirasa kalır  Ruhi Su’nun derlediği “Evlerinin önü zeytin ağacı  ” türküsü vardır  Edremit ve Erdek’te meci denilen bir hasat sonu ziyafeti ve oyunu oynanır  Lokman Hekim tedavisinde kullanılır: yaralarda, yanıkta, romatizma, uyuz, nazara karşı, öksürük, safra, adale ağrısı, ağız yarası, ağrı sızı, dişeti iltihabı, egzama, ses kısıklığı, gözleri güçlendirme, iştahsızlık, mide yanması, saçları güçlendirme de  Türkiye’deki üretimi Zeytin, ülkemizin önemli bir varlığıdır  Dünya zeytin üretici ülkeleri arasında; ağaç varlığı açısından ülkemiz 4’ncü, alan açısından da 6’ncı sırada yer alır  Böylece dünya zeytinyağı üretimine % 8 oranında katkıda bulunur, sofralık zeytin üretiminde de İspanya’dan sonra 2’nci sırada yer alır  Marmara Bölgesi’nin ağaç varlığı açısından ülkemiz içindeki payı da % 10 olarak belirlenir  Dünya zeytin üretiminin %97′si, tüketimin %87′si Akdeniz çevresindedir  Türkiye’de 900 bin hektar arazi zeytin ekilidir  95 milyon ağaç vardır  Her yıl 2 milyon ağaç dikilir  Ekili alanda dünyada 4  sıradadır  Üretimin çoğu küçük aile işletmelerindedir  400 bin aile ve 1 milyon tarım işçisi bu sektörle ilgilidir  Ağaç başına yılda 11  6 kilo verim alınır  Türkiye’de delice zeytini ve kültür zeytini türü üretilmektedir  Zeytin üretiminin %99′u Ege, Akdeniz, Marmara bölgelerindedir  Güneydoğu ve Karadeniz’de de ekilir  1937′de çıkarılan yasa, Zeytinciliğin ıslahı ve yabanilerin aşılattırılması hakkında kanun’dur  İzmir Bornova’da 1950′de Zeytincilik Enstitüsü kurulmuş, 1971′de Tarım Bakanlığı Zeytincilik Araştırmaları Enstitüsü adını almıştır  IOOC, uluslararası zeytinyağı konseyi ile işbirliğindedir  Türkiye’de 35 ilde, 28 tür zeytincilik yapılır  Üretimde Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Aydın, İçel, İzmir, Muğla, Antalya, Gaziantep, Hatay, Kilis, Yalova, Manisa öndedir  Yılda üretilen 1 milyon ton zeytinin %70′i yağlık, %30′u sofralıktır  Her bölgede çeşitli adları vardır: Ayvalık, Büyük Topak, Ulak, Çakır, Çekişte, Çelebi, Çilli, Domat, Edincik, Erkence, Gemlik, Halhalı, İzmir, Kalembezi, Kançelebi, Karamürsel, Kilis, Kiraz, Manzanilla, Memecik, Memeli, Nizip, Samanlı, Sarı Haşebi, Sarı Ulak, Saurani, Tavşanyüreği,Uslu, Yağçelebi  Sofralık zeytinin %80′i siyah, %12′si yeşil, %8′i pembedir  Kaliteleri ekstra, birinci, ikinci sınıf diye ayrılır  Kaliteli zeytinin eti fazla, çekirdeği küçük, ince kabuklu, şekeri yüksek, yağı düşük olur  Zeytinin acılığı, tuzlama ile veya sudkostikle giderilir  Boy sınıflamasına göre küçük, elekaltı, orta, büyük, ekstra büyük, çok iri, jumbo, aşırı büyük diye adlandırılır  İşlemeye göre ise hurma, salamura, kalamata, sele, teneke, konserve, ezme türlerine ayrılır  Sele zeytini kırışık, siyahtır  Ağaçtan elle toplanır, tuzlanır, çuvallara konur, tuzlamayla birlikte aroma için kekik, defne yaprağıyla aromalanır, sonra elenir, tuzu atılır, yıkanmadan plastik kasada sunulur   En yaygını Gemlik kıvırcıktır  Zeytin; ayrıca çeşitli fabrikalarda işlenerek zeytinyağına da dönüştürülür  * Teneke tipi zeytin * Salamura tipi zeytin * Sele zeytin * Konfipi zeytin * Çizme yeşil zeytin * Sofralık yeşil zeytin * Kalamata Tipi * İspanyol Tipi Zeytinciliğin Dünya ve Ülkemiz Ekonomisindeki Yeri Türkiye, İspanya ve Yunanistan’da kişi başına yıllık zeytinyağı ve diğer bitkisel yağların, 1951 ve 1981 yıllarındaki tüketim miktarları ve yüzde değerleri ise Tablo 4’de verilmiştir (13)  Türk insanının kişi başına yıllık yağ tüketimi 30 yıl içinde artış gösterirken, zeytinyağının