|
|
Konu Araçları |
edebiyatta, eleştirieleştiri, eleştiriler, izafi, sosyolojik, tarihi, türleri, örnekler |
Edebiyatta Eleştiri-Eleştiri Türleri İzafî Sosyolojik Ve Tarihi Eleştiriler Örnekler |
12-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Edebiyatta Eleştiri-Eleştiri Türleri İzafî Sosyolojik Ve Tarihi Eleştiriler ÖrneklerEleştiri de temeli düşünce olan yazı türüdür Konu sınırlaması yoktur Sanat, edebiyat ya da düşünce yazılarının içeriği ile bu içeriğin işlenişini, değerli ve değersiz yönlerini ortaya koyan bir yazı türüdür Yazarın yazıyı kendine göre, yazıyı ilgilendiren topluma göre, kendi alanındaki diğer çalışmalara göre değerlendirdiği yazılardır Bir eseri değerlendirme amacıyla yazılan yazılara eleştiri denirEleştiride eserin yada sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır Eleştirmeci,bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyarEleştirmecinin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır Eleştiriler;okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri… olmak üzere türlere ayrılır Çoğu kişi eleştiri denildiğinde hemen kötülemeyi, yanlış yönleri açığa vurmayı düşünür Edebi ve edebi olmayan eleştirilerde sadece <_script /><_script />kötüleme yoktur Bir kitabı, sinema filmini veya bir kişiyi eleştirerek okuyan kişiye hakkında daha net bilgi verebiliriz Bu nedenle eleştiriler olmalıdır Eleştirinin belirleyici özellikleri nelerdir? • Düşünsel plânla yazılır • Konu, yazının sonuna dek değerlendirilmesi yapılan esere bağlı kalmalıdır Eser ile ilgili, değerli ve değersiz diye gösterilen yargılar, eserden alınacak örneklere dayandırılmalıdır Yapıcı olmalıdır Objektif olmalıdır Sadece bir esere bağlı kalarak eleştiri yapmamalıdır • Yazar, yargılarında belirli ölçülere bağlı kalmalı, eleştirileri nesnel olmalı, “beğendim, hoşuma gitti”… gibi öznel değerlendirmelerden kaçınmalıdır Bunun yanında eleştiri yazısını okutacak olan elbette eleştiri yazarının kendine özgü konuyu ele alış biçimi, kendine özgü yorumlayışı ve anlatımındaki üslûbudur • Eleştirisi yapılan çalışma, bütün boyutlarıyla ele alınmalı, kendi türü içindeki bilimsel, sanatsal, toplumsal yere oturtulmalıdır Alanındaki diğer çalışmalarla karşılaştırılarak bu türe kattıklarıyla, kendisinden beklendiği halde katamadıklarıyla ele alınmalıdır Bu da gösteriyor ki eleştiri yazarı, her konuda eleştiri yazısı yazamaz, ancak uzmanı olduğu alanda yazabilir Eleştiri yazarının alan bilgisi, eleştirdiği çalışmayı yapanın alan bilgisi ile en azından aynı düzeyde olmalıdır Eleştiri yapan kişi; Geçmişin ve çağının sanat olaylarını iyi bilmeli, Geniş bilgi ve kültür birikimiyle donanımlı olmalı, Dünya edebiyatı, sanatı ve kültürüyle ilgili genel bilgilere sahip olmalı, Eleştirdiği konuyu, eseri veya olayı bütün olarak kavramalı, Bir sanat eserinin gerçek değerini, özünü, yapısını, değerli-değersiz yönlerini ortaya koymalıdır Yazarın eser karşısındaki tavır ve tutumuna göre eleştiri yazıları; Nesnel, Öznel olarak gruplandırılır Eleştiri yazılarında yazarın nesnel olması, eleştirdiği konu üzerinde tarafsız kalabilmesidir Eleştiri yazılarında yazarın öznel olması ise eleştirdiği konu üzerinde kendi düşüncelerini de belirterek taraflı bir tutum sergilemesidir Türkiye’de Eleştiri Tanzimat dönemi Romantikleri Şinasi, Namık Kemal, Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid; Realistleri