Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ders, göç, kente, konu, köyden, sonuçlar, ödev

Köyden Kente Göç Ve Sonuçlar - Köyden Kente Göç Ve Sonuçlar Ders Ödev Konu

Eski 12-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Köyden Kente Göç Ve Sonuçlar - Köyden Kente Göç Ve Sonuçlar Ders Ödev Konu



1)GENEL OLARAK GÖÇ OLGUSU

Göç olgusu toplumların sosyokültürel, ekonomik, politik gibi tüm yapısı ile doğrudan ilişkisi olan ve etkileyici bir olaydır Dinamik bir süreç olarak göç, belli bir yerleşmede yaşayan nüfusun belli bir kesiminin çeşitli ve farklı nedenlerle, bulunduğu yerden kalkıp başka bir yere yerleşmek üzere yada nispeten sürekli olarak gitmesi anlamına gelir

“Göç olgusu toplumsal açıdan değerlendirildiğinde, toplumun yeniden bir yapılanma süreci içine girdiği sermaye, emek ve mekanda yeni bir denge kurulduğu ve bunun da evrimsel bir boyut kazandığı görülmektedir Bu evrimde belirli öğeler ayırt edilebilmektedir

Evrensel çizgi göçün nereden nereye yöneleceğini belirlemekte

İnsan kitleleri birbirini çekerek toplumda hareket doğmasına neden olmakta

Mekan değişiklikleri

Siyasal değişiklikler

Sos yo-ekonomik yapıda değişmeler gözlenmektedir

Göçün getirdiği ekonomik sorunlar arasında pazarın yerinin değişmesi, kapalı köy ekonomilerinin yeni pazarlara açılması sayılabilir Ancak, göç sonunda terk edilen bölgelerde toplumsal bir erozyon bırakılmaktadır Sanayileşme, kentleşme gibi iki sosyo-ekonomik gelişmenin sonucu olarak toplumsal erozyona uğrayan kırsal alanların başlaması ayrıca da yeni kent merkezlerinin dolması gündeme gelmektedir

2) EKONOMİK ve TOPLUMSAL EROZYON

Kentleşme, Türkiye’ye özgü bir olay değildir Yeryüzünün her yanında, kentlerin çekme ve köylerin itme güçleri altında bu devinim gözlemlenir Kentlerin çekici ve köylerin itici özellikleri arasında her yerde ayrımlar vardır Bu güçlerin etkileşimi altında, köylerden kentlere doğru nüfus akımları olur Bu akımları ters yöne çevirmek, ne istenilir bir durumdur, ne de olanaklıdır Ne var ki, bu devingenliğin başıboş bırakılması, planlı bir düzenlemeye konu yapılmaması bu akımlara “erozyon” niteliği kazandırır

Bu erozyonları kırsal alanlar üzerindeki etkisi; geçim olanakları daralmış bu yerleşmelerde yaşayanların büyük düşlerle kentlere göçmesi, köylerin atılgan, genç, becerikli ve girişimci öğelerini yitirmesi biçiminde kendini gösterir Büyük kentlere gelenlerin çoğu, baba ocaklarından, alışagelmiş oldukları çevrelerinden uzaklaştıklarından, gereksindikleri özdeksel ve tinsel destekten yoksun kalırlar Parlak iş hayalleriyle geldikleri büyük kentlerde, çoğu kez bunları gerçekleştiremediklerini görür; “işsiz” ya da “gizli işsiz” durumuna gelirler Küçük köy topluluğunun oynadığı denetim işlevinin etkisi azaldığından, toplum için yararlı olmayan, hatta zararlı yolara kapılmaları olasılığı da artar

Toplumsal erozyon, büyük özeklere gelenlerin çalışma durumlarıyla ilgilidir Marjinal hizmetlerdeki yığılmalar, erken saatlerde köşe başlarında oluşan işçi pazarları, otobüs sıkıntıları, kanalizasyon yetersizliği, okul, kitaplık, yeşil alan eksikliği, toplumsal erozyonun büyük kentlerdeki belirtileridir

Öte yandan, ülkemizde kentleşme bir ekonomik “erozyon” niteliği de taşımaktadır Köylerden kentlere yalnız beden güçü ile çalışarak yaşamlarını kazanmak isteyenler gelmez; türlü yollardan ellerine önemli miktarda para geçen kimseler arasında da, kentlere giderek iş yapmak ve parasını yatırmak isteyenler bulunur Kimileri de, çocuk okutmak, hasta tedavi ettirmek, eğlence yerlerine yakın olmak için iş yerlerini büyük kentlere taşır yada büyük kentlerde mal ve mülk sahibi olmaya çalışır

