Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
güneş, mitolojisinde, türk, yıldızlar

Türk Mitolojisinde Güneş, Ay Ve Yıldızlar

Eski 11-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türk Mitolojisinde Güneş, Ay Ve Yıldızlar



Türk Mitolojisinde Güneş Ay ve Yıldızlar
Güneş
Türk mitolojisinde güneş önceleri daha büyük bir öneme sahipti MS 763 de Uygurlar”Mani”mezhebini kabul edince yavaş yavaş “Ay” da büyük bir önem kazanmağa başlamıştı Bununla beraber Büyük Hun Devleti vaktinde hem güneşe hem de aya ayrı ayrı saygı gösterildikten sonra kurbanlar kesildiğini de biliyoruz”Türklerde güneş doğunun ay da batının sembolü idiler” Tabiî olarak zaman zaman bütün bu düşünce düzenleri değişe durmuşlardı Meselâ Teleüt Türklerine ait bir efsane de “Ay kuzeyin ve güneş de güneyin sembolü idiler” Bu yönleme göğün en üst katında duran”Gök kartalı”nın duruşuna göre yapılmıştı Söylendiğine göre “Bu kartalın sol kanadı ayı sağ kanadı da güneşi örtüyordu” Bu duruma göre kartalın başının doğuya bakması gerekiyordu Bu duruş da Türk mitolojisine uygun bir yönleme idi Yine aynı efsaneye göre ay karanlıklar ve geceler diyarı olan kuzeyin; güneş de aydınlığın hüküm sürdüğü ve gündüzler diyarı olan güneyin sembolü idiler
Fakat eski Türklerde “Güneş doğunun sembolü idi” Onlara göre güneşin doğduğu yön çok önemli idi Esasen yönlerin söylenişinde kullanılan deyimler de hep güneşle ilgili idiler Meselâ”Gün batısı” “Gün doğusu” gibi Göktürkler yönlerini tayin ederlerken yüzlerini doğuya yani güneşin doğduğu yöne dönerlerdi Bunun için de doğuya”İlgerü” yani”İleri”demişlerdi Oğuz Destanı'nda da sabaha tan ağırmasına ve gün çıkmasına büyük bir önem verilmişti “Bütün hayat o gün ve güneşle başlıyordu Güneş battıktan sonra ise her şey duruyordu” Böyle bir anlayış atlı Türkler ve savaş düzeninde yaşayan kavimler için normal görülmelidir Altay bölgesinde yaşayan Türk Şamanlarının kapıları da daima doğuya açılıyordu Halbuki normal olarak Türk halkları güneş görebilmeleri için kapılarını güneye açarlardı Görülüyor ki dinî ve manevî bir görevi olan Şaman bu umumî kaideyi bozuyor ve eski din düzenine uyuyordu Gerek Yakut Türklerinde ve gerekse Altay yaratılış destanlarında “Cennet ile hayat ağacı da doğu bölgelerinde bulunuyorlardı”
Türklerde genel olarak “Güneş-Ana”ve”Ay-Baba”deyimleri kullanılıyordu Bu sebeple bütün masal ve efsanelerde güneşin dişi ve ayın de erkek olarak rol oynadığını görüyoruz Önasya kültürlerinde de güneş dişi ve ay da erkekti Tabiî olarak karşılıklı tesirlerin ne zaman meydana geldiğini kestirmek çok güçtür Mısır'daki Türklerin menşei ile ilgili olarak anlatılan efsanede de “Güneş Saratan burcuna girdiği bir sırada suyu ve toprağı ısıtmağa başlıyor Bu sular ile balçıklar bir mağarada toplanıyorlar ve mağara da onlara bir ana rahmi vazifesi görüyor Bu balçıklardan meydana gelen Türklerin ilk atası da Ay-Ata adını alıyor” Burada da güneş yine anne rolünü oynar gibidir Fakat baba ortada yoktur
