Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gaziantepin, gereken, gezilmesi, tarihi, yerleri

Gaziantep'in Gezilmesi Gereken Tarihi Yerleri

Eski 07-12-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Gaziantep'in Gezilmesi Gereken Tarihi Yerleri



Gaziantep'in gezilmesi gereken tarihi yerleri







Gaziantep Kalesi

Gaziantep şehir merkezinde, gerek ihtişamı ve heybetiyle, gerekse bir sır gibi gizlediği tarihiyle dikkati çeken Gaziantep Kalesi, Türkiye’deki kalelerin en güzel örneklerindendir
Kalenin ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiği hususunda kesin bir bilgi olmamakla beraber, yapılan incelemeler sonunda kalkolitik dönemden itibaren iskan gördüğü bilinmektedir Bugünkü biçimini ise Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde MS 6 yüzyılda almıştır

Kale, daire planlı olup, çevre uzunluğu 1200 metredirBüyük taşlardan örülmüş duvarlar12 kule burçla desteklenmiştirKalenin üzerinde cami, sarnıç ve yapı kalıntıları bulunmaktadırAlt bölümlerde üst yapıya destek sağlamak amacıyla büyük odalar, galeriler ve dehlizler inşaa edilmiştirAna kütle altında ise bir su kaynağı bulunmaktadır



BELKIS (ZEUGMA)
Belkıs / Zeugma , Gaziantep’in Nizip ilçesinin 10 km doğusunda , Fırat Nehri kenarında aynı adı taşıyan köyde yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerinde yer almaktadır


Büyük İskender’in genarellerinden Selevkos Nikator | MÖ 300’de Belkıs / Zeugma’nın ilk yerleşimi olan Selevkeya Euphrates kentini kurar Belkıs / Zeugma , MÖ 64 yılında Roma İmparatorluğu’nun topraklarına katılır, ismi ise geçit ve köprü anlamına gelen Zeugma olarak değiştirilir MS 256 yılında Sasani kralı Sapur | Belkıs / Zeugma’yı ele geçirerek kenti yakıp yıkar Bu tarihten itibaren Zeugma bir daha kendini toparlayamaz ve Roma dönemindeki ihtişamına ulaşamaz

Belkıs / Zeugma ; MS 4yüzyılda Geç Roma, MS 5 ve 6 yüzyıllarda ise Erken Bizans hakimiyetine girmiştir MS 7 yüzyılda Arap akınları neticesinde Belkıs / Zeugma terk edilir Daha sonraları MS10 ve 12 yüzyıllar arasında küçük bir Abbasi yerleşimi bölgede yer alır ve MS 17 yüzyıl da ise Belkıs köyü kurulur
Belkıs / Zeugma , Kommagene Krallığı’nın dört önemli kentinden birisidir Helenistik dönemde “Fırat Seleukeia”sı adıyla anılmış olan kent, Fırat Nehri üzerinde bir iskelesi bulunan ve Antakya’dan Çin’e uzanan İpek Yolu’nun Zeugma’dan geçmesi dolayısıyla önemli bir ticaret potansiyeline sahip antik bir şehirdir

Roma döneminde buraya Anadolu’lu askerlerden oluşturulan “Sikitia (İskit) Lejyonu” adı verilen askeri birlik konuşlandırılmıştır Bu birlik daha sonraları, daha bir Romalı karekter kazanarak “Dördüncü Lejyon” adıyla görev yapmış olup, Zeugma’da özellikle asker karekterinin ağır bastığı bir nekropol heykeltraşlığı akımının başlamasına neden olmuşturBu alanda steller, kaya kabartmaları,heykeller ve sunaklar gibi değişik formlarda ortaya koyduğu örneklerden yeni oluşmaya başlayan Zeugma karekterini hissettirmiştirZeugma, Roma döneminde biraz da Lejyon merkezi olmanın verdiği canlılıkla oldukça zenginleşmiştir