Ülkemizde İstanbul ve Ankara’nın belli başlı iki çekici yerleşim özelliği oluşu, gelir, servet ve ana mal akımını bu kentlere yöneltmekte; geri kalmış yörelerle köylerde biriktirilen ana malın yatırıldığı yerler bu kentler olmaktadır Geri kalmış yörelerle köylerde biriktirilen paranın o yerlerin kalkınmasına hizmet edeceği yerde, büyük kentlere akması, hatta oralardan da türlü yollarla yurt dışına aktarılması, Türkiye’de kentleşmesinin köyler ve gerice yöreler bakımından da ekonomik erozyona yol açtığını gösterir

3)KIRSAL KESİMDEN KENTE GÖÇÜN BOZUCU ETKİLERİ

Göç olgusuyla ortaya çıkan kentleşme harekatı, kente akın edip, orada yığılan insanların barınma sorunuyla karşı karşıya kalmalarına yol açmıştır Bu sorunun çözümü söz konusu olunca da gecekondu olgusu ortaya çıkmıştır

a-) İçgöç ve Gecekonduların Oluşumu:

“Gecekondu, kırsal alanlardan kentlere göç eden nüfusun kentlerdeki konut arzının eksikliği karşısında, barınma gereksinimlerini düşük gelir nedeniyle en ucuz yoldan giderebilmek için buldukları çözüm yoludur

Gecekondulaşmanın temelinde göç ve ona bağlı olarak da kentleşme olguları yer almaktadır

Bireyler göçle birlikte başka yeni sorunlarla karşılaşmaktadırlar Kentlileşmeme ve bulunduğu çevreyi bir anlamda köylüleştirme gibi sorunlar gecekondulaşma bağlamında ele alınabilir

Göçler hep geri kalmış bölgelerden gelişmiş bölgelere doğru olmaktadır Göçlerin yöneldiği kent ve büyük kentlerde, sağlıksız sanayileşme ve kentleşme sorunu ortaya çıkan gecekondulaşma, yoksulluk kültürü, çevre kirlenmesi gibi sosyo-patolojik sorunlarla karşılaşır

Türkiye’nin batısında bulunan büyük kentlere göç edilmektedir Köyden kente göç edenler, kent toplumuna ilk etapta kültürel ve ekonomik açıdan uyum sağlayamadıklarından gecekondular oluşturmaktadırlar Gecekondu mahallelerinin oluşma için genelde iki neden bulunmaktadır Birinci neden, kent merkezinde kiraların kırsal kesimden gelenler için çok yüksek olmasıdır İkinci neden ise,Batı mimarisine göre yapılan beton binalar kırsal kesimdeki yaşam alışkanlıklarına cevap verememektedir

Göç, kentleşme ve gecekondulaşma olguları birbirine bağlı olarak gelişen ve karşılıklı olarak birbirlerini etkileyen süreçlerdir Örneğin; göçle birlikte başlamış olan gecekondulaşmanın bugün artık göçü körükler duruma geldiği söylenebilmektedir Çünkü, gecekondulaşma günümüzde göçü özendiren bir yatırım aracına dönüşmüş durumdadır Özellikle son yıllarda yaygınlaşan kaçak yapılaşma ve kent yağması hızla bir rant terörü biçimini almaktadır

ŞEKİL-1

TÜRKİYE’DE GECEKONDU VE GECEKONDULU NÜFUS (1955-1990)

Yıllar

Gecekondu

Gecekondulu Nüfus

Kentsel

Nüfus Payı

1955

50000

250000

4,7

1960

240000

1200000

16,4

1965

430000

2150000

22,9

1970

600000

3000000

23,6

1980

1150000

5750000

26,1

1990

1175000

8750000

33,9

1960-1980’li yıllarda gecekonduların ve buralarda oturanların sayısında önemli artış meydana gelmiştir 1960’lı yıllardaki artışın nedeni, 1950’lerden başlayarak kentlerdeki sanayileşme alanında hızlı bir gelişmenin görülmesi ve artarak sürmesi, dolayısıyla da kırsal kesimden sanayi kentlerine nüfus akması biçiminde yorumlanabilir

