Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anlatır, ismaile, kısaca, mısınız, seferini, selimin, sultan, yavuz, şah

Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e Seferini Kısaca Anlatır Mısınız?

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e Seferini Kısaca Anlatır Mısınız?



Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e seferini kısaca anlatır mısınız?

osmanlı, şah, sefer
Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e seferini kısaca anlatır mısınız? FrmSinsi Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e seferini kısaca anlatır mısınız? Hakkında

Alıntı Yaparak Cevapla

Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e Seferini Kısaca Anlatır Mısınız?

Eski 12-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e Seferini Kısaca Anlatır Mısınız?



Osmanlı İmparatorluğu’nun dokuzuncu padişahı Yavuz Sultan 1512 tarihinde tahta geçti Babası 2 Bayezıd’in son döneminde memlekette düzen bozulmuştu Yavuz için en büyük tehlike de Anadolu’daki Şii-Kızılbaş varlığı idi

Hatta, Amasya’daki Osmanlı şehzadesi Murat bile Kızılbaş olmuş ve törenle taç giymişti Bu dönemin bu açıdan öteki önemli olayları; Tokat Şehri ileri gelenlerinin Şah İsmail adına hutbe okutması, Şehzade Murat’ın 10 bin Kızılbaş ile Kazova’da Nur Halife (Kızılbaş dedesi) ile birleşmesi ve Nur Halife’nin Sivas, Tokat ve Amasya Kızılbaş’larından çok önemli bir kitleyi İran’a götürmesiydi

O yıllarda Osmanlı-Safevi sınırı Sivas’a bağlı Suşehri kazasından geçiyor Buradan Fırat nehri izlenerek Memluk-Safevi sınırına varılıyordu Divriği, Darende, Malatya ve Ayıntap Memluklerin; Kemah Kalesi, Harput ve Urfa da Safevilerin sınır kentlerini meydana getiriyordu

Zaten Safevi devletinin kuruluşunda Türk öğesi ağırlıktaydı

II Bayezıd’in Anadolu’da Şiiliğe karşı Bektaşiliği tuttuğu Balım Sultan’dan el aldığı, Bektaşi olduğu iddia edilir, buna örnek olarak da onun Hacı Bektaş-i Veli türbesini yaptırdığı ve bu tarikat mensuplarına çok iyi davrandığı gösterilir

Yavuz, tahttan indirdiği babası 2 Bayezıd’i Bektaşilerin merkezi olan Dimetoka’ya sürgüne gönderir Tahta geçmek için kardeşlerini ve babasını öldürdükten sonra Yavuz Sultan Selim; Şiilik meselesini ele alır

Yavuz, Şiiliği ve Bektaşiliği kendisi için büyük tehlike olarak görüyordu Özellikle Safevi Devleti ve Anadolu’da çok sayıda taraftarı olan Şah İsmail’in varlığı onu rahatsız ediyordu Böyle devam ederse Şah İsmail ve Safevi Devleti Anadolu’ya hakim olabilirdi Anadolu’da Safevi Devleti ve Şah İsmail’e sempati besleyen önemli bir Alevi kitle vardı Anadolu’nun Safevi devletinin bir parçası, vilayeti vb olması hiç de uzak bir ihtimal değildi

Sultan Yavuz Selim bu tehlikeyi ortadan kaldırmak istiyordu O’na göre bunun yolu da önce Şah İsmail’in Anadolu bağlantısı olan Alevi halka bir ders vermek, sonra da Şah İsmail’in kendisiyle hesaplaşmaktı

Yavuz Sultan Selim, İran seferinden önce, Anadolu’ya adamlarını göndererek Anadolu’daki Alevilerin sayısını ve gücünü belirlemelerini istedi Yapılan sayımda Anadolu’da resmi olarak 40000 Alevi olduğu saptandı

