Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
demektir, ümare

Ümare Ne Demektir?

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ümare Ne Demektir?



Ümare ne demektir?
Ümare ne demektir? FrmSinsi Ümare ne demektir? Hakkında

Alıntı Yaparak Cevapla

Ümare Ne Demektir?

Eski 12-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ümare Ne Demektir?



Ümmü Umâre

Ümmü Umâre (ra) Ümmü Umâre radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize Akabe’de ilk bey’at eden Medine’li iki hanım sahabîden biri

Savaş meydanlarında gösterdiği kahramanlıklarıyla tanınmakta İki oğlu ve kocasıyla birlikte Uhud’da müşrik oklarına karşı Efendimizi korumak için canhıraş bir şekilde önünde çarpışan, iltifatlarına, duâlarına mazhar olan bir fedakâr hanım sahâbî

O, Medine’li olup Hazrec kabilesine mensuptur Mâzin bin Neccar oğullarından Annesi Rebab binti Abdullah’tır Babası Ka’b ibni Amr’dır Asıl adı Nesîbe’dir Ümmü Ümare künyesidir İlk evliliğini Yesrib’in sayılı delikanlılarından Zeyd İbni Âsım ile yaptı Abdullah ve Habîb adlarında iki erkek çocukları oldu Bu arada beklenen son peygamberin geldiği haberi duyuldu Mekke semâları İslâm’ın nûruyla aydınlanmaya başlamış, Yesrib’e de bu nûr ulaşmıştı Nesibe ile kocası Zeyd’de Mus’ab İbni Umeyr (ra) vasıtasıyla bu nûra kavuşanlardandı

Nesîbe Hatun ve Zeyd (ranhüm) karı-koca aynı inancı paylaşmanın mutluluğunu tattılar İslâm’ı nefislerinde yaşamak ve çevrelerine yaymak konusunda İslâm’ın birer neferi oldular Gelecek yıl Hac mevsiminde Allah Rasûlü, İki Cihan Güneşi efendimizle görüşmek üzere Mekke’ye gidecek olan Yesrib’li müslüman kafilesine katılmaya karar verdiler

Mus’ab ibni Umeyr (ra) başkanlığında 72 Medine’li müslüman, İki Cihan Güneşi efendimizi kendi memleketlerine davet etmek üzere Hac mevsiminde Mekke’ye geldiler Akabe’de ikinci defa görüşen Medine’li müslümanlar Rasûlullah (sa) efendimizi kendi canları ve malları gibi koruyacaklarına söz verdiler Teker teker bu söz üzere bey’at ettiler Allah ve Rasûlü yolunda her şeylerini feda edeceklerini taahhüt ettiler Nesîbe ve kocası Zeyd (ra) da bu biat edenler arasındaydı

Medine’li müslümanlar yeni bir heyecan, yeni bir ruhla Yes’rib’e döndüler Nesibe Hatun bütün vaktini, gayretini, hizmetini ev işlerine, çocuklarının İslâm terbiyesi üzere yetişmesine ve çevresindeki insanları Allah’a ve Rasûlü’ne davete harcamaktaydı İslâm’ı yaşama konusunda gösterdikleri titizlik ve kararlılıkları, tanıdıkları ve çevrelerindeki başka insanlara tebliğdeki heyecan ve mutlulukları onları İslâm’ın bir neferi haline getirmişti Fahr-i Kâinat (sa) efendimizin kendi memleketlerine hicret etmelerini hasretle beklemekteydiler

Uzun bir zaman geçmeden İki Cihan Güneşi efendimiz Yesrib topraklarına ayak bastı Yesrib’li müslümanlar son dînin son peygamberine, vahyin kaynağına kavuşmuş oldu Hepsinin gönlünde büyük bir sevinç ve mutluluk vardı Allah Rasûlü (sa) Hicaz ülkesinde Yesrib’i yeni dînin davet merkezi yapmıştı İslâm’ın nûrunu buradan ülkelere yayacaktı Artık Yesrib Medine olmuştu Medine’li müslümanlar da bundan büyük şeref duymuştu Canlarıyla, mallarıyla Allah ve Rasûlü yolunda çalışmak üzere söz vermişlerdi

