Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arşivlerinde, bakanlığı, dışişleri, görüşmesi, hitlerhalifax, iii, reich

İii. Reich Dışişleri Bakanlığı Arşivleri'nde Hitler-Halifax Görüşmesi

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İii. Reich Dışişleri Bakanlığı Arşivleri'nde Hitler-Halifax Görüşmesi



Bu sayımızda yayınladığımız “Hitler-Halifax görüşmesi” adlı tarihi belge aslında özel bir yorumu gerektirmeyen bir belgedir Bu giriş yazısının gerekliliği özellikle genç okurlarımıza; belgede sözü edilen hadiselerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmak üzere görüşme öncesi ve hemen sonrası tarihsel koşulları ve olayları hatırlatmaktan kaynaklanmaktadır
Belgenin en çarpıcı yanı Hitler’in açıklamalarından ziyade İngiliz emperyaliziminin temsilcisi Lord Halifax’ın yaklaşımıdır Bu belge bu bakımdan öncelikle İngiliz emperyalizmini (ve onunla birlikte tüm “hür Batı dünyası”nı) teşhir etmektedir Bu şu açıdan önemlidir: Genel olarak bilinenin aksine; anti-komünist “soğuk savaş stratejisi” ile “demir perde” ve “faşizm ve komünizmin ikiz kardeş olduğu” (Troçkizmin de ilham aldığı “Hitler-Stalin özdeşliği”) propagandasının asıl fikir babası ve geliştiricisi İngiliz emperyalizmidir İngiliz burjuvazisi faşizm ile anlaşmak onu başta sosyalizme karşı olmak üzere kendi dünya egemenliğini tehdit edecek tüm gelişmeler karşısında kullanmak istemektedir İngiliz emperyalizminin faşist Almanya ve İtalya karşısında aldığı teşvik edici ve destekleyici tutumun gerisinde bu hesaplar yatmaktadır Demek oluyor ki İngiliz emperyalizmini sonradan faşizme karşı tutum almaya sevkeden o çok sözü edilen “demokrasi” ve “özgürlük” değerleri değildir Aksine; dünyayı paylaşmada faşist Almanya ile anlaşamaması; Almanya’nın onun kabul edemeyeceği derecede “aç gözlü” davranmasıdır
“Hitler-Halifax görüşmesi” 19 Kasım 1937’de gerçekleşir Bu görüşme öncesi cereyan eden gelişmelere kısaca bir göz atalım:
1933 yılında iktidara gelen Hitler faşizminin ilk görevi ülkedeki devrimci işçi hareketi ve onunla birlikte başta Almanya Komünist Partisi (KPD) olmak üzere tüm devrimci ilerici ve demokratik güçleri ezmekti Denebilir ki Hitler faşizmini iktidara taşıyan Alman burjuvazisinin bu başarısı Avrupa’nın tüm emperyalist burjuvazisini “heyecanlandırmış”tır Avrupa devrimci işçi hareketi İtalya’da Mussolini’nin önderliğinde faşist diktatörlüğün kurulmasının ardından ikinci büyük bir darbesini daha yemişti
Bilindiği gibi Şubat 1936’da İspanya’daki Halk Cephesi’nin seçimlerde kaydettiği büyük başarı üzerine İspanya burjuvazisi Haziran 1936’da Franko’nun önderliğinde faşist bir darbeyi örgütlemişti Bu darbeyle birlikte 1936’dan 1939’a kadar sürecek İspanya İç Savaşı patlak vermişti Avrupa’nın burjuva demokrasisiyle yönetilen ülkelerinin burjuvazisi faşist Franko ordularını -Avrupa halklarının güçlü uluslararası dayanışması nedeniyle- açıktan destekleyemiyorlardı Ancak İngiltere ve Fransa’daki emperyalist güçler “karışmama politikası” izlerken Alman ve İtalyan faşizmi açıktan ve tüm güçleriyle Franko faşizmini destekliyorlardı Başka bir deyişle Halifax 1937 sonundaki görüşmede Hitler’in (“Führer”in) “çok şey gerçekleştirdiği”ni söyler ve “sadece Almanya’da değil” derken bütün bu yukarda özetlenen gelişmeleri kastetmektedir Ve Hitler faşizminin böylelikle sosyalizme “Batı Avrupa’nın yolunu tıkadı”ğı ve bu nedenle Almanya’nın “Bolşevizme karşı Batı’nın kalesi olarak değerlendirilebi”leceği açıklamasını yaparken başta İngiliz olmak üzere tüm Avrupa burjuvazisinin sevinç ve mutluluğunu dile getirmektedir
