Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Türkiye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mersin, tarsus

Mersin / Tarsus

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin / Tarsus



Tarsus, Mersin ilinin ve Türkiye`nin en büyük ilçelerinden birisidir Nüfusu merkez ilçenin 229921 bağlı köylerin nüfusu 88632 ve toplamda nüfusu 318553,tür Çok zengin bir tarihi olup, ilahi dinler açısından önemli bir kenttir Kuran-ı Kerim'in Kehf Suresinde geçen Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar)ın kaldığı mağara Tarsus'ta olduğu söylenmektedirMüslümanlar bu önemli merkezi ziyaret etmektedirler İsa'nın 12 Havarisinden biri olan Saint Paulus Tarsus'ta yaşamıştır ve Katolik dünyasının kurucusu olan stPetrus da Tarsus doğumludur Bu merkez Hristiyanlarca hac yeri olarak kabul edilmektedirKudüsteki Kıyamet kilisesinden sonraki en kutsal kilise olan Saint Paulus kilisesi ve Saint Paulus Kuyusu Tarsus'ta bulunmaktadır Bunların yanısıra dünyanın ilk kanalizasyonlu Tarihi Roma Yolu, Roma hamamı'da Tarsus'tadırŞehrin nüfusu 2008 yılına göre 238205'dır1973'te 107000 olan nüfusu 1990'da 187508'e, 2000'de 216382'ye, 2007'de 229921'e çıkmıştır

Kuruluşu

Kuruluşu 8000 yıl öncelerine Yeni Taş Çağı'na dayanan Tarsus'un, adını Kent Tanrısı Sandon'dan (Baal Tarz) aldığı bilinmektedir

Tarsus'un ismi ve kuruluşu hakkında,mitolojilerde ve eski yazarların anlatımlarında çeşitli bilgiler vardır Bunların hemen hepsi Roma İmparatorluğu çağlarında, özellikle Augustos döneminde ortaya çıkmıştır ve hiçbiri tarihi bir gerçek olarak kabul edilemez

Mitolojiye göre, Antik Çağlar'da Tarsus Çayı'na, Kilikya'nın yenli halkı Cydnos adını vermiştir Cydnos, mitolojide nehir tanrısına verilen isimdir Azra Erhat, Cydnos için şöyle yazar:"Kilikya'da bugün Tarsus Çayı diye bilinen ırmağın tanrısı Ana tarafından lapetos'un torunu sayılır Cydnos'un Parthenios adlı bir oğlu olduğu ve Cydnos Irmağı' nın denize döküldüğü yerde bir kent kurup ona Parthenia demiştir Burası da bugünkü Tarsus'dur"

Mitolojideki Pegasus (kanatlı uçan at) ya da Bellerofontes, Kilikya ovasında yolunu şaşırmış ve Tarsus'un bulunduğu yerde ayağı sakatlanmış olduğundan kente Latince ayak tabanı anlamına gelen Tar-sos adı verilmiştir

Diğer bir efsaneye göre kentin kurucusu eski Kilikya Tanrısı Sandon ile bir tuttukları Herakles'dirHerakles'in resimleri MÖ 4 üzyıla ait Tarsus sikkeleri üzerinde bulunmaktadır

Antik gezgin ve coğrafyacı Strabon, "Coğrafya" kitabında kentin kuruluşuyla ilgili olarak:"Tar-sos'a gelince o, bir ovada uzanır, İo'yu araştırmak üzere Triptolemosla birlikte dolaşan [Argos]]lular tarafından kurulmuştur" şeklinde bir bilgi verir

Bir efsaneye göre, bu kentin kurucusu Perseus'dur Mitolojinin kahramanlarından biri olan Per-seus,Hitit döneminde Andrasos olarak bilinen bir köyün yerinde Tarsus kentini kurmuştur

Diğer bir efsaneye göre Tarsus, Tarım Tanrıçası Demeter'İn oğlu Triptolemos tarafından kurulmuştur Antik Çağ'da Tarsus önemli bir tarım merkeziydi ve bu özelliği antik Tarsus sikkelerinde betimlenmiştir

