İleri |
09-13-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
İleriileri a (esk türkç il-gerü) 1 Herhangi bir yere göre daha önde olan yer: Sehpayı biraz ileriye al Çiti on metre ileriye çekmek —2 Bir şeyin devamı: Yol ilerde düzeliyor Caddenin ilerisi trafiğe kapatılmış —3 Gelecek: Yatırım yaparken ileriyi düşünmek —4 ileride, ilerde, bir yarışmada, bir gelişme sürecinde vb normal kabul edilen zamandan önde: Yaşıtlarından iki yıl ilerde olan bir öğrenci —5 Çağın, dönemin ilerisinde, zamanını, çağını, öncü düşünceleri, yaşam biçimi vb ile aşmış olan: Çağının ilerisinde bir insan —6 İleri gelenler, bir toplulukta saygınlığı olan, sözü dinlenir kimseler: Akşamları köyün ileri gelenleri bu odada toplanırdı | (Bir şeyin) ilerisine gitmek, o şeyin inceliklerine, ayrıntılarına yönelmek || (Bir işin) ilerisine gitmek, o işi sonuna kadar götürmek || ilerisini gerisini (önünü ardını) hesaplamamak, düşünmemek, bir girişiminde, sözün ya da davranışın nereye varacağını, nasıl sonuçlanacağını, nelere yol açacağını, düşünmeden sakınım-sız davranmak || ileriyi görmek - —Reklamc ileriye dönük, geleceğe yönelik olan, geleceği önceden tasarlayabi-len İçin denir: ileriye dönük piyasa araştırması || ileriye dönük denek, bir sondaj soruşturması çerçevesinde soru sorulmak üzere seçilmiş belirli kişi Saatç ileri alma bir bir pandülün frekansını artırmak için raketin yerini belirli bir yönde değiştirme —Bir zaman aygıtının daha hızlı çalışması için düzenleyici organın (balans, sarkaç, kuvars) frekansını artırma —Geri kalmış bir zaman aygıtını ayarlamak için rezonatörün frekansını düzenleyen organa uygulanacak her tür işlem —Spor İleri oyuncusu - FORVET || ileri üçlü, FORVET HATTI'nın eşanlamlısı ♦ sıf 1 Belli bir sürede gerçekleşmesi gereken gelişmeden daha fazlasını gösteren: Yaşıtlarına göre oldukça ileri Programa göre epey ileriyiz —2 Herhangi bir alanda bir başkasından üstün, önde olan: O yabancı dilde benden ileridir Ben babamdan ileriyim, çocuklarım da benden ileri olacak —3 Düşünceleri, yaşam biçimi vb ile benzerlerinin ya da zamanının ilerisinde olan kimsenin kafa yapısı İçin kullanılır: ileri düşünceli bir genç —4 (Bir şeyde) ileri, herhangi bir alanda gelişmiş, önde gelen ülke, toplum, topluluk vb için kullanılır: Endüstride ileri ülkeler Demokraside ileri uluslar —5 Daha sonraki bir dönemi, aşamayı belirtir: ileri bir yaştaydı Düğün ileri bir tarihe ertelendi O benden ileri sınıftaydı —6 Gerçek zamandan sonraki zamanı gösteren saat için kullanılır: Saatin on dakika ileri —7 Önde bulunan şey için kullanılır: ileri karakol, ileri hat —Ask ileri direnek noktası -> DİRENEK || ileri karakol, bir harekât sırasında, uzun süre durmak zorunda kalan birliklerin yerleştiği ordugâhın düşmanın baskınına, keşif ve gözetlemesine karşı güvenliğini sağlamak amacıyla belirli bir uzaklığa kadar çıkartılan birliklere verilen ad || İleri mevziler, savunma mevzisinde yaklaşan düşmanı mevzinin ilerisinde yayılmaya zorlamak ve kayıp vermesini sağlamak amacıyla asıl muharebe hattının ilerisine çıkartılan emniyet kuvveti (Bk ansikl böl)|| ileri savunma bölgesi, asıl savunma bölgesinden önde, İleride görevli birliklerin bulunduğu bölgeye verilen ad || ileri savunma mevzisi, oynak savunma harekâtında görevli birliklerin, düşman saldırısını bildirmek, onların ileri hareketine engel olmak amacıyla yararlanılan, direnme adacıkları ve gözetleme noktalarından oluşan özel mevzi düzenine verilen ad || Muharebe ileri karakolu, bir savunma bölgesinde asıl muharebe hattı ilerisine çıkarılan emniyet kuvvetleri (Bu kuvvetlerden düşman hakkında bilgi elde etmek, dost kuvvetleri baskından korumak, düşmanı yanıltmak İçin yararlanılır) —Soğut san İleri soğutma, besin maddesini donma noktasına yakın bir sıcaklığa değin soğutma (Eşanl SÜPERSOĞUT-MA) be 1 ileriye doğru: Üç adım ileri gel —2 ileri almak, sözkonusu bir klmseyse, öne almak, daha İyi bir yere geçirmek; sa-atse, bulunulan saate göre daha sonraki bir saati göstermesini sağlamak || ileri atılmak, çıkmak, öne doğru fırlamak || ileri geçmek, öne geçmek; üstün bir makama gelmek || (Bir şeyden) ileri gelmek, bir şeyin etkisiyle oluşmak, o şeyden kaynaklanmak, ona bağlı olmak: İşsizlikten ileri gelen sorunlar çok yönlüdür || ileri geri konuşmak, ileri geri laf etmek, söylemek, uygunsuz, kırıcı ve incitici biçimde konuşmak || ileri gitmek, bir iş ya da girişimde ölçüyü kaçırmak, söz ve davranışta alışılmışın dışına çıkmak: İleri gittiğinizin farkında mısınız?; saat sözkonusuysa, daha sonraki bir zamanı göstermek: Saatim ileri gidiyor Bu saat dakikada on saniye ileri gidiyor || ileri götürmek, bir durumda ya da davranışta ölçüyü aşmak: Şakayı ileri götürdün mü sonu böyle olur işte || Bir şeyi ileri sürmek, onu bulunduğu yerden öne doğru yürütmek: Taşını iki hane ileri sürmek || Bir düşünce, bir görüş, bir varsayım vb ileri sürmek, onu kanıt olarak göstermek, önermek, öne sürmek, iddia etmek: Toplantıda birtakım görüşler ileri sürülür, sonra bunlar tartışılırdı Yakında savaş (jikacağını ileri sürdü ♦ ün) Kararlı bir biçimde ilerlemeyi buyuran söz: ileri, marş! —ansikl Ask ileri mevziler Düşmanı asıl savunma mevzisinin yeri hakkında yanıltmak, gerideki kuvvetlerin hazırlanabllmeleri İçin zaman kazandırmak amacıyla oluşturulur Ayrıca, daha ileri çıkartılan örtme birliklerinin çekilmelerini desteklemek de bunların görevleri arasındadır İleri mevzilerin kuvvet miktarı ve yerleşecekleri yer (asıl muharebe hattına 5-10 km uzaklıktadır) ilgili komutanlıkça belirlenir Görevlerini çoğu kez oyalama muharebesi biçiminde yapacaklarından mekanize piyade ve zırhlı birliklerle istihkâm birliklerinden oluşturulurlar ve topçu ateşiyle desteklenirler
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|