Sosyalist Sovyetler Birliği’nin; İtalya ve Almanya’daki gelişmeler Batı Avrupa ülkelerindeki gericiliğin faşizm karşısında aldığı hayırhah tutum ufukta beliren savaş tehlikeleri vb olgular karşısında o yıllarda izlediği dış politika ise şöyle özetlenebilir: Avrupa çapında güçlenen faşizm karşısında devrimci ve demokratik güçleri desteklemek yeni savaş tehlikesini bertaraf edecek somut ve aktif bir barış politikası izlemek Sovyetler Birliği (SB) özellikle 1935 yılından itibaren “Avrupa’da kollektif bir güvenlik sisteminin kurulması” doğrultusundaki çabalarını yoğunlaştırdı (“Karşılıklı yardımlaşma” üzerine Fransa ve Çekoslovakya ile yapılan anlaşmalar bu çabaların birer parçasıydı) Bu çabalar faşist Almanya’nın 1935’ten itibaren Versay anlaşmasının tüm askeri ve bölgesel sınırlamalarını hiç sayarak savaş hazırlığını hızlandırması olgusu karşısında yeni bir savaşın önüne geçme bakımından oldukça önemli ve yakıcıydı Belirtelim ki bu yıllarda Sovyetlerin; “sosyalizmin vatanı” olarak genel prestiji ve özel olarak faşizm karşısındaki bu politikası Avrupa kamuoyunda giderek etkili olmakta ve somut sonuçlar da vermekteydi
Bu girişimlerden en çok İngiltere rahatsız olmaktaydı İngiltere’de gerici çevreler ve basında “Avrupa’da Bolşevik etkinin büyümesi”nden yakınılıyor; “Almanya ve Japonya ile doğrudan anlaşmanın gerekliliği” üzerinde duruluyordu Sovyetlerin genişleyen etkisini geri püskürtmede faşist Almanya’yı teşvik etmek (“barışı koruma” adına “tarafsızlık politikası”!) İngiliz dış politikasının temel bir unsuruydu 1935 Haziranında İngiliz-Alman deniz anlaşmasının (ki bu anlaşma yalnızca Versay anlaşmasının açık bir ihlali değildi aynı zamanda Hitler Almanya’sının silahlanma programına yeni bir ivme kazandırmaktaydı) imzalanması; “Berlin-Roma ekseni”nin pekişmesine yardımcı olan olaylar karşısında (İtalya’nın Habeşistan’a saldırması) Fransa’nın bile tepkisini toplayacak derecede pasif kalınması; Mart 1936’da Locarno anlaşmasında “asker ve silahdan arındırılmış bölge” olarak kalması şart koşulan Ren bölgesine Hitler ordularının girmesine sessiz kalınması gibi tarihsel olay ve olgular; “Bolşevizme karşı Batı’nın kalesi”nin güçlenmesinin gerekleriydi İngiliz emperyalizmin gözünde Bu arada 25 Ekim 1936’da “Berlin-Roma ekseni”ni vurgulayan anlaşmanın imzalanmasının ardından; Şubat 1936’da Japonya’da iktidara gelmiş olan faşist güçler ile Almanya’nın arasında “Anti-Komintern Paktı” oluşturulmuş 6 Kasım 1937’de ise İtalya da bu pakta üye olduğunu açıklamıştı
Kısacası Lord Halifax 19 Kasım 1937’de Hitler ile pazarlığa otururken bütün bu olaylar cereyan etmiş “Anti-Komintern Paktı” nezdinde ise faşizm başta Sovyetler Birliği olmak üzere uluslararası işçi hareketine ve tüm demokratik güçlere karşı saldırgan tutumunu ilan etmişti
Burada söz konusu görüşmeyi özetlemenin bir gereği yok Fakat şunun altını çizelim ki görüşmede dile gelen “ortak ideallerden ilham alarak” statükonun değiştirilmesi yani paylaşım planı ve işbirliğinin meyvelerini toplamakta geç kalınmadı! Görüşmenin ardından dört ay sonra Mart 1938’de Hitler Almanyası Avusturya’yı ilhak etti 2 Nisan 1938’de İngiliz hükümeti Avusturya’nın Almanya tarafından ilhakını tanıdığını açıkladı Milletler Cemiyeti’nde bu ilhaka karşı çıkan tek ülke SB oldu
Bunun ardından “Çekoslovakya sorunu” çözüldü: 1938 Mayısında Çekoslovakya’nın Sudet bölgesinde Henlein faşistleri çeşitli provokasyonlar düzenledi Bunun üzerine Hitler orduları Çekoslovakya sınırına yığıldı 15 Eylül 1938’de Hitler ile görüşen İngiliz Başbakanı Neville Chamberlain Sudet bölgesinin Almanya’ya devredilmesi için Paris ve Prag hükümetleri ile görüşeceğini açıkladı (Çekoslovakya ile ittifak sözleşmesi olan Fransa ve SB’den yalnızca SB bu gelişmeler karşısında sözüne sadık kaldı Saldırıya uğrama durumunda askeri yardımı öngören bu anlaşmada SB ancak Fransa’nın da yardımcı olması durumunda harekete geçeceği şartı olmasına ve Fransa açıktan bu yardımı esirgemesine rağmen Çekoslovakya hükümetine askeri yardım teklifinde bulundu ancak Çekoslovakya’nın burjuva hükümeti yardım talep etmeyip boyun eğmeyi yeğledi)