1980’lerdeki gecekondulaşmanın artış nedeni ise bir yandan yine sanayileşmedeki hızlanmaya bağlanabilirken, diğer yandan da askerin müdahale sonrasına rastlayan çalkantılı dönemlerden dinginliğe çıkış dönemiyle ilgili olabilir 1980 sonrasında PKK terörünün ortaya çıkmasıyla artan oranlarda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dan kapan kırsal kökenli nüfusun kentlerde gecekondulaşmayı hızlandırdığı bilinmektedir

Gecekondu bir zorunluluğun, bir umutsuzluğun bazen de bir umudun yerleşme düzenine yansımasıdır

Gecekondu yerleşmesi, kent çevresinde boş duran bir alana aynı köyden yada ayrı mahalleden birkaç ailenin gelip yerleşerek konut kondurmasıyla ortaya çıkar Sonra hemşehri, tanıdık, kısım, akraba onlara katılır ve gecekondularını yaparken çoluk çocuk çalışıp, konu-komşu yardımıyla desteklenirler Böylelikle aynı yerden gelmiş insanlar bir arada olurlar Kent çevresindeki yoksulluk semti görünümündeki gecekondu mahalleleri oluşur Zamanla konutlar daha da yetkinleştirilerek, daha yaşanacak duruma getirilerek, gecekondu mahalleleri geçici konutlar olmaktan çıkıp sürekli bir yerleşme haline dönüşürler “Giderek, gecekondu yapımı spekülatörlerinde işin içine karışmasıyla ticari kar sağlayan bir etkinlik niteliği de kazanıp rant aracına dönüşür

İçgöç nedeniyle, bu süreçte Türkiye’de yeni bir aile tipi oluşmuştur Bu aile tipi, ne kırsal kesimdeki nede kentlerdeki aile tipine benzetmektedir Gecekondu aile tipi bir taraftan kırsal kesimlerdeki diğer taratanda kentlerdeki aile tipinin kültürel öğelerini içinde barınmaktadır

b-) İstanbul İle İlgili Gecekondulaşma:

Gecekondulaşmanın son derece yoğun olarak yaşandığı İstanbul, nüfus bakımından da kozmopolit ve heterojen bir yapı sergilemektedir Ülkemizin değişik yörelerinden göçüp gelen insanlarla İstanbul “Anadolu’nun mozaiği” durumuna gelmiştir

Kentleşme ve gecekondulaşma bağlamında, İstanbul’un diğer büyük kentler arasında ayrıcalıklı bir yeri olduğu görülmektedir Küçük bir gecekondu yapım başını sokmak biçiminde başlayan gecekondulaşma olgusu, bugün artık Alibeyköy’ün Gazi mahallesi, Sultanbeyli örneklerinde olduğu gibi gecekondu yağması hatta talanı biçimine bürünmüştür Boğazın en güzel yerleri, ormanlık arazileri, hazine arazileri, kooperatiflere ayrılmış bölgeler, su hafızaları, baraj çevreleri, yeşil alan için ayrılmış yerler hep mantar gibi bitip yükseliveren kocaman kaçak yapılarla dolup taşmıştır Bu çirkinlik abidesi gibi yükselen kaçak yapılar, çevre kirlenmesi, susuzluk ve benzeri türden daha bir çok soruna ve hatta felakete yol açarak İstanbul’u korkunç bir batağa itmektedir

c-) Kentleşememe ve İkili Yapı Sorunu:

Sosyo-ekonomik ve kültürel ilişkiler ağı içindeki çeşitli etkiler ve bağlar yalın gibi görünen köy gerçeği ne karmaşık bir duruma getirmektedir Kır ve kent birlikte toplumsal bütünü oluşturmaktadır İnsanlar iş güç arayışı ve geçim derdi ile bulundukları kırsal kesimden kentlere hatta büyük kentlere göç etmeye başlarlar Ancak doğaldır ki umulan bulunamaz İnsanlar, iş bulma sorunu, konut sorunu, eğitim sorunu, sağlık sorunu ve daha pek çok sorun ile karşı karşıya kalırlar Kimisi bir yakınının yanına yerleşip otururken bazıları da gecekondularını mesken tutar Zor koşullar altında bile pek çoğunun durumu köydekinden iyidir İşte, bu bağlamda ikili bir yapı ortaya çıkmaktadır Aslında Türkiye çapında genel bir olgu olan ikili yapı sorunu kentlerimizde özellikle de büyük kentlerimizde belirginleşmektedir

