11-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Japonya Kültürü
Taşdevrinden 4'ncü yüzyıla kadar  
Japon takımadalarına, ilk olarak adaların hala Asya kıtasının bir parçası olduğu dönemde, yaklaşık 100 bin yıl önce yerleşilmişti Arkeolojik araştırmalar yontma taş devrinde takımadalarda yaşayan insanların temelde avcılık ve toplayıcılıkla geçindiklerini ortaya çıkarmıştır Cilalı taş devrinde zarif taş aletler yapılmış, ok ve yay kullanılarak ileri avlanma teknikleri geliştirilmiş ve yemek pişirmek ve saklamak için toprak kaplar üretilmiştir Jomon stili (sicim desenli) kaplar nedeniyle, MÖ 8 bin ile MÖ 300 yılları arasındaki dönem Jomon dönemi olarak adlandırılır
MÖ 300 yıllarında Asya kıtasından tarım, basit pirinç ekimi ve metal işçiliği teknikleri gelmiştir Japonya'da yaşayanlar tarımsal üretimi artırmak için günlük yaşamlarında tarım aletleri ve demir silahlar, ayrıca dini ayinler için bronz kılıçlar ve aynalar kullanmışlardır Bu dönemde işbölümü, yöneten ve yönetilenler arasındaki ayrılığı derinleştirmiş ve ülkede pek çok küçük devlet kurulmuştur MÖ 300 ile MS 300 yılları arasına rastlayan ve çömlekçi çarkında seramiklerin üretildiği döneme Yayoi dönemi denmiştir
CAY TÖRENİ
"Sadō" (Çay Yolu) veya "Çanoyu" (Çayın sıcak suyu) adı verilen çay töreni 15 yüzyıla kadar geriye gider Törenin esası, ev sahibinin konuklarına çay hazırlaması gibi gündelik bir ihtiyaca dayanır Çay ikramı zaman içinde törensel bir nitelik kazanmıştır Ev sahibi ve konuklar bu törenin ayrıntılı kurallarına büyük bir ciddiyetle uyarlar Bu kurallar töreni olabildiğince sadeleştirir Çay töreni başlı başına kurallar bütününden ibaret değildir Bunun için bahçe düzenlemesinden çay odasının döşenmesine kadar birçok ön hazırlığın özenle önceden yapılmış olması gerekir Çay törenine hazırlanmak, mimariden seramiğe, bahçecilikten tarihe, dinden güzel yazma sanatına kadar birçok alanda asgari bilgileri öğrenmek anlamına gelmektedir Bu hazırlıklar çay töreninin mükemmelliği için şarttır Bahçenin güzellikleri arasından çay odasına geçen konuklar, gördükleri güzellikler ve yaşadıkları sükunetle çay törenine hazırlanmaktadırlar Çay töreninde ağırlıklı olarak Zen Budizmi'nin etkisi görülür Tören ilk bakışta can sıkıcı bir oyun, gereksiz kurallar bütünü gibi gelebilir Ancak amaç çay yapıp içmekten çok, doğaya karışmak, onun içinde kaybolmak, bu yolla ruhu aydınlatmaktır Doğallığın yanı sıra sükunet, sadelik estetik ve zarafetle örülü bir arınma sürecidir çay töreni Hareketler son derece yavaştır, bu nedenle çay yapımı için gerekli eylemlerde olabildiğince tasarruflu olup, yapılması gereken hareketleri çok incelikle hesaplayıp, bunu zarafetle gerçekleştirmek gerekmektedir Sonuçta ortaya çıkan uyum, ölçülülük ve güzellik izleyenlerin ruhunda ve zihinlerde kalıcı izler bırakacaktır
KIYAFET
Uzun bir dışa kapalılık döneminin ardından 19 yüzyılın ikinci yarısında başlayan Batılılaşma çabaları, halkın kıyafetine de yansıdı Bugünkü Batılı giyim tarzı, bu sürecin sonucudur Ancak Japonlar Batılılaşma ile birlikte gelenekleri yaşatma, hatta geliştirme çabasını bir an olsun bırakmamışlardır Bu çerçevede insanlar özel günlerde geleneksel kıyafet olan kimono giymeyi ihmal etmezler Kimono vücudu saran ve belde geniş bir kuşakla (obi) bağlanan geleneksel ve dünyaca ünlü bir giysidir Yeni yıl kutlamalarında, evlilik gibi özel günlerde, bayramlarda ya da mezuniyet günlerinde genç, yaşlı, kadın, erkek Japonlar çoğunlukla kimono giyer Evlilik ve benzeri resmi törenlerde, damatla gelin siyah kimonolar giyerek sorguçlarını takarlar Erkekler kimonolarının üzerine çok geniş paçalı pantolonlar (hakama) ve bol ceketler (haori) giyerler İyi bir kimono çok pahalıdır Japonlar kimonolarına gözleri gibi bakarlar Kimonolar anneden kıza, babadan oğula aktarılarak giyilir Kimonoyu ve obi'yi düzgün olarak takmak kolay değildir Bunun için kadınlar özel ders alırlar Kimono giyildiğinde normal ayakkabı ve çoraplar giyilmez Ayakkabı yerine yüksek tahta nalınlar (geta) olabileceği gibi pamuklu ya da deriden yapılmış (zori) sandaletler giyilir Kimono ile özel pamuklu çoraplar olan (tabi) giyilir Bu çorapların en ayırd edici özelliği başparmak yerinin de örülmüş olmasıdır Çorapta baş parmak ile diğer parmaklar arasında, sandalet bağının geçmesi için oyuk bulunur Kimonoya benzeyen diğer bir giyecek ise Yukata'dır Yukata, pamuklu, basit, yazları festivallerde ya da evde bornoz gibi giyilen giyeceklerdir
MİTOLOJİ
Amaterasu   Amaterasu-oo-mikami Japon Şinto dininin güneş tanrıçasıdır Japon imparatorluk ailesinin mitsel atasıdır Cennetlerde Parıldayan Tanrıça anlamına gelir Kojiki'ye göre, onun kural tanımaz erkek kardeşi Susanoo her şeyi yerle bir edip, Amaterasu'nun pirinç tarlalarını, tapınakları tarümar edince, tanrıça (ki dişi olduğu hususunda tartışmalıdır) buna çok içerlenir ve Ama-no-Iwato isimli mağaraya gizlenir Güneşini kaybeden dünya karanlıktır artık
Diğer tanrılar onu saklandığı yerden çıkarmak için bir oyun kurarlar Tanrıça Ama-no-Uzume mağaranın önüne bir ayna koyar ve baştan çıkarıcı bir dans etmeye başlar Bu bir kutlamadır, ve gelen seslerden meraka kapılan Amaterasu mağaradan dışarı uzandığında kendi yansısından ürker Bu diğer tanrıların onu çekip çıkarması için iyi bir fırsattır
Torunu Ninigi-no-Mikoto'yu Japonya'da barışı sağlaması için yeryüzüne gönderir Onun oğlu ise Japonya'nın efsanevi ilk tennoosu (imparatoru) olur üç kutsal silahı ile Kılıç, Mücevher ve Ayna Bu Japonya'nın İmparatoru mitsel temellere bağlama eğilimini yansıtır Bu yapı ikinci dünya savaşından sonra büyük ölçüde çökse de Tenno halen dinsel niteliklerini muhafaza ediyor
|
|
|