29 Eylül 1938’de ise; İngiltere Fransa Almanya ve İtalya’nın başbakanları Münih’te bir araya gelerek ünlü “Münih Anlaşması”nı imzaladılar Bu anlaşmada çeşitli şeylerin yanı sıra Çekoslovakya Hükümeti’nin Sudet bölgesini Almanya’ya terk etmesi kararlaştırıldı Üç gün sonra faşist Almanya’nın orduları söz konusu bölgeye girdi 5 ay sonra da 15 Mart 1939’da Hitler orduları tüm Çekoslovakya’yı işgal etti
Bilindiği gibi 1 Eylül 1939’da da Hitler ordularının Polonya’ya saldırmasıyla (“Dantzig sorunu” hatırlansın!) İkinci Dünya Savaşı patlak verdi
Burada son bir nokta olarak 23 Ağustos 1939’da Almanya ile SB arasında imzalanan “Saldırmazlık Paktı” üzerinde durmak gerekir Dünyanın ilk sosyalist devleti açısından uluslararası durum şöyle şekillenir: Batı Avrupa’nın büyük emperyalist devletleri faşist Hitler Almanya’sını SB’ne saldırtmak için her türlü tavizi ve desteği sunmakla yetinmez aynı zamanda SB’nin 1935’den beri faşizme ve savaş tehlikesine karşı “kolektif güvenlik sistemini” yaratma çabalarını binbir gerekçelerle baltalamaya çalışırlar Oysa aynı dönemde; Hitler Almanyası giderek saldırganlaşır; devasa boyutlarda silahlanır; Avusturya ve Çekoslovakya’yı İngiltere ve Fransa’nın onayıyla ilhak eder; ülaaai açıktan “topyekün bir savaşa” hazırlar ve “Bolşevizmi tek felaket” olarak gördüğünü “Anti-Komintern Paktı”yla dünyaya ilan eder
SB’nin Batı’sında bu gelişmeler cereyan ederken Doğu cephesinde ise 1937’den beri Çin ile savaşan faşist Japonya orduları Mayıs 1939’da Moğolistan Halk Cumhuriyeti’ne saldırır Kısacası SB iki cephede savaş yürütme tehlikesi ile karşı karşıya kalır Bu koşullarda SB açısından Hitler Almanyası tarafından önerilen -diğer emperyalist güçlerle kapışmasında doğu cephesini daha sonraki topyekün saldırısına hazırlık için sakin tutmak amacıyla önerilen- “Saldırmazlık Paktı”nı kabul etmenin; yalnızca kaçınılmaz ve doğru bir politika değil aynı zamanda dünyayı faşizm belasından kurtarmak bakımından da mantıklı ve uzak görüşlü bir politika olduğu tartışmasız bir gerçektir Nitekim İkinci Dünya Savaşı’nın seyri ve sonraki sonuçları da ortaya koymaktadır ki SB bu paktı imzalamakla paha biçilmez değerde zaman kazanmış bu sürede ordusunu ve sanayisini ufukta beliren büyük saldırıya karşı hazırlama olanağını elde etmiştir
Başta ABD ve İngiltere olmak üzere İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Batı’nın tüm emperyalist güçleri; Hitler faşizmiyle İtalya ve Japonya faşizmine uluslararası planda yol verenler kendileri olmalarına karşın; “Saldırmazlık Paktı”nı ileri sürerek Stalin Sovyetlerinin Avrupa’yı Hitler ile paylaştığı yalan ve demagojisini dünyaya yaymış; bunda Troçkist karşı-devrimcilerin de desteğini alarak bugünün genç kuşaklarına bu tarihsel tahrifatı tartışmasız “tarihi bir gerçek” olarak benimsetmeye çalışmıştır
Bu bakımdan “Hitler-Halifax görüşmesi”; Avrupa’nın emperyalist devletlerinin hem faşizm olgusu ve hem de İkinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkması olgusu karşısındaki sorumluluklarına ışık tutan bir belgedir Görülmektedir ki “hür Batı dünyası”nın “komünist diktatörlükler” karşısındaki “özgürlük ve demokrasi” aşkının özellikle genç kuşaklara bir dogma düzeyinde benimsetilmeye çalışıldığı bu demagojik iddia ve görüşler aslında nesnel tarihsel gerçeklerin çarpıtılmasından başka bir şey değildir