Yakut Türkleri ay ile güneşi iki ayrılmaz kardeş gibi kabul ediyorlardı Onlara göre”Güneş Tanrısı”(Kün-Toyon) daha önemli idi Yakut efsanelerinde “Ay ile güneşin aralarında kavga ettiklerini de görüyoruz Büyük kahramanlar ve iyi insanlar genel olarak ay ile güneşin himayesinde idiler Kötü ruhlar ise onlarla süresiz olarak savaş halinde idiler Bu kötü ruhların bazan güneşi kovalayıp yakaladıkları da oluyordu Güneş tutulması olayı böyle kötü ruhların güneşi mağlûp edip de ele geçirdikleri zaman meydana geliyordu Yakutlar ay ve güneş bayramını da ilkbaharda yaparlardı”
Altay Türklerine göre “Büyük Tanrı Ülgen” ay ile güneşe dokunan bir dağda otururdu (Bazı hikayelere göre ise) Tanrı Ülgen ay ile güneşin daha da ötelerinde idi onun tahtı çok uzaklardaki yıldızlar üzerinde kurulmuştu Esasen ay ve güneşi yaratan da yine Tanrı Ülgen idi (Altay Türklerine göre) güneşin kırıntılarından meydana gelmiş ve insanlara daima iyilik getiren bir Tanrı da vardı Bu Tanrının adı “Suyla”idi Bu Tanrı insanları daima korur ve onların gök altında rahat ve huzur içinde yaşamalarını sağlardı
“Güneşin oluşu” ile ilgili efsaneler:
Aşağıda özet olarak vereceğimiz bir Altay efsanesi yine Altay Türklerinin”Türeyiş”efsaneleri ile yakından ilgilidir Altay türeyiş efsanelerinde de önceleri sonsuz bir denizden başka bir şey yoktu Aşağıdaki efsaneye göre ise ay ile güneş bir ayna (Toli) dan başka bir şey değil idiler Cengiz Han'ın en küçük oğlunun adı da”Toluy” yani”Ayna”idi Bu inanışa göre “Ay ile güneşin kendi kendilerine sahip oldukları bir güç veya kudretleri yoktu Bunlar yalnızca Tanrı'nın verdiği ışık ve sıcaklığı yansıtmaktan başka bir iş yapmıyorlardı Nihayet bir maden parçası olan aynadan başka bir şey değil idiler Bu sebeple Şamanların ayna ile fala bakmalarını bu inanışlarla ilgili görenler olmuştur” Şamanlara göre dünyada ne olmuş ve ne olacaksa her şey ve her olay bu aynaya vururdu Tabiî olarak Şaman'ın elindeki ayna da ay ile güneşin bir sembolü idi şaman elindeki bu güneşe bakarak falını açar ve gelecek hakkında fikirlerini söylerdi
Batı Sibirya kavimlerinden Ostyak'lar ise ellerine bir ayna bile almağa lüzum görmeden güneşe ve üzerindeki lekelere bakarak fallarını açarlardı Şamanlar elbiselerinin üzerinde ay ile güneşin resimleri bulunan madenî pil'kalar da taşırlardı Bunlar da hep fal açma ve sihir yapmağa yarayan aynı zamanda ayna yerine de geçen aletlerdi Artık bu eşyaların nevileri Şaman'ın zenginliğine ve büyüklüğüne göre değişirdi Yanlarında yerli aynalar taşıyan Şamanlar olduğu gibi; Çin'den getirilmiş ve üzerinde gökteki”Oniki burcun”resimleri bulunan ithal mallarına sahip olan Şamanlar da vardı Güneşin oluşu ile ilgili Altay efsanesi şöyledir:

