İran Minyatürüyle Tiyatrosunun Bağları |
06-30-2010 | #1 |
Şengül Şirin
|
İran Minyatürüyle Tiyatrosunun Bağlarıİran Minyatürüyle Tiyatrosunun Bağları مينياتور ايرانی و تئاتر ايرانی Minyatür, Halı ve Hat sanatları - tıpkı Türkiye'de olduğu gibi - İran'ın milli sanatları olduğu halde, kimlik, değer ve kültür özelliklerini taşımaktadırlar Tarihi açıdan bu sanatların sadece kendi gelişimleri değil başka sanatlara nasıl sıçradığı, onların gelişimine neden oldukları, günlük hayata taşınmaları ve nihayet kendi gelişim yönleri de söz konusudur Mesela minyatürle şiir, musiki ve halı resminin tasarımc ılığındaki bağlar, etkileşim ve gelişim dikkat çekicidir Bu birleşim hem görsel olarak hem de içerik olarak, onların gelişiminde önemli katkı sağlamaktadır Ustaların yaptıkları minyatürlü halılara - genelde küçük boyutlu ve çerçeveli- "suret" (yüz) denilir Şiir eserlerini halka tanıtmak için İran'ının eski klasik şiir eserlerinin resimlendirilmesi görevi minyatür sanatçılarına düşmüştür Örneğin Firdevsi, Hafız ve Sadi gibi büyük şairlerinin eserleri, minyatür ustalarla süslendirilmiştir Bu muhteşem eserlerin minyatürleşmesi, halka söz konusu eserlerin ilişkisini derinleştirmiştir Ve bunların hepsi ilim ve bilim alanlarında toplumsal gelişimlere neden olmuştur Minyatür ister yapısıyla ister anlamıyla veya göz kamaştırıcı güzellikleriyle tam anlamıyla edebiyat ve sanat hayatının gelişimine neden olmuştur Minyatür, İran'ın orta ve geleneksel oyunlarının gelişimini, yaygınlaşmasını ve hayata taşınmasını sağlamıştır Örneğin; Taziye, Nakkali, Kahvehane nakli, Şehname hanı, Perde hanı ve zor hane gibi oyunlarda, yer bulmuştu İran Tiyatrosunu yeni ve modern akımı başladığı zaman, bu tür tiyatroların eski tiyatrolardan etkilendiği nedeniyle, tekrar minyatür sanatı, bakışıyla, üslubuyla, kurgusuyla ve tekniğiyle modern tiyatro türlerine de dahil olmuştur Maalesef bu araştırmayı yaptığımda bu alanda hiçbir ciddi kaynak ister kitap olsun ister makale, bulunmadı Bu araştırma ve makalede minyatürle tiyatro ( modern ve özellikle geleneksel oyunlar) ilişkilerin çeşitli konular ve alanlarla aktarmak istedim Maziye kısa bakış "Matların", "Part'lara" inilmesi ve İran halkının İskender ordusuyla çatışması antik İran tiyatrosunun oluşumunda büyük katkı sağlar Büyük İskender'in ordusuna inilmiş İran halkı, bir taraftan zengin oyun geleneğine sahiptir bitaraftan Yunanistan'dan getirilmiş tiyatro oyuncularını karşısında bular "Pulutark'a" göre İskender'in ordusu Yunanistan'dan gelen sanatçılarla İran'da kaç "amfi tiyatro" binası yaparlar( Saruhani-153) "Sulukiler" - İran'a 70 yıl hâkim olan yunanlılar - dönümünden baki kalan bazı amfi tiyatro binaları o çağa ayıttır İki ayrı kültürün (İran ve Yunanistan) yan yana gelmesi İran tiyatrosunun yönünü ve yöntemini tamamen değiştirmiş ve özelliklere sahipletmiştir Mekânlaşmış Gezen ve dolaşan İran tiyatro gurupları "sulukilerin" zayıflamasıyla tekrar kendi geleneklerine döner ve eskisi gibi salonlarda değil meydanlarda gösteri yapar "Sasanılar" dönemi, oyunlar doğum, ölüm, evlilik, gibi konuları kapsar Bu dönemin en özeliği, uyanlara musikinin girmesidir İran tiyatrosu bu tarihten sonra yeni döneme kadar hiçbir zaman mekânsal olmamıştır Ama araştırmanlar 100den fazla oyun türüne işaret ederler Bu oyunlar meydanlarda, Kahvehanelerde, evlerde ve halkın olduğu yerlerde gösterilmekteydi Tabiiyetle ilgili ve ondan kaynaklanan törenler, dini inançlar, mitolojik ve hamasi değerler çeşitli oyunlarının alt yapısın oluşturmaktadır TAZİYE ve NAKKALİ türleri (nakletmek veya Türkiye'deki gibi meddahı gibi bir tür oyun) bu oyunların en başında gidenlerden sayılmaktadır