Sovyetler Birliği ABD İngiltere ve daha sonra Fransa arasında varılan anlaşmaları hiçe sayarak ABD Dışişleri Bakanlığı bu yılın başında “Les Rapport Germano-Sovietique de 1939 a 1941” başlığı altında Nazi diplomatik servislerinden yayılan asıllarına sahip olmaksızın; herşeyden önce müttefiklerin ortak bir onayına uymaksızın derleme bir kitap yayınladı
Sovyet Dışişleri Bakanlığı ABD Dışişleri Bakanlığı’nın tek taraflı olarak anlaşmaları bozmasına dayanarak Berlin’e ilk giren Sovyet askerleri tarafından Alman Dışişleri Bakanlığı arşivlerinde bulunan dökümanların ilk bölümünü yayınlıyor Bu birinci bölüm çok sayıda fotokopiden öte 1937’den 1938’e kadar Hitler Ribbentrop ve başka dış politika görevlileriyle Alman hükümet temsilcilerinin görüşme raporlarını içeriyor Alman Dışişleri diplomatik temsilcilerinin raporları ve Alman hükümetiyle diğer hükümetler arasında gerçekleşmiş olan müzakerelere ilişkin dökümanlar da burada bulunuyor
Burada yayınladığımız Hitler’in Lord Halifax’la bir görüşme raporundan parçaların birinci bölümüdür Gelecek sayılarımızda bu rapordan başka belgeler yayınlayacağız

