Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
geçiş, modern, sanata

Modern Sanata Geçiş

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Modern Sanata Geçiş



  • Modern Sanata Geçiş

  • Sanatta Moderne Geçiş - Sanat Anlayışları - Sanat Anlayışının Aşamaları

    Sanatta moderne geçişin üç merhalesini ele alan Hilmi Ziya Ülken bu konuda şöyle demektedir : İnsanın sanat anlayışındaki üç merhalesinden, üç gerçek merhaleden bahsedeceğim

    Birincisi, insanlığın tabiat içinde, onun bir parçası gibi yaşadığı safdil ve masum hayatıdır O başka canlılar, hattâ cansızlardan kendini ayırmadan, onlardan, başka bir kaderi olmadan vardır Kinleri, sevgileri, keder ve sevinçlerile âlemin bütün hayatına iştirak eder Diğer canlılardan yalnız derece farkile ayrılır Onlar gibi tad ve acı duyar; öfkelenir, sevinir, döğüşür ve onlar gibi yok olur Eğer başka bir âlemde devam edecekse bu da onlardan ayrı değildir

    İkinci merhalede, insan kendi içine katlanmıştır Kaderini başka varlıklardan ayırmıştır : Bu kaderi çizen -her şeyden önce- günah duygusu ve vicdan azabıdır Masumluktan çıkmış olan günahkâr insan, kurtuluşu fâni varlığının inkârında bulur Maddî ve manevîyi kati olarak ayırır Gözünü bu dünyanın bütün hâdiselerinden yukarı âleme çevirir Orada manevî ve ilâhî birbirinin aynıdır Güzellik, fazilet, doğruluk onu bu hakikî hayata hazırlar İnsan muztarip şuuriyle kendi kaderini yapar Tabiatten, nevinden, sürüsünden ayrılır Kendi başına bir varlık fert olur Dünyada ve ahrette nasibi, fânilikten sıyrılmış ve ezelî varlıkla birleşmiş olan bir ferttir

    Üçüncü merhalede insan tekrar tabiate döner Muztarip ve kifayetsiz şuuru bütün varlıkla tamamlar Ruh, bedenle, insan,tabiatle, fert cemiyetle birleşir Saadeti bu âlemin tamlığında aramaya kalkar Fakat bu sefer o safdil ilk insan değildir Günahın acı tecrübesinden geçmiştir Kendinin başka varlıklar üstünde ayrı bir varlığı olduğunu bilmektedir Canlılar maddeden ayrıldığı gibi, o da canlılardan ayrılır Hepsinin üzerinde bir nevi istiklâli vardır Fakat bu istiklâl ancak önceki varlıkların, yani bütün âlemin şartlarına uymakla gerçekleşir Bunun içindir ki, insan da kendi hürlüğünü, âlemin zaruretinde bulur Âlemden ayrılacak yerde onunla birleşmek ister

    Birinci merhalede Homeros tanrılar, insanlar ve eşyanın kaderini birleştiren masum tabiatın Epopee'sini yapıyordu Bütün destanlarda az çok insanlığın bu çocukluk çağı yaşar Kahramanlar kırıp döken çocuklardır Neşeleri de kederleri gibi gelip geçicidir İhtirasları derin ve devamlı olmaktan ziyade şiddetli ve sarsıcıdır Bunun için onları önüne kattığını sürüp götüren sellere benzetirler Bu destan ruhu Şehname'de, Ossian'da, Niebelungen'lerde aynıdır

    İkinci merhalede Dante ruhun günah dünyasındaki sergüzeştini ve manevî âleme yükselişini tasvir eder Divina Commedia muzdarip şuurun dramını hazırlar Artık insan, safdil kahramanın menkıbe?sile doyamaz Bu, günah ve ilâhî imtihan âlemidir İnsan ölüm karşısında ezelî suali sormuştur : Niçin yaşıyoruz? İyilik ve kötülüğün mânası nedir? Vicdan sahnesi destandan çok derindir Göz dünyadan iç âlemin dramına çevrilmiştir Nizamî, Mevlâna, Attar, Hafız ve Cami'den sonra tekrar Firdevsî'ye dönmeye imkân var mıdır?