İkili yapı sorununun hem göçe neden olan hem de onun sonucu olan bir olgudur Türkiye’de köy ve kent yerleşimleri arasında bazı yönlerden ayırım bulunmadığı yada varsa bile ortadan kalktığı konusunda bir takım görüşler vardır Burada dayanak noktası kentlerimizin kırlaştığı yolundadır Gecekondu gerçeği buna gayet güzel örneklemedir Kırsal kesimden göç edenler kentsel özellik kazanırken diğer yandan da kent kültürünü etkilemekte, kırsal ve kentsel yapıların bütünleşmesi konusunda pay sahibi olmaktadır

Gecekondularda yaşayanlar, kentte eskiyseler, köylü olmaktan uzaklaşmış ancak tam anlamıyla da şehirli olamamış insanlardır Köydeki yaşantılarını alışkanlıklarını kentlerde de kısmen sürmekte, bu yüzden geçiş süreci yaşamaktadırlar

d-) Göçün Kentlerdeki Hizmetlerin Gelişimine Etkisi:

Barınma sorununu, gecekondu ile çözümleyip kente yerleştirdikten sonra gecekondu insanının önünde, gerçekleştirmeyi planladığı daha başka beklentileri vardır; İyi bir iş, iyi bir gelir, çocukların eğitimini sağlayıp, geleceklerini garanti altına almak gibi hedeflerdir

Çoğunluğu ekmek kapısı olarak hizmet kesimi görülmektedir Müstahdemlik, hademelik, odacılık ve benzeri küçük kaplı devlet memurluğu, kapıcılık, çöpçülük, belediye işçiliği, garsonluk, bekçilik, hizmetçilik gibi işler bu türdendir

İkinci olarak sanayi işçiliğine giren bu kesimin insanları, gecekondu halkının “sanayileşmiş-kentleşmiş” kısmını oluşturmaktadır

Seyyar satıcılık, arabacılık, pazarcılık, simitçilik, işportacılık, ayakkabı boyacılığı, küçük tüccarlık, küçük esnaflık gibi marjinal işler üçüncü gruba giren işlerdir

Köylerden kentlere göç edenler genellikle tarım işçisi yada topraksız yoksul köylülerdir Kente niteliksiz işçi olarak gelmektedirler Bunlar kentte düzenli bir iş bulamayıp, ne iş bulurlarsa onu yaparlar Genellikle inşaat işçiliği, hamallık gibi işlerde çalışırlar Gecekondu kadınlarının çalışması pek hoş karşılanmamakla birlikte onlarda evlere gündelikçi olarak yada örneğin kapıcılık yapan kocalarına yardım ederek çalışırlar Fabrikaya gidenleri de vardır

Görüldüğü gibi üretici olmayan, küçük çaplı hizmet işlerinde çalışan veya çok az gelir elde edilen bu kesime mensup insanların gelecek güvenceleri yoktur Büyük çoğunluğu sigortasız olarak çalışmaktadır Bu yüzden de güçlü bir güvensizlik duygusu içinde yaşamaktadırlar

4) DIŞ GÜÇÜN EĞİTSEL ETKİLERİGöç sürecinde en çok çocuklar etkilenmektedir En az iki dil ve iki kültürün belirlediği şartlar altında yaşamak ister istemez birçok avantajın yanında bir dizi sorunda beraberinde getirir Türkçe ve Almanca’yı yeterli düzeyde öğrenemediklerinden ve her iki kültür öğeleri yakından tanımadıklarında üyesi oldukları her iki grup ile belli bir düzeyde iletişim kuramamaktadırlar Bu da her iki toplumda gerekli eğitimi almalarını, meslek öğrenmelerini zorlaştırmaktadır

Türkiye kırk yıldan beri dış göç verdiği halde yurt dışı eğitimi alanında alınması gereken önlemlere yeterince katkıda bulunamamıştır Göç sürecinde eğitim alanında alınması gereken önlemler, bireyin içinde yaşadığı topluma ve üyesi olduğu etnik gruba uyumunu kolaylaştırmalıdır Bu uyum süreci çok kültürlü bir benliğin geliştirilmesiyle olanaklıdır Türklerin en yoğun yaşadıkları Almanya’da Türk öğrencilerin daha iyi bir eğitim almaları için değişik olanaklar yaratılmaya çalışılmaktadır Türk öğrencilerine bir taraftan alman eğitim kurumlarına ve diğer taraftan Türkçe ve Türk kültürü derslerine katılma olanakları sağlanmaktadır Türk öğrencileri halen Alman öğrencileri ile aynı oranda ileride düzeyde eğitim-öğretim hizmeti veren eğitim kurumlarına devam edememektedirler Türkiye ile ilgili bilgileri ve Türkçe kullanımları da yeterli düzeyde değildir