Etudes Sovietique
Reichsbank Başkanı
Dr Hjalmar Schacht

Berlin 28 Ocak 1938

Alınış tarihi 28 Ocak 1938
Reich Bakanıyla Yazışma

Çok değerli Bay Von Neurath’a

Bana tanışma olanağı sunduğunuz için sonsuzcasına teşekkür ederek Lord Halifax’ın ziyaretine ilişkin raporları size gönderiyorum
Yaşasın Hitler!
Size yürekten bağlı
Hjalmar Schacht

Reich Dışişleri Bakanı
Baron von Neurath’a
Berlin
Dışişleri Bakanlığı
Şansölye Führer ve Lord Halifax Arasında Gerçekleşen
Reich Dışişleri Bakanı’nın Bulunduğu
Görüşme Raporu
Obersalzberg 19 11 1937

Alıntı Yaparak Cevapla

İii. Reich Dışişleri Bakanlığı Arşivleri'nde Hitler-Halifax Görüşmesi

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İii. Reich Dışişleri Bakanlığı Arşivleri'nde Hitler-Halifax Görüşmesi



Görüşmelerin başında Lord Halifax Führer’le kişisel açıklama aracıyla İngiltere ve Almanya arasında karşılıklı olarak en iyi bir anlayışa ulaşma olanağına sahip olmaktan çok sevindiğini vurgular Bu sadece iki ülke için değil aynı zamanda bütün Avrupa uygarlığı için de çok büyük bir öneme sahipti İngiltere’den çıkışından önce o İngiliz Başbakanı ve Dışışleri Bakanı’yla bu görüşmeden söz etti ve onlar da kesin olarak konunun belirlenmesinde aynı fikirdeydiler Yani şimdi iki ülaaai ilgilendiren bütün sorunları geniş ve samimi bir şekilde inceleme olanağının nasıl yaratılabileceğini bilmek önem kazanıyor İngiltere’de güncel yanlış anlaşılmaların tümüyle dışta tutulabilmesi düşünülüyor Almanya’nın ayağa dikilmesinde Führer’in büyük yetenekleri bütünüyle ve çekincesiz takdir ediliyor ve eğer İngiliz kamuoyu zaman zaman Almanya’nın belli problemleri karşısında eleştirel bir tutum alıyorsa; bu her şeyden önce İngiltere’de Almanların belli önlemlerinin neden ve hangi koşullarda alındığının iyi bilinmemesi gerçeğinden ileri gelmektedir Aynı nedenle İngiliz Kilisesi Alman Kilisesi ile ilgili sorunun gelişmesi karşısında çok kaygı ve endişe duyuyor İşçi Partisi içinde de Almanya’da ortaya çıkan belli olgular eleştirel bir mantıkla göz önüne alınır Bu zorluklara rağmen Lord Halifax ve İngiliz hükümeti’nin diğer üyeleri Führer’in çok şey gerçekleştirdiği düşüncesine inanıyor ve sadece Almanya’da değil çünkü; kendi ülkesinde komünizmi yıkıma uğratarak ona Batı Avrupa’nın yolunu tıkadı ve bu nedenle Almanya bolşevizme karşı Batı’nın bir kalesi olarak değerlendirilebilir İngiliz Başbakanı samimi bir görüş alış-verişi aracılığıyla bir çözüm bulma olanağının tam olarak var olduğu düşüncesindedir Ne kadar zor da olsa; problemlerin çözümü karşılıklı güven yoluyla kolaylaştırılabilir Eğer Almanya ve İngiltere bir anlaşmaya varırsa ya da en azından az çok anlaşmaya yaklaşırsa; İngilizlere göre bu gelişme politik açıdan İngiltere’ye ve Almanya’ya yakın ülkelerin de tartışmalara katılmalarını sağlayacaktı Yani Alman-İngiliz işbirliğinin kendilerine karşı düşmanca bir düzen içine girmediğini başından itibaren İtalya ve Fransa