Kureyş’in zulmûnden kaçan müslümanlar Medine’de güç birliği yapmışlar ve Bedir’de Mekke müşriklerine karşı ilk zaferi elde etmişlerdi Nesîbe Hatun’un oğlu Abdullah da genç bir delikanlı olarak Bedir’e katılmıştı Onların ailecek Uhud günü gösterdikleri fedakârlık ve kahramanlıkları dillere destan olmuştu Sergiledikleri yiğitlik ve bahadırlıklarını Nesibe Hatun kendisi şöyle anlatır:

“Uhud’a gitmiştim Müslümanlar ne durumda bir bakayım dedim Yanıma bir kırba su aldım Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin yanına kadar gittim Galibiyet müslümanlardaydı Fakat çok geçmeden Kureyş okçuları tarafından etrafımız sarıldı Allah rasûlünün çevresinde şiddetli çarpışmalar oldu Ona bir zarar gelmemesi için gözü önünde müşriklerle çarpışmağa başladım Elime ne geçtiyse kılıçla, okla düşmanı Efendimiz’den uzaklaştırmaya çalıştım Bu arada yaralandım Rasûlullah (sa)’ın önünde ben, oğullarım ve kocam birlikte canlı kalkan olduk Gelen oklara, hücumlara karşı vûcudumuzu siper ettik Rahmet Peygamberi Efendimiz benim yanımda kalkanımın bulunmadığını görünce ashabtan birine: “Ey kalkan sahibi, kalkanını çarpışana bırak” buyurdu Ben o kalkanı alıp, kendimi korumaya başladım Bir taraftan çarpışmağa devam ediyorduk Bir ara müşriklerden bir atlı bana doğru hücum etti Onun saldırısını kalkanla savuşturup atının ayaklarına bir kılıç çaldım At arka üstü yıkıldı Düşmanın yere serildiğini gören İki Cihan Güneşi efendimiz oğluma seslendi: “Ey Ümmü Ümâre’nin oğlu! Annene bak! Annene yardıma koş!” buyurdu Abdullah da hemen koştu ve annesinin düşmanı öldürmesine yardım etti

Savaş devam ediyordu Bir ara Abdullah da sol kolundan yaralandı Şefkat Peygamberi Efendimiz ona da: “Yaranı sar!” buyurdu Bu sefer annesi oğlunun yanına koştu ve yarasını sardı Sonra oğluna: “Kalk yavrucuğum! Müşriklerle çarpışmaya devam et” dedi Rahmet Peygamberi efendimiz Nesîbe Hatun’un bu fedakârâne sözünü işitince: “Ey Ümmü Ümâre! Senin katlandığın, dayanabildiğin şeye herkes katlanabilir, dayanabilir mi?” buyurarak iltifatta bulundu

Ümmü Ümâre (ranhâ)’nın oğlu hemen ayağa kalktı ve müşriklerle çarpışmaya başladı Bir ara oğlunu yaralayan müşrik oradan geçiyordu İki Cihan Güneşi efendimiz annesine: “İşte oğluna vuran!” buyurdu Nesîbe Hatun derhal harekete geçti ve düşmana saldırdı Bacaklarına indirdiği bir kılıç darbesiyle adamı yere devirdi Efendimiz bu manzara karşısında ön dişleri görününceye kadar gülümsedi ve bu kahraman hanım sahâbîsine: “Ey Ümmü Ümâre! Adamı perişan ettin!” iltifatında bulundu Peşinden: “Hamd olsun Allah’a ki, düşmanına muzaffer kılıp, gözünü aydın etti Öcünü almayı sana gözünle gösterdi” buyurdu