Hatırlamak gerekiyor ki TAZİYE hem İran'ın şimdiki modern tiyatrosun etkilemiş ve hem de dünya üzerinde şöhret kazanmıştır Öyle ki BIREHT kendi DİSTANTAION tekniğin ona borçlu buluyor NAKKALİ minyatürle iç içe gelmiş ve içerik, teknik, kurgu, dekor, görsel arka perde ve yardımc ı gibi bir araç olarak bu sanattan etkilenmiş ve onu kendi oluşumunda kullanmıştır Kanyançaklar: Saruhani Bakir "Sosyoloji iletişimi" İttilaat basım evi 1993 Zekeriyayi- Muhammed Sanat sosyolojisine giriş Azeriyun basım evi 1999 Anasori- Cabir İran'da; nümayiş ve niyayiş Cehad basım evi 1987 Nesr-Dr Hüseyin Ebedi düşünce Suruş basım evi 2003 Garip pur- Behruz Nakkali kutsal sanat Kültür bakanlığı 1999 [1] — Türk kökenli İran'a hâkim olan hanedan, Şiiciliği İran'da yaygın edenler, Türkiye'deki Alevilerin babaları ve kurucuları ve nihayet Sultan selimle çaldıranda savaşanlar Bu dönemde ilk kez iranla Fransa sarayları arasında iş birliği yapılmış ve aslında Avrupa kapıları İran'a açılmıştır [2] — İran sanatı ve edebiyatında bu şairin yeri Yunanistan'daki "Homer" gibidir Ve acayip bir şekilde "Şehnamedeki" öykülerle Homer öyküleri arasında kadar benzerlikler var ki insanı şaşırtır [3] — Unutmayalım ki doğu edebiyatındaki hikâyeler tıpkı Mevlevi, firdevsi ve sadi'nin eserleri gibi hikmet ve felsefeyle birleşmiştir Bu tür eserlerde amaç sadece eğlendirmek değildir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
Cevap : İran Minyatürüyle Tiyatrosunun Bağları |
06-30-2010 | #2 |
Şengül Şirin
|
Cevap : İran Minyatürüyle Tiyatrosunun BağlarıSefeviler döneminde önemli gelişim Sefeviler İran'da iktidara geldikten sonra Avrupa Hıristiyanlarıyla temassa geçer ve böylece onların dinsel oyunlarını tanımaya başlar Kiliselerden kaynaklanan, desteklenen ve o mekânda oynana "Mister veya miser" oyunlarını org musikisi ve Hıristiyan tarihinden etkilenen büyük resimler eşlik etmekteydi Sefeviler bu tür oyunların etkisini fark edince İran'da da aynı oyunların gerçekleşmesini sağlarlar Rumlar tarafından Hz Mesih'e karşı yapılan şiddet ve eziyetler bu resimli perdelere yansımış ve bütün orta çağda yaygın şekilde oyunlarda iştirak etmiştir Resimlerdeki öyküler hem tarihi olayları anlatır hem de duygusal bir ortamın oluşumuna neden olur Böylece oyunların daha etkili olduğunda önemli katkı sağlar Bu oyunların bazı türler şöyledir; Musibetler ( Passıons) Kutsal şehitlerin hayatı (Martyrs) Mucizeler (Miracles) Yedili esrarlar ( Mysters) Bu tür oyunların gösterişi Hıristiyanların inançlarını ve düşüncelerini halka aktarmış ve onları yoğun şekilde etkilemiştir Sefeviler aynı durumu İslam âlemine taşımışlar ve özellikle HZ Hüseynin "Kerbela" olayını böylece anlatmak istemişlerdir" ( zekeriyayi- 282) Bu gelişim özellikle resimli perdelerin oyun sahnelerinde kullanması bütün oyun türlerini özellikle "Nakkali" türünü yakından etkilemiştir Nakkali Nakkallar kendilerine has elbiseleri ve kıyafetleriyle Kahvehanelerde, evlerde ve meydanlarda toplanan halka hikâye anlatırlar Onların çevresinde (genel olarak arkasında) bir veya kaç tane resimli perde yer alır Nakkal o perdelere işaret ederek öykü anlatır Resimli perdelerin resimlerini minyatür ustaları çizer Perdelerde yer alan resimler bir olayı veya öyküyü onlarca küçük boyutta çizilmiş resimlerle temsil eder Ellerindeki ağaçla sırayla resimleri gösterir ve hikâyeyi anlatmaya başlarlar Minyatür ustaları resimlerin nasıl çizilmelerini edebi eserlerden ilham alırlar Her perdede bir olayın çeşitli boyutları, (tam kısa film hücreleri gibi) onlarca küçük resim olarak yan yana gelir ( Bir kesyap eseri gibi) Mesela "Şirin ve Ferhat öyküsünü " onlarca küçük resim ifade eder