Bağ-kurluya Emeklilik Fırsatı |
|
|
#1 |
|
Şengül Şirin
|
Bağ-kurluya Emeklilik FırsatıBAĞ-KUR'LUYA EMEKLİLİK FIRSATI YARGITAY 21 Hukuk DairesiESAS NO : 2013/4729 KARAR NO : 2014/6073 Davacı, 01/06/2007-02/09/2009 tarihi itibariyle devam eden fiili SSK sigortalılığının üstün sayılarak Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmesini istemiştir ![]() Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir ![]() Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi ![]() Dava, davacının 01 06 2007 ile 02 09 2009 tarihleri itibari ile devam eden fiili SSK sigortalılığının üstün sayılarak Esnaf Bağ-Kur sigrtalılığının iptali istemine ilişkindir![]() Mahkemece, davanın kabulüne davacının 31 05 2007 tarihi ile 11 07 2007 tarihleri arasındaki Bağkur sigortalılık kaydının iptaline, karar verilmiştir![]() Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 16/11/1995-29/05/1997, 24/12/1998-20/11/2005 ve 22/02/2006-22/02/2010 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu, davacının 16/11/1995-30/11/2005 tarihleri arasında Esnaf Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu, 22/02/2006 tarihinde başlayan vergi kaydı nedeniyle 31/05/2007 tarihindeki SSK çıkışından sonra 01/06/2007 tarihinde esnaf Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlatıldığı ve vergi kaydının son bulduğu 22/02/2010 tarihine kadar devam ettiği, 15/01/1982-19/09/1999 tarihleri arasında 506 sayılı yasa kapsamındaki sigortalılığının giriş çıkışlarla devam ettiği, 07/01/2006-31/05/2007 ve 11/07/2007-31/08/2009 arasında aynı işveren yanında (1007383 sicil numaralı işyeri) çalışmalarının bulunduğu ve 20/03/2010 da başka bir işyerinden girişinin yapıldığı ve çalışmasının devam ettiği anlaşılmaktadır ![]() Uyuşmazlık, 506 ve 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık statülerinin çakıştığı 01/06/2007-31/08/2009 tarihleri arasında hangi sigortalılık statüsüne üstünlük tanınacağı noktasında toplanmaktadır "Çakışan sigortalılık sorununu" gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır Yasa sistemimize göre bir kimsenin Sosyal Sigortalar Kurumu kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir Anılan yasanın 3 maddesinin I ( F ) bendinde "Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların" ( K ) bendinde ise "Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların" sigortalı sayılmayacağı" belirtilmiştir Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun 24 maddesinin I ve II Fıkralarında da bir kimsenin Bağ-Kur kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, önceden başlayıp devam edegelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03 10 2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı) 5510 sayılı yasanın 6111 sayılı yasanın 33 maddesi ile değişik 53 maddesinde “Sigortalının, 4 maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ” hükmü yer almaktadır 5510 sayılı yasanın 53 maddesinde 6111 sayılı yasanın 33 maddesi ile yapılan bu değişiklik 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önceki süreler için uygulanamayacaktır![]() 5510 sayılı yasanın 53 maddesinin 6111 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde ise; “Sigortalının, 4 maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır ” hükmü bulunmaktadır![]() Somut olayda, davacının 22/02/2006 tarihinde vergi kaydının başlaması nedeniyle 31/05/2007 tarihindeki SSK çıkışından sonra 01/06/2007 tarihinde esnaf Bağ-Kur sigortalılığının yeniden başlatıldığı ve vergi kaydının son bulduğu 22/02/2010 tarihine kadar devam ettiği anlaşılmaktadır Buna göre davacının 01/06/2007 tarihinde önce başlayan sigortalılığı 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılıktır Bundan sonra 506 sayılı Kanuna tabi çalışmasının 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılığı sona erdirmeyeceği ortadadır Ayrıca 5510 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 01/10/2008 tarihinden sonra da bu yasanın 53 maddesi gereğince önce başlayan sigortalılık olan 4/1-b kapsamındaki (Esnaf Bağ-Kur) sigortalılığının devam ettirilmesi de doğrudur Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir ![]() O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır ![]() SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 27/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır |
|
Cevap : Bağ-kurluya Emeklilik Fırsatı |
|
|
#2 |
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Bağ-kurluya Emeklilik FırsatıYARGITAY 21 Hukuk DairesiESAS: 2015/342 KARAR: 2015/4580 Davacı, 06/03/1989-18/01/1993 ile 01/10/1995-07/04/2013 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir ![]() Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetki yönünden davanın reddine karar vermiştir ![]() Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi ![]() K A R A R Dava, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir ![]() Mahkemece, yetkili Kurum şubesinin Sosyal Güvenlik Kurumu Afyonkarahisar İl Müdürlüğü olduğu gerekçesiyle Afyonkarahisar Nöbetçi İş Mahkemesi yetkili gösterilerek yetkisizlik kararı verilmiştir Uyuşmazlık, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5 maddesinde yer alan "İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikâmetgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz" hükmü ile işçi-işveren arasındaki uyuşmazlıklara ilişkin kesin yetki kuralı düzenlenmiş olup Kanun'un 1/B bendinde "İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar" hükmü doğrultusunda 5510 sayılı Kanun'dan kaynaklanan davalar İş Mahkemesinde görülmekle birlikte Kurumun taraf olduğu uyuşmazlıklarda yetkili mahkemenin neresi olacağına dair Kanun'da açık bir düzenleme bulunmamaktadır![]() 5521 sayılı Yasa'nın 15 maddesinde bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir 01 10 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 447/2 maddesine göre "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18 6 1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır" hükmü gereğince genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında 6100 sayılı HMK'da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması ve bu doğrultuda uyuşmazlığın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 14 maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir![]() ![]() ![]() /![]() ![]() ![]() HMK'nın 14/1 maddesi uyarınca "Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir " Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19 maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2 maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz " hükmünü içermektedir Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı"nı "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir 117/1 madde ise; "İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez " hükmünü içermektedir Son olarak; "Cevap dilekçesini verme süresi" başlıklı 127/1 maddesi ise; "Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir " şeklinde düzenleme getirmektedir![]() Somut olayda, kesin yetki kuralının bulunmadığı davayla ilgili olarak; davalı Kurum vekilince cevap dilekçesi verilmeden ve yetki itirazında bulunulmadan yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır Öte yandan, davacının işyeri adresinin Emirdağ İlçesi'inde bulunduğu, bu yönüyle de Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yetkili olduğu açıktır![]() Mahkemece yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2012/10-1153 E 2013/245 K sayılı ilamı da aynı yöndedir O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09 03 2015 gününde oybirliği ile karar verildi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır |
|
|
|