Şengül Şirin
|
Hürriyet
HÜRRİYET, -tl a (ar hürriyet)
1 Tutsaklık, boyunduruk, baskı altında olmayan kimsenin durumu; özgürlük: Bir esire hürriyetini vermek Hürriyetine kavuşmak
—2 Egemenliğini kendi elinde tutan bir halkın durumu; özgürlük, bağımsızlık: Hürriyetini ne pahasına olursa olsun koruyan bir halk
—3 Siyasal güç karşısında bağımsız olan şeyin durumu; özgürlük: Basın hürriyeti
—4 Özgür düşünceli, önyargıların, kalıplaşmış fikirlerin etkisinde kalmayan kimsenin durumu; özgürlük: Düşünce hürriyeti
—5 Bir sosyal gruba tanınan en yüksek serbestlik derecesi; özgürlük: Hürriyetlerin yılmaz savunucuları
—6 Zorunluluktan, zorlamadan uzak eylemin özelliği; özgürlük: Seçme hürriyeti
—7 Hürriyeti seçmek, baskı yönteminden kaçıp kurtulmak; karışanı görüşeni olmadan başına buyruk bir yaşam sürmeye başlamak
—Esk Hürriyet-i bedeniye, hürriyet-i şahsiye, kişisel özgürlük: "Hürriyet-i şahsiyye-nin idâme ve müdafâsı maksadıyla  " (Baha Tevfik)
|| Hürriyet-i maneviye, inanç özgürlüğü |j Hürriyet-i medeniye, yasaların getirdiği kısıtlamaların dışında bir kimsenin sahip olduğu özgürlükler
|| Hürriyet-i tabiiye, insanın doğuştan gelen tabii haklarını kullanma özgürlüğü
—Huk Hürriyet -> ÖZGÜRLÜK'ün eşanlamlısı
—ANSİKL Ed Tanzimat'tan önce türk toplumunda siyasal ve toplumsal anlamda "hürriyet" kavramı yoktu Bütün insanlar Tanrı'nın kulu, osmanlı tebaası padişahın kulu, savaşta tutsak düşen kimseler de kişilerin kulu (kölesi) sayılırdı Ancak köleler için "azat etmek" (salıvermek), "azatlı" sözleri vardı 1789 Fransız devrimi'yle yaygınlaşan siyasal ve toplumsal "hürriyet" kavramı, Türkiye'de Tanzimat'tan sonra toplumda ve edebiyatta kullanılır olmuştur Bu kavramı İlkin-Şinasi kullanmak istemiş; o bile, Reşit Paşa'ya yazdığı kasidede, "hürriyete kavuşturmak" düşüncesini "azat etmek" sözleriyle karşılamıştır (Ettin azat bizi olmuş iken zulme esir) "Hürriyet" sözcüğü, belki de ilk olarak, "Yeni Ösmanlılar cemiyeti" üyelerinin ingiltere'de (daha sonra da isviçre'de) çıkardıkları gazeteye ad olarak verilmiş (1868 -1870, 100 sayı); daha sonra, Tanzimat dönemi şair ve yazarları (Namık Kemal, Ziya Paşa, vb ) tarafından sık sık kullanılmıştır Namık Kemal, ünlü Hürriyet kasidesin-de, "Ey hürriyetin yüzü! ne büyüleyici imişsin; gerçi tutsaklıktan kurtulduk, bu kez de senin aşkının tutsağı olduk"; Ziya Paşa da "insanoğlunun hakkı olan hürriyet, dünyada bize nasip olmayacak mı bilmem" demiştir Samipaşazade Sezai' nin Sergüzeşt adlı romanında, çeşitli kişilere satılışı anlatılan Dilber adlı cariyenin, ancak kendisini öldürerek hürriyetine kavuştuğu anlatılır Edebiyatı cedide şairi Tevfik Fikret, Rubab-ı şikeste adlı şiir kitabının başında, kendisini "Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim" diye tanıtır; ikinci meşrutiyet döneminde "hürriyet, eşitlik, kardeşlik, adalet" sloganlarıyla işbaşına gelen ittihat ve Terakki fırkası'nın bu kavramları işlemez hale getirmesi üzerine, Fikret, "Doksan beşe doğru" adlı şiirinde, "Hürriyetimiz var, diyoruz, şanlı, mübeccel; / Düşman bize kanun mu, ya hürriyetimiz mi? / Bir hamlede biz bunları kahrettik en evvel" der Kurtuluş savaşı yıllarında ve Cumhuriyet döneminde bu kavram, toplum yaşayışımıza iyice yerleşmiştir Mehmet Akif, İstiklal marşı' nda, "Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet" der Günlük yaşayışımızın doğal bir parçası haline gelen "hürriyet", kitap ve oyun adı olarak da kullanılmıştır: Hürriyet (Suat Taşer, şiirler), Hürriyete doğru (Hasan Âli Yücel, denemeler), Hürriyet gene hürriyet (H Â Yücel), Hürriyet apartmanı (Sedat Simavi, oyun) vb
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|