Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kültür-Sanat > Köşe Yazıları

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hatırladınız, huzuru, osmanlı, siyonizmin, veremediği, vermişti

Siyonizmin Veremediği Huzuru Osmanlı Vermişti, Hatırladınız Mı?

Eski 06-13-2010   #1
GöKKuŞaĞı
Varsayılan

Siyonizmin Veremediği Huzuru Osmanlı Vermişti, Hatırladınız Mı?








"Modern düşüncenin doğuşu: İspanyol altın çağı" başlıklı kitabında 10 yüzyılda Endülüs'ün dünyanın en ayrıcalıklı bölgesi olduğunu kaydeder Prof Cemal Bali Akal Buna göre Endülüs, örneği pek az görülmüş bir dini ve düşünsel hoşgörüsüyle özgürlüğün merkezidir

Prof Akal, Fransız düşünür Renan'ın Endülüs'ün görkemli İslam uygarlığını şöyle nitelediğini aktarır:
"Aynı dili konuşan, aynı şiirleri okuyan, aynı edebi ve bilimsel etkinliklere katılan Müslümanlar, Museviler ve Hıristiyanlar, insanlar arasında var olabilecek tüm engelleri kaldırmışlar, ortak bir uygarlık adına, hep birlikte, gönülden çaba göstermişlerdi; binlerce öğrenciyi toplayan Kurtuba camileri, etkin felsefe ve bilimsel çalışma merkezlerine dönüşmüşlerdi"
Gerçekten hem Müslümanların, hem Musevilerin en meşhur filozofları, şairleri Endülüs'te vücut bulmuştur
İbn Hazm, İbn Tufeyl, İbn Bacce, İbn Rüşd gibi İslam alimlerinin yanı sıra, Yehuda Ben Gabirol, Abraham Ben Meyr, Moşe Ben Meymon gibi Yahudi bilginler ve daha yüzlerce Endülüslü bilim adamları ve entelektüel Batı'yı antik çağ düşüncesiyle karşılaştırarak oluşturan öncülerdi
Huzur içinde yaşamak isteyen herkes için Endülüs büyük bir fikirdi
Yahudilerin en meşhur şairlerinden Shmu'el Hannagid, Endülüs'teki bir Müslüman emirliğinde başbakanlık ve genelkurmay başkanlığı yaptığını hatırlatalım mesela
Ne var ki Katolikler İspanya'nın aydınlık yüzünü temsil eden Endülüs uygarlığını yok etme yolunu seçtiler
İspanyolların bugün büyük bir pişmanlık duymaları haklarıdır

SİYONİZM MUSEVİLERE HUZUR GETİRMEDİ
Tarihsel anlamıyla Engizisyon, Katolik Avrupa'nın karanlık yanını temsil ediyor
Engizisyonun zulmünden Musevileri çekip çıkaran ecdadımız Osmanlı'ydı sevgili okurlar
Sultan İkinci Bayezid'in fermanıyla Museviler sel gibi Osmanlı topraklarına aktılar
Dinlerinden ve etnik kimliklerinden bir şey kaybetmeksizin varlıklarını sürdürdüler
Endülüs ve Osmanlı'nın Musevilere en geniş anlamıyla sağladığı güvenliği 'İsrail Devleti' onlara sağlayamamıştır
Oysa Siyonizm, Filistin'de kurulacak İsrail devletiyle Musevilere güvenli bir yurt sağlamak iddiasındaydı
Bugün aklı başında hiçbir Musevi, Siyonizmin huzur getirdiğini söyleyemez
Bir başka halkı yurtlarından sürerek, süremediklerini ise ezerek Musevi halkına güvenlik sağlanamaz
Bir savaş makinesine dönüşen Siyonizm, ifsat ettiği Musevileri bu makinenin dişlisi haline getirmiştir
İnsanlık vicdanını yerinden oynatan bir zulüm düzeneğine dönüşmüştür Siyonizm
Kendi halkına bile huzur getirememiş bir küçük fikirdir siyonizm, kötü bir fikirdir
Endülüs ve Osmanlı ise "büyük fikirler" idi ve sinesine sığınan topluluklara güvenlik vaat ediyordular
Osmanlı Yahudilerinin siyonizme ihtiyaçları yoktu
Bu yüzden siyonizm Osmanlı toprakları dışında doğdu
Siyonizmin hedefi ise Osmanlı'nın Filistin'iydi
Antisemitizmin Osmanlı topraklarında hayat bulmamasının sebebini Museviler çok iyi kavramalıdır
Geriye doğru 1400 yıllık tarihe baktığımızda Musevilerin kendilerini en rahat hissettikleri bölgeler, İslam medeniyet havzasıydı
Avrupa'nın bırakın engizisyon dönemini, en modern dönemlerinde en fazla zulmü gördü Museviler
Ama Siyonist nifak, Musevileri bir parçası oldukları İslam uygarlığından ve Müslüman halklardan kopardı
Buna değer miydi?