    Üçüncü merhalede Goethe, tabiatın bütünlüğü ile tamamlanan muhteris ve yarım insanın sergüzeştini anlattı Faust orta çağın günahkârından antik devrin masum insanına dönüşü, iki âlemin Euphorion da birleşmesini temsil ediyor Burada eski çağlardan her birinin kendi içindeki yetmezliği, ruhu bedenle, ihtirası sükûnla tamamlamak iştiyakı görülüyor Faust'un macerası yeni insanın içinde bulunduğu haldir Dram ve romanda, birçok milletler bu çığırın içindedir

    Fakat bu üç merhale, üç ayrı zaman değildir Birbirine nüfuz eder, tekrar tekrar meydana çıkar Faustien tip her millette yeni bir tarzda doğar Bundan dolayı hiçbir millet safdil kahramanlık çağının şiirinden vazgeçemez Garp, Yunan köküne bağlandıkça, Homeros'da barbar saflığını buldu Yeni kültürler yarattıkça, bugünün şiirine yeni destan kaynakları getirdi îslâm âlemi Homeros' dan uzak kaldığı gibi, kendi barbar köklerini de bulamadı Bu yüzden, ruhun inzivasında kaldı Modern insanın dünya ile birleşmek isteyen yeni sergüzeştine kapı açamadı; tasavvuf şiiri ve Hayyam o tarafa doğru yürüdü Fakat Paganizm' le bağlantı yolu bulamadı

    Şehname ne Arab'a, ne Türk'e nüfuz etti Biz İslâmdan önceki mitolojimizle bütün ilişiği kaybettik Ne Kırgız destanı, ne Oğuzname, ne Dede Korkut Anadolu'da yaşamıyor, şiirimize girmemiştir Garp milletlerinin yeni kültürlerle yeni payen aşıları yaptıkları bu son asırda da eski destanın döküntülerinden bir bütün çıkmadı Fakat Anadolu'nun içinde, İslâmî edebiyatla teması zayıf kalmış kuvvetli bir folklor vardır Mevlana, Yunus, Fuzulî ve Galip, bize ruhun yükselişine ait en ince bir sübjektivizm ve sembolizm verirlerken, öteki şiir henüz ayıklanmamış malzemesi içinde endişesiz, dramsız, fakat saf ve gürbüz bir objektivizm hazırlamaktadır Halk şiirinden destanı çıkarmak, modern insanın aradığı tabiat temelini bulmak için zaruridir Bu çıkarış Paganizm'e dönüş değildir ve olamaz Çünkü biz, Fin'ler gibi hendesesinde payen kalmış bir millet değiliz Bununla beraber, her millet gibi, derin köklerinden tabiata bağlı bir tarafımız vardır Bugünün sanatına gidecek yol Yunus'la Köroğlu'nun arasındadır

    Dünya ölçüsünde, insanın ölüm önündeki derin endişesi onu payen'den olduğu kadar dindardan ve f austien'den ayırdı Hattâ belki hepsi de onun yanında biraz saf ve geri kaldı Fakat dramın bir tereddüt sahnesi romanda bitmiyen bir diyalog halini aldı: «Karamazoflar» bu çözülmek bilmez trajik muhaverede insanlığın bütün tecrübelerini bir araya getirdi Endişesiz payen, günahkâr adam, dünya fethine çıkan ruh, münkir romanda birleşti; fakat hiçbir terkibe ulaşmaksızm, modern sanat Faust'tan sonra bu çıkmaza girmiştir
  • Bugün ferdi bütün hürlüğü ile mihrak olarak almak isteyen yeni sanatkâr onu eski tecrübelerin lâbirentlerinden geçirmek zorundadır Böyle yapmazsa, o kendi dar sınırları içinde hürlük iddiasının zehriyle kendini boğabilir Ona ruhun, kaderin, tabiatın, cemiyetin kapılarını açmalıdır Onu bütün varlıkla temasa getirmelidir O vakit ferdin hürlüğü, kendini hazırlayan şartlar üstünde ve onları aydınlatarak en feyizli eserini verebilir Bu da sanatta realist romanın, ilâhî şürin, inkâra ve edebî kararsızlığa götüren bütün diyalogların besleneceği saf ve kaba bir insanlık temelinin meydana çıkarılmasile, millî destana kulak verilmesile mümkün olur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.