Dış göçlerde Almanya ve Avrupa’ya 1960’lı yıllarda ilk gidenler arasından yurda kesin dönüş yapan Türk işçilerinin sosyo-ekonomik yapı değişiminde önemli rolleri olduğu görülmektedir Bunlar dönerken para ve mal getirerek, ülkenin toplumsal ve kültürel yaşamında yenilikçi davranışların gelişmesi yolunda ortalık biraz daha hazırlamaktadırlar Olumsuz bir noktada ikinci kuşak olarak nitelendirilen işçi çocuklarının uyum sorunu ile ilgilidir Bu durum giderek bir kültürel değişme sorununa dönüşmektedir

KÖYDEN KENTE GÖÇÜN SONUÇLARINüfus dağılışında dengesizlik olmaktadır

Yatırımların dağılışında dengesizlik olmaktadır

İşsizlik ortaya çıkmaktadır

Konut sıkıntısı olur Sonuçta gecekondulaşma oluşmaktadır

Sanayi tesisleri kent içinde kalmaktadır

Çevre sorunları artmaktadır

Trafik, eğitim, sağlık problemleri oluşmaktadır

Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşmaktadır

Kültür çatışması meydana gelmektedir

Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olmaktadır

KÖYDEN KENTE GÖÇÜ ÖNLEMEK İÇİN ALINMASI GEREKLİ YÖNTEMLERSulamalı tarım yaygınlaştırılmalıdır

Modern tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalıdır

Besi ve ahır hayvancılığı geliştirilmelidir

Eğitim-sağlık hizmetleri geliştirilmelidir

Tarıma dayalı sanayi kolları kırsal kesime kaydırılmalıdır

Alt-yapı hizmetleri geliştirilmelidir(yol,su,elektrik,haberleşme)

KAYNAKÇA• ABALI, Ünal Almanya’daki Türk Öğrencilerin Eğitim Öğretim Sorunları, Gazi Üniversitesi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Ankara, 1999

• AKGÜR, Zeynep Gökçe Türkiye’de Kırsal Kesimden Kente Göç veBölgeler Arası Dengesizlik, TC Kültür Bakanlığı Yayınları, 1 Baskı, Ankara, 1999

• ALPAR, İstiklal- YENER, Samirah, Gecekondu Araştırması, Sosyal Planlama Başkanlığı Araştırma Dairesi, Mayıs, 1991

• EKİNCİ, Oktay, Gecekondu Dosyası Kaçak Kentleşmenin 50 YıllıkSerüveni, (Cumhuriyet Gazetesi), 13 Mart, 1994

• GÖRGÜ, Ali Turan, Avusturya İlkokullarından 4 Sınıfta Yazılı Anlatım Becerileri Üzerine Bir Araştırma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 1996

• GÜNGÖRDÜ, Ersin, Türkiye’nin Beşeri ve Ekonomik Coğrafyası, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, Aralık 2001

• “İstanbullu Kentini Tanımıyor” Cumhuriyet Gazetesi, 7 Kasım, 1993

• KELEŞ, Ruşen, 100 Soruda Türkiye’de Şehirleşme Konut veGecekondu, Ankara Üniversitesi SBF, Ankara, 1986

• MUTLUER, Mustafa, Göçler ve Türkiye, Çantay Kitabevi, İstanbul, 2003

• ÖZGÜÇ, Nazmiye, TÜMERTEKİN, Erol, Beşeri Coğrafya, Çantay Kitabevi, İstanbul, 1997

• TOPRAK, Zerrin, Kent Yönetimi ve Politikası, Akevler Akdeniz bilimsel Araştırma Merkezi Yayınları, 2 Baskı, İzmir, Şubat 1988

• TÜDENGİL, CO, “Sosyal Bir Yapı Olarak Türkiye’de Köy ve Meseleleri” Köy Sosyolojisi Okuma Kitabı, Haz: Oğuz Arı, Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2 Baskı, İstanbul, 1985

• TÜRKDOĞAN, Orhan, Türkiye’de Köy Sosyolojisinin Temel Sorunları, Genişletilmiş 2 Baskı, Dede Korkut Yayınları, İstanbul, 1977

• ATALAY, İbrahim, Genel Beşeri ve Ekonomik Coğrafya, Ege Üniversitesi Basımevi, 2 Baskı, İzmir, 1999

• DOĞANAY, Hayati , Türkiye Beşeri Coğrafyası, Gazi Büro Kitabevi, 2 Baskı, Ankara, 1994


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.