Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdülhamite, girişimi, suikast

İi. Abdülhamit'e Suikast Girişimi

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İi. Abdülhamit'e Suikast Girişimi



1905 yılının 21 temmuzuydu Padişah II Abdülhamit'e Yıldız camisindeki cuma selâmlığından çıkmış, arabasına doğru ilerliyordu Her zamanki gibi, caminin merdivenlerinden inecek ve dört yüz metre ileride bekleyen arabasına binecekti Fakat bu sefer ufak bir gecikme olmuştu Şeyhülislâm Cemalettin Efendi, Abdülhamit’in yolunu kesmiş, bazı konularda bilgi istemişti

Padişah II Abdülhamit'le Şeyhülislâm Cemalettin Efendi arasındaki konuşma oldukça uzamıştı Tam bu sırada korkunç bir patlama duyulmuş, arkasından araba parçaları ve insan kol ve bacakları dört bir yana savrulmaya başlamıştı Padişahın yanında bulunanlar korkuyla kaçışıyor, canlarını kurtarmak için sığınacak yer arıyorlardı O kadar kalabalığın arasında kılını kıpırdatmayan, yüzünde en ufak bir heyecan ve korku izi görülmeyen tek bir kişi vardı: Kuruntu ve kuşkusu herkes tarafından bilinen II Abdülhamit

Ortada heykel gibi kıpırdamadan duruyordu Yaverlerinden Miralay Sadık Bey korku ve telâştan kılıcını yere düşürmüş Miralay Süleyman Şefik Bey de apoletini kaybetmişti Çevresindekilerin can kaygısına düşüp çil yavrusu gibi dağılmaları, II Abdülhamit’i çok kızdırmış ve olaydan sonra yaveri için :

"Kılıcını düşüren yaveri maiyetimde görmek istemem, Trablus'a sürgün gidecek!" emrini vermişti Tehlike savuştuktan sonra, sığındıkları yerlerden çıkanlara Padişah şunları söylemişti:

"Arabamı çekiniz, burayı kordon altına alınız, sorumluları tutuklayınız!" Bu sırada, muhafız kıtalarının tüfeklerine mermi sürdüklerini görünce, töreni yöneten subaya :

"Selâm emrini verdir, ne duruyorsun!" diye bağırmıştı Muhafız kıtası hazır ol durumuna geçince, cami kapısına getirilen arabaya binen Abdülhamit, âdeti olmadığı halde ayakta durmuş, dizginleri kendi kullanarak Çit köşküne varmıştı

Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan kurmaya çalışan Ermeni Komitacıları karşılarında en büyük engel olarak gördükleri Padişah II Sultan Abdülhamit'i öldürmek istemişlerdi Kendileri bu işte yeteri kadar tecrübeli olmadıklarından, Avrupa ve Rusya'daki uluslararası anarşistlerle ilişki kurmuşlar, onlardan Abdülhamit'in öldürülmesi hususunda yardım ve destek sağlamışlardı

Bu iş için özel olarak İstanbul’a gelenlerden biri de Belçikalı ünlü anarşist Edvard Jorris'ti O dönemde anarşizm bütün dünyayı sarmış, suikasta uğramayan hükümdar ya da cumhurbaşkanı hemen hemen kalmamıştı Şimdi sıra II Abdülhamit'teydi Edvard Jorris, göze çarpmamak için Singer şirketine memur olarak girmiş, Padişah'ın cuma selâmlıklarını büyük bir dikkatle izlemeye başlamıştı Abdülhamit, cuma günleri Yıldız camisinden çıktıktan sonra, 1 dakika 42 saniyede arabasının yanına gidiyordu Birkaç cuma selâmlığını gözleyen Jorris, bu sürenin hiç değişmediğini Padişahın bir saat düzeni içinde bu yolu, daima 1 dakika 42 saniyede aldığını görmüştü

Suikastı hazırlayan örgüt oldukça genişti Jorris'ten başka, Rusya'dan gelen Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Hacı Nişan Minasyan, Mıgırdıç Serkis Garibyan, Karabet Ohanesyan, Vahram Sabun Kendiryan, Silviyoriçi, Sari Torkom, Trase Yuvanoviç bu örgütün belli başlı üyeleriydiler

Hazırlanan plana göre, Yıldız camisi önünde bomba çatlatılıp II Abdülhamit öldürüldükten sonra, Galata Köprüsü, Tünel, yabancı banka ve kurumlar havaya uçurulacak, yabancı devletlerin işe karışmaları sağlanacaktı Filibe şehrinde Ermeni Komitacıları büyük bir toplantı yapmışlar, bu toplantıya Slav ve Siyonist örgütleri de katılmıştı Pro Armenia gazetesi başyazarı Pirkiyar da bu toplantıda bulunanlar arasındaydı Yapılan görüşmeler sonunda plan hazırlanmış ve II Abdülhamit'in Yıldız camisinden çıkarken öldürülmesi kararlaştırılmıştı