Yavuz, İran seferine Anadolu’dan başladı Önce bu deftere geçen 40000 Alevi’nin katledilmesi emrini verdi Bu emirle o güne kadar Anadolu’da eşi görülmemiş büyük bir katliam başladı Alevi yerleşmelerinde taş taş üstünde kalmadı Alevi inançtaki insanlar en ücra Alevi köylerinde bile yediden yetmişe katledildi, kaçanların aylarca dağlarda izi sürüldü Bu kıyımdan yalnızca kuş uçmaz kervan geçmez yerleşmelere kaçan Aleviler kurtulabildi

Anadolu’da Aleviler’in hayatlarını bugün de en ücra köy ve mezralarda; susuz, yolsuz, yüksek karlı dağların arkasındaki yerleşmelerde sürdürmelerinin sebebi budur Onları o yüksek dağların görünmeyen yamaçlarına işte bu can korkusu atmıştır Bu korku verme yöntemi Osmanlılar’ın resmi politikası olarak varlığını asırlar boyunca sürdürmüştür

Bu yüzden Alevi insanı şehre ve onun nimetlerine asırlarca muhtaç kalmış, yeni yeni mağarasından, mezrasından çıkıp insanlığa elini uzatmıştır

Yavuz’un İran öncesi Anadolu’da giriştiği bu katliamdan Bektaşi geleneğine göre yetiştirilen ve bir anlamda “Bektaşi” de denebilecek Yeniçeriler rahatsız olur Yavuz, bu kez farklı bir siyaset izleyerek kendisinin; Şah İsmail’in adamlarına karşı olduğu Bektaşiliğe karşı olmadığı imajını vermeye çalışır Hatta kulağını Bektaşi usulü deldirerek balım Sultan küpesi taktırır Bu çabalarının sonucunda da Yeniçeri Bektaşilerin bir kısmını ikna eder

Yavuz’un çok hırslı bir devlet adamı olduğu, dünya haritasını önüne açarak, “Bu dünya bir padişaha az gelir” dediği söylenir

Yavuz’un İran Seferi’nde iki amacı vardı:Bunlardan biri, doğuda Şiiliği temizleyip Horasan ile birleşmek, ikincisi ise, Mısır’ı fethederek dünya ticaret yollarını ve hilafeti elde etmekti Yavuz böylece bütün dünya Müslümanlarının halifesi olacak, sonra Hz Ali’den bu yana devam eden hilafet sorununu da çözecekti

Yavuz, İran Seferi’ne 20 Nisan 1514 tarihinde başladı Yolda kıtlık başgösterdi Yeniçeriler bu sefere karşı çıktılar ve isyan çıkardılar Yavuz, seferden vazgeçilmesini isteyen çocukluk arkadaşı Karaman Beylerbeyi Hemdem Paşa’yı derhal başından vurdurup öldürttü

Erzincan’ın Tercan bölgesine geldiğinde askerler açıkça itaatsizliğe başladı Yeniçeriler parçalanmış çarıklarını mızraklara takarak “istemezük” diye bağırıp kazan kaldırdılar Hatta Yavuz’u öldürmek için çadırına kurşun atıldı

Bütün bu karşı koymalara rağmen, Yavuz planından vazgeçmedi Hatta askerin karşısına çıkarak şöyle konuştu:“Düşmana yaklaştığımız şu anda alçakça bir tavırla geri dönmeyi istemek, kahramanlık azmine yakışır mı?Kahramanlık göstermekten korkanlar karılarının yanına dönsünler siz harbe gitmezseniz ben yalnız başıma giderim

Bu ateşli konuşma bir kısım askeri coşturdu Bu coşkuyla yola devam ediydiyse de, yolda bir yeniçeri, Yavuz’un yolunu keserek öldürmek istedi Ama asker yakalanarak derhal öldürüldü

Yavuz’un İran Seferi’ne ordunun özellikle yeniçerilerin karşı koyduğu kesindir Buna karşılık Yavuz’u destekleyenlerin de bulunduğunu gösteren herhangi bir belge ele geçmiş değildir Örneğin, ulema bile bir hamiyyet gösterisi yapıp Yavuz’u desteklediğine ait bir tutum içine girmez Bu konuda Yavuz’un lehinde bir delil olmamasına Prof Dr Faruk Sümer oldukça üzülüyor Bu duruma “hayret verici” bir gerçeklik diyor

