İngilizce Mutluluk Ve Üzüntü İle İlgili Deyimler |
12-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İngilizce Mutluluk Ve Üzüntü İle İlgili DeyimlerBu yazımızda mutluluk ve üzüntü ifade eden ingilizce deyimleri ve anlamlarını göreceğiz Aşırı derecede mutluluk anlamına gelen ve gayri resmi dilde kullanılan deyimler: I?m thrilled to bits thrilled to bits: çok mutlu olmak, birşeyler hakkında çok heyecanlanmak I?m on cloud nine on cloud nine: son derece mutlu, çok mutlu I am/feel on top of the world on top of the world: çok mutlu, sevinçli I?m over the moon over the moon: çok sevinçli I?m in seventh heaven: mutluluktan uçmak Aşağıda diğer mutluluk ifade eden deyimleri inceleyelim: get a (real) kick out of something Anlamı: Bir şeyi yapmaktan çok zevk almak Örnek: I get a (real) kick out of going for a run first thing in the morning before anyone else is up do something for kicks Anlamı: çoğu zaman tehlikeli birşeyleri sadece çok heyecan verdiği için yapmak Örnek: Sandra is keen to have a got at bungee-jumping ? just for kicks jump for joy: Anlamı: olmuş birşeyden çok zevk almak, sevinçten zıplamak , uçmak Örnek: Rowena jumped for joy when she heard that she?d won first prize be floating/walking on air Anlamı: ayakları yere değmemek, sevinçten havalara uçmak, etekleri zil çalmak Örnek: I?ve been walking on air ever Chris and I started going out together something makes your day Anlamı: Birşeyin seni mutlu yapması Örnek: It?s great to hear from you It?s really made my day Üzüntülü, Mutsuz Durumlarla İlgili Deyimler Aşağıdaki metini inceleyelim Bu metinde yer alan deyimleri koyu harflerle belirttik Aşağıda da bu ingilizce deyimlerin anlamlarını açıklamaya çalıştık: Dear Louise, Hope all goes well with you Unfortunately, everyone here is out of sorts Will is down in the dumps because he doesn't like his teacher this year I've told him that it's not the end of the world and that he?d better just grin and bear it, but I think he likes being a misery guts and so he complains about her every night Pat is also suffering from sour grapes because I got the role in the school play that she wanted This puts a damper on every meal, so I'm really looking forward to staying with you at the weekend Love, Karen out of sorts: keyifsiz, neşesiz, huysuz down in the dumps: asık surat ile, mutsuz it's not the end of the world: ne olduysa ciddi bir soruna yol açmayacak just grin and bear it: dişini sıkmak, katlanmak, sabırla katlanmak a misery guts: sürekli şikayet eden, mutlu olamayan sour grapes: ulasilamayan seye pis deme puts a damper on: yıldırmak, hevesini kırmak, cesaretini kırmak |
|