VAKİT ÇOK GEÇ DEĞİL
Emperyalist devletlerin desteğiyle Filistin halkını yok sayarak kurulan Siyonist İsrail devleti Yahudilerin binlerce yıllık tarihindeki en trajik vakalardan biridir
İsrail halkı, Siyonizmi tasfiye ederek, Filistin'de kalıcı bir barışı zorlayarak bu çıkmazdan kurtulabilir
Huzur ve güvenliğin önünde engel olarak ne "Hamas", ne "El Fetih", ne şu, ne de bu vardır
Musevi halkın karşısında Siyonizmden başka bir barikat bulunmamaktadır
Tarihe dönelim ve tekrar hatırlatalım
İspanyol ve Portekiz'deki Katolik-Haçlı ablukasından Musevileri Osmanlı kurtarmıştı
Kurtulamayanlar da vardı ve bunlar zorla Hıristiyanlaştırılmıştılar
Onlar da kurtarıcı olarak Osmanlı'yı görüyorlardı
Osmanlı gemilerle İspanya kıyılarına gelecekler, sosyal ve dinsel ablukadan mazlumları çıkarıp kurtaracaklardı
15 yüzyılda Avrupa'da yaşadıkları zorlukları anlatan Yahudi kitaplarında bazı "şükran mektupları" yer almaktadır
Bu mektuplarda "Türk tesellisi"nin önemli bir yer işgal ettiğini Prof Bernard Lewis'in kitaplarından okuyabilirsiniz isterseniz
Prof Cemal Bali Akal da İspanyol kaynaklardan derlediği metinlerden yola çıkarak şunları söyler:
"İspanya'da zorla hıristiyanlaştırılan Müslüman ve Musevilerin temsil ettiği bir 'Türk yanlısı' akım da gelişmiştir Güvensiz ve baskıcı bir ortamda, bazen de düpedüz yakılma tehdidi altında yaşayan bu mağdurlar, Türkiye'yi bir çeşit 'Vaat edilmiş Toprak' olarak görmektedirler Museviler gibi, Mağrip'lilerin bir bölümü de oraya kaçmayı düşünürken, diğerleri Türklerin İspanya'ya geleceğini hayal etmektedirler Müslümanların Alpujarras ayaklanmalarına bu tür hayaller destek olmuştur"


AKIL TUTULMASINI AŞMAK
Bugün Siyonist İsrail, Gazze'yi abluka altında tutuyor
Türkiye, dün İspanya ve Portekiz'deki Musevilere yaptığı gibi bugün de Gazzelilere elini uzatıyor
İnsanlığın yüzkarası olan bir ablukanın son bulması için insanlık vicdanını harekete geçiriyor
Ablukaya alınanlar sadece Gazze'liler, Filistinliler değildir
İster bilincinde olsunlar, isterse olmasınlar Museviler de Siyonist ablukanın kurbanıdırlar
Sürekli korku içinde yaşadığı için halet-i ruhiyesi bozulmuş bir halka dönüştü Museviler
Adını doğru koyalım, sorun Müslümanlarla Museviler arasındaki bir sorun değildir
Sorun, Filistin ve İsrail halklarıyla Siyonizm arasındaki bir sorundur
Bu sorun, katmerlenen zulümlerle Filistin sınırlarını aşarak insanlığın ortak sorunu haline geldi
O halde bu sorun, insanlığın ortak dayanışmasıyla çözülebilir
Bir an önce de çözülmelidir