Müşrikler her yandan saldırıyordu Bir ara iri yarı azılı bir müşrik İbni Kamia İki Cihan Güneşi Efendimizin yanına kadar sokuldu Mübarek yüzünü yaralayıp iki dişini şehid etti İşte bu sırada Nesîbe Hatun bütün cesâret ve şecaatiyle bu bedbaht kişiye bir kaç kılıç darbesi savurdu Fakat düşman iki zırhı üst üste giymişti Bu sebeble vuruşları ona tesir etmedi İbni Kamia müşriğinin kılıç darbesiyle Nesibe Hatun omuzundan yaralandı Sahâbiler yetişip müşriği geri püstürttüler

Rahmet ve şefkat peygamberi Efendimiz Nesibe Hatun’un yaralandığını görünce oğlu Abdullah’a: “Annenin yarasını sar!” buyurdu Sonra bu bahtiyar âileye şu müjdeyi vedi: “Ev halkınızı Allah mübarek kılsın, senin ve anenenin makamı filan ve filanların makamından hayırlıdır Allah sizin ailenize rahmet etsin”buyurdu

Nesîbe Hatun bu müjdeleri duyunca Efendimize: “Ya Rasûlallah! Duâ et de Cennette sana komşu olalım” ricâsında bulundu Fahr-i Kâinat (sa) efendimiz de hemen: “Allah’ım! Bunları, Cennette bana komşu ve arkadaş eyle!” diye duâ buyurdu

Ümmü Ümâre (ranhâ) bu duâdan pek memnun oldu ve: “Bu bana yeter! Artık dünyada ne musîbet gelirse gelsin! Hiç ehemmiyeti yok” diyerek sevincini açığa vurdu Yaralarının acısını duymaz oldu

İki Cihan Güneşi Efendimiz savaş sonrasında onun gösterdiği kahramanlığı ümmetine şöyle duyurdu: “Uhud Günü ne zaman sağıma, soluma baksam beni korumak için çarpışan Nesîbe’yi görüyordum” buyurdu

Uhud günü Rasûlullah (sa)’in hep yanıbaşında çarpışan bu kahraman hanım sahâbî oniki-onüç yerinden yaralanmıştı Bunların en ağırı omuzundan aldığı yaraydı Bir yıl onun tedavîsi ile uğraştı

Fahr-i Kâinat (sa) efendimiz zaman zaman Nesîbe Hatun’un ailesine ziyarete giderdi Bir gün “geçmiş olsun” demek için varmıştı Yarasının ne durumda olduğunu sordu Bir müddet sohbet etti Bu arada Nesîbe Hatun sofra hazırlayıp getirdi Fakat kendisi sofraya oturmadı Efendimiz: “Gel! Sen de ye” buyurdu O da oruçlu olduğunu söyledi Bunun üzerine Efendimiz: “Bir oruçlunun yanında yemek yenildiği vakit, yemekten kalkasıya kadar, melekler oruçluya duâ ederler” buyurdu Onun ibadete gösterdiği hassasiyetten memnun oldu

Nesîbe Hatun, Hayber ve Huneyn savaşlarında, Ümretü’l-Kaza, Bey’at-i Rıdvan’da bulundu Hz Ebû Bekir (ra) zamanında dinden dönen, kendini peygamber ilan eden yalancı Museylime’ye karşı hazırlanan orduya oğlu Abdullah ile birlikte katıldı Yemame harbinde de büyük kahramanlıklar gösterdi Müseylime’nin öldürülmesinde Vahşi’ye yardımcı oldu

Ümmü Ümâre künyesiyle meşhur olan Hazreti Nesîbe (ranhâ) fedakâr cefâkar, şecaat ve cesaret sahibi kahraman bir anne idi Çocuklarını da kahramanlık duygularıyla büyütüp cihad meydanlarına salıverdi Birlikte savaş meydanlarında Allah ve Rasûlü yolunda kılıç salladılar ve İslâm’ı savunma, İslâm’ı yayma uğrunda ihlâs ve sadâkatle çalıştılar Canları ve mallarına karşılık cenneti satın aldılar

Hz Ömer (ra) devrinden sonra Medine’de vefat eden bu örnek hanım sahabînin Bakî kabristanlığına defnedildiği rivayet edilmektedir Rabbimizden şefaatlerini niyaz ederiz Amin

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.