Tarsus Mozaiği, MS 3 yüzyılda yapılan mozaikte Orfeus'un müziği ile vahşi hayvanları uslandırmasına ait tasvir antakya müzesiTarsus adı ve kentin Kilİkya Kralı Syennessis'in yönetim merkezi olduğu, ilk defa MÖ 401 yılında Ksenephon'un "Anabasis" kitabında belirtilmektedir MÖ 5 yüzyılın ikinci yarısından İtibaren Tarsus'a ait sikkeler üzerinde, kentin ismi gerek Aramice ve gerekse Grekçe yazı ile Tarz ve Terzi şekillerinde görülmektedir Tarsus'un bu şekilde bilinen adına çok daha önceleri Asur kaynaklarında rastlanılmaktadırAsur kaynaklarında, önce Kilikya'nın merkezi olarak bildirilen Tarsus, Asur Kralı 3Salmannassar (MÖ 859-825) ve Sanherib'e (MÖ 704-681) ait belgelerde Tarzi şeklinde anlatılmaktadır

İlk Yerleşim

Gözlükule Höyüğü'nde yapılan kazılar, bu yörede ilk yerleşmenin Yeni Taş Çağı dönemiyle başladığı ve Orta Tunç Çağı'na değin kesintisiz sürdüğünü ortaya koymuştur

Antik Çağ

Bir süre Asur egemenliğinde kalan yöre, daha sonra Persler'in, MÖ 333'te ise Alexander'in (Büyük İskender) yönetimine geçmişti MÖ 66'da Kilikya bir Roma vilayeti olunca, Tarsus'da buranın merkezi durumuna getirilmiştirTarsus bu dönemde büyük bir gelişme gösterdi Tarım ve ticaretin yanısıra,Cydons'un yatağı taranarak büyük gemilerin bu akarsuda sefer yapmalarının sağlanmasıyla,Doğu Akdeniz,deniz ve karayollarının birleştiği büyük bir ticaret ve kültür merkezi haline geldiYine bu dönemde kentin nüfusu 450 bin kişiyi aştığı sanılmaktadır Uzunca bir süre tarsus Dünyanın en büyük kenti olarak kaldı

Strabon,Tarsus'daki kültür yaşamı hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler vermektedir Strabon, birçok filozof,dil bilgini ve şairlerin Tarsus'da yaşadığını,onların kültür hayatına olan etkilerini, her konuda büyük bir gelişme içindeki Tarsus'un bir bilim ve üniversite kenti olduğunu, halkın felsefeye ve diğer bilim dallarına büyük ilgi gösterdiğini ve bunları öğrenmeye istekli olduklarını;Tarsus'un bu konuda İskenderiye ve Atina'yı geçtiğini yazmaktadır Strabon'dan, Tarsus'da eğitim görenlerin yerli halktan olduğunu ve yabancıların nadir olarak geldiğini,eğitimini bitirenlerin bir kısmının yabancı ülkelere giderek orada eğitimlerine devam ettiklerini öğreniyoruz Ayrıca Tarsus'da stoik filozoflardan

Antipator,Arhedemos,Nestor,Athenedoros kentleri dolaşarak okul açan Phutiades ve Diogenes,edebiyatçılardan Artemidoros ve Diodoros, Diony-sides'in yaşadığını yazar Strabon Tarsus hakkında verdiği bilgilerin sonunda Roma kenti, Tarsuslu alimleri iyi ispat edebilir; çünkü, Roma gerek Tarsus'dan gerek İskenderiye'den gelen bu gibi alimlerle dolu olduğunu belirtir Bu bilgilerden Tarsus'un ticaret kenti özelliği yanında kültür ve üniversiteler kenti de olduğunu ayrıntıları ile öğreniyoruz
Tarsus'da Antonius döneminde antik bilim adamlarının yazdıkları büyük kitaplar toplanarak, 200000 ciltlik, dünyada eşi bulunmayan bir kütüphane oluşturulmuşturTarsus'daki üniversitede, Atina ve iskenderiye üniversitelerinden daha da ünlü idi Tarsus'da bulunan yazılı kitabelerde, buranın özgür bir kent olduğu yazılıdır