bundaki payı %40’dan 17’e düşmüştür  İspanya hariç diğer ülkelerde oransal olarak zeytinyağı tüketimi azalmış olsa da kg olarak bir artış olmuştur  Ülkemizde zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yapılmaktadır  Zeytin üretimi yapan önemli illerin zeytin ile ilgili istatistikleri Tablo 5’de verilmiştir Üretim miktarının meyve veren ağaç sayısına oranından elde edilen ağaç başına verim değerlerine bakıldığında genelde nasıl düşük olduğu görülebilir  Zeytin yetişen 35 ilin dörtte birinde ağaçlar Türkiye ortalamasının altında verime sahiptir  Yetiştirme ve toplama Zeytin, azami 2000 m  yüksekliğe kadar çıkar  Sıcaklık 16-22 C (kışın -8)de, nemsiz, rüzgarsız, toprak killi, kalkerli, sulu yerleri sever  -12C’de kurur  Kuraklığa dirençlidir  Yağışı 500-800 mm  liktir  Ağacı dayanıklı, uzun ömürlüdür  Kışın yaprak dökmez  Odunu serttir  Kök, derindedir  Fidanlar en az 5 yılda meyve verir  Tam büyümesi 20 yıldır  150 yılda yaşlanır  Boyu 20m, çapı 2m’ye ulaşır  Gövde dik, yuvarlaktır, yaşlanınca çatlar, eğilir  Sürgünlerden yeni gövdeler oluşabilir  Anadalların üzerinde yapraklı dallar ve meyveli dalları vardır  Yaprakları yaz kış uzar  Dışı parlak yeşil, içi gümüşidir ve 2 cm genişlikte, 3-8 cm oval uzunluktadır  Ağaç silueti taç şemsiyedir  Meyveler, 2 yıllık dallarda olur  1 yıl bol, 1 yıl az mahsul verir  Budamaya zeytin açma denir  Çekme, nacak, testere ile budanır  Çoğaltılması aşı ve dikme yoluyladır  Yumru ve köklendirme (çelik ve çöğür’den)yöntemleriyle uygulanır  Yılda 3 milyon fidan üretilmektedir  Dikilen fidan 2 milyondur  İlkbaharda aşılama, yarma, kabukaşısı, sürgün, yamagöz yapılır  Deliceler, yerinde aşılanır  Doğada kuşlar ve fareler doğal ekicilerdir  Kuşların yeyip attıkları çekirdekler ve farelerin sakladıkları zeytinlerden tohumlar kendiliğinden çıkar  Kasım-Mart arası ekilir  Ekim’den sonra hasat mevsimidir  Yayla ve tepelikte daha uygundur  Fidan çukuru 80cm derin, 80 cm geniş, 80 cm uzun olmalıdır  Dibe biraz çakıl konur, üstten çıkan toprak gübreyle karıştırılır ve çakıl üzerine konarak fidan dikilir, üstü en alttan kazılan toprakla örtülür, cansuyu verilir  Dikmeler, yaz aylarında sulanır  Kasım-Şubat kış uykusu dönemi, dinlenmedir  Nisan-Haziran çiçeklenme dönemidir  Temmuz-Ağustos’ta taneler büyür, çekirdek sertleşir  Eylül-Ekim’de taneler olgunlaşır, morlaşır, siyahlaşır  Şubata kadar hasat yapılır  Önce yeşiller, sonra siyahlar toplanır  Meyve tek çekirdekli, ufak, sivri ve acıdır  Sis ve nemden etkilenir  Delicenin çekideği ise büyüktür, eti azdır  Zeytin meyvesi sap, kabuk, et, çekirdek, tohum’dan oluşur  Eti %65-90 oranındadır, şeker %2-6, yağ %15-30, su %50, lif %1, kül %1  İÇinde kalsiyum, magnezyum, demir, aminoasitler, A ve C vitaminleri, proteinler bulunur  Meyveye acı tat veren maddeye oleuropein denir  Toplanması, ağaçtan veya yerden olur  Ağaçtan elle (sağma, taraklama), sırıkla (çırpma), çırpıcıyla, makineli sarsmayla yapılır  Yerden toplanacaksa ağaç silkelenir  Üreticiler, tayfa denilen çırpıcı işçiler çalıştırır  Adambaşı saatte 6 kilo toplanır  Toplananlar sepetlere, çuvallara, kasalara konur, depolanır, fermantasyona gider  Yere düşenler fırça, tarak veya emici borularla hemen toplanır  Vaktinden önce yere düşen meyveye dipzeytini denir  Depolar serin ve havadardır, zeytin depoda 2-3 gün bekletilir  Taşıma, çuvallarla yapılır   
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz  En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
|   | 
|  | 
|  |