Samipaşazade Sezai, Beşir Fuad, Nabizade Nazım, Mizancı Murad’tır Serveti Fünun döneminde, Cenap Şahabettin intikad (sahte parayı gerçeğinden ayırmak)anlayışıyla tenkit eder Halit Ziya, Mehmet Rauf, Nabizade Nazım, Hüseyin Cahit dönemin eleştiricileridir Cumhuriyetin ilk yıllarında eleştiri Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’le başlar İsmail Habip Sevük ve Ahmet Hamdi Tanpınar eleştiriyi edebiyat tarihi içinde ele alırlar Nurullah Ataç, Suut Kemal Yetkin iki öznelci eleştirmendir Sistematik eleştirmenler Asım Bezirci, Fethi Naci, Hüseyin Cöntürk bağımsız yöntemi geliştirdi Sabahattin Eyüboğlu ile Vedat Günyol hümanist eleştirmenlerdir Çağdaş eleştirmenler Mehmet Kaplan, Tahsin Yücel, Akşit Göktürk, Şara Sayın, Ünsal Oskay, Murat Belge, Orhan Burian, Tahir Alangu, Memet Fuat, Mehmet Doğan, Bedrettin Cömert, Enis Batur, Nihat Sami Banarlı, Cemil Meriç, Kenan Akyüz, Melih Cevdet, Konur Ertop, Orhan Şaik Gökyay, Alpay Kabacalı, Cevdet Kudret, Agah Sırrı, Berna Moran, Rauf Mutluay, Yaşar Nabi, Ahmet Oktay, Atilla Özkırımlı, Nermi Uygur ve Fuat Köprülü Türk edebiyatında ise Mehmet Kaplan, Nurullah Ataç, Cemil Meriç ve Hüseyin Cahit yalçın eleştiri türünün önemli temsilcileridir Edebiyatımızdaki ilk eleştiri Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat’ıdır Dünya edebiyatında Boielau, A France, Eleştiri Türleri Günümüzde eleştiri eleştirme denilen bu türe eskiden tenkit, eleştiri yazan kimseye de “münekkit” denilirdi Bugün eleştiri yazan kimseye; eleştirmen, eleştirici denilmektedir Tenkid sanat eserlerini konu almasına rağmen kendisi sanat eseri değildir Ele aldığı her türün bir sistemi ve kuralları olduğundan eleştirmen bunları bilmek zorundadır Bununla birlikte doğuşları büyük ölçüde edebiyat akımlarına bağlı olan başlıca eleştiri yöntemleri şunlardır Tarihi Eleştiri: Bu yöntem; edebi eseri, yazarın hayatına, yetişme şartlarını ve devrin özelliklerine göre inceleme esasına dayanır Burada eserden çok sanatçı önemlidir Eser, buna bağlı olarak açıklanmaya çalışılır Sosyolojik Eleştiri: Bu görüş, edebiyatın kendi başına var olmadığı toplumla var olduğu ve toplumun bir ifadesi olduğu ilkesinden hareket eder Buna göre eleştirmen; eseri ve okuyucuyu sosyal koşullardan soyutlamadan değerlendirme yapacaktır İzafî Eleştiri: Bu anlayışa göre eleştiriye sınır koymak mümkün değildir Herkes kişisel zevkine ve düşüncesine göre eseri değerlendirir İzlenimci eleştiri: Bu anlayışa göre eleştiri “kitaplardan zevk almak, onlarla duyguları inceltmek ve zenginleştirmek sanatı”dır Bu anlayışın belli bir yöntemi yoktur Eserlerin ve türlerin sınıflaması da yoktur Eseri okurken alınan zevk, eserin tek ölçüsüdür Yapısal eleştiri: Bu görüş eserin bağımsız bir yapı, bir bütün olduğu anlayışından hareket eder ve eserin açıklanmasının ancak kendi yapısıyla mümkün olduğu görüşünü benimser Buna göre her eserin kendine has bir yapısı vardır ve bu yapı çeşitli parçaların organik bir biçimde birleştirilmesiyle oluşur Eleştiri Türüne Örnek ÖSS'ye Gerek Yoktur!! Öss nedir ki? Altı üstü bir sınav, hayat Össden ibaretmidir ki bizler öss gibi bir sınavı geçemedikçe bir meslek sahibi olamıyoruz ve geleceğimizi öss gibi bir engeli aşacağımızın planları ile kuruyoruz, zaman yaklaşıyor öss ye 1 ay kaldı ve burdan herkese, her öğrenciye, her