93 yıl önce de yardım gemilerine operasyon yapmışlardı
Birinci dünya Savaşı'nın sonlarına doğruydu
İngiliz ve Fransız savaş gemileri Suriye ve Lübnan limanlarını abluka altına almıştılar
Kıtlık vardı, hastalık vardı
Çocuklar, yaşlılar, her gün binlerce ölüyordu
İngilizler ve Fransızların gerekçesi de bugün Gazze'ye abluka uygulayan İsrail'in gerekçesiyle aynıydı
Sivil yardımların Osmanlı askerlerine gideceğini iddia ediyorlardı
Aslında niyetleri halkın çaresiz kalarak İngilizlerin tarafına geçmesini sağlamaktı
Yerel önderlerin Papalık ve diğer tarafsız devletler nezdinde yaptıkları girişimler sonuçsuz kalmıştı
Avrupa'dan yabancı devletlerin kontrolünde gönderilmesi istenen gemiler bir türlü yola çıkamıyordu
Papalık nezaretinde gıdaların halka dağıtılması teklifini bile reddetmiştiler
Kıtlık o kadar tehlikeli düzeye ulaşmıştı ki Amerika'da yaşayan Suriyeliler iki gemi dolusu yardım gönderdiler
İki gemi insanlık görevini yerine getirmek için Doğu Akdeniz açıklarında Beyrut'a doğru hareket halindeydi
Suriyeliler ve Lübnanlılar umutla bekliyorlardı
Ne var ki İngilizler iki gemiyi açık sularda durdurarak İskenderiye limanına çektiler
Halbuki Osmanlı ve Almanya makamları gıda yardımlarının sivil halka ulaştırılması için kendilerinden ne isteniyorsa yapmaya hazır olduklarını bildirmişlerdi
Gıda yardımları sadece sivil halka dağıtılacaktı ve isterlerse Amerika'nın Beyrut Konsolosu buna nezaret edebilecekti
Amerika'nın Beyrut konsolosu İngiliz çıkarlarına hizmet eden bir Amerikan Yahudisiydi
Konsolos, Lübnanlı milletvekili Emir Şekip Arslan'ın sivil yardımın ulaştırılması için yaptığı girişimleri reddetmişti
Şekip Bey Amerikan konsolosunun yanından "İnsanlık senin umurunda değil" diyerek ayrılmıştı
Daha sonra bu Amerikan konsolosunun kendi hükümetini bile aldattığını öğrenmişti Şekip Bey
Güya Osmanlı yetkilileri yardımları kendileri dağıtmakta ısrar etmişlerdi
İngilizler ve Fransızlar Alman ablukası altında kıtlık yaşayan Belçika'ya her türlü yardımı ulaştırmışlardı
Aynı durum Hıristiyanların da yaşadığı Suriye ve Lübnan için geçerli olduğu halde insani yardımı yapılmasını engellediler
Bakın Şekip Arslan ne diyor:
"Eğer bu devletler Suriye halkının ve özellikle koruduklarını zannettikleri Hıristiyanların iyiliğini istemiş olsalardı, Belçika halkının iaşesi için Almanya'yla yaptıkları anlaşmanın bir benzerini Suriye halkının iaşesi maksadıyla Türkiye'yle yapabilirlerdi Böylece yüzbinlerce Suriyeli ölümden kurtulabilirdi Çünkü fakirlikten ve yaşam için geçerli şeylerin yoksunluğundan doğan hastalıklarla birleşen açlık yüzbinlerce Suriyeli'yi silip süpürmüştü"
Mısır'daki işgalci İngiliz yönetimi Amerika'daki Suriyelilerin gönderdiği sivil yardım gemilerine el koydukları gibi Mısırlıların kendi aralarında topladığı yardımların ulaşmasını da engellemişlerdi
Bu yardımlar savaş bittikten sonra dağıtılabilmişti, ölenler öldükten sonra
Gazze'nin maruz bırakıldığı utanç verici abluka da bundan farklı değil sevgili okurlar
Ama dünyanın vicdanlı insanları bu ablukaya boyun eğmeyecekler


Çanakkale'de savaşan katırlı Siyonistlere takdirname vermişler!
Museviler Osmanlı sınırları içinde 500 yıl güvenlik içinde yaşadılar
Ne var ki Teodor Herzl'in izinden giden Siyonistler Osmanlı'nın en zor günlerinde sırtından vurdular
İkisi de Rus yahudisi olan Josef Trumpeldor ve Vladimir Jabodinsyk birinci cihan harbi sırasında Osmanlıya karşı savaşmak için gönüllü bir siyon birliği oluşturmaya karar vermişlerdi
Bunun için Mısır'daki İngiliz generallerinden Maxwell'e başvurmuşlardı
Yeni açılacak Filistin cephesinde savaşmak isteyen Siyonistlere Çanakkale gösterilmişti
Çanakkale önerisini Jabodinsyk doğru bulmamış, Trumpeldor ise hemen kabul etmişti
1915'de Çanakkale'de İngilizlerin emri altında "Siyonist katırlı birliği" olarak, Musevi dedelerine kol kanat geren bir millete karşı savaştılar
Birliğin başında da Siyonistlerin eğitmeni İngiliz albay John Henry Patterson vardır
Çanakkale'de elli kadar ölü veren Siyonistlere İngiliz general Hamilton tarafından takdirname bile verilmişti
Kendisi Çanakkale'ye gitmeyen Jabodinsyk daha sonra bu Siyon Katırlı Birliği için şunları söyler:
"Eğer biz 2 Kasım 1917'de Balfour Bildirisi ile Filistin'de yurt edinme konusunda söz aldıksa, buna ulaşan yol Gelibolu'dan geçmiştir"
İngilizler 1917'de Kudüs'e girdiklerinde yanlarında yine bu Siyonist gönüllüler vardı
"Türkiye nereee, Gazze nereee" diyenlere şunu hatırlatmalıyız
Bölgede huzuru sağlamanın yolu Gazze'den geçiyor
Ve Türkiye bu bölgenin tam kalbindedir
İsteseniz de, istemezseniz de Gazze vücudunuzun bir parçasıdır Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur


Abdullah Muradoğlu




__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK





GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali
GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.