Tarsus'un özgür kurumlarından,StPaulus ve birçok filozoflar faydalanmışlardırKozmopolit bir kent olan Tarsus, Roma yasalarına göre yönetilmiştir

Yunan kaynaklarında,Tarsus'daki tarihi eserler hakkında verilen bilgilerde;krallık sarayları, pazar yerleri,caddeler, köprüler, hamamlar, çeşmeler, haller, akarsu sahilinde gençlere ait gymnaziyum, stadyum ve Paulus Tapınağı anlatılmaktadır

Xenophon'dan sonraki antik yazarlar,Cydnos akarsuyunun kentin ortasından geçtiğini yazmaktadırlar Strabon,Cydnos'un gymnaziyumun yanından geçtiğini,ilk önce Regma denilen bir göle döküldüğünü, burasının Tarsus'un limanı olduğunu ve orada gemi tezgahları ile ticarethanelerin bulunduğunü yazar Günümüzde de liman etrafında ve liman ile Tarsus arasındaki alanda yerleşim olduğunu ispat edecek izler vardır Cydnos'dan Tarsus'a kadar gemilerin gelebilmesinin mümkün olduğu birçok yazar tarafından belirtilmekle ve antik Tarihçi Plutarkhos,Kleopatra'nın MAntonius'u filosu ile birlikte Tarsus'da ziyaret ettiğini yazar

Alıntı Yaparak Cevapla

Mersin / Tarsus

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin / Tarsus



Orta Çağ

Tarsus, Orta Çağ'da birçok Arap ve İslam bilgininin ilgi konusu olmuştur Bunlar, Tarsus'un büyük ve güzel bir kent olduğunu, iç içe iki suru olup, surların beş kapısı ve etrafında hendekleri bulunduğunu yazmaktadırlar
Arap Coğrafyacılar İbn-i Havkal (943), İstahri (951), Idrisî (12yüzyıl) ve Ebü'l Fida (1273-1331) ile İranlı Coğrafyacı Ibn Hurdazbİh (820-912), Süryani tarihçi,filozof Abü'l-Farac Ibn-ü'I Ibri (1226-1286) yöreyi ve Tarsus'u ziyaret etmişlerdir Bunlardan Coğrafyacı Ibn-ü'l Fakih'in eserinde "Ebu Süleyman Ferec'in 788 yılında, 5 kapısı ve 87 burcu olan Tarsus kentini ve surlarını onardığını" yazması, Müslüman Araplar'ın kente verdikleri önemin bir örneğidir

Ünlü Osmanlı Kaptanı, Coğrafyacı ve Haritacı Piri Reis'in yazdığı "Kitab-ı Bahriye" adlı eserinin 4 cildinde Tarsus'la ilgili bilgiler bulunmaktadır "Tarsus deniz kenarından üç mil kadar içerde ova üzerinde kurulmuş bir kasabadır Önünden Tarsus Çayı akar Burada bulunan gölün (Rehg-rna=Aynaz) içine sandallar girerek 6 kulaç suda demir atarlar"