Belkıs / Zeugma ile Fırat’nın karşı kıyısındaki Apameia kentine bağlantı sağlayan, büyük olasılıkla ağaç kütüklerinden yapılmış sallara dayanan ahşap bir köprü bulunmaktaydı Nitekim burada o dönemin büyük bir gümrük olduğu ve azımsanmayacak miktarda bir sınır ticaretinin yapıldığı belirlenmiştirÇünkü günümüzde İskeleüstü olarak adlandırılan tepede yapılan kazılar sonucunda bir arşiv odasında Bulla adı verilen 65000 adet mühür baskısı ele geçirilmiştir
Papirus, parşomen, para torbaları ve gümrük balyalarını mühürlemede kullanılan bu mühür baskıları Zeugma’da güçlü bir haberleşme ağının yanında büyük bir ticaretin yapıldığını da göstermektedir

Fırat’ın kıyısından başlayarak batıya doğru 300 metre yükselen engebeli yamaçlar, akropol eteklerine kadar yerleşim yeridir Bu yamaçlarının güney ve batı kesimi nekropol, doğu ve kuzeydoğu tarafları mahalleler, kuzey kesimi ise kentin yönetimi ve toplumsal bölümleri ile lejyon bölgesi idi Akropol’ün üzerinde ise, kentin adına bastırılan Zeugma sikkelerinde sıkça rastlanan Tykhe Tapınağı bulunmaktaydı

Şimdiki haliyle şehir, yaklaşık 4-5 metre kalınlıkta toprak dolgu altındadır ve bütün alan Antep fıstığı ağaçlarıyla kaplıdırToprak üzerinde ise sadece birkaç yapı izi ile birkaç mimari parça izlenebilmektedirUzun yıllardan beri kaçak kazı ve tarihi eser kaçakçılığına maruz kalan bölge önemini 1992 yılında kaçakçılara karşı Gaziantep Müzesi’nce Arkeolog Dr Rıfat ERGEÇ başkanlığında başlayan kazılarla göstermiştirİlk kazılarda bir Roma villası ortaya çıkarılmıştırDaha sonraları iki villanın teras mozaikleri çıkarılarak Gaziantep Müzesi’ne taşınmıştır


Belkıs / Zeugma da 1987, 1992-1997,1993-1994,1996-1998 ve 1998-1999 dönemlerinde zaman zaman yabancı Üniversitelerden Arkeolog ve ekiplerin katıldığı arkeolojik kazılar yapılarak çok kaliteli bronz eşyalar ve heykelcikler (bronzdan kanatlı ayaklar) , sikkeler, heykeller, mezar stelleri ve kabartmalar elde edilmiştir Bu eserler Gaziantep Müzesi Belkıs / Zeugma Salonunda sergilenmektedir Zeugma kentinin ileri gelenleri, zenginleri, yüksek rütbeli subayları gibi elit tabakanın oturduğu anlaşılan villalar bölgesi tamamen Fırat manzarasına hakim ve güney rüzgarlarına açıktır

1992 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan MS 2 yüzyıla tarihlenen Roma villasında Atriumlu plana sahip olan evin baş odası (tablinium) ve önündeki galeride sanat değeri çok yüksek mozaikler bulunmuştur7,5 x 3,75 metre boyutunda olan mozaik döşemede üzüm ve şarap tanrısı Dionysos ve karısı Ariadne’nin düğün merasimi tasvir edilmiştirFırat taşlarıyla işlenmiş olan mozaiklerde, tonlarıyla birlikte 13 renk kullanılmıştırBu sanat değeri çok yüksek olan mozaikler yerinde korunarak sergilenmek üzere önlemler alınarak ziyarete açılmıştırFakat ülkemizin bir çok bölgesinde olduğu gibi bu sanat şaheserinin de 2/3’ü, 1998 yılı Haziran ayı içerisinde bazı şahıslar tarafından yerinden sökülerek çalınmıştırDionysos’un düğün merasiminin işlendiği bu eşsiz mozaiğin çalınmasının ardından kalan diğer parçalar korunması için yerinden sökülerek Gaziantep Müze Müdürlüğü’ne taşınmıştır

Baraj inşaatının başlayacağını göz önünde bulunduran Kültür Bakanlığı, 1995 yılında Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığında ve Nautes Üniversitesi’nden bir Fransız arkeleoji ekibinin katılımıyla yoğun kurtarma kazılarını başlatmıştır