pozisyonundaki ülkelerin anlamalarını sağlamak gerekir ki; 'Berlin-Roma mihveri'nin veya Londra ve Paris arasındaki iyi ilişkilerin bir Alman-İngiliz yakınlaşmasından zarar göreceği izlenimi olmasın Bu yakınlaşmanın devamında zemin hazırlandıktan sonra; Batı Avrupa’nın dört büyük iktidarı Avrupa’da barışın sürekli olabilmesi hususunda ortak bir temel yaratacaktır Dört büyük gücün hiçbiri herhangi bir bahaneyle bu işbirliğinin dışında kalmamak zorundadır çünkü; bugünkü istikrarsız duruma başka türlü bir son vermek mümkün olmayacaktı
Führer; eğer karşılıklı istek ve saygı esas alınırsa; Batı Avrupa’nın dört büyük iktidarı arasında anlaşmayı gerçekleştirmenin kendisine kolay göründüğü cevabını verdi
Ortaya çıkarılmış olan bunca büyük pratik problemler şeyleri daha da karmaşık hale getiriyordu Almanya’nın işbirliği isteniyorsa; şu konuda diğer muhatapların nasıl davranacaklarını talep etmek uygun olur: Versay Antlaşması bakış açısından değerlendirilen bir devlet olarak –ve o zaman Avrupa ülkeleri arasında saf biçimde ilişkiler çerçevesini aşmak mümkün olamazdı– Almanya Versay Antlaşması’nın maddi ve manevi namus lekesini artık taşımayan bir devlet muamelesi görecek miydi yoksa bu leaaai taşımaya devam mı edecekti Şu halde değişen durumdan mantıklı bir sonuç çıkarmak uygun olacaktır çünkü; aktif olarak hareket etme hakkı meşru görülmeyen bir devlet; ne kadar büyük güç olursa olsun; Avrupa politikasında aktif bir işbirliğini yüklenmeye mecbur edilemeyecekti Şanssızlık şu ki; İngiltere ve Fransa’da halen 250 yıldan beri teorik bir kavram olmaktan öte bir anlam taşımayan Westefalya Barışı’ndan sonra Almanya’nın son elli yıl boyunca gerçek bir olgu haline geldiği fikrine varılamıyor
Devleti iyi yönetme sanatı belki hoşa gitmeyen belli yanlara sahip olmak zorunda olsa da bu gerçek olguyu kabul etmek anlamına gelir İtalya’dan ve belli bir anlamda Japonya’dan söz edilecek Tarih sık sık hoşa gitmeyen gerçek olgular yaratır ve Almanya bu türden gerçek bir olguya katlanmak zorunda kaldı çünkü; 150 yıl boyunca varolmayan Polonya adeta bugün hayata döndü O (Führer) temel görevinin Alman halkını hoşa gitmeyen politik gerçeklere tahammül etmeyi öğrenecek bir şekilde eğitmek olduğuna inanıyor Buradan tartışılan problemin temelinin başka nedenden en acil hayati ihtiyaçları bile tanınmayan bir ülaaae etkin bir işbirliği açısından ne sunulabileceğini bilme sorunu olduğu sonucu çıkar
Uluslar arasındaki ilişkileri düzenlemenin iki olanağı vardır
Özgür güçler oyunu ki birçok durumdahalkların yaşamına etkin bir müdahale anlamına gelirdi ve onca çabalar pahasına yarattığımız kültürümüzde ciddi altüst oluşları kışkırtabilirdi İkinci olanak özgür güçler oyunu yerine “yüksek aklın” egemenliğini kabul etmek anlamına gelir; fakat bu yüksek aklın aşağı-yukarı özgür güçlerin eyleminin yolaçacak olduğu sonuçlara benzer şekilde sonuçlanmak zorunda olduğunu iyi anlamak gerekir (Führer) O son yıllar boyunca çağdaş insanlığın özgür güçlerin oyununu yüksek aklın metoduyla değiştirmek için yeterince sağduyulu olup olmadığını kendi kendine sordu