1671 yılında Tarsus'a gelen Evliya Çelebi,Tarsus hakkında şu bilgileri vermektedir:" Tarsus kalesi bir düzlük üzerinde, denizden bir saat uzaklıkta, daire biçiminde olup Halife Memnun yapısıdır Çevresi 500 adım, iki kat sağlam bir kaledir Tümüyle hendekle çevrilidir Kalenin içinde üstü toprak damlı evlerle dolu üç mahalle vardır Kalenin üç kapısı (batıda iskele, doğuda Adana, kuzeyde Bağ kapıları) vardır Mevcut 15 cami içinde Eski Cami hicretten 300 yıl önce yapılmış, kiliseden bozma bir yapı idiGeriboz kapısının iki yanında arslan, kaplan ve ejderha suretleri vardır ki, insan görünce korkan Avının üstüne konmuş bir doğan sureti vardır ki sanki canlıdır Bu garip acayip eserlerin tümü mermer taşından yapılmıştır Yine bu kapının iki yanında beyaz mermer kitabeler içinde renk renk kufi yazı ile Arapça ve Süryanice yazılmış görmeye değer yazılar vardır ki, insan hayran kalın Tarsus'da ayrıca 5 kilise, 6 medrese, 7 hıristiyan sıbyan mektebi, 2 hamam, 2 han ve 317 dükkan vardır, ibrahim Halife Camii'ne bitişik 80 dükkan kagir bina kentin bedestenidir Tüm sokakları kaldırımlıdır Çünkü, temiz kumlu yollar olduğundan asla çamur olmaz Tatlı limonu((lime)), turuncu, zeytini, inciri, nar, hurma ve servileri, şeker kamışı, pamuğu meşhurdur Verimli sahradır, âlâ camus yeridir Bu kale içinden Bulgar Akarsuyu geçip Akdeniz'e karışır Bu kentin suyu ve havası ağır olduğundan, bahardan sonra kentte bir tek kişi kalmayıp Bulgar yaylasına çıkarlar Bu kalenin kuzey tarafında küçük bir iç kaleciği vardır Gayet mamurdur Her tarafı hendektir Etrafı 500 adımdır Yedi kuledir Dizdarı ve neferleri yaylaya gidemediklerinden renkleri sarıdır Halkı Rum, Ermeni ve Türkmen'dir Arap fellahları da vardın Minareleri Arabistan tarzındadır"

Haçlı Seferleri ardından yörede kurulan Kilikya Ermeni Krallıklan'nın egemenliğine, Ramazanoğulları Türkmen Beyliği son verdi Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi ardından 1517'de Osmanlı egemenliğine giren Tarsus, önce Kıbrıs Eyaleti'ne, daha sonra da Adana Eyaleti'ne bağlı bir sancak merkezi oldu

Yakın Tarih

Osmanlı İmparatorluğu]]nun güçlü koruması altında 1832 yılına kadar herhangi bir işgale uğramayan Tarsus, bu yılda Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa'nın,Çukurova'yı işgal etmesi ile 8 yıl kadar Mısır egemenliğinde kaldı Bu dönemde Tarsus ovası yeni baştan planlı bir tarımsal üretime açılmış, Mısır'dan getirtilen uzun lifli pamuk burada daha geniş alanlarda üretilmeye başlanmıştır Bataklıklar kurutulmuş, yeni su kanalları açılmış, Mısır'dan deneyimli tarım işçileri getirtilerek verimli ürün elde edilmiştir1839'da Kütahya anlaşmasıyla Osmanlılara iade edildi

19 yüzyılın ortalarından itibaren dünya ticaret sistemine Mersin limanı yoluyla bağlantı kurmuş, kent bu dönemde kültür, ticaret ve özellikle tarım ve tarıma bağlı ekonomide, büyük gelişmeler elde etmiştir İlçede halen ayakta duran tarihi mahallelerde gördüğümüz kimisi saray yavrusu, iki-üç katlı varsıl konutlar, bu dönem zenginliğini yansıtan sivil mimarlık örnekleridir İlçede büyük bir grup oluşturan Gayrimüslimlere ait çok sayıda kilise inşa edilmiş, halen önemli bir eğitim kurumu olan Tarsus Amerikan Lisesi, Amerikalılar tarafından kurulmuşturKentte hala önemli bir hıristiyan nüfus yaşamaktadır

Tarsus, 1877'de Adana Vilayeti'ne bağlı bir sancak olmuştur 7000 yıl süreyle kesintisiz devam eden önemli konumuyla yüksek uygarlık düzeyine çıkan Tarsus, 19 yüzyıl sonlarında yapılan ihmaller sonucunda denizle bağlantısı kesilmiş, deltadaki Aynaz gölü bataklığa dönüşmüştür Bu kentin gelişmesini etkileyen başlıca olumsuz faktörlerden bindir IDünya Savaşı'nın ardından 17 Aralık1918'de Fransızlar tarafından işgal edilmiş, Kurtuluş Savaşı'nın ardından 20 Ekim1921'de imzalanan Ankara Anlaşmasıyla işgal sona ermiştir