Nakkal onlara işaretleyerek öyküyü anlatır Bazen kitapta yer alan bir minyatür, aynen büyütülerek büyük perdelerde çizilir ve duvarlardan asılır Böylece dinleyici hatta nakkalın orada olmadığı zaman, öyküyü hatırlayıp ve onu düşünür Nakkallar şeker sözleriyle kahraman olma hayâlını dinleyicilerinde güçlendirir ve onları bir kahramanın gittiği yolun gitmesine teşvik eder Eski kahramanları şimdiki zamana taşır ve onların dertlerini bu gün yaşayanların derdi yapar Tam tiyatro usta oyuncular gibi bir öyküyü o kadar güzel anlatırlar ki dinleyici kendini o olayın ve öykünü ortasında hisseder Kahramanın atının ayak sesini bile duyar Onla güler ve onla ağlar Hatta bazen dinleyici kahramana eşlik eder Atına "oğlum koş sana" der Kahraman " şimdi ne yapacağım " dediği anda, "zavallı ne yapabilirsin ki" yanıtı verir Nakkal, dizisel bir öyküyü günlerce anlatır Her akşam bir bölümüne işaret eder O öykünün öz perdesinin önünde durur ve öykü anlatır Bu nedenle "nakkali sanatının" sakin ve huzurlu bir yere sahip olması şarttır Dinleyici ve seyirci bu huzur içinde dinlemeli ve izlemeli, yoksa hiçbir şeyi anlamaz "Nakkal yorulduğu zaman veya becerileri yetmediği anlarda resimli perdelerden yardım alır Bu durumda sadece sesini kullanır Burada minyatür ve resim ustalarının ne kadar dikkatli olmaları ortaya çıkar Resimli perde, nakkalla öykü arasında denge sağlamalı Yoksa bir anlaşmazlık olursa bu iki sanat birbirlerini tamamlayamaz Nakkal perdelere işaret ederken, seyircinin bir gözü nakkal'da kalır obur gözü perdede Bölyece resimli perde, şairin eseri, nakkal ve seyirci arasında birleşim sağlanır" ( anasori- 45) Genelde çoğu dinleyiciler öyküyü defalarca dinlemiştir ama tekrar onu dinlemek ister Meşhur öyküler Firdevs'inin[21 kahramanlarından alınmıştır Eğer nakkal şifreli, ahenkli ve güzel sesiyle muhteşem öyküleri anlatır, ressam görsel yeteneğiyle hayatı perdelere yansıtır Nakkalın sesi öykü kahramanlarının sesleriyle yükselir, onların durumuyla alakalı değişir ve sahne hissiyle gelişir Örneğin öykünün hilekâr adamı konuştuğu zaman, nakkalın sesi hilekâr bir insanın sesine benzer Öyküdeki bir insan mahcup olduğunda, nakkal o kadar bu durumu iyi anlatır ki sanki mahcup olan insan kendisidir Elindeki asa, yanındaki masa, bardaklar, kitap ve çevresindeki her şeyi kullanır ve istediği efektif sesleri çıkarır onlardan At gibi kişner, bülbül gibi okur ve akarsular sesinin bile çıkarır Minyatür ve nakkali Minyatür kelimesi aslında Fransızca bir kelimedir Bu kelime "küçülmüş tabiat" veya "incelenmiş tabiat" anlamını ifade eder 19yılından önce İran'da minyatür kelimesi yerine "negargeri" kelimesi kullanılmaktaydı Minüatür kelimesi "kaçarlar" döneminden itibaren Fransalılar tarafından İran edebiyatı ve sanatına sokulmuştur Minyatür eserinde bir olay, insanı duygu, tabiattan somut algı veya mitolojik bir kavram yer almaktadır Bir minyatür eseri sayfalarca öyküyü, yıllar boyunca ortaya çıkan bir olayı veya derin bir duygu ve düşünceyi ifade eder Bir minyatür ustası kendi eserini hangi modelden alır İçindeki duygusal veya düşünsel bir hissiden mi alır? Dışındaki olaylardan mı alır? Okuduğu kitaplardan mı alır? Metafizik bir ortamdan mı alır? Minyatür ince bir sanattır Aynı zamanda geniş konuları bir sayfada ifade eden bir sanattır Minyatür ustası bu sanata layık konuyu nerden bulmalı? Tabii iç ve dış dünyasından ama nasıl? Önemli olan seçtiği konunun değerli olduğudur O zaman minyatürle edebiyat arasındaki bağlar tam bu noktada ortaya çıkar Minyatür sanatının tarihine göre, minyatür ustaları en kıymetli konuları ve kavramları kitaplarda bulmuşlardır Bu nedenle ilk minyatür eserleri, kitapların