1919’da bu yeni metodu uygulamanın harika bir fırsatı kaçırıldı O zaman düşüncesizlik metodu yüksek aklın metoduna tercih edildi Kısacası bu Amanya’nın temel insan haklarını güvence altına almanın tek olanağı olan özgür güçler oyununa doğru itildiği anlamına gelir Gelecek bu iki yöntem arasında yapılacak seçime bağlıdır Burada veya şurada akıl yolunun mutlak olarak mecbur edilebileceği fedakarlıkların dökümünü yaparak; eski metoda: özgür güçler oyununa dönüşün hangi fedakarlıkları dayatacağını ortaya koymak gerekir O zaman açıkça görülecektir ki; birinci yol ikincisinden daha az külfetlidir
Lord Halifax saf biçimde ilişkilerin büyük bir değere sahip olmadığı ve bütün taraflar aynı öncüllerden ilham almıyorsa ve görüş birliği sağlanmamışsa; ciddi bir yakınlaşmaya ulaşılamayabileceğini takdir etme hususunda Führer’le aynı düşüncedeydi O da kendi adına; bunlar şu veya bu muhatabın hoşuna gitmeyebileceğindenden sözedilen geçek olgular da olsa; gerçek bir temele dayanmadıkça sürekli bir başarının gerçekleştirilemeyebileceğine inanmaktadır O İngiltere’de herkesin Almanya’yı büyük ve egemen bir ülke olarak değerlendirdiğini ve onunla görüşmelerin sadece bu temel üzerinde sürdürülmesi gerektiğini vurgular İngilizler gerçekçidir herhangi bir kimseden daha çok onlar Versay diktasının yanlışlarının düzeltilmesi gerektiğine inanmaktadırlar Eskiden de her zaman İngiltere etkisini bu gerçekçi anlamda kullandı O Rhenanya’nın önceden yapılan ayrılmasında tazminatlar sorununun düzenlenmesinde ve Rhenanya’nın yeniden işgalinde de İngiltere’nin oynadığı rolü hatırlatır Çok uzak perspektiflerden yüksek sesle konuşmaktan kaçınarak ortak bir dil kullanmayı denemek gerekir çünkü; bu yanlış anlaşılmadan ve dolayısıyla da problemin çözümünde ilerlenememesindenden başka bir sonuç vermez
İngilizler yönünden herşeye rağmen statüko yürürlükte kalsın diye düşünülmüyor İngiltere’de yeni koşullara uyum sağlamanın eski yanlışları düzeltmenin varolan şeylerin durumunda gerekli hale gelen değişiklikleri anlamanın önemli olduğu bilinir Ve İngiltere etkisini; bu değişikliklerin Führer’in sözünü ettiği düşüncesiz kararlar yoluyla yani; son tahlilde savaşla aynı anlama gelen özgür güçler oyunuyla yapılmaması yönünde kullanacak İngiltere Hükümeti adına bir kez daha vurgulamak gerekir ki; güncel durumun değişmesi için hiçbir olanağın gözardı edilmemesi gerekir fakat; değişikliklerin iyi anlaşılan bir kural temelinde yapılması gerekir Eğer iki taraf dünyanın değişmez (statique) olmadığını anlama hususunda aynı düşünüyorsa; ortak ideallerden ilham alarak varolan bütün enerjiyi karşılıklı güven atmosferi içinde ortak amacın elde edilmesine doğru yönelterek bu ortak noktadan hareket etmeyi denemek gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.