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ile birlikte bataklıklar kurutulmuş,Berdan Çayı üzerinde baraj inşa edilmiş, her türlü tarımsal üretime elverişli çalışmalar yapılmış, karayolu ve demiryolu ağlarının üzerinde olmasıyla yeniden hızlı bir gelişme içine girmiştir, ilçede başta tekstil olmak üzere çok sayıda sanayi kuruluşu faaliyet göstermektedir

Ekonomi

MÖ5000 yılına dayanan tarihinde görkemli dönemler yaşayan, çeşitli uygarlıklara kent merkezliği yapan, doğulu kervanların uğrak yeri ve ticaret merkezi olan ilçe, bu ticari özelliğini günümüzde de korumaya çalışmaktadır Bereketli topraklara sahip olan Çukurova’da her türlü ziraatın yapılması ve sanayinin ham maddesi olan ürünlerin bolluğu, bu bölgede sanayinin gelişmesinde en önemli faktör olmuş 1800’lü yılların ikinci yarısında, bölge potansiyelinin farkında olan yabancı ülkeler, pamuğun ilk işleme biçimi olan çırçır fabrikalarını faaliyete sokmuştur Çırçır işletmelerinden iplik fabrikasına ilk geçiş, 1887 yılında Mavromati ve Şürekası İplik Fabrikası’nın açılmasıyla gerçekleşmiştir 1920’de bölgede Tarsus Konserve Osmanlı AŞ kurulmuş ve Tarsus sanayisi daha da gelişmeye başlamıştır Türkiye’de ilk elektrik enerjisi 15 Eylül1902’de ilçede üretilmiş

Tarsus'un Ticaret Borsası’ndaki yıllık işlem hacmi 36 trilyon dolaylarındadır Bölge, ülke ekonomisinin küçülme tehlikesi yaşadığı dönemlerde bile üretime devam etmeyi başarmış ve hatta ihracat yapmıştırTarsus’tan yurt dışına satılan malların büyük çoğunluğunu tarıma dayalı sanayi ürünleri oluşturmaktadır İhracatın %65’ini tekstil ürünleri kapsar Bunun dışında gelişmiş sektörler arasında gıda, inşaat ve metal sayılabilirTarsus’ un en çok dış satım yaptığı ülkeler arsında Fransa,Hollanda ve ABD yer almaktadır Tarsus’ta Çukurova Sanayi,Berdan Tekstil,İzocam,Trakya Cam ve Çukurova Makina İmalat Sanayi gibi önemli tesisler yer almaktadırAncak bu fabrikalar dışında ekonomide çok büyük bir durgunluk vardır

Tarsus'un ekonomisinde tarım önemli gelir kaynağıdırTürkiyenin en verimli toprakları yine Tarsustadır 202400 hektarlık ilçe toprağının 154902 hektarı tarım arazisi, 62786 hektarı orman ve fundalık, 4080 hektarı çayır ve mera, 20632 hektarı tarım dışı arazidir Tarım alanlarının büyük bölümünün sulanması, gübrelenmesi ve yeni tekniklerin uygulanması iie toprağın verimi artırılmakta, ürünler iyi değerlendirilmektedirMersin ilinin en verimli ve en geniş tarım arazisi, Tarsus'un ovalık yöresindedir Bununla beraber iklimin tarıma elverişli olması bu arazilerde her çeşit tarımın yapılmasını sağlamaktadır Ovalık araziler de, ilkbaharda turfanda sebze ve meyveler, daha sonra sebze, kiraz ve üzüm ekilmektedir Kış mevsiminde ise papaya, liçi, ananas, portakal, mandalina ve limon meyvelerinden başka kışlık sebzeler ekilirPamuk, susam ve soya gibi yağlı tohumlu bitkilerden tahılların her çeşidine kadar tarla ürünlerinin ekimi bu verimli arazilerde yapılırYine tarsusta iyi kalitede Kolombiya kahvesi üretimi denemeleri olumlu sonuç vermiştir Tarsus'un bazı köylerinde kurulan sığır İslah istasyonlarında çok verimli Holştayn tipi sığırlar yetiştirilmektedir
Sanayi yönünden de Mersin'in merkez'den sonra en gelişmiş ilçesi Tarsus'dur İlçenin tarım ürünlerini değerlendiren sanayi kuruluşları dışında, ülke ekonomisi için önemli olan tarım aletleri, makine yedek parçaları, takım tezgahları yapan fabrikalar, şekerli yiyecek imalathaleri, tuğla ve seramik fabrikaları, Tekstil fabrikaları ve otomotiv sanayi vardır

