11-29-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sabrın Ve Bilgeliğin Sembolü Çay

Keşfedildiğinden bu yana tüm dünyada sudan sonra en çok içilen içecek olmuş çay Üstelik dinsel ve sosyal bir fonksiyon da üstlenmiş
Avrupa'da 13 yüzyıldan bu yana keyif maddesi olarak bilinen çay, eskiden olduğu gibi günümüzde de misafirleri en zarif biçimde ağırlama görevini sürdürüyor Çayın çıkış noktasını araştırırken, dünyaca bilinen iki efsaneyle karşılaşıyoruz; biri Japon diğeri Çin kökenli Japon efsanesi çayın babası Budist rahip Dharma'ya (Japonca Daruna) dayanıyor 519 yılında, bugün Çin diye bilinen Orta İmparatorluk'ta Dharma adında bir Budist rahip gelir Dharma; tutkularını yenip bedenine gem vurduktan sonra, geceleri uyumayıp her türlü gevşemeyi kendine yasaklar; tek başına, yapraklarla beslenerek yaşar Sonunda uykuya yenik düşen Dharma kötü bir düşle uyanır Bu zayıflığı kendine yediremeyen rahip, sorumlu tuttuğu gözlerinden alır hıncını ve iki göz kapağını kesip fırlatır Bir gün sonra aynı yere döndüğünde göz kapaklarının toprakta kök saldığını ve harika bir bitkinin boy attığını görür Bu bitki; o güne kadar hiç kimsenin haberdar olmadığı çay bitkisinden başka bir şey değildir Çinliler ise bu içeceği İ Ö 2737 yılında keşfetmişlerdir Efsaneye göre Çin İmparatoru Shen Nong, bahçesinde yabanıl bir çay ağacının altında otururken, kaynayan içme suyuna ağaçtan birkaç çay yaprağı düşüverir Bu şekilde keşfedilen çay, Çin'de o gün bu gün içilen çaydır Çayın anavatanı Çin olduğu halde, çay tarihi en iyi Japonya'da belgelenmiş 6 yüzyılın sonlarında çayın, Tibet, Kore ve Japonya'ya girdiği tahmin edilmekte 700 yıl boyunca Zen keşişlerinin keyifle içtiği çay, ancak 13 yüzyılda geniş halk kitlelerinin içeceği haline gelmiş 1650 yılında Hollandalılar batıya yaptıkları yolculuklarda çayla tanışmış Peter Stuyvesant ilk çayı Amerika'ya; o günlerde Hollanda kolonisi olan bugünkü New York'a getirmiş 19 yüzyıla gelindiğinde ise tüm Kuzey Denizi civarı artık çayı tanıyormuş; özellikle de Hollandalı, İngiliz ve Kuzey Alman burjuvalar demlenen yapraklara düşkünlükleriyle anılmışlar
Bugün dünyadaki sudan sonra en yaygın içecek olan çay soğuk olarak da içilebilir Bu düşünce 1904 yılında Saint Louis Dünya Fuarı'nda İngiliz Richard Blechynden tarafından geliştirilmiş O yakıcı havada, sıcak çayını satmak için çareyi çayı buz küplerinin üstüne dökmekte bulmuş; böylece satışları birden bire artmış Poşet çay düşüncesi de müşterilerine küçük ipek torbacıklar içinde çay numuneleri gönderen New York'lu büyük tüccar Thomas Sullivan'a ait
Çay, edebiyatta pek çok yazara ilham vermiştir ya da zaman zaman onların yapıtlarında anlamlı anları simgelemiştir Tutkulu çay tiryakileri olan Henry James ve Rainer Maria Rilke örneğinde olduğu gibi  Henry James, ağzına kadar doldurduğu çay fincanında hep kendi yüzünü seyreder, Rilke ise bir fincandan fazla çay içmez, ama dumanı tüten çayı ilgiyle gözlemlermiş Melankolik bir kişi olarak tanınan Nietzshe de 'Neden bu kadar akıllıyım' başlıklı yazısında çay tutkusundan şöyle söz eder: "Çay yalnız sabahları yarar; az, ama koyu olmamalı: Gerekenden bir damlacık açık olsa, çok dokunur, bütün gün kırıklık yapar "
|
|
|