1999 yılı sonbaharında Mezar üstü mevkiinde ilk buluntuların ortaya çıkarıldığı alanla, Zeugma uluslararası bir üne kavuşmuştur Bundan sonra Gaziantep Valisi başkanlığındaki İl Encümen üyelerinin destekleriyle Gaziantep Valiliği İl Özel İdaresinden sağlanan kaynaklarla Gaziantep Arkeoloji Müzesi’nce kurtarma kazılarına hız verilmiş olup, bu kazılarda iki Roma villası tamamıyla gün ışığına çıkartılmıştırMS256 yılında Sasani saldırısıyla yakılıp yıkılan ve yangın katının altında kalan bu villalar; birinci katın eriyen ker*** duvarları, daha sonra da yukarı teraslardan akıp gelen 3 metre kalınlığında erozyon toprağı ile örtülerek günümüze kadar korunmuştur


Bu sebeple oda içlerinde çok sayıda sikke, bronz şamdan, pişmiş topraktan kandil ve çömlekler, mozaikler ve freskler ele geçirilmiştir Ayrıca sırt üstü yatar şekilde duran bir MARS heykeli de bulunmuştur Kurtarma kazılarına devam edilmekte olup,kazı alanlarından çıkartılan mozaikler ve diğer tarihi eserler su altında kalmaktan kurtarılarak Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne taşınmıştırBu kurtarma kazılarına merkezi Gaziantep’te bulunan Sanko Holding’in ve Birecik Barajı Konsorsiyumu’nun katkıları olmuştur

Bir anlamda Anadolu’nun kapısı sayılan iki önemli geçide Fırat Nehri sadece iki yerden izin vermiştirBunlardan birincisi Samsat (Samosata), diğeri de Belkıs / Zeugma’dır
Samsat, Atatürk Barajı’nın suları altında kalmıştırBirecik Baraj gölünde su tutulma işleminin tamamlanmasıyla birlikte Belkıs / Zeugma’nın yaklaşık 1/5’lik bölümü sular altında kalacaktır Merkezi ABD’de bulunan PACKART Humanity Institute’ün maddi destekleri ve GAP İdaresi Başkanlığı’nın aracılığıyla;bu bölgede su tutulma işlemleri sona erene kadar Gaziantep Müze Müdürlüğü başkanlığında çok uluslu bir ekip kazı, belgeleme ve kurtarma çalışmalarına devam edilmektedir


TİLMEN HÖYÜK

Tilmen Höyük, İslahiye ilçesinin 10 km uzaklıktadır Bölgenin en büyük höyüklerinden olup 24 metre yüksekliktedirYapılan kazılardan buranın MÖ 3 bin yılının son döneminde büyük bir şehir olduğu ortaya çıkmıştırŞehir iç ve dış kaleden oluşmaktadırKalenin surları büyük ve düzgün kesme taşlardan yapılmıştır




YESEMEK

Gaziantep Müze Müdürlüğü’ne bağlı olarak faaliyet gösteren Yesemek Açık Hava Müzesi, İslahiye ilçesinin güneydoğusundaki yamacın üzerinde yer alır Bu yamaç “Karatepe Sırtı” adı ile tanınmakta olup, Kurt Dağı’nın güney uzantısını teşkil etmektedir Müze’nin İslahiye ilçesine uzaklığı 23 km Gaziantep’e uzaklığı ise 113 km olup yolu asfalttır Ulaşım İslahiye ilçesinden olduğu gibi Hatay’a bağlı Akbez yolu ayrımından Kilis iline giden yolla da sağlanmaktadır

Müze; yayınlara “Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi” olarak geçmiştir Arazi menekşemsi gri renkte, dolarit diye de tanımlanan bazalt taşlardan oluşmaktadır Bazalt taşlar gayet sert ve çok ince gözenekli olup son derece kalitelidir






Yesemek ilk defa 1890 yılında Zincirli’de (Sam’al) kazı yapan Felix Von LUSCHAN tarafından keşfedilmiştir Buradaki sistemli araştırma ve kazı çalışmaları 1958 – 1961 yılları arasında Prof Dr Bahadır ALKIM başkanlığındaki bir ekip tarafından yürütülmüş ve 200’e yakın heykel taslağı çıkarılmıştır

Geçtiğimiz yıllarda ise Arkeolog İlhan TEMİZSOY tarafından yapılan arkeolojik kazılarda toprak altında kalan heykellerin gün ışığına çıkarılması ile 300 adet yontu ve heykel taslağına ulaşılmış; sözkonusu alan Gaziantep Müzesi Müdürlüğü tarafından çevre düzenlemesi yapılarak Açık Hava Müzesi haline getirilmiştir