TURİSTİK YERLER

Altından Geçme (Roma Hamamı)

Kentin merkezinde anıtsal antik bir yapı kalıntısı olarak göze çarparTuğladan örülü, altından motorlu araçların da geçebileceği büyük kemer ve hamam duvarlarının bir kısmı, 19yüzyıla ait konutların içinde kalmıştır Bu kalıntılar, Roma döneminde kente teraziler ve kemerlerle su getirilmesinden sonra inşa edilen hamam kalıntısına aittir

Jüstinianus Köprüsü (Baç Köprüsü)

AdanaAnkara karayolunun Tarsus girişinde ve kuzeyinde bulunan bu üç gözlü köprü, Bizans imparatoru Jüstinianus tarafından Tarsus Çayı üzerinde inşa ettirilmiştir Eski dönemlerde köprü geçişinden para alınması nedeniyle, bu köprüye vergi anlamına gelen "Baç" adı verilmiştir

Bilali Habeşi Mescidi

Arap ordularının Tarsus'u fethi sırasında Hazreti Peygamberin müezzini olan Bilali Habeşi, şimdiki mescidin bulunduğu yerde ezan okuyup namaz kıldırmıştırKutsal sayılan bu yerde mescit ve kuyu yaptırılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla

Mersin / Tarsus

Eski 11-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mersin / Tarsus



Eshabı Kehf (Yedi Uyurlar) Mağarası

Tarsus'un 12 km kuzeyinde bulunan Eshabı Kehf mağarası, Hristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir Mağara dört köşe olarak kayadan yulmuştur ve 15-20 basamakla girilir

O Mağaranın üstünde 1873 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan camiye sonradan üç şerefeli bir de minare eklenmiştir Eshabı Kehf diye adlandırılan ve kutsal kişiler olarak bilinen, Hristiyanlarca 7, Müslümanlarca 8 evliya olarak kabul edilen Yelmiha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Debernuş ve Kefeştetayuş adındaki yedi genç ve köpekleri Kıtmir'e ait söylencenin çeşitli versiyonları vardır

Bazı değişikliklerle birlikte bunların hepsinde anlatılan ortak söylence şöyledir St Paulus'un Hristiyanlık kurallarını yaydığı tarihlerden uzun bir süre sonra, Arap kaynaklarında Takyanus olarak geçen (Diocletianus?) Roma imparatoru Tarsus'a gelmiş ve çok tanrılı dönemde tek tanrıya inandıkları için bu gençleri huzuruna çağırarak, onlara Roma dinine bağlı kalmalarını, aksi taktirde kendilerini öldürteceğini söylemiştir Tek tanrıya inançlarından vazgeçmek istemeyen bu gençler,imparator tarafından verilen bir kaç günlük zamandan yararlanarak Tarsus yakınlarındaki bu mağaraya sığınmışlar ve orada mucizevi bir şekilde 300 yıl süren bir uykuya yatmışlardır, içlerinden ilk uyanan Yemliha, yiyecek almak için kente gittiğinde, elindeki paranın çok eski ve anlattıklarının akla uygun olmadığı anlaşılınca, onunla beraber mağaraya giderler

Ancak mağarada yedi yavru kuşun tünediği bir yuvadan başka bir şey göremezler Bu nedenle bu mağara Yedi Uyurlar Mağarası olarak da anılır Bu sonuç Islami versiyonda ise şöyledirMağaraya gelenler, içerde altı kişinin namaz kıldığını görürlerYemliha dışardakileri bırakıp mağaraya girer ve ondan sonra yedisi de görünmez olurlar AAkagündüz, YBaş, RTekin, OKaşıkçf nın hazırladıkları bir akademik çalışmaya göre; yazarlar, bu söylenceyi Kuran'ın Kehf suresinin 926 ayetlerininaçıklamasıyla ele almışlardır Ayrıca 34'ü Turkİslam, 2'si batılı olmak üzere 36 kaynağın sonuçlarına göre yayınladıkları kitapta, bu söylencenin yeri, Tarsus'dakiEshabı Kehf olarak gösterilmektedir