“Ne ay ne güneş varmış insanlar uçarlarmış
Uçanlar ısı verir ışıklar saçarlarmış
Nasıl olmuşsa birgün bir insan hastalanmış
Tanrı bir şey göndermiş göğün içinde yanmış
Aynaya benzer şeyler büyümüş büyümüşler
Onların ışıkları gökleri bürümüşler

Bunlar göklerde yanan ayla güneş olmuşlar
Yeryüzünde yaşayan insana eş olmuşlar”

Altay Türklerinin yukarıdaki efsanelerini Kalmuk'lar biraz daha değiştirerek şöyle anlatırlar:

“İnsanoğlu yaşarmış Tanrı'nın göklerinde
Ne suç ne günah varmış insanın köklerinde
İhtiyaç duymazlarmış ne ay ne de güneşe
Tanrıyla yaşarlarmış yokmuş gerek bir eşe
Tanrı onlara kızmış insana şekil vermiş
Dünyaya gidin demiş yeryüzüne göndermiş
Ne ısı ne de sıcak insan saçamaz olmuş
Tanrıya güneş için insanoğlu yalvarmış
Tanrı güneşle aya buyurmuş hep parlamış”

Türk mitolojisine göre “Gökte bir güneş ve bir tane de ay vardı” Kuzey-Doğu Asya ve Moğol'larına gidildikçe onların mitolojisinde güneşin sayıları daha da çoğalır Bu daha ziyade Budizm'in ve Güney Asya kültürlerinin tesiri ile meydana gelmiş bir inanç olmalıdır Meselâ Çin mitolojisine göre 10 ve Hint mitolojisine göre 7 güneş vardı Asya'nın kuzey-doğu uçlarında yaşayan iptidaî kavimler önceleri genel olarak”Üç güneş”in var olduğuna inanırlardı Bu bölgede yaşayan Gold'lara ait bir efsaneyi burada vermeden geçemeyeceğiz:

Yer ile gök imişler ta ezelden akraba
Ayla güneş demişler:
Ah bunlar da ne kaba!
Hücum edip almışlar ayla güneşi gökten
Yerde zindan yapmışlar hapse koymuşlar kökten
Zalimmiş yer nedense onları hep ezermiş
İyi kalpli gök ise kendini hep üzermiş
Gök hemen kirpi olmuş göklerden yere inmiş
Yerle bahse tutuşmuş bahiste yeri yenmiş
Demiş: “Bana bir at ver ayna gibi çok parlak
Yer aramış denemiş mızrak at bulamamış
Güneşle ayı vermiş daha çok tutamamış

Güneşin “sıcaklık” ve ayın da “soğukluk” sembolü olması:
Altay Türklerinde genel olarak güneş sıcağın ve ay da soğuğun sembolü olarak görülür İnsanların gündüzleri sıcaktan yanarken; geceleri de soğuktan üşümeleri bu inanışın doğmasına yol açan en önemli sebeplerinden biri olsa gerekti Aşağıya özetini çıkardığımız efsane Altay dağlarının kuzeyinde yaşayan Teleüt Türkleri tarafından anlatılmıştır:”

Yeryüzünde yaşarmış büyük güçlü bir hakan
Güzel bir kızı varmış bayılırmı her bakan
Hakan demiş: “Kızıma lâyıktır ayla güneş
İnsanoğlu neyime nasıl olsun ona eş!
Almış kızını koymuş küçük bir çöpten eve
Ayla güneşi tutmuş indirmiş gökten yere
Ayın sabrı kesilmiş az bakmış pencereden
Yemekler buz kesilmiş fırlamış tencereden
Han'ın sözüne kanan güneş kapıdan bakmış
Gökyüzüne uzanan alevler evi yakmış
Hakan demiş: “Güneş ay insanların neyine
Kendini bir insan say dön kızım sen evine!”