Yapılan araştırmalar atölyenin, bölgenin Hitit hakimiyetine girdiği, İmparator Suppilluma I zamanında yani MÖ 1375 – 1335 tarihleri arasında işletmeye açıldığını ve burada yörenin yerli halkı Hurlar’ın çalıştırıldığını göstermektedir Hitit İmparatorluğu, şehirlerinin deniz kavimlerince tek tek ele geçirilmesiyle yıkılmaya yüz tutmuş ve Güneydoğu Anadolu’ya çekilerek feodal krallıklar haline gelmiştir Hititlerin bu döneminde Genç Hitit Dönemi adı verilmektedir


Kurulan bu krallıklardan biri olan Sam’al(Zincirli) krallığı krallığı MÖ IX Yüzyılda Yesemek’inde içinde bulunduğu bu bölgeye hakim bir krallıktır Bu yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren atölye tekrar faaliyete geçmiştir Bu devrede yapılan heykellerde bölgenin siyasi durumu nedeni ile Asur, Hitit ve Suriye unsurları görülmektedirDaha sonra bu bölgeye gelen Aramiler de heykellere kendi izlerini bırakmışlardır Birçok devletin çeşitli izlerini taşıyan bu bölge, sanatsal açıdan daha önemli bir konuma gelmiştir Sam’al krallığı MÖ VIII Yüzyılın son çeyreğinde Asurlular tarafından yıkılmış ve bölge Asur egemenliğine girmiştir Bu dönemden sonra taş ocağı heykel atölyesi işlerliğini kaybetmiş ve çalışan halk burayı terk etmiştir

İşte o zamandan 1890 yılına kadar yesemek susmuş ve beklemiştir
Yaklaşık 100000metrekare alanı kaplayan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesinin nasıl işletildiği, bu çalışmalarda hangi teknik ve malzemelerin kullanıldığı yerinde örnekleri ile adım adım izlenebilmektedir Taş bloklar çıkartılmadan önce bazalt sivrilerinin yüzeyleri balyoz, çekiç ve taşçı kalemi ile düzeltilmekte olup bu aşamalardan sonra taşın kenarları, daha sonra da orta kısımları düzeltilmektedir Kesilmek istenen blok kenarına oyuklar açılmakta ve bu oyuklara kuru ağaç sıkıştırılmakta, kuru ağaçlar ıslatılınca genişlemekte ve oluşan basınçla çatlaklar meydana gelmektedir

Bu çatlaklar balyoz kamalarla genişlemekte ve kaya ana kütleden ayrılmaktadır Taş ocağında hazırlanmış bu bloklar dağın yanındaki heykel atölyesine getirilmekte ve burada şekiller, şanlonlar ile bloklar üzerine çizilmektedir İlk aşamada bu şeklin konturları kabaca belirlenmekte, daha sonra bazı detaylar işlenerek yer yer perdahlanmaktadır Üçüncü aşama olarak detayların daha özenli işlendiği ve daha ince perdahlanarak düzeltildiği görülmektedir Eserin en son rötuşlarının ise kullanıldığı mimari yapı içinde yapıldığı anlaşılmaktadır Bütün evrelere ait yontu taslaklarını bugün Açık Hava Müzesinde yerinde izlemek mümkündür


Yesemek açık hava müzesinde 300’ün üzerinde yontu taslağı mevcuttur Bunlar sfenksler, aslanlar, dağ tanrıları, savaş arabaları, karışık yaratıklar ve çeşitli mimari parçalardan oluşan zengin bir kolleksiyondur

Sonuç olarak büyük bir organizasyon ile işletildiği anlaşılan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi taşların ocaktan kesilmesi yontu taslaklarının hazırlanması ve tamamlanmasına kadarki evrelerin teker teker örnekleri ile görülebileceği dünyada eşi başka bir benzeri olmayan heykel okulu niteliğindedir

O dönemde bu büyüklükte bir sahayı kaplayan atölyeye ve atölyede meslek icra eden heykeltraş sayısına, günümüzde meydana gelen teknolojik ve sanatsal gelişmeye rağmen ulaşmak mümkün olamamıştır Bu da o dönemde burada yaşayan insan topluluklarının sanata verdiği önemin büyüklüğünü göstermektedir


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.