Defterdar Piri Mehmet Paşa ise taarruzla ilgili olarak şöyle diyor:

“Akıncıların büyük bir kısmı Alevidir İhtimal bunlar gizlice düşmanın Şiilik Mezhebi’ne inandırılmış olabilirler Bunlara düşünme vakti bırakıldığı takdirde onların tarafına geçmeleri ve hiç olmazsa isteksiz ve gevşek hücum etmeleri ihtimali vardır Bu sebeple muharebenin tehiri tehlikeli olabilir Şafakta taarruza geçilmesi doğru olur

Bu savaşta Osmanlı ordusunun mevcudu 120 bindi Bunun 80 bini sipahi, 10 bini de yeniçeriydi Şah İsmail’in kuvveti ise sayıca bunun yarısı kadardı Üstelik Safevi Ordusu ateşli silahlardan da mahrumdu

Çaldıran Savaşı’nı Osmanlı ordusu kazandı Şah İsmail’in ordusundan 14 Han, Yavuz’un ordusundan 10 Sancak beyi öldürüldü

Şah İsmail’in bütün mal varlığı, hazineleri Osmanlı’nın eline geçti Şah İsmail’in eşi Taçlı Hatun’un esir düştüğü savaşta çok sayıda asker öldürüldü

Çaldıran mağlubiyeti zaferden zafere koşan Safevi hükümdarında derin bir manevi çöküntü yarattı ve Şah İsmail kendini içkiye verdi

Yavuz, Çaldıran dönüşünde de Anadolu’nun kilidi olan Erzincan-Kemah kalesini fethetti Şah İsmail’in Erzincan Valisi Rumlu Nur Ali Halife’yi de, Dersim Ovacık’ta Tekir Yaylası denilen yerde ağır bir yenilgiye uğrattı

Böylece Safevi devletinin Anadolu’daki genişlemesi kesinlikle engellendi Çaldıran “zaferi” Doğu Anadolu’yu Osmanlı’ya açmıştı ama, bu Osmanlı-İran savaşlarının bittiği anlamına gelmiyordu Ayrıca bu seferlerin sonucu olarak Celali ayaklanmaları da tarih sahnesinde baş göstermişti

Böylece kuruluşunda önemli ölçüde Türkmen nüfusun olduğu Safevi devletini gene Türk ama Sünni Osmanlı devleti yenilgiye uğratmış oldu

Çaldıran’da karşılaşan iki ordunun askerlerinin çoğunluğunun aynı dili (Türkçeyi) konuştuğunu birçok tarihçi yazar

Çok sayıda tarihçi; Safevi devletinin hem dayandığı kitle açısından hem devlet teşkilatı ve kültür bakımından tarihe Türk devleti olarak geçen birçok devletten daha çok Türk özellikleri taşıdığını öne sürerler Safevi Devleti’nin resmi dili de Türkçeydi

Doğan Avcıoğlu bu konuda, “Safevi devleti, onaltı Türk devleti arasında yer alan Gazne ve Hindistan Babür İmparatorlukları’ndan, hatta İran Büyük Selçuklu Devletin’den daha çok Türk devletidir” diye yazar

Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferinden sonra, 1517 yılında Mısır’ı fethederek Şii İsmaililer’in devletine de son verdi Yani, Yavuz’un doğu seferi Şii savaşıydı Mısır’ı fetheden Yavuz, Mısırlılar’ın elinden hilafet makamını da aldı Asırlardır birçok savaşa ve müslüman kanının dökülmesine sebep olan hilafet artık Osmanlı’daydı

Yavuz Sultan Selim, koyu Sünnilik taraftarı idi Hilafet makamını elde ederek üç yüz milyon Müslümanın halifesi olmak O’nun en büyük ideallerinden biriydi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.