“Güneşin yaratılışını”anlatan ikinci Altay efsanesinde de Budist tesirleri görebiliyoruz Esasen Hindulara göre de ay erkek ve güneş de dişi idi bu efsane de öncekini tamamlamaktadır Anlatışta Budist tesirlerin açık olarak görülmesine rağmen hikâye Altaylıların inanç ve üslûpları ile erimiş ve yerli bir mitoloji haline gelmiştir:

Bay Tanrı Oçirvani bir gün bir ateş bulmuş
Ateşi kılıcının hemen ucuna koymuş
Bu ateşi çevirmiş kılıcının ucunda
Güneş hemen belirmiş ta göklerin burcunda
Soğuk sulara kızan Tanrı kılıcı vurmuş
Ay gibi topraklaşan sular gökte ay olmuş

Ay
“Ay'ı kurtlar yakalar iyice bir yolarmış
Ay eve gidip yatar yarası kan dolarmış!
Türk - Altay Efsanesinden
Ay - Dede ile Öksüz kız efsanesi Ay –
Dede ile Yedi başlı devin savaşı
Ay-Dede'yi yiyen kurtlar

Yıldızlar
“Kubbesini sert göğün gezegenler delmişler
Soğuklar öğün öğün Yeryüzüne gelmişler!
Yakut Türklerinin Efsanesi

Eski Türk dini gerçekçi bir “Gök dini” idi
Eski Türklerde “Ülker” sözü “Gezegen yıldızı” karşılığı idi
Sıcak ve soğuk havalar yıldızların hareketine bağlıydı
Gezegenlerin Kutup yıldızı etrafında dönmeleri
Dünyanin Kutup Yildizi Ekseninde Dönmesi
Diğer Yıldızlar ve Türkler
Türkler burçları da çok iyi tanırlardı

Türk Halk edebiyatında yıldızlar

KUTUP YILDIZI
“Derler Kutup Yıldızı Gökteki bir kapıdan
“Aydınlatırmış bizi nur verir üst yapıdan!
Eski Türk Efsanesi
Tanrı dünya ile yıldızları Kutup yıldızına bağlamış
Kutup Yıldızı”Parlaklık” sembolü
Kutup Yıldızının bir “Demir ağaç” gibi düşünülmesi
Kutup yıldızının bir “At kazığı” gibi düşünülmesi
“At kazığı” Türkler için çok önemli bir aletti
Kutup yıldızının “Göğün kapısı” olarak düşünülmesi
Türklerin Kutup yıldızı ile ilgili inançları yerli ve köklü idi
Gökteki Kutup yıldızına paralel olarak düşünülen Yer altı âleminin merkezi ve Demir Kazığı”

KÜÇÜKAYI BURCU
“Ak boz atlar çekermiş Küçükayı burcunu
Tanrı kazığa germiş dizginlerin ucunu!”
Eski bir Türk Efsanesi
Büyükayı Küçükayı'nın “Yedi bekçisi”
Büyükayı Küçükayı'nın “Yedi Düşmanı”

BÜYÜKAYI BURCU
“Büyükayı burcu da azgın kurt imiş
Zincirlerin ucunda gökler burca yurt imiş!
“Yedi Han” ve Büyükayı burcu
“Yedi aygırlar” ve Büyükayı burcu

TERAZİ BURCU
“Terazi burcu gökte bir yay gibi durmuş
Avcıları da sözde yılnız bu burç korurmuş!

ÜLKER BURCU
“Gör Ülker savrulmuş
Uçukmuş tüne!

ZÜHRE YILDIZI
“Zühre yıldızı çıkar çobanların korurmuş
“Tayları doğurturmuş atlar esen dururmuş!

Türk Halk edebiyatında Zühre Yıldızı
Zühre yıldızı “Atların koruyucusu”

SAMANYOLU
“Ortaasyalılara Samanyolu yol olmuş
Rüzgardan atlılara Avrupa hep kul olmuş!
Samanyolu “Göğün dikiş yeri
Samanyolu “Tanrının ayak izi
Samanyoluna “Ordu-yolu” denmesi
Samanyolu avcıların “Kayak izleri”
Samanyolu “Kuş yolu”

alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.