veliye, her duyarlı TC vatandaşına sesleniyorum !!! “Öss’ye Gerek Yoktur !!!” Neden mi? Çünkü öss (öğrenci seçme sınavı ) gibi bir sistem en baştan yalnıştır, öss mi bizi seçiyor bizmi öss’yi (mesleğimizi-geleceğimizi) ben istediğim bölümde okumak istiyorum sevdiğim mesleği yapmak istiyorum, insan olmanın verdiği özgürlük hakkımla hayatımı özgürce sürdürmek istiyorum, eğer demorasi diye bişeyler var ise bu sistem değiştirilmelidir, çünkü özgürlük hakkımız çiğnenmektedir, Eğitim anlayışını bir at yarışı olarak düşünmek ve bu atları Dershaneler ile yetiştirip daha hızlı koşmalarını sağlamak için velilerin milyarlarca para vermeleri özgürlük değildir Ülkede 1000′lerce profesör var, ülkede 100′lerce bilim adamı var; memleketin geleceğini siyasetçiler getirecekse istemiyorum böyle siyaset istemiyorum böyle eğitim Bende Öss mağdurlarından birisiyim, Yıllarca okudum, ilkokulu, ortaokulu, liseyi; hiç sınıfta kalmadım, ama buna rağmen öss yi kazanamadım Bunun ne kadar büyük bir hayal kırıklığı olduğunu biliyorlarmı Bakanlar, bunun ne kadar büyük bir bunalım olduğunu biliyorlar mı YÖK yöneticileri ? Sistem şu sıralar öyle bir hal aldıki Dershaneye gitmek zorunlu hale geldi, resmi olarak değil ama gayriresmi olarak herkes çocuğunu öss’yi kazanması için dershaneye göndermesi gerektiğini düşünüyor (bir dershane öğrenci başına yaklaşık 1000 ytl alıyor her yıl ortalama 1,5 milyon öğrencinin öss’ye girdiğini biliyoruz minimum yarısı dershaneye gönderiliyor olsa çarpın bakalım 750000 ile 1000 ytl’yi) sistem velilerin, ailelerin sırtına vergiler yetmiyormuş gibi birde böyle bir yük bindiriliyor(ne büyük tesadüf, ne büyük bir çağdışılık, çağdaş medeniyetler anlayışınız, çağdaş eğitim anlayışınız bu mu? ) Senelerdir konuşulur tartışılır, senelerdir ne olacak bu öss ? diye sorular sorulur Soru sormak ile haber kanallarına bu konuları taşımak ile gündemi bu kelimeler ile meşgul etmekle hiçbir sorun çözülmez ve hiç bir hak konuşularak alınmaz Tarih tekerrür edecek ise hiç sakince olmayacağı aşikar “ bütün tershanelerine girilmiş, bütün ordular dağıtılmış ve memleketin her köşesi tamamen işgal edilmiş olabilirbütün bu durumdan daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler ” Öyleyse biz ne yapacağız, öss gibi bir engelden nasıl kurtulacağız ? Bir bildiğimiz varda yazdık; Ben TC vatandaşı olarak ve demokrasi ile yönetilen bir ülkede düşüncelerim ile geleceğimi şekilendirmek istiyorum ve bunun önüne öss’nin geçmesini istemiyorum, üniversite okumak için ne dershanelere para vermek, ne bir sınava girmek istiyorum, eğerki yeterliliğim ölçülecek ise bu araştırmacı, meraklı ve düşünsel yönlerimi açığa çıkartacak bilimsel yöntemler ile olmalı Ne olduğunu anlayamadığım, sorgulayamadığım, sorulan soruların daha sonra hayatımda kullanamadığım saçma sapan bir sınava girmek istemiyorum Ben huzurlu bir hayat istiyorum, kimsenin kimseyi sömürmediği, eşit bir düzenin kurulduğu bir hayat, doğan bir çocuğun sütünün bedavaya alındığı bir düzen, ücretsiz eğitim alabildiğim bir sistem; mevcut sistem ile istediğim şeyler gerçekleştirilebilecekse ne mutlu ama gerçekleştirilemeyecekse oturup düşünmenin zamanı gelmiştir Öyle ya; ” Muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızdaki asil kanda mevcut” Düşünmeye başlayın hatta harekete geçin (Hiç birşey yapamıyorsanız Eleştirin) |
|