04-03-2013
|
#1
|
Şengül Şirin
|
Ayna, Aynanın Tarihi, Türklerde Ayna, Ayna çeşitleri
AYNA
Ayna,dekoratif sanatlarda yansıma yoluyla görüntü veren ve çoğunlukla bir metal çerçeveyle çevrili olan parlatılmış metal parçası ya da arkası sırlanmış cam tabaka Antik Çağda,yansıtıcı olmayan arka yüzlerine desenler oyulmuş,metal hafifçe dışbükey,cilalı diskler kullanılırdı İlk örnekler el aynalarından oluşuyordu bütün vücudu yansıtacak kadar büyük olanları ancak İS 1 yüzyılda ortaya çıktı Keltlerin Romalılardan aldıkları ve genellikle gümüşten,bazen de cilalı tunçtan yapılmış el aynaları Avrupa'da gittikçe yaygınlaştı Ortaçağda ,yoğun biçimde bezenmiş fildişi ya da değerli metallerden yapılma kılıfları olan ve kadınların kemerlerine astığı taşınabilir aynalar çok gözdeydi
Arkası metal aynalar 12 yüzyıl sonunda ve 13 yüzyıl başında kullanılmaya başlandı Rönesans'a gelindiğinde ise,Nürnberg ve Venedik ayna üretim merkezleri olarak özellikle ün kazanmışlardı Ustalıkla pahlandırılmış kenarlarıyla özellikle övgü taplayan Venedik aynaları üstün nitelikleriyle tanınıyordu Baş yargıçların koyduğu sınırlamalara karşın,Venedikli işçiler,sanatlarının sırlarını öteki merkezlere sızdırmaları için yapılan kışkırtmalara kapıldılar ve 17 yüzyıl ortalarına gelindiğinde ayna üretimi Londra ve Paris'te çok yaygınlaştı Genel olarak aynalar,özellikle de büyük boyutlu çeşitleri çok pahalıydı O dönemde Versailles Sarayının yarattığı hayranlık ,bir ölçüde,geniş salonlarını süsleyen çok sayıdaki aynalarından ileri geliyordu

17 yüzyılın sonunda ayna ve çerçevelerinin iç dekorasyondaki önemi artmaya başladı İlk çerçeveler genellikle fildişi,gümüş,abanoz ya da bağadan yapılıyor,ceviz ,zeytin ve sarıkalkım kakmalarla kaplanıyordu Ayrıca iğne işi ve boncuk çerçevelerde vardı Grinling Gibbons (1648-1721) gibi ustalar,bütün bir bezeme düzeniyle uyum sağlamak üzere,incelikle oyulmuş ayna çerçeveleri üretiyorlardı Kısa bir süre sonra da şömine rafı üstüne ayna koyma adeti yerleşti genellikle rafüstü adını alan bu aynaların ilk örneklerinden birçoğu cam çerçeveler içine alınıyordu Bu aynaların bir parçasını oluşturduğu mimari yapı öğesi giderek daha ayrıntılı hale geldi İngiliz Robert ve James Adam kardeşler gibi tasarımcılar ,ocaktan tavana kadar uzanan ve büyük ölçüde aynaların yansıtmalarının etkisine göre biçimlenen şömineler yarattılar Ayna çerçeveleri çoğunlukla dönemin genel beğenisini yansıtıyor ve beğenilerdeki farklılışmalara uyum sağlamak için sık sık değiştiriliyordu Çerçeveler genellikle ucuz olduğundan ,aynanın kendisinden daha kolay değiştirilebilmekteydi
18 yüzyılın sonlarına doğru aynaların üstündeki oymaların yerini,boyayla yapılan bezemeler aldı Çerçeveler çiçek örgeleri ya da klasik bezemelerle kaplanıyordu Aynı dönemde Fransızlar yuvarlak ayna üretimine başladılar
Bazen şamdanların da yer aldığı yeni-klasik bir yaldızlı çerçeveyle çevrili bu aynalar 19 yüzyılın önemli bir bölümü boyunca gözde kaldı Ayna yapımında ustalığın gelişmesi sonucu 18 yüzyılın sonuna doğru dört ayaklı bir çerçeve üstünde duran ve sabit olmayan boy aynaları üretildi Ayna,bu ayakların üstüne oturan ve genellikle yatay çubuklarla birbirine bağlanan iki sütun arasında asılıydı Bir yuva içinde dönen vidalar yardımıyla eğimi,kurşun ağırlıklarla ve bir makara aracılığıyla da yüksekliği ayarlanabiliyordu Aslında giyinirken kullanılan boy aynalarının zaman zaman dekoratif bir işlev kazandıkları da oluyordu Gardıroplara aynalı kapaklar yapılmasından sonra ise,yatak odalarında ayaklı ayna bulundurma gereği ortadan kalktı
19 yüzyılda ayna üretiminde yeni ve ucuz tekniklerin ortaya çıkması ayna kullanımını önemli ölçüde yaygınlaştırdı Aynalar yalnızca gardırop ve büfe gibi mobilyaların bir parçası olmakla kalmayıp,aynı zamanda parlak kesme bezemelerle donatılarak lokanta ve bar gibi genel yerlerin iç dekorasyonunda da çok kullanılmaya başladı
Türklerde saplı el aynaları ile sapsız minder aynaları çok yaygındı Önceleri ahşap çerçeveli olan bu aynalar daha sonra metal bir çerçeve içine alındı Ahşap olanların arkaları ve kenarları genellikle sedef kakmalıydı Metal olanlar ise gümüşten ve tombaktan yapılır ya da altın kaplanırdı Arkası kabartmalı olanlara "kabarak ayna" denirdi Değerli taşlarla bezeli olanları da vardı El aynaları dikdörtgen ,yuvarlak ya da oval biçimli,minder aynaları ise çoğunlukla yuvarlaktı Her zaman aynaya bakmak iyi sayılmadığından minder aynaları genellikle bezemeli arka yüzleri dışa gelmek üzere duvara asılırdı
Duvar aynaları 18 yüzyılda moda oldu Venedik Cumhuriyeti tarafından Osmanlı sarayına armağan edilen aynalar İstanbulda'ki Aynalıkavak Kasrı'na yerleştirilmiştir
Kaynak;AnaBritannica cilt 4 sayfa 55 frmsinsi net için derlenmiştir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|