Gerçek adı Kristofor Mikaelyan olan fakat Samuel Fayn takma adiyle dolaşan Rus Ermenisi, Viyana'da Neseldorfer Wagenbefcu Fabriks Geselschaft firmasına bir fayton yaptırmış ve bunu parça parça Türkiye'ye sokmuşlardı Deniz yoluyla gelen faytonun parçalarını İstanbul’da komitenin adamı Silviyoriçi alıyor, muayenesiz geçmesi için de gümrük memurlarına para yediriyordu

İçine patlayıcı madde yerleştirilecek biçimde yaptırılan bu araba, bir araya getirildikten sonra, Şişli dışında denenmiş, amaca uygun bulunmuştu Faytona 80 kilo patlayıcı maddeyle 20 kilo demir parçası konmuş, arabaya koşulacak atlar da, o dönemin ünlü tiyatrocularından "Kel" Hasan Efendi’den satın alınmıştı "Machine İnfernale-Cehennem Makinesi" adı verilen ve bombayı istenilen zamanda patlatacak olan araç, Fransa'dan getirtilmişti Bütün bunlar tamamlandıktan sonra, 21 Temmuz 1905 cuma günü fayton, Abdülhamit'in dört at koşulu arabasının yanına bırakılmış, Padişahın camiden dışarıya çıkması beklenmeye başlanmıştı

Abdülhamit, caminin kapısında görününce Kristofor Mikaelyan ve kızı olarak tanıttığı Robina, Cehennem Makinesini çalıştırarak, bomba 1 dakika 42 saniye sonra patlayacak duruma getirilmişti Fakat Padişah, kapı önünde Şeyhülislâm Cemalettin Efendi'yle konuşmaya dalınca, süre dolmuş, Abdülhamit ölümden kurtulmuştu Suikast amacını gerçekleştirememişti ama, tam 26 kişi ölmüş, 58 kişi de yaralanmıştı Ayrıca, 17 arabayla 20 at da parçalanmıştı Cehennem Makinesi'ni çalıştırdıktan sonra kaçamayan Kristifor Mikaelyan da ölüler arasındaydı

Suikastçılardan birçoğu yabancı pasaport taşıdıklarından yurt dışına kaçmışlardı Fakat Edvard Jorris yakalanmıştı Arabanın parçaları arasında bulunan Neseldorfer kelimesiyle 11123 rakamı, olayın aydınlanmasını sağlamış, konuşmamakta direnen Edvard Jorris de her şeyin ortaya çıktığını görünce, bütün bildiklerini anlatmıştı Suikastçılardan Hacı Nişan Minasyan, sorgusu sırasında gittiği yüznumarada, teneke ibrikle bilek damarlarını ve karnını yırtarak intihar etmiş, geri kalanlar idam cezasına çarptırılmışlardı

Abdülhamit, Edvard Jorris'i bağışlamış, ayrıca kendisine 500 altın vermişti Jorris, daha sonraları Avrupa'da Abdülhamit'in bir ajanı olarak çatışmış, saraya önemli raporlar göndermiştir

Abdülhamit'in Ermeni Komitacıları tarafından öldürülememesi, nedense Tevfik Fikret'i pek üzmüş ve bu üzüntüsünü "Bir Lâhza-i Ta'ahhur - Bir anlık duraklama" adlı şiirinde şu mısralarla belirtmişti :

"Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın
Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın"

Alıntı Yaparak Cevapla

İi. Abdülhamit'e Suikast Girişimi

Eski 11-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İi. Abdülhamit'e Suikast Girişimi



Alıntı:

|»DuЯguИAteŞ«|´isimli üyeden Alıntı

Abdülhamit'in Ermeni Komitacıları tarafından öldürülememesi, nedense Tevfik Fikret'i pek üzmüş ve bu üzüntüsünü "Bir Lâhza-i Ta'ahhur - Bir anlık duraklama" adlı şiirinde şu mısralarla belirtmişti :

"Ey şanlı avcı, damını bihûde kurmadın

Attın fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın"

ÇOK koyu bir Abdülhamid düşmanı olan Feylesof Rıza Tevfik, Abdülhamid’in tahttan indirilmesi için yanıp tutuşanların başında geliyordu

Bütün "İttihatçılar" gibi Feylesof Rıza Tevfik de azılı bir Abdülhamid düşmanıydı

Sanıyordu ki

Abdülhamid tahttan uzaklaştırılırsa ne zulüm kalır, ne istibdat

Derken bir gün

Abdülhamid devrildi

Ama Feylesof’un acıları bitmedi

Çünkü gelen gideni aratmıştı

Ne zulüm sona ermişti, ne istibdat

İşte bu ortamda

Rıza Tevfik, aldı kalemini eline

Hiç gocunmadan

Rıza Tevfik Bölükbaşı

Sultan Abdülhamid Han'in Ruhâniyetinden Istimdat

Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör bak günâhına

Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına

'Pâdişah hem zâlim, hem deli' dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'beli' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına

Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz
Sade deli değil, edepsizmişiz
Tükürdük atalar kıblegâhına

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!

Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler
Saçak öpmeyenler, secde ettiler
pis külâhına

Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstâhına

Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyânet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allâh'ına

Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına

Rıza Tevfik Bölükbaşı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.