TAÇağlar, bu konuya farklı bir bakış açısı ile yaklaşarak, olayın geçtiği söylenen yerdeki konik dağ yapısını bir dağ kültü, isimlerin ise "nuş ve yüş" şeklinde ekler almasının, Islami veya antik olmaktan çok Labarnaş veya Hattuşaş gibi Hitit, Luwi veya Que kökenli olabileceğini öne sürmektedir Bu durumda yeri ve kime ait olduğu tartışmalı olan bu söylenceye dikkat edilmesi gereken farklı bir versiyon daha ortaya çıkmaktadır

Eski Cami StPaulus Kilisesi

Çarşıbaşındaki kilisenin 1102 yılında StPaulus Katedrali olarak yapıldığı söylenmektedir Roma sitilinde kalın ve yüksek duvarları, iç kısmı geniş, dışa bakan tarafı dar, derin pencereleri ve kalın sütunları ile dikkat çekicidir 1415 yılındaRamazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilmiştir

Eski Hamam

Yeni Vakıf Işhanı'nın yanında, Roma döneminden kalma bir hamamdırAltından Geçme'nin uzantısı, Eski Hamam'm olduğu yere kadar uzanırKapının yanındaki kitabede H 1290, M 1873 yılında onarım gördüğü yazılıdır

Efsanevi Yılanlar Padişahı Şahmeran'ın burada kesildiğine ve kanının bu hamamın duvarlarına sıçradığına inanıldığından "Şahmeran Hamamı" da denilmektedir

Beyaz Çarşı (Kırk Kaşık)

Ulu Cami'nin batısında bulunan 1579 yılında Ramazanoğlu ibrahim Bey tarafından UluCami ile birlikte yaptırılmıştır Ulu Cami'nin doğusunda yer almaktadır, imarethane olarak uzun yıllar kullanılmıştır 1954 yılında restore edilerek çarşı haline getirilmiştir

Yapı, batı girişinin iki yanında yer alan iki kubbe ve tonozla örtülü dükkânların duvarlarına binen mermerlerin taşıdığı beş kubbe ile örtülüdür Orta kubbesinde aydınlık feneri bulunmaktadır Kubbeyi taşıyan kemerler sivri, giriş kapılarının kemerleri ise yayvandır

Dükkanların ikisi yayvan kemerlerle orta mekana açılır Friz süsü olarak kullanılan motifler, yerli halk tarafından sapsız kaşıklara benzetildiğinden Beyaz Çarşı'ya "Kırk Kaşık" da denilmektedir

Kleopatra Kapısı (Deniz Kapısı)

Tarsuslu yerli halkın "Kancık Kapı" olarak adlandırdığı Kleopatra Kapısı ayakta kalan tek antik kent kapısıdır Bizans döneminde inşa edilen kent surlarının Dağ kapısı,Adana kapısı ve Deniz kapısı bulunuyordu

Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Tarsus'u anlatırken, bu kapı için "iskele Kapısı" diye yazmıştırYapımında kesme taşlar vehorasan harcı kullanılmış, kemeri at nalı şeklinde ve yerden yüksekliği 617 m,derinliği ise 618 m'dir İç içe iki surdan oluşan kentte, savaş anında kapılar kapanmaktaydı Kleopatra kapısı da bu surların kapılarından birisidir

Mısır'ın ünlü Kraliçesi Kleopatra'nın Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmaküzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlükule de büyük bir törenle karşılanarak, Deniz kapısından kente geldikleri söylenir Bu nedenle Deniz kapısına Kleopatra kapısı da denilir Deniz kapısı daha sonraki yıllarda yıkılmış, yerine devşirmetaşlardan bugünkü kapı yapılmıştır Son yıllarda yapılan restorasyonla kapının orjinal özelliği kalmamıştır