süslemek görevini yapmıştır Minyatür ustası kitaplarda yer alan konuları[31 ve öyküleri iyice anlatmak için minyatür eserlerini çizmiştir Burada iki önemli nokta ortaya çıkmaktadır; Oyun ve tiyatro da minyatür sanatı gibi olayları, çoğunlukları ve zaman içinde gerçekleşen kavramlarla öyküleri bir araya getirmiştir Eğer Aristoteles'in söylediği gibi; zaman, mekan ve konu birleşimine dikkat ediyorsak, bu özelliklerden konu unsuru hem minyatürlerde ve hem oyunlarda yer almıştır Minyatür eserleri çok derin, ince ve değerli konuları görselleştirmek istemiş Oyunlarda yer alan alt yapı ( ister içerik ister yapı) tıpkı minyatür eserleri gibi aynen böyledir Bu nedenle minyatür eserlerini bir başka edebi eserinin yorumu olarak algılaya biliriz Nakkalı sanatı bir minyatürü arka plan yaparak yorumlar Aslında bu eserin içinde yer alan özet durumları genişlendirmeye başlar ve onların düğünlerini açar Nakkali aslında bunu yaparken edebi bir eserin de açıklamasına yardımcı olur Bu bağda minyatürle edebiyatçıların iç içe girmesi dikkat çekici ve önemli bir noktadır "Minyatür sanatçıların düşünsel, felsefi ve sanatsal alt yapıları net olarak batılı düşünceli yorumcuların alt yapılarıyla farklıdır Avrupa'nın yeni düşüncesinin alt yapısı "Dekart" felsefesine göre ayarlanmış ve oluşmaktadır Bu görüşe göre gerçekler ve hakikat, Avrupa felsefesi ve biliminin iki ayırımc ı yoluyla elde edilir; Maddi cihandan oluşan düşünce ve tefekkür âlemi, ve bu görüşten oluşan boyut, atmosfer ve feza Bu durumda feza ve atmosferden bahis ettiğimizde yalnız maddi bir zarf ve feza akla gelir ( Niyotun'un fiziği ve Eniştay'nin katı olmayan göreli fizik anlamı) Onlara göre bunu dışındaki fezalar tevehhümün gölgesinde oluşup ve gerçek değildir Ama minyatür sanatçısı tam bunun tersini yapar" (nesr-39) Onun düşüncesinde iki alem var; maddi alem ve manevi alem Bazı sırlar, düğünler ve problemler manevi dünyada çözülür Minyatürdeki iki boyutlu feza, tabiiyetin üç boyutlu manzarasın tamamlar ve ona karşı gelmez Minyatür sanatçısı (bu esasta) yarattığı eserde sadece hakikati ifade etmek ister Hatta eğer tabiatın üç boyutlu fezasına aykırı olsa bile bunu yapar Çünkü onun eseri, tabiiyetin zihinden geçmiş ve insanlaşmış durumunun yanıtıdır Nakkali sanatında sanatçı yüz yüze, yakından seyirciyle temassa geçer Onun yarattığı feza, elizabetiyen dönemindeki muhteşem ve müzem dekorlara bağlı değildir Nakkal basit ama insani ifadelerle istediği tasvirleri gerçekleştirir Kendi yeteneği bu yönde yeterlidir Bu nedenle Brhtle, Wolter Bencaminin mektuplaşmalar ında bu önemli noktadan bahis olunur Nakkali sanatını batılı oyunlarla karşılaştırdığımızda bu hassasiyeti iyice fark edebiliriz "Nakkali sanatı üç sanattan oluşmaktadır; Dramatik reisimi ( minyatür) Öykü ( hamasi ve milli eserlerden alınanlar) Oyunculuk Bu üçgen sanatlar, nakkali sanatında birleşim nokataya gelirler ( Garip pur- 56) İran minyatür ustaları yarattıkları eserlerinde en etkili motivasyonları aşk âlemi diyerek belitletiyorlar Bu inanç o kadar güçlü ki onlara göre eğitim ikinci sırada kalıyor Gene onlara göre teknik, aşk yoluyla etkili oluyor Genelde aşk kavramı batılı düşüncesinde sadece maddi aşkları kapsar Manevi ve irfanı değerler bu anlamda yok sayılır Şimdiki minyatür sanatının dünya ünlüsü, FERŞÇİYAN kendini şöyle ifade eder "Benim en kıymetli öğretmenim manevi değerlere ve aşk âlemidir Nakkali ustaları ise en güçlü motivasyonlar onların manevi hissiyatlarından kaynaklanmaktadır İlginç nokta şu ki İran'ın meşhur nakkallı, Mürşit TURABİ, eğitimsiz ve üniversite görmemiştir ama şu an onun tekniği İran'ın yüksek okullarında sunulmaktadır |
|