Kubat Paşa Medresesi

1557 yılında Kubat Paşa tarafından kesme taştan yaptırılmıştır Batısında, dışataşkın bir giriş portali vardır

Girişteki eyvanın karşısında dört basamakla çıkılan asıl eyvan yer alır Bunun üstü pandantifler aracılığıyla ana duvara oturan kagir ileörtülüdür Bu eyvanın güneyinde mihrap bulunmaktadır

Asıl eyvan ile geniş eyvanın yanlarındaki odalar manastır tonozuyla örtülüdür Avlunun kuzey ve güneyindeöğrenci odaları yer alır Kubat Paşa Medresesi, bugün Tarsus Müzesi olarak kullanılmaktadır

Makamı Şerif Camii ve Daniyal Peygamber Kabri

Makamı Şerif Camii, kentin merkezinde 1857 yılında yapılmıştır Cami eski ve yeni bölümlerden olmak üzere iki ayrı özellik gösterir, bugün camiye giriş 22x23 m boyutlarındaki tek sıra sütunlu yeni yapıdan sağlanmaktadır

Caminin mihrabı düz ve sadedir Doğusunda Daniyal Peygamber'in kabri yer almaktadır Bu nedenle camiye "Makam Camii" adı verilmiştir Evliyalar kenti Tarsus'da "Daniyal Peygamber'in" mezarının bulunması, Tarsus için önemli bir kültürel ve turizm potansiyelidir

Daniyal Peygamber, Babil Kralı INebukadnesar (MÖ 605562) vaktinde yaşamış; INebukadnesar (MÖ 605562) vaktinde yaşamış;Babil'de tutsak olan Yahudileri kehanetleriyle kurtarmış birpeygamberdir Söylenceye göre; Babil Kralı, rüyasında Ismailoğullarfndan gelecekbir çocuğun kendi tahtını sarsacağını görmesi üzerine, Ismailoğullarfndan doğan tüm erkek çocukların öldürülmesini emretmiştir

Bu durum karşısında Daniyal Peygamber doğunca ailesi onu dağ başında bir mağaraya bırakmış, mağarada bir erkek ve bir dişi aslanın yanında büyüyen Daniyal, delikanlı olunca kavmi arasına karışmıştır Başından geçen olayın sembolü olarak,parmağındaki yüzük üzerinde iki aslan arasında duran bir çocuk tasviri vardırBir kıtlık senesinde Tarsus'a davet edilen Daniyal Peygamberin, Tarsus'a gelmesiylebirlikte bolluk yaşanmıştır Bu nedenle Daniyal Peygamber Babil'e geri gönderilmemişölünce, Tarsus'da şimdiki Makam Cami'nin bulunduğu yere gömülmüştür

Mehmet Felah Türbesi

1342 yılında Tarsus'u Ermenilerden alan ve sonra şehit düşen Harzemli Felah OğluNurettin'in türbesidir Demir kapıdaki bu türbede adak adanır, mum yakılır

Ortodoks Rum Kilisesi

Cumhuriyet Mahallesi'ndedir 1850 yılında Rum cemaati tarafından yaptırılan kilise,duvarları kesme taşla kaplı kagir bir yapıdır Batısında üç sivri kemerli giriş kısmından sonra haç şeklinde nişan odasındaki kapıdan binaya girilir

Binanın kuzeydoğuköşesinde çatı boyunu aşmayan dört yuvarlak sütunlu çan kulesi vardır Doğudaki apsis ve yanlardaki iki bölmeli çatıları kısmen tahrip olmuştur Girişin tam karşısındaki kemerli mermer bir kapı ve iki yanında ikişer penceresi bulunan apsis kapı yer almaktadır

Apsis üzerindeki tavanda meleklerin tasvir edildiği freskler sağlam vaziyettedir Orta bölümdeki Havarilerin işlendiği freskler kısmen bozulmuştur

Saat Kulesi

Ulu Cami avlusunun kuzeybatısındadır 1890 yılında Kaymakam Ulu Cami avlusunun kuzeybatısındadır 1890 yılında Kaymakam Ziya Bey tarafından yaptırılmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.